Türkiye'nin reytingi için ne dedi?

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’un yeni Türkiye Analisti Elliot Hentov, Türkiye'nin reytinginin 3'te 2 olasılıkla düşmeyeceğini bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

LONDRA-  Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's'un yeni Türkiye Analisti Elliot Hentov, "Negatif görünüme sahip olan reytinglerde genellikle reyting görünümü ya 'durağan'a yükseltilir ya da reyting düşürülür. Biz de 2015 yılında bir noktada bu yönde bir karar vereceğiz" dedi. 

S&P'nin Türkiye Analisti Hentov, Türkiye'nin "BB+" olan kredi notunun ve "negatif" olan not görünümünün teyit edilmesinin ardından, ilk kez  soruları yanıtladı. 

S&P'nin Türkiye'nin bir sonraki kredi notu ve görünümüne ilişkin değerlendirmesini mayıs ayında yapacağını belirten Hentov, "Negatif görünüme sahip olan reytinglerde genellikle reyting görünümü ya 'durağan'a yükseltilir ya da reyting düşürülür. Biz de 2015 yılında bir noktada bu yönde bir karar vereceğiz. Ancak görünüm bu değerlendirmede olduğu gibi yeniden yerinde de kalabilir. Negatif görünüm dediğimiz zaman bir noktada neyin nerede olacağına karar vermemiz gerekiyor. Eğer yapısal özelliklerde gelişme olursa, görünüm durağana ilerler" dedi. 

Hentov, S&P'nin Türkiye'nin not görünümünü "durağana" çevirebileceği yönünde beklentilere ilişkin, "İnsanlar '2014 yılı Türkiye için kötü bir yıl değildi, neden görünüm hala negatifte?' diyor. Cevap şu; çünkü yapısal olarak bir değişim görmüyoruz. Bu yılın kötü bir yıl olmadığının farkındayız. Fakat halen alttaki yapıdan endişe duyuyoruz" şeklinde konuştu. 

Elliot Hentov, S&P'nin şubat ayındaki değerlendirmesinde Türkiye'nin kredi notu görünümünü "durağan"dan "negatif"e çevirirken "ani duruş" riskine dikkati çekmesine rağmen, kurumun mevcut projeksiyonlarının bunu yansıtmadığına ilişkin bir soruya şöyle cevap verdi: 

"Yılın başlarında büyümede bir şokun gerçekleşmesinden ya da ani duruşun olması ihtimalinden dolayı çok endişeliydik. Fakat bu durum olmadı. Bu yıl Türkiye için kötü bir yıl değildi. Fakat şubat ayında bu risklerin gerçekleşmesi olasılığına dair gerekçelerin hepsi şu anda da mevcut. Riskler hala orada. Bundan bir yıl sonra yine bu konuşmayı yapıyor olacak mıyız? Büyük olasılıkla hayır. Çünkü bizim görünümümüz genellikle 12 aylık bir dönemi gösterir ya da bir yıldan biraz daha uzun bir dönemi gösterir. Bu yüzden endişelendiğimiz riskler gerçekleşmiyorsa, ufukta görünmüyorsa en geç 2015 içerisinde bir zamanda, daha rahat hissedeceğiz. O zaman bu konuda daha rahat olabiliriz." 

S&P tarafından Türkiye'nin kredi notu görünümünün "negatifte" tutulması yönündeki kararının gerekçelerini sıralayan Hentov, "Görünümün negatif olması reytingin önümüzdeki dönemde en az 3'te 1 oranında düşebileceği olasılığını gösteriyor. Fakat tersten bakarsanız, reyting en azından 3'te 2 olasılıkla da düşmeyecek" dedi. 

Hentov, S&P'nin yakın döneme ilişkin projeksiyonlarına da değinerek, "Tüm risklere baktığınızda, hepsini tek bir potada ele aldığınızda,  aşağı yönlü risklerin yukarı yönlü risklerden daha fazla olduğunu görüyoruz.  Eğer görünüme 'durağan' demiş olsaydık, 'yukarı yönlü ve aşağı yönlü riskler eşit' demiş olacaktık. Türkiye için 2015' e ilerlerken,  halen aşağı yönlü riskler yukarı yönlü risklerden daha fazla. En azından reytingin düşürülmesi yönünde 3'te 1 oranında bir risk söz konusu. Bu kesin böyle olacağı anlamına da gelmiyor" ifadelerini kullandı. 

