MB Başkanı: Para politikası daha sade olacak
Daha dar ve simetrik bir koridor aşamasına ulaşmayı düşündüklerini belirten MB Başkanı Çetinkaya, sadeleşmeyi olabilecek en makul hızda tamamlamayı hedeflediklerini ifade etti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, gelecek dönemde ellerindeki set çerçevesinde sadeleşme adımlarına imkanlar el verdiği ölçüde devam edeceklerini belirterek, "Bahsettiğimiz tek politika faizi çerçevesinde daha dar ve simetrik bir koridor aşamasına ulaşmayı düşünüyoruz." dedi.
Çetinkaya, yılın ikinci Enflasyon Raporunu açıklamasının ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Sadeleşme koşullar elverdiği ölçüde devam edecek' sözünüz neyi kapsayacak? Geniş faiz koridorunun özellikle üst bandın TL'de volatilite arttığında çok etkili olduğu dönemler yaşadık. Sadeleşme sonucunda gidilen yerle ilgili böyle bir endişeniz var mı? Üst bant indiğinde ve volatilite arttığında enflasyonu ve TL'nin değerini nasıl belli seviyelerde tutmayı planlıyorsunuz?" şeklindeki soruya Çetinkaya, şu yanıtı verdi:
"18 Ağustos 2015 tarihli yol haritasında net bir biçimde sadeleşme çerçevesinde tek bir politika faizine geçeceğimizi, daha dar ve simetrik bir koridorun oluşturulmasını planladığımızı söylemiştik. Temel vurgumuz, bu adımları özellikle küresel finansal koşullardaki gelişmelerin, risk algısı ve finansal piyasalardaki oynaklıkların belirleyeceğini söylemiştik. Tek faktör bu olmamakla birlikte... Bu yönüyle sadeleşmede birçok faktöre bakıyoruz. En temel faktörün küresel oynaklıklardaki gelişmeler olduğunu söylemeye devam edebilirim. Bununla birlikte sadeleştirme adımlarında enflasyonu etkileyen faktörleri ve yurt içi finansal koşullar gibi faktörleri dikkate alıyoruz. Önümüzdeki dönemde de elimizdeki bu set çerçevesinde sadeleşme adımlarına imkanlar el verdiği ölçüde devam ederek, bahsettiğimiz tek politika faizi çerçevesinde daha dar ve simetrik bir koridor aşamasına ulaşmayı düşünüyoruz."
Çetinkaya, "daha önce sadeleştirme vurgusunu yaparken ABD Merkez Bankası'nın (Fed) politika normalleşmesine atıfta bulunuyorduk. TCMB, Fed'in politika normalleşmesine başladığında, sadeleştirme sürecinin başlayacağını söylüyordu. Ancak son dönemde Fed bu konuda çok temkinli. Biz bu noktada sadeleştirmeyi hızlandırdık. Fed'in parasal normalleşmesi ve bizim sadeleştirme sürecimiz arasındaki ilişkiyi bir daha açıklar mısınız?" sorusu üzerine, son 5 yılda yüksek küresel oynaklıklar ve sıra dışı para politikalarının oluşturduğu belirsizlikler çerçevesinde araç setini genişlettiklerini ve faiz koridorunu etkili bir biçimde kullandıklarını söyledi.
"Sadeleşme konusunda kurul üyelerinin tamamı ortak bir görüşte"
TCMB Başkanı Çetinkaya, sermaye akımlarının farklı yön ve seyir izlediği dönemlerde farklı risklerle karşılaşıldığında faiz koridorunun etkin bir şekilde kullanıldığını gördüklerini ve faydalarından da emin olduklarını belirterek, "Ancak para politikasının artık daha sade ve öngörülebilir olmasının bize sağlayacağı katkının daha fazla olacağı kanaatiyle, küresel şartların ve diğer faktörlerin buna imkan tanıması nedeniyle sadeleşme sürecini başlattık." şeklinde konuştu.
