Gelişen ülkelerde kurlar düzeltildi, varlıklar ucuz
Amwal Yönetici Direktörü Afa Boran, yeni global konjonktörde Türk Lirası’nın ucuz olmadığını ama pahalı da denemeyeceğini belirtiyor.
BORSA / FİNANS SERVİSİ - Amwal Yönetici Direktörü Afa Boran, “Neredeyse tüm gelişmekte olan ülkelerde kurların önemli ölçüde düzeltilmesiyle varlık fiyatları epey ucuzladı. Türkiye de bunların arasında” dedi.
Global yatırımcının her zaman seçici davrandığını ve en cazibin peşinde olduğunu hatırlatan Afa Boran, “Türkiye’ye de yabancı ilgisi var ama sınırlı. Dışarıdan, diğer ülkelerle kıyasla bakınca, Türkiye’nin çok olumlu tarafları var geniş tüketici pastası ve başarılı özel sektörü gibi ama şirket karlılıkları Asya’da çok çok önde” yorumunu yaptı.
Son 7 yıldır yönettiği fonlarının yüksek getirisi nedeniyle Körfez bölgesinde “Alfa Şampiyonu” olarak anılan Katar’ın ilk yatırım şirketi Amwal’ın Yönetici Direktörü Afa Boran, değerlemelerle ilgili görüşlerini aktarırken “Bigmac Türk Lirası endeksi son 5 yılda yaklaşık yüzde 20 ucuzladı. Aynı dönemde diğer gelişmekte olan ülkelerdeki para birimleri de ucuzladı ama bizimki kadar değil. Çin ve Rusya gibi bazı ülkelere göre pahalı olsak da, bu kıyaslamaya hala yüksek nominal faizler ve cari açığın azalan seviysi gibi ilave faktörleri eklersek, TL’nin pahalı olduğu söylenemez. Yani yeni global konjonktörde TL ucuz değil, ama pahalı da denemez. Bu önemli bir varsayım, çünkü hem yabancı yatırımcıların bakışını, hem de Türkiye’nin rekabetçiliğini etkiliyor” yorumunu yaptı.
Krizde değiliz ama bankalar dipte
Borsaya genel olarak bakıldığında ucuz göründüğünü bunda da en büyük payın bankalarda olduğunu kaydeden Boran, “Son 3 yılda banka hisseleri reel bazda ortalama yüzde 30 değer kaybederken, banka dışı hisseler yaklaşık olarak aynı seviyede kaldı. Krizleri hariç tutarsak, bankaların değerleri bugüne kadarki en düşük seviyelerinde. Banka dışı hisseler ise en yüksek seviyelerine yakın. Böyle bir durumda okuyucuların aklına iki soru gelebilir: Bankaların karlılıkları düzelecek mi? Yoksa diğer hisseler artık çok mu pahalı? Bankaların genel karlılıklarının hemen düzeleceğini zannetmiyorum çünkü bu sadece Türkiye’ye has bir durum değil. Bankacılık sektörü global olarak önemli bir değişimden geçiyor. Marjlar çok düştü dolayısıyla artık karlı olmak için çok daha verimli çalışmaları gerekecek fakat bu çok kolay değil. Arada nispeten daha verimli çalışan, niş pazarı olan ve ekonomik katma değer yaratan (sermaye getirisi sermaye maliyetinin üzerinde olan) bankalar da var, ama bunlar azınlıkta” değerlendirmesini yaptı.
Enflasyon ve faiz hala yüksek ama
Boran, temel ekonomi açısından analiz edildiğinde, diğer ülkelerle Türkiye arasındaki en önemli farklardan birinin hala yüksek olan enflasyon ve faizler olduğunu ve bundan ötürü ekonominin potansiyelini tam olarak yakalayamadığını söyledi.
