İzinler tıkandı, bedeller %40'ı buldu, altın üretimi dip yaptı

Altın Madencileri Derneği Genel Koordinatörü Dr. Muhterem Köse altın üretimindeki düşüşünün 4 önemli nedeni olduğunu açıkladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İbrahim EKİNCİ

Türkiye’de altın üretimi 2013 yılında 33.5 tonla tarihi zirveye ulaşmıştı. “Artış devam edebilseydi 50 tona çıkardı” dedi Altın Madencileri Derneği (AMD) Genel Koordinatörü Dr. Muhterem Köse… Peki niye çıkmadı? Yükseliş niye kesildi?

Altın madenciliğine bugüne kadar 1 milyar doları aramaya, toplamda 4 milyar dolar yatırım yapılmış. Sektörün ekonomiye katkısı ise 2013’te 1.6 milyar dolara çıkmışken, 2017'de 850 milyon dolara gerilemiş. Türkiye’nin altın ithalatı 2017'de 370 tonla tarihi zirvelere tırmanırken, üretimi 33.5 tondan 21 tona düşmüş. Neden?

Bilindiği gibi büyük üreticilerden Koza Altın halihazırda TMSF bünyesinde faaliyetlerine devam ediyor. Üretimi aynen devam ettiği için düşüşün bununla ilgisi yok.

Altın fiyatları mı? Hayır, o da değil! 1.800 dolara tırmandığı zaman elbette yatırımcı için daha cazipti. Şimdi onsu 1.325 dolar seviyelerinde… Bu düzey de altın yatırımcısını caydıracak bir seviye değil. İkincisi, altın yatırımcısı günlük altın fiyatlarına göre değil, uzun vadeli beklentilere göre yatırım yapıyor.

Dr. Köse’ye göre bu üretim düşüşünün 4 önemli nedeni var. Birincisi, öngörülebilirliğin ortadan kalkması: “2000 yılında üretim sıfır. 2001’de 1.4 tonla başlıyoruz. 2013’te 33.5 tona çıkıyor. 2012 yılında o ünlü genelge çıktı. İzin süreleri de öngörülebilir olmaktan çıktı. Bazen bir şirket 1 ayda alabiliyor, bazen iki yıl beklenebiliyor. Oysaki beklemeye tahammülü olan bir iş değil. Altın yerkabuğunda en az bulunan elementlerden biri.( 1 milyarda 2 birim) Üretime geçiş 10– 15 yılı bulabiliyor. 100’lerce maden arama ruhsatı alıp harcama yapıyorsunuz, sadece 1’i üretime dönüşebiliyor. Yerli yatırımcı 10–15 yılda geri dönecek bir işe yatırımdan kaçınıyor. Kurumsal büyük yatırımcılar izin süreçlerinden emin değil. Başvuru onaya gitti, gelecek mi? Ne zaman gelecek, belli değildi. 2013 yılında aramalara harcanan risk sermayesi 120 milyon dolara çıkmıştı. Şimdi 10 milyon doların altına indi. Yatırımcıların aramalara ilgisi azaldı.”

Altın üretiminin azalmasındaki birinci faktör bu. İkinci faktör, orman izin bedellerinin astronomik yüksekliği… Muhterem Köse şu rakamları verdi: “Kanada’da bir hektar için 4 Kanada Doları ödeniyor. Bizde 9 bin 500! Maden alanı 700 hektar, bin hektar. 9.5 milyon dolar ediyor. Dünya altın madenciliğinde izin bedelleri proje bedelinin yüzde 2’sidir. Bizde yüzde 40’ı geçti. Türkiye bu izin bedelleri ile yeraltı kaynaklarını değerlendirebilir mi? Üretmeyince ithal ediyorsunuz…”

Üçüncü faktör, Dr. Köse’nin anlatımına göre, mevcut madenlerin genişleyememesi… “Orman Genel Müdürlüğü izin vermedi, mevcutlar genişleyemedi. İzin alma süreci 2-3 yılı geçiyor, cevap yok. Kurumsal yatırımcıların metal madenciliğinde ilgisi azaldı! Bu işin sürdürülebilir olması lazım. Eksilenin yerine yenisini koymanız lazım. Milyonlarca dolar arama yatırımı yapıp keşfediyorsunuz ama üretime geçirmek için bekliyorsunuz” diye konuştu.

