MB'nin kararları nasıl karşılandı?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Merkez Bankası Şubat ayı PPK toplantısında politika faizini sabit tutarken, koridorun alt ve üst bandında 25 baz puan indirime gitti. TCMB ayrıca zorunlu karşılıklara ilişkin sıkılaştırıcı yönde ölçülü adımların atılmasının uygun görüldüğünü belirterek, TL ve döviz cinsi zorunlu karşılık oranlarını kısa vadelerde yükseltti.

MB'nin bu hamlelerine ilişkin değerlendirmeler şöyle:

Morgan Stanley'e göre 'net sıkılaştırma'

TCMB Para Politikası Kurulu'nun bugünkü kararlarını değerlendiren Morgan Stanley, TCMB'nin bugün bir taraftan faiz koridorunun alt ve üst bandını düşürürken, diğer taraftan bunu dengelemek için TL ve döviz cinsinden zorunlu karşılık oranlarını yükselttiğini belirtti.

TCMB'nin attığı bu adımın neredeyse Ocak ayındaki PPK'da atılan adımlar ile aynı olduğunu ifade eden Morgan Stanley, bunun sürpriz olmadığını vurguladı. Ancak Morgan Stanley, alınan kararların piyasa beklentilerin doğrultusunda olmadığının da altını çizdi.

TCMB'nin aldığı kararların bir net sıkılaştırma olduğunu ifade eden Morgan Stanley, ancak daha çok kur tarafını etkilemeye dönük bir hareket olduğunu belirterek, kredi büyümesini ciddi şekilde frenleyeceğine ikna olmadıklarını vurguladı.

TCMB'nin önümüzdeki dönemde politika faizini indirmesi olasılığını göz ardı etmediklerini belirten Morgan Stanley, ancak bunu için enflasyonun yılın ilk yarısı sonuna doğru daha kabul edilebilir seviyelere gelmesi ve TL'deki nominal değerlenmenin hızlanmaması gerektiğini ifade etti.

 

 

[PAGE]

 

 

 

 

Akbank

Gelişmiş ülkelerden gelen ultra genişlemeci para politikası, küresel likidite bolluğu ve bu durumun sermaye hareketlerinde yarattığı oynaklık ile baş edebilme TCMB'nin temel odak noktası.

1.     Sermaye hareketlerinin güçlü seyretmeye devam ediyor. TCMB bu nedenle faiz koridorunun alt bandında indirime giderek, borç alma faizini düşürerek, sermaye akımlarının girişini sınırlamaya çalışmaktadır. Eylül ayından itibaren risk iştahındaki görülen iyileşme ve ROM'un daha etkili bir şekilde devreye girmesiyle faiz koridorunun üst bandında kademeli olarak indirime gidildi.  Böylece piyasaya verilen likidite artırılarak, piyasa faizlerinin koridorun alt bandına yakın seyri sağlandı.

2.     TCMB'nin sermaye akımlarının güçlü seyrettiği dönemlerde  takip ettiği 2 endikatör var: Reel efektif döviz kuru (REDK) ve kredi  büyümesi. 2003 yılı 100 olarak kabul edildiğinde, her yıl %1,5-2  arasındaki bir değerlenme normal kabul ediliyor. Bu da şu anda REDK için 115-120 bandının arasında bir yere tekabül ediyor. Ocak ayında REDK endeksi 120,16 ile 120'nin biraz üzerinde gerçekleşti.

Bu doğrultuda, TCMB kurdaki aşırı değerlenmeyi önlemek için kısa vadeli faiz oranları kademeli indirerek, Türkiye'de faiz farklarını azaltmayı hedefliyor. Sermaye akımlarının kuvvetli seyretmesi sonucunda TL'deki aşırı değerlenme eğilimini yumuşatmak için faiz koridorunda sınırlı bir indirime gitmektedir. Reel efektif kur 120 civarında seyrettiği sürece sınırlı indirimlerin gelmesini bekliyoruz.
 
