'Ayakkabılarını önce çıkardılar...'

255 sanıklı Gezi Davası'nın ikinci duruşmasında tanık olarak dinlenen Dolmabahçe Bezm-i Alem Cami güvenlik görevlisi, "Camiye girenler ilk önce ayakkabılarını çıkardı, yaralılar gelmeye başlayınca çıkarmamaya başladı." dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Taksim'deki Gezi Parkı odaklı eylemlerle ilgili 255 sanığın yargılandığı davada tanık olarak dinlenilen Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin güvenlik görevlisi Naif Uçar, "İçeriye girenler ilk önce ayakkabılarını çıkardı, yaralılar gelmeye başlayınca çıkarmamaya başladı." dedi. 

İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 39 sanık ile avukatları katıldı.

Duruşmada, sanıkların kimlik tespitinin ardından savunmaları alındı. Sanıklardan Engin Ülüz, Çanakkale'de öğretmenlik yaptığını ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nde yüksek lisans eğitimi için ayda bir iki sefer dersler için İstanbul'a geldiğini anlattı. Fotoğrafçılıkla uğraştığını, 1 Haziran 2013'te de İstiklal Caddesi'nde birçok fotoğraf çektiğini belirten Ülüz, şunları kaydetti:

"Büyükparmakkapı Sokağı girişinde çevik kuvvet polislerinin fotoğrafını çekiyordum. O esnada sivil polisler İstiklal Caddesi'nde gözaltı sürecine başlamışlardı. Etrafımı sardılar, sarı basın kartı sordular, kartımın olmadığını söyledim. Yetkili amirler 'alın bunu' diyerek gözaltına aldılar. Ben olaya karışmadım, olay günü güvenlik kameralarından bu tespit edilebilir. Üzerimden herhangi bir suç unsuru çıkmamıştır. Hakkımda beraat kararı verilmesini istiyorum."

Sanıklardan Celal Akgün, savunmasını yazılı yapacağını belirterek, beraatini talep etti.

Polis, şikayetçi olmadı

Müşteki sıfatıyla dinlenilen polis memuru Fuat Yıldız, olayların başından sonuna görevli olduğunu ifade ederek, "Başbakanlık Ofisi'nin çevresinde görev yaptığım süre içerisinde, bedenen ya da kişisel manevi değerler açısından ifa ettiğim görevin icrasının engellenmesi gibi bir durumla karşılaşmadım. Şahsıma yönelik suç konusu bir eylem olmamıştır. Bu nedenle şikayetçi değilim" şeklinde konuştu.

"Doktor sigara içeni dışarı çıkardı"

Tanık olarak dinlenilen Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin güvenlik görevlisi Naif Uçar, olay günü yaşananları şöyle anlattı:

"Akşam namazından sonra caddede kalabalık toplandı. Caminin imamı Halil Necipoğlu kalabalık olunca 'Camiyi kapat' dedi. Camide bulunan birkaç kişiyi dışarıya çıkararak, camiyi kapattım. Sonra kalabalık gittikçe çoğaldı. Kalabalık camiye ait demirleri söktü. Camiden aldıkları malzemelerle Kabataş tramvay durağına set kurdular, iki-üç bin kişi vardı. Daha sonra 15-20 kişilik beyaz gömlekli bir grup geldi. Bunlar caminin kapısını zorladı. Kapı hafif açılınca imam Halil Necipoğlu 'Kapıyı aç' dedi. Açtım. Ondan sonra camiye girildi. İçeriye girenler ilk önce ayakkabılarını çıkardı, yaralılar gelmeye başlayınca çıkarmamaya başladı. Camiyi bölümlere ayırmaya başladılar; eczane, cerrahi gibi. Motosikletli kuryeler ilaç getiriyordu. İçeride bir kişinin sigara içtiğini gördüm, çıkarmak istedim ama çıkmadı. Gidip doktora söyledim, doktor bu kişiyi dışarıya çıkardı. İçeride bin kişi vardı. Bunların yüzde 10'u sarhoştu."

Hakimin "İçeride bira kutusu gördün mü? İçeride bira, alkol kullanan oldu mu?" sorusuna Uçar, şu yanıtı verdi: 

"Caminin tümüne hakim değildim ama bir bira kutusu gördüm. Caminin, kadınların ibadet ettiği bölümünde pencerenin kenarında bira kutusu gördüm. Hafiften doluydu, kutu hafiften ezilmişti. Kutuyu kullanan şahsı görmedim. Kutuyu cami tamamen boşaldıktan sonra gördüm. Cami boşaldıktan sonra yaptığımız kontrolde çok sayıda plastik su şişeleri, ilaç kutuları, gazete gibi şeyler çıktı. Cami kullanılmaz haldeydi, dış kameraları kırılmıştı."

Hakim, aranın ardından sanık ve avukatlarının taleplerine ilişkin kararını açıkladı.

Savunma yapan sanıkların duruşmalardan vareste tutulma taleplerini kabul eden hakim, tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya gelmeyen sanıklar Fırat Kahyaoğlu, Mert Kaan Kuyumcuoğlu ve Seza Karaca hakkında yakalama kararı çıkarttı.

Hakim, 11 sanık hakkında çıkarılan yakalama kararının akıbetinin sorulmasına karar verdi. 

Duruşma öncesi ortak basın açıklaması

İstanbul Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP), duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması yaptı. 

Yaralı halde camiye sığınan, eylemci olan olmayan herkese o koşullarda sağlık hizmeti sunmaya çalışan hekimlerin, suçluları kayırmakla suçlandığı ifade edilen açıklamada, dava kapsamında yargılanan 255 sanık arasında 2 de hekim bulunduğu hatırlatıldı.

"Demokratik protesto hakkını kullananların tedavi edilmesinin suça dönüştürülemeyeceği" kaydedilen açıklamada, "Bu topraklarda binlerce yıldır olduğu gibi bugün ve bundan sonra da sadece hekimliğin gereklerini yerine getireceğiz. Değerlerimize sahip çıkacak, genç hekim meslektaşlarımızı da yalnız bırakmayacağız. Gezi hekimliği, sokak sağlıkçılığı ve insanlık yargılanamaz" denildi.  

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ne girilmesi olayının da aralarında bulunduğu, 1 Haziran ila 4 Ağustos 2013 tarihleri arasındaki Gezi Parkı odaklı eylemlere yer veriliyor.

İddianamede, 7'si yabancı uyruklu 255 sanığın, "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", "görevi yaptırmamak için direnme", "kamu görevini usulsüz üstlenme", "kamu malına zarar verme", "özel kıyafetleri usulsüz kullanma", "suçluyu kayırma", "ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme" ve "hırsızlık" gibi suçlardan cezalandırılmaları isteniyor.