"Çocuğum ne zaman yatırım yapacaksın?"

Türkiye sermaye piyasalarında hem halka arz tarafı hem ürün tarafı hem de yatırımcı tarafı için pek çok çalışma yapılıyor. FinansInvest Genel Müdürü Özgür Güneri ise yatırımcı tabanının gelişmesi için öncelikleiçselleştirilmesi gerektiğini belirtiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ece-ceyhun-001.jpgHerkesin hayatta en azından bir kere duymuşluğu vardır. Sohbetin bir yeri sizin belki de hiç duymak istemediğiniz bir yere gelir. Sizin aklınızda yoktur, çok uzaktır ama biraz yaşlıca bir teyze hemen yönlendirir… ‘eee evlilik ne zaman?' ya da evlenirsiniz ‘çocuk ne zaman?', çocuğunuz da olur ‘ikinci ne zaman?' sorusu gelir. Bizim evde iş biraz daha farklıydı, herkes okulu sorardı. Üniversite birinci sınıfa başladığımızda

‘büyük hala' her gördüğünde ‘eee mezuniyet ne zaman?' diye sorardı. İşe başlayıp da her terfi ettiğimde ‘eee sonra ne var?' sorusu geldi.  

FinansInvest Genel Müdürü Özgür Güneri ile yatırımcılığı ve yatırımcı tabanını genişletmeyi konuşurken bir baktım o da hayatından aynı örneği veriyor. Yatırımcı tabanını genişletmek için eğitim diyor, kurumların doğru konumlanması diyor ama aileye de biraz işi düşürüyor. Güneri, "Hepimize aynı soruyu sordular. Ne okuyacaksın? Okulu bitirince ne yapacaksın? Ne zaman evleneceksin? Ne zaman çocuk yapacaksınız? Ne zaman ikinci çocuk yapacaksınız?. Şimdi artık iş biraz ailelere de düşüyor. Bu soruların arasına ‘Paranı nasıl değerlendiriyorsun?' sorusunu da eklemek lazım. Artık çocuklarımıza ‘Nerede, ne zaman yatırım yapacaksın?' diye sormak gerek.  Tasarruf tarafında iyi başarılar elde etmiş ülkelerde ‘Nerede emeklilik hesabı açtın?, ‘Kenara para koyuyormusun?' diye de gençlere soruyorlar. Gelişmiş ülkelerde tasarruf etme kültürü çok daha erken başlıyor" diyor. 
 
Güneri'ye göre sermaye piyasalarında yatırımı, tasarrufçunun içselleştirmesi de gerek. Türkiye'de geleneksel yatırım araçlarını hariç tutup işe sermaye piyasalarında yatırım dediğimiz noktada Güneri, borsa jargonunun hep ‘borsada oynamak' ile çerçevelendiğine de işaret ederek "Halbuki hepimizin hayatında vazgeçemediğimiz markalar var. Üstelik 10 yılları devirmiş bu markaların, şirketlerin para kazandığına hepimiz inanıyoruz. O zaman ‘gel bu şirketin geleceğine inanıyorsan ortak ol' demeliyiz. O zaman yatırımcı ‘Neden olmasın? diyebilir" görüşünü savundu. Güneri nitekim kısa vadede hisse senedi yatırımcısının geometrik bir artış hızı sergilemesinin de zor olduğuna inanıyor.

Güneri, Türkiye'de bir dönem yabancı yatırımcıya cazip gelen, perakende sektörünün devlerini Türkiye getiren nüfusun yarısının 30 yaşın altında olması, 17 milyon ilkokul öğrencisi olması gibi verilere de işaret ederek "Bunların hepsi süper veriler ama tüketim için. Tasarruf dediğiniz zaman çok kötü. Bir ülke var gençlerden oluşuyor, aklı fikri gezmede tüketimde bu ülke nasıl tasarruf etsin. Şimdi, onun içinde doğru
bir zamana geliyoruz. Bundan 5 yıl önce ortalama yaş 29 dediğimiz insanlar şimdi 30-35 hatta 40 yaşına doğru ilerliyor. Türkiye'de insanlar çocuğu olunca para biriktirmeye başlıyor. Dolayısıyla artık tasarruf anlamında sermaye piyasaları açısından hedef kitle oluşmaya başlayacak. Kişi başına milli gelir 12 bin doları aştığında fazladan tasarruf etme kabiliyeti biraz daha artacak. Büyük halka arzlar artacak" dedi.

