'Cumhurbaşkanını pazarlıklar değil siyaset belirleyecek'
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Siyaset cumhurbaşkanının kim olacağını belirleyecek. Ankara'daki pazarlıklarla cumhurbaşkanı belirlenmeyecek" dedi
ANKARA - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimi adaylık süreciyle ilgili, "Yeni başbakan kim olacak olursa olsun, iki prototip şimdiden üretiliyor. Ya Türkiye'de parlamenter sistemde bir başbakanda olması gereken özellikleri taşımayıp önemsizleşen ve bir anlamda kişiliksizleşen bir tipoloji ya da yıllarca beraber yürüdüğü ve bu partinin doğallığını, kurumsallaşmasını sağlamış olan ve cumhurbaşkanı olmuş olan partinin geçmiş liderine her an ihanet etmeye hazır olan isyancı bir tip" dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, TRT 1 televizyonundaki programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, Türkiye'de ileride oluşacak türbülans zemininin şimdiden hazırlandığına dikkati çekerek, "Yeni başbakan kim olacak olursa olsun, iki prototip şimdiden üretiliyor. Ya Türkiye'de parlamenter sistemde bir başbakanda olması gereken özellikleri taşımayıp önemsizleşen ve bir anlamda kişiliksizleşen bir tipoloji ya da yıllarca beraber yürüdüğü ve bu partinin doğallığını, kurumsallaşmasını sağlamış olan ve cumhurbaşkanı olmuş olan partinin geçmiş liderine her an ihanet etmeye hazır olan isyancı bir tip" diye konuştu.
Davutoğlu, "Ya vefasız ya da kimliksiz, kişiliksiz bir tip. Bu ikisi de Türk siyasetinde, özellikle AK Parti siyasetinde hayat alanı bulamaz" ifadesini kullandı.
Türkiye'de geçen sene Gezi olaylarını organize edenlerin de 17 Aralık operasyonunu yapanların da Türkiye'de bu sene içinde bir türbülans seçimi olmasını istediklerini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Yani, normal işleyen bir siyasi sistemin seçimi değil, bir türbülans seçimiyle bir kriz ortamında Türkiye seçime gitsin ve yürüdüğü demokratik yoldan başka bir yola evrilsin. Eğer geçen sene bu iki operasyon başarılı olmuş olsaydı; halkımız buna izin vermedi, AK Parti buna izin vermedi, Başbakanımızın dirayetli tutumu buna izin vermedi, biz de Türkiye'de bugün bir türbülans seçimden bahsediyor olacaktık."
Davutoğlu, Türkiye'de türbülans seçimlerine izin verilmeyeceğini belirterek, "Türkiye'de olağanüstü bir dönem görüntüsü oluşturulamayacak. Siyasi sistem bütün olgunluğuyla normal süreçler içinde Cumhurbaşkanlığı seçimini de yapacak, 2015 seçimini de" şeklinde konuştu.
Türkiye'de iki tür türbülans yaratılmaya çalışıldığını kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir, Türkiye'de türbülans; iki, AK Parti'de türbülans. Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin kaderi o kadar iç içe geçti ki AK Parti'de türbülans yaşatılmadan Türkiye'de türbülans yaşatılamayacağı için, AK Parti'de türbülans yaşatmanın da önemli şartı bedeni baştan ayırmak olduğu için, doğrudan Başbakanımız hedef alınan bir şey yürütüldü, yürütülüyor iki yıldır. Uluslararası kampanyalarda, medyada çizdikleri Erdoğan tiplemesi aslında kitleleri diğer ülkelerde olduğu gibi bir otoriter tutuma karşı harekete geçirmek için yapılan özel bir algı operasyonu."
Çatı aday formülü
Bakan Davutoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "çatı aday" denilen kavramın, siyasi iddiası olmayanların "Zaten ben seçimi kazanamayacağım, normal süreç de işlemesin, halkın önüne üç dört aday gitmesin bir aday çıksın, herkes o adaya oy versin" demesi anlamına geldiğini belirterek, "Siyasette temel neyse çatıyı o belirler. Çatı adayla yukarıdan aşağıya şekillendirmek istiyorlar" dedi.
30 Mart seçimlerinde başarılı olamayanların bir başka türbülansı oynadıklarını ifade eden Davutoğlu, " Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmasını hemen başlattılar. 31 Mart, daha seçimleri konuşamadan daha seçimleri konuşamadan, analiz yapamadan,cumhurbaşkanlığı seçimi yarışına Türkiye'yi sokarak Türkiye'de bu müdahaleci zihniyetin hezimeti örtülmeye çalışıldı" diye konuştu.
Davutoğlu, "Eğer Özal dirayetle çıkıp cumhurbaşkanı olmamış olsaydı, belki hala generaller içinde kimleri cumhurbaşkanı yapacağımızı düşünmemiz söz konusu olurdu. Dolayısıyla burada teslim olmak yok. Siyaset cumhurbaşkanının kim olacağını belirleyecek. Oturup da Ankara'daki pazarlıklarla cumhurbaşkanı belirlenmeyecek" ifadelerini kullandı.
"Kimse doğal mekanizmalar dışında bir demokrasi arayışına girmesin"
Davutoğlu, Türkiye'yi türbülansa sokmak isteyenlerin bir başka ümidinin de AK Parti'nin türbülansa girmesini sağlamak olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk demokrasisi emekleme döneminde bir demokrasi değil. Kimse doğal mekanizmalar dışında bir demokrasi arayışına girmesin. AK Parti emekleme döneminde bir parti değil. Arkasında 12 yıllık başarı hikayesi olan bir parti. Biz bugün AK Parti şeklinde tecessüm etmiş ama asırlara sarih bir hareketin mensuplarıyız. Bugün AK Parti şeklinde tecessüm etti. Bu daha önce başka isimler altında tecessüm ediyordu. İddiası olan siyasi hareketler ve liderler o tarihi akışın içerisinde kendilerine rolü tanımlarlar, sonra o rolün adını koyarlar. 2000'lerde bu ad AK Parti şeklinde konmuştur."