" Son 10 yılda Türkiye büyüme potansiyelinin daha yüksek olduğunu ispatladı" 

Türkiye'nin orta vadeli büyüme tahminini ortalama yüzde 2,8'den yüzde 3,0'e yükselttiklerini belirten Hentov, "Bizim baz senaryomuzda şok yok. Ekonomik büyüme anlamında biraz daha iyimseriz. Fakat Türkiye için yüzde 3 olarak öngördüğümüz büyüme yeteri kadar yüksek değil. Son 10 yılda Türkiye büyüme potansiyelinin daha yüksek olduğunu ispatladı. Yüzde 3, potansiyelin en düşük seviyesi" değerlendirmesinde bulundu. 

Hentov, Türkiye'nin potansiyel büyümesinin mevcut ekonomik büyümenin üzerinde olduğuna işaret ederek, "Eğer bana büyüme bir için bir aralık sorarsanız, Türkiye'nin büyüme potansiyelinin yüzde 4-5 arası olduğunu söylerim. Bence bu mantıksız değil. Tabii burada büyümenin finansmanının nasıl olduğu sorusu var. Ekonomik büyüme sadece tüketim talepli mi, yoksa yatırım destekli mi? Bunlar önemli" dedi. 

Kredi derecelendirme kuruluşlarının sıklıkla atıfta bulunduğu cari açık seviyesinin yakın zamanda dikkate değer seviyede azalmış olmasına rağmen, bunun neden not görünümüne yansıtılmadığı sorusuna da Hentov, "Öncelikle reytingler bir yıllık bir performans üzerinden belirlenmiyor. Yani bir yıl cari açığınız düşük diğer yıl fazlaysa, reytingler buna göre her yıl azalıp artmıyor. Reytingler büyük çapta bu yılın ortalaması ve gelecekteki üç yıla bakılarak belirleniyor. Üç yıllık bir dönemin ortalamasına dayanıyor" karşılığını verdi.  

Hentov, açıklamalarına şöyle devam etti: 

"(Cari açığın) bir gün aşağıya çekilmesi fark yaratmaz. Eğer cari açığı yapısal olarak indirirseniz olur. Verilere baktığınızda, kamu borcu, GSYH büyümesi gibi bu yılla birlikte geleceğe dair üç yıllık döneme bakıyoruz. Önemli olan bu.  Baktığımız zaman bazı şeylerin ilerlediğini görüyoruz, dengelenme var. Geçen bir yıla, 1,5 yıla kıyasla pozitif bir gelişme var, fakat çok büyük bir değişim ya da yapısal bir değişim değil. Cari açık iyi durumda ve önümüzdeki yıl düşük petrol fiyatlarının da etkisiyle daha iyi olabilir. Yapısal olarak 6 ay, 9 ay önce endişelendiğimiz şeyler hala geçerliliğini koruyor." 

S&P'nin değerlendirmesinde cari açığın finansman şeklinin önemli olduğunu vurgulayan Hentov, "Eğer cari açığın hepsi doğrudan yabancı yatırımla finanse edilseydi, borçluluk oranları yükselmezdi. Bu daha az endişe verici olurdu. Türkiye'de 2008-2013 yılları arasındaki dönemde cari açığın yüzde 80'i borçlanma yoluyla finanse edildi. Biz daha düşük cari açık seviyesinden dolayı bu oranının önümüzdeki üç yıl süresince yüzde 70'e gerilemesini bekliyoruz" şeklinde konuştu. 

"ECB para politikasının Türkiye'ye olası etkilerini bilmiyoruz" 

Hentov, Türkiye'nin kredi notu ve görünümüne ilişkin raporda ABD Merkez Bankası'nın (Fed) çıkış stratejisinin Türkiye üzerindeki etkilerine yer verilmesine rağmen Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) varlık alım programının olası etkilerine yeteri kadar yer verilmediği yönündeki eleştirileri ise şöyle cevaplandırdı: 

"Fed bir yöne doğru hareket ederken, ECB'nin diğer yöne doğru hareket etmesinin Türkiye'ye nasıl etkileri olur? Cevabının bilmiyoruz. ECB'nin 1 trilyon avroluk varlık alımı, Fed'in olası 0,25 ya da 0,50 baz puan faiz artırımını dengeleyemeyebilir." 

