'Bir Usta Bin Usta'da dördüncü sene

2013 yılında Kahramanmaraş'ta Ahşap Oyma, Manisa'da Gördes Halıcılığı, Mersin'de Namrun İğne Oyacılığı, Rize'de Sepet Örücülüğü ve Tekirdağ'da Karacakılavuz El Dokumacılığı kursları düzenlenecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

İSTANBUL - Anadolu Sigorta'nın; Anadolu'da kaybolmaya yüz tutan mesleklere olan ilgiyi artırarak, bu mesleklerin yeniden canlanmasını ve meslek ustalarının deneyimlerinin geleceğe taşınmasını sağlamak amacıyla 2010 yılında hayata geçirdiği "Bir Usta Bin Usta" Projesi kapsamında 3 yılda 15 mesleki eğitim düzenlendi. 
Altın Sabre, Stevie Ödülleri, KSS'nin Yaygınlaştırılması Ödülü gibi ulusal ve uluslararası birçok ödül kazanan "Bir Usta Bin Usta" projesi kapsamında 2013 yılında Kahramanmaraş'ta Ahşap Oyma, Manisa'da Gördes Halıcılığı, Mersin'de Namrun İğne Oyacılığı, Rize'de Sepet Örücülüğü ve Tekirdağ'da Karacakılavuz El Dokumacılığı ile ilgili mesleki eğitimler verilecek. Bir yandan yerel mesleklerin kaybolması engellenirken bir yandan da gençlere istihdam sağlanacak.
3 yılda 291 kursiyer mezun oldu…
TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü'nün teknik danışmanlığında yürütülen proje kapsamında her yıl 5 ilde, 3 ila 6 ay arasında değişen eğitim programlarıyla 5 mesleki kurs düzenleniyor.  Proje ile 10 yıl boyunca 50 mesleğin ve toplam 1.000 usta adayının desteklenmesi hedefleniyor.
2010-2012 dönemi arasında gerçekleşen 15 kurstan; 175'i kadın, 116‘sı erkek olmak üzere toplamda 291 kursiyer MEB onaylı usta öğretici niteliğindeki kurs bitirme sertifikalarını alarak mezun oldu. 
Proje ile ilgili gelişmeleri ve yeni dönem kurslarının başvuru tarihlerini www.birustabinusta.com.tr adresinden takip edebilirsiniz.
 
 
2013 Meslekleri hakkında
 
Kahramanmaraş – Ahşap Oyma
Yüzyıllardır bozulmayan estetik ve el emeği geleneği olan Ahşap Oymacılık Sanatı, günümüzde hazır üretim ve ucuz maliyetli ürünlerin tercih edilmesiyle yavaş yavaş yok olmaktadır.
Ahşap oymacılığının en önemli unsurlarından biri ceviz ağacının kullanılmasıdır. Kahramanmaraş'ta iklim koşullarının uygunluğu, yaylaların, akarsuların bol olması ceviz ağaçlarının kolay yetişmesini sağlamaktadır. Bu nedenle Kahramanmaraş'ta el oymacılığı sanatı yüzyıllardır süre gelmekte ve oldukça gelişmiştir. 
Ahşap oyma için seçilen uygun ağaçlar 2 cm kalınlığında istenilen genişlik ve boyda tahta haline getirilerek uzun bir süre tabii şartlarda kurutulmaktadır. Kuruyan tahtalar yan yana yapıştırılmakta istenilen ölçüde çatılmaktadır.. Çatma işlemi K.K.Dişli birleştirme veya zıvana geçme tekniği ile yapılmaktadır. Genellikle de "boncuk" diye adlandırılan glufen tutkalı kullanılmaktadır.. Şablon halinde hazır bulunan oyma motifi, kaba temizliği yapılmış iş resminin üzerine çizilir, çeşitli ağız yapısına sahip iskarpelalarla (düz, oluklu, kuşdili, tırmak) oyulur. İskarpelaların ağaç olan sapı ezilmesin diye tokmak kullanılır. Temizlenen oymalar arasındaki boşluk, kumlama zımbası ile zımbalanır ve oymanın zengin görünmesi sağlanır. Son olarak cila veya vernik sürülür. 
Bu değerli el sanatı; ceviz ağacının önceleri olduğu kadar bulunamaması, şehir merkezlerinde atölyeler için uygun alanların olmaması, çırak bulunamaması ve talebin azalması gibi nedenlerden Kahramanmaraş'ta kaybolmaya yüz tutmuştur.  
 
Manisa – Gördes Halıcılığı 
Dokumacılık tarihinde önemli bir yeri olan, yüksek ve ormanlık bir alana kurulmuş olan Gördes ilçesi Türklerin halı dokumacılığında kullandığı "Çift Düğüm" adı verilen ilmek tipinin dünya literatürüne "Gördes Düğümü " adı ile geçmesini sağlamıştır.
17.yüzyıldan itibaren yayılmaya başlayan Gördes halılarının dm² deki düğüm sıklığı 40x50, 50x50 gibi yüksek sayıdadır. Atkı ve çözgüleri yün ve hav yükseklikleri 2 cm olan bu halılarda ilmek ipleri doğal boyalarla boyanmıştır. Hakim renkler kırmızı, mavi, kahverengi ve beyazdır. Buna karşın Barok etkili 19. yy Gördes halılarında kırmızı, turuncu, sarı, yeşil ve mavi gibi renkler kullanılır.
20. yüzyılın başlarında, düşük maliyetli, kazancı yüksek ve zaman kaybı olmayan, Batı ülkelerinin zevklerine uygun desenleri olan halılar dokunarak Batı ülkelere ihraç edilmeye başlanması; geleneksel Gördes Düğümü ve desenlerinde değişimler yaratmış, yeni halı tiplerini ortaya çıkarmış ve giderek Gördes Düğümünden uzaklaşılmıştır.
 