3.     Faiz oranlarındaki düşüşün, kredilere artış yönündeki etkisini telafi etmek amacıyla da  ZK'ları artırarak sıkılaştırmaya gidiyor. Ayrıca, TCMB mevduatta vadelerin uzaması amacıyla, uzun vadeli ZK'lara değişikliğe gitmedi. Aralık'tan bu yana YP'de toplam 150 bps artırım yapmışken, TL ZK'larda son 2 ayda 50bps artış uygulandı.  Zorunlu karşılıklarda, hem YP, hem de TL cinsinden ZK artırımlarıyla, piyasalardan döviz likiditesi çekiliyor.

 4.     TCMB sermaye girişlerine paralel olarak, kredilerde kayda değer bir ivmelenme olduğunu belirtiyor. Nitekim son dönemde TCMB yöntemine gore hesaplanan kredi artışları (kur etkisinden arındırılmış, 13 haftalık ortalama), Ocak sonu itibariyle: %19, Şubat'ın ilk haftası ise %21 seviyesine yükseldi.

5.     Kur etkisinden arındırılmamış toplan kredilerde yıllık artış %19. Yıllık %20 artan tüketici kredilerinin yanında ticari krediler de artış gösteriyor. Özellikle bu trendi gösteren 13 haftalık ortalamalara baktığımızda, Ekim sonunda %5 olan YP ticari kredi artışı (döviz sepeti cinsinden, kur etkisinden arındırılmış), Şubat'ın ilk haftasında %15 seviyesine, TL ticari kredilerde artış ise, 14'lerden %26'ya yükselmiş durumda.

Bundan sonraki dönemlerde de kredi artışlarındaki seyir izlenmeye devam edilecek. Alınan bu önlemlere rağmen, kredi büyümesi hedeflenen seviyelerin üzerinde seyrettiği takdirde (%15), TCMB,  bu hedefin biraz üzerine geçildiyse küçük adımlar, aşırı hızlanma olduğu takdirde daha somut adımlarla sıkılaştırıcı yönde likidite politikasına devam edeceğini belirtiyor.

6.     Son olarak, petrol fiyatlarında son dönemde görülen artışlara rağmen, TCMB enflasyondaki düşüşün süreceğini tahmin ediyor. Bu durum faiz oranlarındaki düşüş konusunda elini rahatlatıyor.

 

[PAGE]

 

 

 

VakıfBank

TCMB Şubat ayındaki toplantısında yılın ilk toplantısına benzer şekilde koridorda indirim yönlü, zorunlu karşılıklarda ise sıkılaştırıcı politika adımları attı. Piyasalarda zorunlu karşılıklardaki artış beklentisinde hemfikir olunurken, koridordaki indirimde bir fikir birliğine ise varılamadığını gördük. Reel efektif döviz kurunun Ocak ayında 120 seviyesinin üzerine çıkmasına karşın TCMB'nin Ocak ayında sınırlı politika tepkisini verdiğini düşünmemiz bu ayki toplantıda faiz indirimine gidilmeyeceği beklentimize temel oluşturuyordu. Ancak TCMB bu toplantısında da sermaye girişlerindeki güçlü görüntünün devam ettiğini vurgulayarak faiz koridorunun genişliğini sabit tutarak 25 baz puanlık indirime gitti.

TCMB'nin para politikası açısından bir diğer belirleyici değişken olan kredi büyümesine baktığımızda ise "kayda değer" büyümenin devam etmesi nedeniyle zorunlu karşılıklardaki artış, beklentimiz çerçevesinde yapıldı. TCMB'nin söz konusu kararının etkilerine ve bundan sonraki olası adımlarını ele aldığımızda, olası senaryoları şu şekilde ele alabiliriz.

İlk olarak, alt bantta yapılan indirim TCMB'nin TL'nin değeri konusundaki hassasiyetinin devam ettiğini gösterdi. Bu durumun dışsal gelişmelerin de oluşması durumunda TL'deki değer kaybının daha fazla olmasına ve enflasyon tarafında geçişkenlikten dolayı bir katılığa neden olmasını bekleyebiliriz. TL'nin sermaye girişlerinin desteği ile değerlenmeye devam etmesi durumunda faiz koridorunda yeni indirimlere gitmesi söz konusu olabilir.