Birçok Asya ülkesinde bile enflasyon ve faizlerin tek haneli seviyelerde olduğuna işaret eden Boran,” Enflasyonu ve faizleri düşürmeyi başarabilirsek, büyümenin çok daha hızlanmasını bekliyorum. Düşünün; ev kredisi faizleri yıllık yüzde 12 yerine Asya’daki gibi yıllık yüzde 5-7 arasında olsa, emlak talebi çok farklı olurdu. Bilhassa orta kesimin gelirini düşündüğünüzde bunun önemi büyük. Hesaplamalarıma göre bugünkü faiz ve gelir seviyesi ile konut alabilecek kesim toplam nüfusun yüzde 20-25’i civarında. Halbuki faizler düşük olsa, bu oran çok daha yukarı seviyelere çıkabilir. Enflasyonu düşürmek çok kolay değil; ama bilhassa gayrimenkulleri değerli olan bir ülkede bunu çok önemsiyorum ve faizlerin genel olarak çok düşük olduğu bu global konjonktürde bunu Türkiye’nin yakalayabileceği çok önemli bir potansiyel olarak görüyorum” diye konuştu.
Geçmiş başarılı dezenflasyon örneklerine bakınca genelde faizlerin temel reformlarla birlikte indirildiğinin görüldüğüne de dikkat çeken Boran, “Böyle olunca düşük enflasyon daha kalıcı oluyor. Türkiye’nin reform alanında (İmar vergisi gibi) atabileceği çok kolay adımlar var. Onlar eşliğinde diğer vergiler düşürülürse bunların girdi maliyetlerine ve enflasyona ve dolayısıyla faizlere çok daha olumlu katkıları olur” dedi.
Vergiler maliyeti yükseltiyor
Türkiye açısından bir önemli hedefin de vergilerin düşürülmesi olması gerekliliği üzerinde duran Afa Boran, “Bugün Türkiye’de bilhassa mal ve hizmetten alınan vergiler diğer ülkelere kıyasla yüksek; bu da birçok ürünün hem üretim hem de tüketim maliyetini etkiliyor; global rekabet şansını engelliyor. Otomotiv başta olmak üzere, birçok sektörde ürünlerin fiyatları vergilerden ötürü yüksek. Bu hem iç talebe olumsuz yansıyor hem de ihracatta maliyet dezavantajına sebep oluyor. Kamuda verimliliğin artması ile vergilerin düşürülebileceğine ve bunun sonucunun büyümeye olumlu yansıyacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Orta düşük ölçekte cazip şirketler var
“Bankalar hariç tutulduğunda değerler zaten pek düşmedi” tespitini de yapan Afa Boran şöyle devam etti: “Hatta bazıları biraz pahalı diyebileceğim seviyelerde. Bu iyi performansın temelinde karlılıkların nispeten iyi olması yatıyor. Ekonomik katma değere (sermaye getirisinin maliyetine olan oranı) bakacak olursam, son dönem haricinde daha çok yatay bir trend hakim ve malesef şirketlerin yarıdan çoğu ekonomik katma değer yaratamamış. Bundan ötürü genelde şirketlerin verimlililikleri daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Buna sebep önemli bir faktör de maliyetlerdeki yüksek vergi yükü. Yine de bilhassa orta düşük ölçekte birçok cazip şirket var ama seçici olmak gerekiyor”
Büyüme ivme kaybetti ama hala ortalamanın üzerinde
Afa Boran, son yıllarda biraz ivme kaybetmiş olsa da, Türkiye’nin büyüme hızının yine de yüksek sayılabileceğini söyledi. Boran, "Ortalama büyüme hızımız 1999-2008 arasında yaklaşık yüzde 4, 2009’dan sonra ise yüzde 3.7 seviyesinde. Belli başlı 10 gelişen ülkede ise aynı dönemlerde ortalama büyüme yüzde 5.5 ve yüzde 4 civarında. Bu ortalamaları esas olarak yukarı çeken Çin ve Hindistan gibi kişi başı geliri düşük olan ülkeler hariç tutulduğunda, Türkiye’nin büyüme hızı aslında ortalamanın üstünde çıkıyor” dedi.