'Angajman kuralları uygulandı, kimse suçlu değil'
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rus uçağının düşürülmesinde 'Emri ben verdim' sözlerine ilişkin, "17-14 saniye süren bir hava sahası ihlalinde, Başbakanın o spesifik olay için emri vermesi mümkün mü?" dedi.
Eski Başbakan AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Rus uçağını düşüren iki pilotun da tutuklandığı açıklanmıştı. Davutoğlu, Rus uçağının düşürülmesine ilişkin 'Emri ben verdim' eleştirileriyle ilgili soruya da cevap verdi. Davutoğlu eleştirilerle ilgili olarak, “Düşünün ki 17-14 saniye süren bir hava sahası ihlalinde, Başbakanın o spesifik olay için emri vermesi mümkün mü?” derken, “Ben herhangi bir şey varsa siyasi sorumluluğu üstlenme konusunda hiç geri adım atmam” ifadelerini kullandı.
Eski Başbakan AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
'Rus uçağının düşürülmesi emrini ben verdim' sözlerinin eleştirilmesine ilişkin Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Tartışılan bir söz. Bunun bir arka planı var. Burada kesin bir art niyet var. Suriye'de uçağımız düştüğü zaman silahlı kuvvetlere bundan sonra Suriye'de ülkemize yaklaşan her uçak tehdit olarak görülmeli ve vurulmalı kararı alındı. Bu uygulandı, bir helikopter düşürüldü. Eylül 2015'te Rusya arka arkaya saha ihlali yapınca istişare ederek bu angajman kuralını değiştirme durumu ortaya çıktı. Bu anlamda talimatı ben verdim diyorum. Genelkurmay Başkanı'na yeni talimat verildi, sadece Suriye uçakları değil hangi ülkenin uçağı olursa olsun vurulmalı denildi. Bu başka bir ülke uçağı da olabilirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Putin'i uyardı hava sahası ihlalleri konusunda. Burada devlet ortak olarak hareket etmiştir. Kurallar içinde yapılması gereken yapılmıştır. O angajman kuralları uygulanması konusunda kimse suçlu adledilemez. Orada hava sahamız savunulmuştur. Aradan 8 ay geçince bir şüphe oluşturmak doğru değildir. Açıklamayı angajman kuralları çerçevesinde yaptım. Hava sahası ihlal edilen ülke biziz ve biz suçlu değiliz. Öyle bir hava oluşturuldu ki angajman kurallarını uygulayacak herkeste şüphe olacaktı. Şu anda yürütülen Rusya politikası doğrudur. Kazakistan'da Nazarbayev ile Türk-Rus ilişkilerinin nasıl düzeltilebileceğini konuştuk. Yürüyen bir süreç vardı, değişik kanallardan. Hava sahası ihlal edilen bir ülkenin suçlu gibi gösterilmesi güvenlik zafiyeti doğurur."
Darbe girişimine ilişkin Davutoğlu şu ifadeleri kullandı: "Dışişleri Bakanı'yken ofisim dinlendi. Bunu dinleyen alçak yapının hedefi çok açıktı. Suriye bağlamında Türkiye'yi suçlu yerine oturmak ve Şam rejimini aklamaktı. Geçen gün bu yapıya bağlı bir hakimin çekmecesinden çıkan iddianamede eğer darbe olsaydı. Bir numarada Cumhurbaşkanımız, iki numarada ben vardım. İçişleri Bakanımız, MİT Müsteşarı vardı. Suçlama terör örgütlerine yardım. Bu aylar öncesinden hazırlanan bir kumpas. Dinlemenin faillerini o zaman çok araştırdık, bakanlık içerisinden olduğu kesindi. Şüpheli isimleri pasif göreve getirdik. Görevden aldığınızda mahkeme kararıyla geri dönüyordu.
"İlk ihbar Hakan Fidan'a suikast şeklinde geldi"
İlk ihbar Hakan Fidan'a suikast şeklinde geldi. O gece yaşanan sürecin içerisinde değilim. MİT'in 2012'den bu yana ciddi uyarıları oldu. 2012'de Hakan Fidan'a karşı yapılan eylemle görevinden etmek istediler. O zaman Başbakanımız dirayetli bir tavır sergiledi. O andan itibaren bir alarm durumu hepimiz için geçerli oldu. Geçmişe dönük bakıldığında bir istihbarat bilgisi var. Ben geç ve doğal yollarla bilgi sahibi oldum. O gün MİT'te çok ciddi çatışmalar oldu. MİT karargahını ele geçiremediler. Esas anladığım kadarıyla, doğrudan bilgiye sahip değilim ama ilk ihbar Hakan Fidan'a yapılacak bir suikast şeklinde geliyor. Bir darbe şeklinde değil de helikopterle gelip Hakan Fidan'a yapılacak eylem şeklinde.
"Her halükarda mutlaka haber edilmesi lazımdı"
Dolayısıyla o sınırlarda olduğu için Hakan Fidan da bunu Genelkurmay Başkanımız ile görüşerek çözme yoluna gidiyor. Ama her halükarda mutlaka haber edilmesi lazımdı, Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın... Ben de başbakan konumunda olsam bu soruyu sorardım. 15 Temmuz fiili zorba bir tehdit haline dönüştü. Bu yapıda kim olursa olsun halka bu zulmü yapmış olan kim olursa olsun üzerine gidilmeli. Kimin irtibatı varsa cezaya tutulmalı. 17-25 Aralık'tan sonra irtibatlı olduğu belirlenen kişilere aktif görev verilmedi. Bundan sonra şöyle bir süreç görüyorum. Cezalandırıcı bir süreç, arkasında kim varsa sonuna kadar gidilmeli. İkincisi benzer süreçleri engelleyici süreç. Üçüncüsü siyasal konsolidasyon önemli. Siyaset darbe karşısında ortak bir çizgide buluşmalı. Cumhurbaşkanlığı'nda parti liderleriyle yapılan toplantıyı hep hayal etmişimdir. Bu konsolidasyon sürmeli. Cumhurbaşkanlığı da dahil olmak üzere halkın seçtiği hiçbir makam yıpratılmamalı. OHAL kararı doğru bir karardır."
"Bir çete reisinin ABD'de barınmasına izin verilmemeli"
Fethullah Gülen'in iade edilmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Fethullah Gülen iade edilmeli. Bir çete reisinin ABD'de barınmasını kimse izah edemez. Dış dünya burada çok kötü sınav vermiştir. Bu düşmanlık üzerinden Türkiye'ye zarar veriliyor. Elimizde yeterli veri var. Bu çete, Türkiye'de insanları katletmiştir. NATO'yu da zaafa uğratmak istemiştir. Dolayısıyla ABD’nin mutlaka vermesi gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.