ECB'nin para politikasının olası etkilerine ilişkin soru işaretlerinin oldukça fazla olduğunu belirten Hentov, "Türkiye raporunda ECB'nin para politikasının etkisinden neden bahsetmedik? Çünkü bilmiyoruz. Kimse bilmiyor. Halen birçok bilinmez var bu alanda. Tabii Türkiye'ye yardımcı olacağını düşünebiliriz. Açık bir şekilde eğer Avrupa'da genişleme gerçekten etkisini gösterirse, ki bunu bilmiyoruz henüz, bu Türk bankaları ve şirketleri için iyi bir gelişme olacaktır" dedi. 

Petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye'ye etkileri  

Elliot Hentov, S& P'nin Türkiye raporunda Brent petrol fiyatlarının "orta vadede" varil fiyatını 90 dolar seviyesinde seyretmesinin öngörüldüğünü belirterek, "Brent petrol fiyatları için öngördüğümüz orta vade, gelecek yıl ve devamında iki yılı kapsıyor; 2015, 2016, 2017. Bu bizim merkezi tahminimiz. Eğer petrol fiyatları 90 dolarda olursa bu yıllarda, bu Türkiye için iyi olacaktır. Bu durumda Türkiye'de cari açık/GSYH oranının yaklaşık yüzde 5 olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. 

Türkiye'deki bankacılık sektörüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Hentov, "Bankaların borçluluk seviyeleri son iki çeyrektir yükseldi, azalmadı. Bankacılık sektöründe dış finansmana olan bağımlılık artarak devam etme eğiliminde. Tamam, bu yıl türbülanslı bir yıldı ve volatilite vardı. Fakat ne bankalar ne de şirketler dış finansmana olan bağımlılıklarını azaltma fırsatını kullandı. Bu biraz rahatsız edici. Çünkü istikrarlı bir dünyada değiliz. Aksine dünya sadece jeopolitik alanda değil finansal tarafta da son derece oynak bir durumda. Bu bağlamda halen risk görüyoruz" diye konuştu. 

Hentov, Türkiye'de ilerleyen dönemde enflasyonun düşmesini beklediklerinin altını çizerek, "Türkiye bu anlamda enflasyonla olan savaşı açısından kendine has bir durumda. Neredeyse bütün Avrupa deflasyonla savaşıyor. Asya deflasyonla savaşıyor. ABD'de bile enflasyon son derece düşük ama Türkiye bu anlamda istisnai kalıyor" dedi. 

Türkiye'nin önündeki fırsatlar ve riskler   

Hentov, Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelinin yüksek olmasının en temel fırsatlardan birisi olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'nin yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi kaydetmemesi için bir neden göremiyoruz" ifadesini kullandı. 

Türkiye'nin ihracatı içerisindeki ithal mamullerle olan ihtiyacı da azaltabileceğini belirten Hentov, "Türkiye jeostratejik konumunu kullanarak enerji geçiş koridorunda bir merkez haline gelebilir ve enerji maliyetlerini aşağı çekebilir. Türkiye'nin kamu finansmanının iyi bir durumda olması güçlü yanı. Son birkaç yıldır Türkiye'de mali politika son derece sorumlu davrandı. Kamu borcu seviyesi de azalıyor" dedi. 

Elliot Hentov, Türkiye'nin önündeki en temel iki riskin dış finansman koşullarındaki ani değişiklik ve jeopolitik gelişmeler olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı: 

"En büyük risk dış finansman konusu. Ani duruşun olacağını düşünmüyoruz. Fakat daha büyük problem ani bir şekilde finansman maliyetlerinin artması şeklinde olabilir. Birden küresel piyasalarda değişimler olabilir ve yatırımcılar ve borç verenler Türkiye'yi farklı görmeye başlayabilir. O durumda borçlanma maliyetleri artabilir. Biz bu riskten dolayı endişe duyuyoruz. İkinci en büyük risk ise jeopolitik tarafta yer alıyor. Türkiye'nin bölgesi kolay bir alan değil.  Suriye'deki ve Irak'taki istikrarsızlığın Türkiye'nin içerisinde de yerel sorunlara yol açması olasılığı var." 

S&P, 21 Kasım'da yaptığı değerlendirmede Türkiye'nin kredi notunu "BB+", not görünümünü ise "negatif" olarak teyit ettiğini açıklamıştı. 

 

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir