Türkiye bu yıl da portföy yatırımlarının odağında olacak
Türkiye, kamu borç stokundaki iyileşme, ikinci bir yatırım yapılabilir not geleceği beklentisi ve ekonomik büyüme görünümüyle aynı grupta değerlendirildiği ülkelerden olumlu ayrışıyor.
İSTANBUL - Global piyasalardaki likidite bolluğu gelişmekte olan piyasa varlıklarına talebin sürmesine neden olurken, Türkiye, kamu borç stokundaki iyileşme, ikinci bir yatırım yapılabilir not geleceği beklentisi ve ekonomik büyüme görünümüyle aynı grupta değerlendirildiği ülkelerden olumlu ayrışıyor.
Kamu borcunun GSYH'ya oranının yüzde 40'ın altına gerilemesi, bu yıl büyümenin yüzde 4'ü rahatlıkla yakalayacağı beklentileri ve daralan cari açık, gelişmiş ülkelerdeki sıfır faiz oranları portföy yöneticilerinin Türkiye para ve sermaye piyasalarına olan ilgisini artırıyor.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Erdal Aral, yurtdışında TL cinsi tahvil ihracı yapmak için hazırlandıklarını belirterek, "Fitch'in not artırımı sonrası Türk bankalarının ihraçlarına yönelik artan ilginin olumlu sonuçlarından biri. Türk yatırım araçlarına ilgi o kadar arttı ki, yabancı artık 'ne ihraç ederseniz alırım, zaten dolar alıyoruz, TL de alırız' diyor" dedi.
Aralık ayının son günlerinden başlayarak bugüne kadar ciddi fon girişi olduğunu söyleyen üst düzey bir bankacı, "Son günlerde özellikle Körfez bölgesi kaynaklı yüklü para girişi görüyoruz. Ancak girişlerin sadece Körfez'den olduğunu söylemek zor. Dünya genelindeki sıfır-faiz politikaları, euro bölgesindeki ekonomilerin toparlanmamış olması ve ABD'de faizlerin bir süre daha çok düşük seyredecek olması, sermaye akışının devamının süreceğini gösteriyor.Sermaye girişlerinin tahvilden çok borsaya gideceğini düşünüyorum, bu bir balon mu evet ama müzik bitene kadar parti devam edecek" diye konuştu.
Yurtdışında yerleşik kişilerin mülkiyetindeki DİBS portföyüne bakıldığında2012 yılında piyasa fiyatı değişimi ve kur farkından arındırılmış olarak net 16milyar dolarlık yabancı girişi yaşandı. Yılbaşından bugüne ise girişler şimdiden1.5 milyar dolara yaklaştı. Türkiye'de gösterge tahvilin faizi 2012 yılında yaklaşık 600 baz puan düşüşle dünyada en fazla düşüşü gerçekleştirdi.
BNY Mellon Corporatin Trust Dubai'den Giambattista Atzeni, "Türkiye, global düzeyde bütün portföy yöneticilerinin radarında. Türkiye, sermaye piyasasının derinliği, yatırımı destekleyen mevzuatı ve yatırım ürünleri çeşitliliği ile açık ara bölgedeki en ilginç gelişmekte olan piyasa" dedi.
Geçen yıl yabancı yatırımlar borsada 5.3 milyar dolarlık net alım yaparak son 10 yılın en büyük net alımını yaptılar. 2011 yılında İMKB'de yabancıların işlemleri net 2 milyar dolar satıştı. İMKB, 2012 yılında yüzde 53 ile Venezüella'nın ardından en çok kazandıran ikinci borsa oldu. Borsadaki yabancı yatırımcıların payı ise yüzde 66'a yükseldi. Bu oran 2012 sonunda yüzde 65.77,Temmuz 2012'de yüzde 63.15 seviyesindeydi.
"Türkiye'de faizler çok düşük ve bunun böyle kalmasını bekliyoruz önümüzdeki dönemde ama daha da önemlisi de artık Türkiye'de sistematik olmayan riskler çok azaldı" diyen Yapı Kredi Yatırım Genel Müdürü Ahmet Yıldırım, "Türkiye'de yükseliyor demek yanlış aslında hak ettiği değerlere geliyor" dedi.