Ayrıca kredi büyümesinin %15'in üzerinde kalmayı sürdürmesinin yüksek ihtimalle gerçekleşebilecek olması zorunlu karşılıklarda ek sıkılaştırıcı önlemleri zorunlu kılacaktır. Bu noktada diğer politika yapıcı ekonomik birimlerin de ek adımlar atabileceği de unutulmamalı. Faiz koridorundaki indirimleri takiben önümüzdeki aylarda TCMB'nin ilk aşamada ortalama fonlama maliyetini %5.50'nin altına düşürmesi ardından ise politika faizinde de 25 baz puanlık bir indirime gitmesi mümkün olabilir."

[PAGE]

 

 

 

 

Şekerbank

TCMB, kabaca, artan döviz likiditesiyle reel olarak değer kazanma eğiliminde olan TL'ye karşılık faiz koridorunu aşağı çekerken, "kredilerde kayda değer bir ivmelenme" gözlemesi dolayısıyla zorunlu karşılıkları arttırdı. Dolayısıyla, bugünkü kararın, geçen ayki gibi, kredilerin ve kurların seyrini önde tuttuğu görülüyor.

Sepet/TRY kurunun görece yatay seyri ile enflasyonun yatay kalacağı beklentimize bağlı olarak reel kur endeksinin yatay kalacağını değerlendiriyor, dolayısıyla faiz koridorunun değiştirilmeyeceğini düşünüyorduk TCMB'nin geçen aykinden sonraki faiz indirimini, olası bir yeni not artırımına karşı yapacağını tahmin ediyorduk. Keza, kredilerin hızlanmasının sürmesi dolayısıyla da zorunlu karşılıkların arttırılmasını bekliyorduk. Bu değerlendirmemiz sürdüğünden, TCMB'nin gelecek ayki toplantıda faizleri değiştirmeyeceğini ve kredi artışına vurgusu dolayısıyla zorunlu karşılıkları arttırmayı sürdüreceğini düşünüyoruz fakat, örneğin, Sepet/TRY kurunu yukarı itmek için faiz koridorunun aşağı çekilmesi sürdürülebilir. Daha uzun vadeli bakıldığında, bu yılın ikinci yarısında toplam para politikasın sıkılaştırılması beklentimizi koruyoruz.

Ek olarak, tüketici enflasyonunun şubatta %0,5 olmasını, böylece, ocak itibarıyla %7,3 olan yıllık enflasyonun şubat itibarıyla da %7,3'te kalmasını bekliyoruz. Bu yıl enflasyonun görece yatay seyrederek yıl sonunda %6,4 olmasını bekliyoruz.

[PAGE]

 

 

 

 

ING Bank

Merkez Bankası (MB) Şubat karar metni Ocak'takinden önemli bir farklılık içermedi. Geçtiğimiz ay, "kredilerin öngörülenden daha hızlı" artma eğiliminde olduğunu söyleyen MB, bu ay "kredilerde kayda değer ivmelenmeye" dikkat çekti. Öte yandan MB, beklentilerin çok üzerindeki Ocak enflasyon rakamının ardından, enflasyon görünümüne dair genel olarak olumlu tavrını korurken, petrol fiyatlarındaki artışa rağmen enflasyondaki aşağı yönlü seyrin ve temel enflasyon göstergelerindeki ılımlı eğilimin devam edeceğini belirtti.

MB, geçtiğimiz aylarda olduğu gibi Şubat'ta da küresel ekonomi ile ilgili belirsizlikler nedeniyle para politikasında her iki yönde esnekliğin korunacağını hatırlattı. Öte yandan, haftalık fonlama tutarı bandı TL 0.2 –6.5 milyarda sabit tutulurken, bir ay vadeli ihaleler için üst sınır TL 3 milyardan TL 2.5 milyara indirildi.