Türk halkının kısa vadeli yatırımcı olduğu savına inanmadığının da altını çizen Güneri, "Hepimizin ailesinde bu örnekte vardır. Çok uzakta, şehir dışında bir yerde arsa almayan tanıdığınız var mı? Ya da bilezik alıp koluna takmayan. Dünyaya daha fazla bakan teknolojiyi hayat biçimi haline getiren jenerasyonun eli ekmek tutmaya başladı. Dolayısıyla sermaye piyasası kurumlarının da bu değişime ayak uydurması gerekecek" yorumunu yaptı.

Özgür Güneri'nin anlatırken hayattan örnekler verdiği konuşması aslında FinansInvest olarak yaptıkları bir araştırmaya dayanıyor. Türkiye ile aynı yollardan geçen ülkelere, Polonya ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelere ya da İspanya ile İtalya'da faizlerin düştüğü döneme baktıklarını anlatan Güneri, "10'a yakın ülkeye baktık. Reel faizleri yüzde 15-20'lerden yüzde 0- 2'ye düşenleri araştırdık. Hep benzer resim ortaya çıktı. Bu ülkelerin tamamında reel faiz, reel ekonomik büyüme oranının altına düşmüş. Ayrıca politika yapıcılar somut olarak işin içine müdahil olmuş. Yani sermaye piyasalarının gelişimine fayda sağlayacak, katma değer yaratacak, somut adımlar atmışlar. Aynı bizdeki BES gibi. Bu araştırmadan yola çıkarak FinansInvest olarak ana stratejimizi yeniden şekillendirdik. Önümüzdeki 10 yılın yatırım hizmetleri açısından çok başka bir dünyaya gittiğini düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Yepyeni bir yatırımcı kitlesi ile tanışacağız
"İşin boyutunu özümseyecek ve fark yaratacak kurumların öne çıkacağına inanıyorum" diyen Güneri, "Farkı da yatırımcılara sunulan hizmet ortaya çıkartacak. Bankacılıkta eskiden müşteriden parayı alır, Hazine'ye borç verirdin yaşardın. Yaşanan dönüşüm bizi perakende bankacılığın ön plana çıktığı bir yapıya getirdi. Yatırım tarafında da bu olacak. Sadece hisse senedi alıpsatmak değil müşteriye yakınlaşmak ön plana çıkacak. Artık, ‘hisse senedi ile oynayanları bulalım, iş yaptıralım dönemi' bitecek. Yatırımcıya ‘yatırımcı' gibi davranıp, doğru yönlendirmenin zamanı geldi. Sektör büyürken yepyeni bir yatırımcı kitlesi ile de tanışacak. Belki de hayatı boyunca mevduata yatırım yapmış insanların bir kısmı diyecek ki fon alayım, hisse senedi alayım, korumalı fon alayım. O gün geldiğinde bizim yatırımcıları doğru yönlendirmemiz lazım. Hayatı boyunca mevduata yatırım yapmış olan kişiye gel sana hisse senedi alalım diye gidersek hiç onlara bilgi aktarımı yapmazsak sıkıntılı bir süreç yaşarız. Bu süreci iyi yönetmek lazım" ifadelerini kullandı. 

Bu süreçte öncelikle yatırımcıyla ilk tanışma noktaları internet sitelerini de değiştirdiklerini aktaran Özgür Güneri, yenilikleri anlatırken "Artık siteye girdiğinizde 3 menü var. Al-sat, fikir al ve bilgi al. Olayı bu kadar sadeleştirdik" dedi. Özgür Güneri, konuşmasında devamlı yatırımcıyı doğru bilgilendirmeye de vurgu yaptı. Doğru yönlendirme ve bilgilendirmenin kendilerine yansımasını anlatırken de "Dijital tarafta çalışmalarımız olacak. Doğru kişiye de doğru mail gidecek. Doğru yatırım seçenekleri sunulacak. Hem kendi şube ağımızı kuvvetlendiriyor olacağız hem de Finansbank içerisinde destek olacağımız somut noktaları artırma gibi de bir hedefimiz var" bilgisini paylaştı

Vadeye bakmıyorsan en çok borsa kazandırır
Özgür Güneri'ye yatırımcılara tavsiyesini sorduğumuzda ise şu cevabı aldık: "Vade probleminiz yoksa en çok hisse senedi yatırımından kazanırsınız. 2002'de doğru bankayı aldıysanız, çok kazandınız. Türkiye daha çok büyüyecek portföyünüzde ister payı yüzde 1 olsun isterse yüzde 60, Merkez Bankası'nın açıklaması ne olacak diye bakmadan almak lazım. Endekse göre baktığınızda onu aşan pek çok şirket var. Belki endeks 10 yılda çok getirmemiş görünüyor ama iyi şirket seçen çok para kazanıyor. Orta ve uzun vadede hep TL daha caziptir."

"Koalisyon gelse bile kaos gelmez"
FinansInvest Genel Müdürü Özgür Güneri, Türkiye'nin genel resminin bozulmadığına inanıyor. Gelecek 10 yılda sadece ekonominin değil sermaye piyasalarının gelişimi açısından da pozitif. Geleceğe çok iyimser bir pencereden bakan Güneri ile konuşurken şunları da anlatıyor: "Biz en son gün içinde yüzde 10'luk bir endeks düşüşünü 2003 yılında görmüşüz. O gün henüz kariyerine başlamamış olan pek çok kişi bugün orta kademe yönetici oldu. 8-9 yıldır işin içindeler ve hiç görmemişler. 2001 krizini yaşayan jenerasyonun aksine bu genç kuşak için iniş-çıkışlar, volatilite, kriz psikolojisi yok ve daha objektifler. Bağımsız bir Merkez Bankası var. Türkiye ekonomisi büyüyor. Nasıl Avrupa'da koalisyonlar olsa bile büyüme devam ediyorsa Türkiye'de de orta veya uzun vadede, gelecekte bir gün, koalisyon bile olsa eski günlerdeki gibi olmayacak. Eski kaosun gelmesini gerektirecek bir ortamda olmadığı gibi bizim deneyimlerimiz onlarda yok."

"Fırsat kaçtı mı" diyenler çoktu
Güneri ile sadece yerli yatırımcı tabanını genişletme ya da eğilimlerinideğil yabancı yatırımcıların eğilimlerini de konuştuk. Güneri, piyasada son dönemde yaşanan dalgalanma gibi hareketlerin zaman zaman yeni girmek isteyen yatırımcılar içinde fırsat penceresi açabildiğine de vurgu yaparak şöyle konuştu: "Bundan 6 ay evvel bir yatırımcıyla konuştuğumuzda ‘Türkiye iyi de çok yükseldi, çok pahalı diyorlar ne diyorsunuz? Ya da şu hisseye baktım ama fırsat kaçtı mı? diyenler çoktu. Şimdi bunu alım fırsatı olarak düşünmek lazım. Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkeler o kadar çok yükseldi ki alım iştahı konusunda bir düşüş görmeye başlamıştık. Önce FED, sonra Gezi olayları ile düzeltme oldu. Hatta bazı şirketler yüzde 30 düştü ve almak isteyene piyasa iyi bir fırsat verdi. Her ne kadar gelişmeler etkilemeye devam etse de yabancı sattığını yerine koyacaktır. Gelişmekte olan ülkelerin cazibelerini koruyacağını aynı hisse senedinde olduğu gibi iyi gelişen ülkeler ve sorunlu gelişen ülkeler diye ayrışacağını düşünüyorum."

Bu konularda ilginizi çekebilir