'AK Parti'nin esas kurucusu benim'

11'inci Cumhurbaşkanı Gül, AK Parti'nin esas kurucusunun kendisi olduğunu ve onların başarılı olmasını istemekten başka bir arzusu olmadığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "AK Parti'nin esas kurucusu benim. AK Parti'nin hem ilk çıkardığı başbakan benim, ilk cumhurbaşkanı da benim. Cumhurbaşkanlığından sonra da başka bir makam yok, ne yapalım ki. Arkadaşlarımız da şimdi devraldılar. Onların başarılı olmasını istemekten başka bir arzum yok" dedi.

Katar'da yayınlanan eş-Şark gazetesine konuşan Gül, "Enerjinin sadece siyasette harcanmadığını, enerjisini başka hizmetlerde de harcayabileceğini" belirterek "Şimdilik böyle düşündüğünü" söyledi.

"Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra başka bir makam yok"

Kendisine "Yeni bir parti kurma düşüncesi olup olmadığı" sorulan Gül, şunları kaydetti:

"AK Parti'nin esas kurucusu benim. Ak Parti'nin hem ilk çıkardığı başbakan benim, ilk cumhurbaşkanı da benim. Cumhurbaşkanlığından sonra da başka bir makam yok, ne yapalım ki. Arkadaşlarımız da şimdi devraldılar. Onların başarılı olmasını istemekten başka bir arzum yok. Enerji sadece siyasette harcanmıyor. Enerji başka türlü de, hizmetlerle değerlendirilebiliyor. Şimdilik böyle düşünüyoruz." 

İslam aleminin iyi yönetim denen terimi gerçekleştirmesi gerektiği tavsiyesinde bulunan Gül, İslam ülkelerinin ve her bağımsız ülkenin kendi içerisinde "her bakımdan iyi bir yönetim tarzını, hak hukuk, adalet kurallar, şeffaflık, hesap verebilirlik, hizmetlerin en etkin şekilde sağlanması" halinde İslam aleminin de yükseleceği tavsiyesinde bulundu.

"Acılar herkesin ortak acılarıdır"

1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları ve ABD Başkanı Obama'nın konuya ilişkin bu yılki mesajında "soykırım" ifadesini kullanmamasıyla ilgili değerlendirmesi sorulan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şunları kaydetti: 

"O zamanki büyük topraklarda Osmanlı Devleti içerisinde Müslümanların dışında, Türkiye'nin Ermeni vatandaşları da vardı tabi. Bu sıkıntılı dönemlerde Dünya Harbi'nin özellikle Ruslar tarafından çok tahrik edildi. Onların Anadolu'da ayaklanmaları karşısında devlet bazı tedbirler almak durumunda kaldı ve onları yeniden başka yerlere yerleştirme kararı aldı. Bu karar sadece Ermeni oldukları için bir nüfusa karşı alınmadı çünkü İstanbul'daki Ermeni nüfusa bir şey yapılmadı hatta bir çok Ermeni vatandaş devletin çok önemli kademelerinde büyükelçiler, bakanlar kurulunda, adalet mahkemelerinde, görevlerine devam ettiler. Ermeni kiliseleri de açık oldu.