Mersin – Namrun İğne Oyacılığı
İğne oyaları tam anlamı ile Türk halkının el sanatıdır. Yöre kadınları geleneksel yaşantısının gereği olarak tüm duygularını, doğadan esinlenerek içtenlikle iğne oyaları aracılığı ile dile getirmektedir. Yaşadıkları çağı yansıtan, kendine özgü soyutlaştırılmış motifleri olan, ekonomik katkı sağlama amacıyla yapılan iğne oyaları; teknolojinin gelişmesi, zevklerin ve taleplerin değişmesi ve el sanatlarına olan ilginin azalması nedeniyle önemini yitirmektedir. 
Eski geleneklerde Torosların bazı bölgelerinde yeni gelinler istedikleri gibi konuşamadıkları için elbise kenarlarına, yazmalara, hotozlara dikilen oyalar ile duygularını ifade ettikleri belirtilir. Namrun iğne oyalarının da birer name ve sözsüz konuşma aracı olarak kullanıldıkları bilinmektedir. 
Türk halkının zevkini, incelik ve yaratıcılığını tamamıyla yansıtan el sanatlarından iğne oyaları, "Oya gibi" sözü ile de, güzellik sembolü olmuştur. İğne oyalarında, başta çiçek, böcek, geometrik biçimler ve işlenmeye uygun başka şeylerin de konu edildiği, bunlardan özellikle çiçeklerin gerçekçi bir biçimde, öteki konuların ise özgün ve özgür bir anlatımla gerçekleştirildiği görülmektedir.  İğne oyalarının renkleri, genellikle yeşil, sarı ve sarının tonlarıdır, geometrik şekillerden esinlenerek meydana getirilen soyut iğne oyalarının ortak yanları zürafa ve tırabzandır.
 
Tekirdağ – Karacakılavuz El Dokumacılığı
Karacakılavuz; 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan Balkan Savaşlarına kadar Osmanlı ile Bulgaristan arasında pek çok kez el değiştiren Bulgaristan'ın Selvi, Kuruşva ve Çadırlı köylerinden gelen göçmenler tarafından kurulmuştur. Bir rivayete göre; güzelliği dillere destan bir karacanın kılavuzluk etmesiyle bölgeye yerleşen ve 1884 yılında 700 nüfuslu bir Osmanlı köyü iken, günümüzde Tekirdağ iline bağlı 3.500 nüfusa ulaşan bir göçmen kasabasıdır.
Bu göçmen kasabasında kadınlar, evlerinde dokuma tezgâhlarında geleneksel olarak Karacakılavuz el dokumaları üretmektedir. Karacakılavuz el dokumalarında hem kirkitli dokuma çeşitlerinden biri olan "Cicim" tekniği, hem de mekikli dokuma çeşitlerinden biri olan "Dimi" tekniği bir arada uygulanmaktadır. Dimi dokuma tekniği, yapılan dokumaların zemin dokusunda, cicim dokuma tekniği ise zemin doku üzerinde, motif ve desenlerin oluşturulmasında kullanılmaktadır. Ayrıca bezayağı (düz bez dokuma) tekniği ile yörede "Cecala" adı verilen çizgili dokumalar ve "Çergi" denilen yün yer yaygıları da yapılmaktadır.  Dimi dokumalar yüzeyinde bulunan atkı ve çözgü ipliklerinin yoğunluğuna göre atkı dimisi, çözgü dimisi ve çift yüzlü veya iki taraflı dimi olmak üzere 3 şekilde gruplandırılır. Karacakılavuz dokumalarında uygulanan çeşidi dokumanın her iki yüzeyinde de aynı görüntüye sahip ikiyüzlü dimidir.
 
Rize – Sepet Örücülüğü
Rize'de arazi yapısının dağlık ve engebeli oluşu taşımacılığın büyük oranda insan gücüyle yapılmasına neden olmaktadır. Arazi yapısının engebeli oluşu, bölgede yıllardır varlığını koruyan geleneksel el sanatı olan sepetçiliğin yaşatılmasına imkan sağlamıştır. Yörede üretilen ve kullanılan sepetler taşınması amaçlanan ürüne göre tasarlanmaktadır; bu nedenle tasarımlarında farklılıklar görülmektedir. Meyve sepetleri ince, uzun ve koni biçimindedir, bunlarda çoğunlukla üzüm toplanır, çay toplama sepetleri ise daha çok iki ayaklıdır, ağız kısmına doğru gövdesi genişler ve ayaklarından bağlanan iplerle sırta asılarak taşınır. Ayaklı olmayan sepetler ise genellikle yayvan saplıdır.
Sepetçilik ağaçların ince sürgünlerinden, bitkilerin odunlaşmamış saplarından faydalanılarak yapılmaktadır. Günümüzde çok değişik sepet örme teknikleri vardır. Bunlardan ikisi bütün sepet örme tekniklerinin temeli sayılır. Birincisi; tek bir liften yapılan rulo kıvrımlarının birbirleri üstüne dikilmesidir. İkincisi ise; kafes veya hazır örgüdür.
Sepetçilikte genellikle ot, bambu, mısır sapı, saz, saman sapı, böğürtlen, rafya, kamış, bitki saplarıyla, bodur söğüt, kestane, fındık, siyah akça ağaç vb. gibi ağaç filizleri kullanılmaktadır. Son dönemde bölgede başlatılan organik çay tarımı için sepetin önemi gittikçe artmaktadır. Günümüzde çay taşımak için kullanılan çuvallar organik çay taşımacılığında sakıncalı bulunup, sepet kullanılması tercih edilmektedir. Bu durum sepetçiliği yeniden gündeme getirmektedir.