Burada iki yolun tercih edilebilir olduğuna işaret eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kurul üyeleri ortak bir değerlendirme yapabilir ve tek bir politika faizi belirlenir, çevresinde dar bir koridor oluşturulur ve bu yolla para politikası yeni bir döneme geçmiş olurdu. Ancak biz bu dönemde yurt içi ve yurt dışı gelişmeleri de takip ederek kademeli bir sadeleşme süreci yaşayacağımızı söylemiştik. Onunla ilgili adımlarımızı da atmaya başladık. Bununla birlikte biz önümüzdeki dönemde tek bir politika faizinin, daha dar ve simetrik bir faiz koridorunun olası değişik risk senaryolarında bizim açımızdan elimizdeki diğer enstrümanlarla desteklenmek suretiyle bize yeterli politika manevra alanı verdiğini ve vereceğini düşünüyoruz."
Çetinkaya, önceki yıllarda döviz piyasaları, döviz likiditesini dengeleyici unsurlar, finansal istikrarı destekleyecek makro ihtiyati çerçeve gibi birçok aracı hayata geçirdiklerini anımsatarak, bunların tamamının hala kullanılabilir durumda olduğunu vurguladı.
Bunların kompozisyonu, kullanım şekli ve ölçeğinin gelecek dönemin riskleri çerçevesinde olası farklı senaryolarda TCMB tarafından uygun bir bileşimle kullanılmaya devam edileceğine dikkati çeken Çetinkaya, "Bunu zaten adım adım yapmamızın sebebi; riskleri de görebilmek ve elimizdeki politika araç setinden mümkün mertebe tekrar emin olabilmekti. Burada rahat olduğumuzu ifade etmek isterim. Sadeleşme konusunda kurul üyelerinin tamamının net ve ortak bir görüşü söz konusu. Bu yüzden bu adımlar önümüzdeki dönemde devam edecek. Tek politika faizinde de temel meselemiz fiyat istikrarı beklentilerimizi kontrol altında tutabilmek. Bunun da yeni çerçevede mümkün olabileceğini öngörüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Çetinkaya, tüm küresel risk göstergeleri ve oynaklıklar dahil diğer faktörlere bakarak sadeleşmeyi olabilecek en makul hızda tamamlamak hedefinde olduklarını ifade etti.
"Reel faiz vermediğimiz durumda yatırımcı gelişi bekliyor musunuz?"
Çetinkaya, "TCMB, enflasyonun müsaade ettiği ölçüde faiz indirimlerine ya da gevşemeye devam edecek. 2009'dan sonraki dönemde reel faiz eksi seviyelerde seyrediyor. Eğer enflasyon müsaade eder ve biz de faiz indirmeye devam edersek cari açığı olan, yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyan ülkeye reel faiz vermediğimiz durumda yatırımcı gelişi bekliyor musunuz?" sorusunu ise "Yatırım kararlarının birçok faktörden etkilendiğini biliyoruz. Büyüme ve istikrar beklentileri, mali disiplin, makroekonomik dengelere dair öngörüler, para politikası duruşu, fiyat istikrarı beklentileri olmak üzere çok geniş bir set var. Geçtiğimiz dönemde de sermaye hareketlerinin yönüne sadece Türkiye ya da diğer gelişmekte olan ülkeler özelinde bile baktığınızda bu faktörlerin dönem dönem etkilerinin artıp azaldığını görüyoruz" şeklinde yanıtladı.
"Brüt rezervlerin dikkate alınmalı"
Merkez Bankası net rezervlerinin azalmasına ilişkin soru üzerine Çetinkaya, döviz rezervlerine ilişkin brüt rezervlerin dikkate alınmasının daha sağlıklı olacağını belirterek, çünkü rezervlerin tamamının kullanabilir rezervler olduğunu kaydetti.
Çetinkaya, orta vadede koşullar elverdiği ölçüde rezerv biriktirme niyetinde olduklarını ifade ederek, "Reeskont kredileri kanalıyla ihracatçılarımıza sağladığımız imkanın, bize geri dönüşlerinde rezervlerimizi artırabilmek için imkan sağladığını biliyoruz. BOTAŞ'a döviz satışlarının bu yıl kademeli olarak azalmasını bekliyoruz. Burada enerji fiyatlarındaki gecikmeli yansımalar, sözleşmelerin gecikmeli yansımaları önemli bir faktör olacak. Bu rezerv açısından artı yönde bir etki. Cari açıktaki düşüş sebebiyle döviz talebinin azaldığını biliyoruz. Bütün bu faktörler düşünüldüğünde önümüzdeki dönemde rezervlerimizin artmasını bekleriz. Brüt rezervlerimizi önümüzdeki dönemde bir artış trendinde görebilirsiniz" diye konuştu.