"Türkiye şu anda portföy yöneticilerinin, yatırımların parlayan yıldızı" diye konuşan yabancı bir bankanın Hazine yöneticisi, "Sermaye akışının sadece Körfez bölgesinden geldiği doğru değil, Londra üzerinden de para girişi var, yılbaşından beri her gün bono satıyoruz. Bono tarafında yabancı yatırımcılar ile lokaller arasında portföylerin farklı şekilde fonlanmasından kaynaklanan görüş farklılıkları var, yabancı fonlar uzun vadelere giriyor ve bu faizden uzun süre kağıt taşımakta sıkıntı görmüyorlar. Dolayısıyla tahvil/bonodaki rally sona ermiştir demek doğru değil" dedi.
Türkiye'ye yatırım yapan bir portföy yöneticisi, "Esas hikaye not artırımı ve hisse tarafında nitelikli arzların olmaması. İMKB'deki forward fiyat/kazanç oranı 11 civarında, benzer ülkelerde ise 13 seviyesinde, dolayısıyla hala yukarı potansiyel var. Bu durumda hisse senedi portföyü tutmak istiyorum ve şirket tahvillerine ve bu tahvillere yer veren fonları tercih ediyorum" dedi.
Fitch'in Kasım ayında Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyesine çeken ilk kredi derecelendirme kuruluşu oldu. Piyasadaki hakim beklenti bundan sonraki not artırımının bu yıl içinde derecelendirmesi yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe altında olan Moody's'ten geleceği yönünde.
Üst düzey bir bankacı, "Moody's'ten not artırımı FATF kararının verileceği Şubat ayı sonundan sonra gelebilir. Fitch bu konuya bir risk olarak değinmişti; Moody's'te bun riski almak istemez ve sonucu görmek ister" dedi.
OECD'nin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Ekim ayında yapılan açıklamada Türkiye'nin terörizmin finansmanını yeterli düzeyde cezalandırılmak ve terör ile ilgili kişi veya kuruluşların varlıklarının belirlenmesi ve dondurulması için mevzuat ortaya konması gerektiği belirtmişti. Fitch, Türkiye'nin FATF üyeliğinin askıya alınması ihtimalini not üzerinde aşağı yönlü risk yaratan faktörlerden biri olarak nitelenmişti. Hükümet, bu riski bertaraf edecek Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanun Tasarısı Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.
[PAGE]
En önemli risk enflasyon
Piyasa oyuncularının önümüzdeki döneme ilişkin gördükleri en önemli risk ise iç talep kaynaklı büyümenin tetikleyeceği enflasyon. Ancak, bankacılar, Merkez Bankası'nın izlediği politikalara güvenin arttığını ve böyle bir durumda TCMB'nin tedbir alacağı görüşünün de aynı ölçüde yaygın olduğunu söyledi.
"Enflasyon daha fazla lokallerin kaygısı. Yabancı emeklilik fonları ve portföy yöneticilerinden enflasyonu risk olarak görenler enflasyona endeksli kağıtları alıyorlar" diyen bir Hazine yöneticisi, "Gerçek para sonunda nominal getiriye bakıyor" dedi. Tahvillerin geçen yılki getirisi yaklaşık yüzde 20 oldu.
"Türk tahvillerinin getirisi yüzde 6, batıdaki getiriler ise sıfıra yakın, dolayısıyla çok fazla seçeneğiniz yok" diye konuşan New York merkezli Invesco'nun portföy yöneticisi Eric Lindenbaum, sözlerini "Türk tahvillerini almamızın tek nedeni bu değil, sonuçta arkasında temelleri iyi bir hikaye de var" diye sürdürdü.
Analistler, Türkiye'ye dönük iştahın ne noktada kesileceği konusunda ise global merkez bankalarının likiditeyi etkileyecek kararlarının ana belirleyici olacağını söylediler.