Sonuç olarak; MB'nin önümüzdeki dönemdeki tavrının Şubat'ta olduğu gibi özellikle TL'nin reel değerindeki seyir ve kredilerin artış ivmesi tarafından belirleneceğini, finansal istikrar için belirleyici olan bu iki kriterdeki gelişmelerin faiz bandının alt sınırı ve munzam karşılıklarda yeni ayarlamaları getireceğini söyleyebiliriz. Ayrıca, esneklik vurgusunu devam ettiren ve gecelik borç verme oranını gelişmekte olan ülkelerdeki en yüksek politika faizine yakın tutmak isteyen MB'nin üst bandı aşağı çekme sürecinin sonuna yaklaşıldığı düşünülebilir."

 

[PAGE]

 

 

 

 

Alternatif Yatırım

*Finansal istikrara dair riskleri dengelenmek amacıyla faiz oranlarının düşük tutulması ve makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesi uygun görüldü.

*TCMB'nin faiz indirimi kararı alması, mevcut durumda TL'nin değerlenmesini tercih etmediğini net şekilde ortaya koymuş oldu. Her ne kadar yabancı yatırımcı ilgisinde belirgin bir yükseliş eğilimi gözlenmese de, son bir kaç günde gözlenen sınırlı değerlenmenin etkili olduğunu düşünüyoruz. TCMB bu kararıyla faizleri daha düşük düzeyde tutma eğilimini korudu. Ayrıca gelecek dönemde de kur seviyelerine bağlı olarak faiz indirimlerinin devam edebileceği algısını destekleyecektir. TL'de yeniden değerlenmenin başlaması yeni faiz indirimlerini destekleyecektir.

*TCMB'nin kur duyarlılığını göstermesi yanında zorunlu karşılıklar (ZK) tarafında alınan karar da kredilere dair algıyı bir ölçüde ortaya koymuş oldu. Beklentiler 50-100 baz puanlık bir ZK artırımı olacağı şeklindeydi. Buna karşın TL'de 25 yabancı para mevduatlardaysa 50 baz puanlık bir artırım söz konusu oldu. TCMB burada, kredi artış hızı %20'li düzeyleri bulmuşken, bu sürece ZK'lar aracılığıyla sert tepki vermemiş oldu. Bu eğilim Merkez Bankası'nın %20'li kredi artışlarına sert tepki verme eğiliminde olmadığını göstermiş oldu.

*Piyasa algısı kredi artış hızında %20'lere çıkışa dair TCMB'nin risk algısının öngörülenden daha ılımlı olabileceği şeklinde olacaktır.

*Bu durumda, Şubat ayı enflasyon gerçekleşmesi önemli olacaktır. Son günlerde Antalya'da yaşan olumsuz hava koşullarına bağlı olarak işlenmemiş gıda fiyatlarında oluşabilecek artışlar bir risk faktörü. Bu gelişmeye bağlı olarak enflasyonda Şubat ayında %0.50-0.60 bandında bir artış olması, son kur düzeylerine göre reel kur endeksinin de 120.5'lere doğru yükselmesini getirebilecek.

*Diğer gelişmekte olan ülke Merkez Bankaları son dönemde oluşmaya başlayan enflasyon kaygılarıyla, faiz indirimlerinde durmak zorunda kalırken, TCMB bu kapsamda daha rahat bir tavır sergilemekte. Enflasyon algısı bu şekilde devam ederse, bu süreçte TCMB'nin faiz indirimleri olasılığı da korunmuş olabilecek.

*TCMB'nin enflasyon kaygıları sınırlı kalsa da, %5.3'teki enflasyon öngörüsünün piyasa beklentilerine göre düşük kalması burada bir risk faktörü olmakta.

*TCMB, faiz indirerek kredi faizlerini aşağı yönde baskı yapsa da, ZK'ları artırarak kredi faizlerinde dengeyi korumakta.