"Mevduatta temel konu tasarruf"
Sıkı likidite politikası sonlandırıldığında mevduatta ne gibi bir gelişme olacağına yönelik soruya Çetinkaya, şöyle yanıt verdi:
"Para politikasının bir aracı olarak Türk lirası likidite politikası etkin bir biçimde kullanılıyor. Bir miktar sıkı duruşun olduğunu biz de iletişimlerimizde paylaşıyoruz. Bunun dışında koridorun ticari krediler gibi mevduat faizlerinde de ağırlıklı ortalama fonlama faiziyle birlikte etkili olduğunu biliyoruz. Ancak mevduatlarla ilgili temel konu tasarruflar. Türkiye'deki tasarruf açığı ve tasarrufların artırılması ihtiyacı. Merkez Bankası faiz kararlarının mevduat ve ticari krediler dahil önemli bir bileşen olmakla birlikte gecikmeli etikleri olduğunu biliyoruz.
Sektörde şu an öncelikli mesele çekirdek yükümlülüklerin en temeli olan mevduatın artırılabilmesi. Burada yatay bir seyir var. Biz tasarrufun artırılması yönünde alınan makro tedbirler, BES gibi otomatik katılım sistemi gibi tedbirlerin genel olarak bankacılık sektörüne çekirdek yükümlülük kaynağının sağlanması açısından etkili olacağını düşünüyoruz. Çekirdek yükümlülükleri teşvik edebilme adına geçmiş yıllarda Türk lirası zorunlu karşılıklara faiz uygulamamızı çekirdek yükümlülük oranı ve ilgili dönemlerdeki gelişmelerle bağlantılandırmıştık. Merkez Bankası bunu önemsiyor ve destek olmaya da elindeki araçlar çerçevesinde çalışacaktır. Ancak mevduattaki yatay seyrin değişebilmesi aslında yapısal bir değişiklik ve tasarruf tarafında yapılabilecek her ilave adımın katkı sağlamasını bekleriz."
İletişim politikası
Para Politikası Kurulu (PPK) metinlerinde "bundan sonra alınacak kararlar enflasyon görünümüne bağlı olacak" denildiğini, ancak faiz indirimi yapıldığında sadeleşmeden bahsedildiğini ve bunun sebebine ilişkin soru üzerine Çetinkaya, geçen 2 ayda sadeleşme adımlarını atarken küresel ekonomideki gelişmeleri dikkate aldıklarını, bunun temel bir faktör olduğunu, bu anlamda hem bu gelişmelerin hem enflasyon görünümünün, enflasyona dair beklentilerinin, koridorun üst bandından ölçülü adımlarla sadeleşmeye devam edilmesinin teknik olarak daha uygun olacağını PPK üyeleri olarak paylaştıklarını ve iletişimi bu şekilde gerçekleştirdiklerini söyledi.
Çetinkaya, bunların birer sadeleşme adımı olduğunu aktararak, "Bunları gevşeme olarak okuyamıyoruz, çünkü finansal koşullardaki sıkılık bile mevcut indirimlerden sonra hala belli bir ölçüde sıkılığa işaret etmeye devam ediyor. Sadeleşmenin gerçekleştirilmesinde koridorun üst bandını tercih ettik. Çalışmalarımız var, bunlar koridorun üst bandının diğer faiz oranlarının farklı etkiler oluşturduğunu söylüyor, bu yönde tespitlerimiz var, ancak bununla birlikte bu etkilerin zaman içerisinde değişebildiğini, dönem dönem kısa süreli de olsa koridorun üst bandını mevduat faizini bile etkileyebildiğini gördük. Bizim önceliğimiz olabilecek en uygun ve makul hızda sadeleşmeyi bir an önce gerçekleştirebilmek. Bu hala sıkı duruşu koruma anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde şartları değerlendirmeye devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Para politikası duruşumuzu sıkı değerlendiriyoruz"
Çetinkaya, bir ekonomistin "Sadeleşme dendiğinde sadece koridorun üst bandından olacağını düşünmüyorduk. Tek politika faizi için referans verebilir misiniz?" sorusuna yönelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ben sadece son iki aydaki hareketimizi, adımlarımızı ifade etmek üzere sadece koridorun üst bandından dedim. En baştan itibaren iletişimiz çok net; tek politika faizi ve onun etrafında daha dar ve simetrik bir koridor. Oraya giderken şartlar hangi adımları uygun ve makul gösteriyorsa PPK bu adımları atabilir. Geçtiğimiz iki ayda sadece koridorun üst bandından bunun gerçekleştirilebilmesi için şartların daha uygun olduğunu düşündük ve bunu böyle gerçekleştirdik.