AK Parti'nin dönem aşan ve coğrafya aşan bir parti olarak trend oluşturduğunu söyleyen Davutoğlu, bu bağlamda yapılacak ilk şeyin siyasi omurgayı korumak, iddiaları tahkim etmek ve siyasi söylemi yenileyerek güçlendirmek olduğunu dile getirdi. Davutoğlu, yapılacak bir diğer unsurun ise parti kurumsallaşmasının dönem aşan karakterini koruyacak şekilde tahkim edilmesi olduğuna işaret etti.
AK Parti'deki "üç dönem kuralı"na değinen Davutoğlu, bunun bir ara verme dönemi olduğunu söyledi. Davutoğlu, "Burada bunu bir kopuş gibi yansıtmak bir başka türbülansa bizi hazırlamaya çalışıyor. Üç dönemciler, üç dönem karşıtları dediğinizde aslında birisi bunu yaparak 'AK Parti'de acaba bir taraf ağırlık kazanırsa diğer taraf tasfiye olup bir başka şeye gider mi' gibi bir kanaati de şimdiden bir türbülansın alt yapısını kurmaya çalışıyorlar. Bu gerek üç dönem kuralının mantığına bakılarak, gerekse bizim dava ahlakımız itibariyle bakılsın, olmayacak bir şeydir. Böyle bir türbülansı inşallah yaşatmayacağız" şeklinde konuştu.
[PAGE]Dünya genelindeki seçimler
Dünya genelinde son dönemde yapılan seçimleri değerlendiren Davutoğlu, "2012'de yapılan seçimlerin tümü, özellikle bölgemizde vizyon seçimleri diyebileceğimiz seçimlerdi. Beklentilerin yüksek olduğu ve yeni dönemin başlangıcı olarak görülen seçimlerdi. Özellikle 2011 Tahrir hareketi sonrasında Mısır'da ya da Libya'da, Yemen'de, Tunus'ta, Fas'ta, Cezayir'de, genel intiba ilk defa halkla devlet arasında devlete tabi olanların halkın karşısına çıkıp onlardan rıza talep ettikleri dolayısıyla da hesap verilebilirlik mekanizmasının işlemesi ümidini taşıyan seçimlerdi" dedi.
Davutoğlu, 2014 yılında yapılan veya yapılması planlanan seçimlerin hemen hemen tümünün türbülans seçimleri olduğunun altını çizerek, "Türbülans seçimlerinde kastım şu: Ülkede bir türbülans yaşanıyor ve meşruiyet temelleri sarsılmış. O meşruiyet temelleri sarsılması sonrasında da bir türbülans seçimi ile durum kontrol altına alınmaya çalışılıyor veya var olan idari statüko kendini meşru kılacak bir arayış içinde. Bunun bir meşruiyet zemini de yok" diye konuştu.
Ortadoğu'da türbülans seçimlerinin krizi derinleştiren seçimler olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Nitekim zikrettiğim seçimler arasında Suriye'yi bir seçim olarak zikretmek bile mümkün değil. O yüzden biz açıklama yapma ihtiyacı bile duymadık. Eğer bir halkın neredeyse yüzde 60'ı yerinden edilmişse yani 4 milyonu yurt dışında muhacir, mülteci; içerde de 6,5-7 milyon insan yerinden edilmişse ve hala seçim diye bir şeyden bahsediliyorsa bu seçimin bir statükoyu korumak adına yapılan, göstermelik, çok dar alanda, belli bir kesim içinde yapılan bir prosedürel oyun gibi görmek lazım. Bunu seçim olarak tanımlamak mümkün değil" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, Mısır'da düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de bir türbülans seçim olduğunu hatırlatarak, "Türkiye, Mısır'da belli bir siyasi hareketin destekçisi oldu gibi bir algı var. Hayır. Mısır'da meşru seçimler içinde kim iktidara gelmiş olsaydı Türkiye onun yanında duracaktı. Çünkü önemli olan bölgede bir şekilde yeni bir meşruiyet zemini oluşturmak. Bunu da biz her vesileyle deklare ettik" dedi.
Ukrayna'da da bir türbülans seçim olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Ancak katılım ve uygulanan objektif kriterler bağlamında, sonucunda yarışın kendi doğası anlamında herkesin hatta Rusya'nın dahi seçim sonuçlarına saygı duyduğu bir objektivite içinde oldu. Ukrayna seçimlerinin bir türbülans seçim olup olmadığını zaman gösterecek" şeklinde konuştu.
Demokrasi kavramı üzerinde ihtilafa düşülebileceğini ancak en azından "rıza ilişkisi" kavramı üzerinde uzlaşılması gerektiğine değinen Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Önemli olan şu. Kısa dönemli istikrar mı, uzun dönemli istikrar mı? Halkın rızasına dayanmayan yönetimlerin uzun dönemli istikrar sağlaması mümkün değil. İletişim bu kadar hızlanmışken, herkes herkesle her alanda yüz yüze veya dolaylı büyük bir sosyal devinim içindeyken, uzun dönemli istikrarın yegane unsuru rıza ilişkisinin sağlanmasıdır ve bunun hesap sorulabilirlik üzerinden, demokratik araçlar üzerinden sürekli test edilmesidir. Aksi takdirde test edilmeyen rıza bir süre sonra baskı aracına dönüşebiliyor."