Son neden, maliyetler… “Maliyetler giderek artıyor. Çünkü 10 metrede başlıyorsunuz 100-200 metreye iniyorsunuz. Girdiler artıyor ama altın fiyatları o kadar artmıyor” diyor Muhterem Köse.

Nedenler işte bunlar… İzinlerdeki belirsizlikler, onayların yıllar alabilmesi, izin bedellerinin aşırı yüksekliği ve mevcutların genişleme zorlukları nedeniyle işin kârlılığının zamanla kaybolması…

Tümad ve zenit üretime başladı

Türkiye, son 23 yılda, yılda ortalama 158 ton altın ithal etmiş. Oysaki 900 tonu rezerv, 5 bin 600 tonu potansiyel olmak üzere 6 bin 500 ton altın potansiyeli var. Altın potansiyelini üretilebilir rezerv haline getirebilmek için 12 milyar dolarlık harcama yapmak lazım. Bu da yatırımcı ilgisiyle olur ama artık yok! Belirsizlik yatırımcıyı kaçırıyor. Hiç yatırım yok değil. Çalık Grubu’nun ortak olduğu Alacer, Balıkesir’de dore altın üretimi için teşvik belgesi almıştı. Şubat ayında da Öksüt şirketi Kayseri’de dore altın üretimi için belge aldı. Ancak 2017 yılı sonunda devreye girenler de var. Tümad, Çanakkale’de 1.2 ton üretim kapasitesiyle altın üretimine başladı. Balıkesir’de Zenit (Türk inşaat şirketi Proccea ile Ariana Resources’ın ortaklığı) 700 kilo/yıl kapasiteyle üretime geçti. 2018’de altın üretiminde düşüş sürer mi? Yoksa 21 tonun üzerine mi çıkar? Çıkabilir ama üretime gireceklerin yanında üretimi azalanlar da var. Türkiye’de altın üretimine bu güne kadar 4 milyar dolar yatırım yapıldı. Şimdiye kadar 272 ton altın üretimi gerçekleştirildi ve devlete 55 ton altına eşdeğer vergi ödendi. Halen en büyük üç üretici Kanadalı Tuprag, Koza ve Çalık Grubu’nun ortak olduğu Alacer olarak sıralanıyor.

Yurt dışına gidenler de var
Türk şirketlerinin yurt dışında altın madenciliğine soyunduğunu görüyoruz. MNG, Afrika’da altın madenciliği yapıyor. Yine Cengiz Grubu Afrika ve Türki cumhuriyetlerde altın da dahil metal madenciliği yatırımları yapıyor.

"Ticaretin içindeki çevrelerin gayreti..."

Dr. Muhterem Köse, altın üretimi ile ilgili tartışmaları hatırlatarak, bu konuda da şunları söyledi: “Madenciliğin uluslararası standartlara göre nasıl yapılması gerektiği konusunda altın madenciliği rol model olabilecek pek çok proje gerçekleştirdi. Üyelerimizin önceliği çevre ve insan sağlığı. Bundan asla taviz veremeyiz. Çünkü çevre ortak geleceğimiz. Dünyanın her tarafında bir ton kayanın içinde gözle görülmeyen altın taneciklerini çözüp sıvı hale getirebilmek için on bin damla su içinde 3-5 damla siyanür kullanılır. Bunu da alıcı ortama yani suya, toprağa, havaya bırakmıyoruz, kapalı devre çalışıp kullanılan siyanürü tesis içinde arıtmadan geçirip yok ediyoruz. Bir örnek vermek gerekirse; ormanda karşılaştığınız aslan büyük bir tehlikedir. Ama hayvanat bahçesinde kafesteki aslan sizin için riskli değildir. Kanada’da, ABD’de Avustralya’da İsveç’te altın üretiminde hangi teknoloji kullanılıyorsa Türkiye’de de aynısı kullanılıyor. Bu ülkelerde altın üretimi için toplumda bir tepki olmaz iken neden Türkiye’de var? Bunun nedeni Türkiye’nin altın ithalatına yılda 5–6 milyar dolar ödemesidir. Bu ticaretin içindeki çevreler bu kadar büyük bir ticaretin kesilmemesi için Türkiye’de üretimi engelleme gayreti içinde.”

Bu konularda ilginizi çekebilir