Biz tek politika faizine geçmediğimiz sürece merkez bankasının uyguladığı, asimetrik koridor ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti üzerinden para politikası duruşuna dair yorum ve tartışmalar devam edecek. Bunun farkındayız. Bununla birlikte sadece ağırlıklı ortalama fonlama faizi belirliyor diyemeyiz. Ortalama fonlama faizi elbette mevduat, kredi ve diğer araçların fiyatlaması dikkate alınıyor. Koridorun üst bandının çoğu zaman ticari ve kredi fiyatlamalarında etkili olduğunu biliyoruz. Sonuçta bunların tamamının bir bileşiminden bahsediyoruz. Biz hala elimizdeki veriler çerçevesinde para politikası duruşumuzu sıkı değerlendiriyoruz."
"Sıkı" vurgusu...
"Para politikası duruşu için raporda konuşmanızdaki gibi "sıkı" kelimesi neden kullanmıyorsunuz da daha soyut 'enflasyonu düşürmeye odaklı kararlı politika duruşu' diyorsunuz? Bu ikisi arasındaki farkın nedeni nedir?" sorusu karşısında Çetinkaya, "Birinde daha genel ve kapsamlı bir ifade kullanıyoruz. Bu biraz rapor formatımızla ilgili. Birbirlerini dışlayan şeyler değil." yanıtını verdi.
"Cari açıktaki iyileşme eğiliminin sürmesini bekliyoruz"
Çetinkaya, petrol fiyatlarının cari açık ve ticaret üzerindeki etkisine yönelik, "Cari açıktaki iyileşme eğiliminin sürmesini bekliyoruz. Bu beklentide iki temel faktör var. Birincisi enerji fiyatlarındaki düşüşün gecikmeli etkileri. Diğer taraftan makro ihtiyati tedbirlerin kredi kompozisyonu üzerindeki etkisinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Diğer sektörel gelişmelerin de cari denge üzerindeki etkilerini takip edeceğiz" diye konuştu. Avrupa Birliği ülkelerinden gelen talepteki toparlanmaya vurgu yapan Çetinkaya, bu durumun da cari dengeyi desteklemeyi devam etmesini beklediklerini söyledi.
Çetinkaya, geçen yıllarda, özellikle de 2015'te, birçok jeopolitik riske ve olumsuz gelişmeye rağmen enerji dışı cari açıkta dengeyi yatay seviyede tutmayı başardıklarını dile getirdi.
Burada en önemli faktörlerden birisinin ihracatçıların pazar esnekliği olduğuna dikkati çeken Çetinkaya, "Bunu geçmiş yıllarda çok net gördük, Türkiye'nin en önemli dinamizmi ve artılarından birisidir. Önümüzdeki dönemde de bu pazar esnekliğinin korunmaya devam etmesini bekliyoruz" dedi.
"Fonlama nasıl ölçülecek?"
Çetinkaya, fonlamanın nasıl ölçüleceğine yönelik soruya ilişkin, "Tek faiz, bugün itibarıyla referans değer vermemiz zor. Sadeleşme adımları hızlandığı takdirde tek fonlanma faizine yaklaştığımız ölçüde kurul üyeleri nihai politika faizine dair değerlendirmelerini yapacak. Bu aşamada en azından kendi tartışmalarımızda farklı görüşlerimizin olduğunu biliyorum. Hedefimiz sade öngörülebilir çerçeveye ulaşabilmek. Bunun varacağı nokta da fiyat istikrarına dair beklentileri kontrol altında tutmamızı sağlayacak faiz seviyesi olacak. Bunun nerede oluşacağını önümüzdeki dönemde görmüş olacağız" şeklinde konuştu.