'Durgunluk' enflasyondan daha büyük bir tehlike

Geçen yıl ve 2012'nin ocak ayı ekonomi rakamlarını değerlendiren Bakan Ergün, Türkiye ekonomisindeki asıl büyük tehlikenin durgunluk olduğuna dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye ekonomisi için enflasyondan ziyade "durgunluğun" büyük bir tehlike olabileceğine dikkati çekerek, "Türkiye ekonomisinin durgunluğa girmemesi lazım" dedi.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Nihat Ergün, CNBC-e televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı.
Ocak ayında otomotiv üretiminde ve ihracatında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22'ler civarındaki düşüşü, Avrupa'daki gelişmeler ve içeride kredi kullanımındaki yavaşlama göz önüne alındığı zaman doğal karşılamak gerektiğini kaydeden Ergün, "Yılın toplamına bakmak lazım. Sadece Ocak ayı bize bu konuda tek başına açıklayıcı bir rakam olarak gelmemeli" dedi.
2011 yılının otomotiv sektörü için rekorların gerçekleştiği bir yıl olduğunu kaydeden Ergün, sadece otomobilde iç pazarda 600 bin rakamının yakalandığını, toplamda 900 bin, üretimde ise 1 milyon 200 bin rakamını aşan bir noktaya gelindiğini hatırlattı. Ergün, "Ben bu istikametin korunacağını, belki biraz yavaşlamayla korunacağını düşünüyorum" diye konuştu.
2012 yılında yüksek bir enflasyon beklentileri bulunmadığını dile getiren Ergün, 2011'de enflasyon üzerinde etkili olan vergi ve kur artışı gibi unsurların bu yıl büyük çapta ortadan kalkmış olacağını, bunun da enflasyon rakamlarına yansıyacağını söyledi. Ergün, "Bu yıl Ağustos, Eylül, Ekim aylarına geldiğimizde baz etkisi de ortadan kalkmış olacak ve enflasyonda yine yüzde 6,5 gibi bir rakamı yakalama imkanına sahip olacağız" dedi.
Asıl tehlike durgunluk
Türkiye ekonomisi için enflasyondan ziyade "durgunluğun" büyük bir tehlike olabileceğine dikkati çeken Ergün, "Türkiye ekonomisinin durgunluğa girmemesi lazım. Bazı küçük enflasyonist hareketler göze alınabilir, ama durgunluk Türkiye ekonomisi için içinde fazla risk barındıran bir unsurdur" diye konuştu. Bakan Ergün, bu nedenle Merkez Bankasının durgunluk konusunu da dikkate alan bir politika izlemesinde fayda bulunduğunu söyledi.
Türkiye'de faiz oranlarının hala yüksek olduğunu düşündüğünü de kaydeden Ergün, şöyle konuştu:
"Bir ekonomik aktivite için faizin daha düşük seviyelerde seyretmesi uygun olur. Ama bunu gerçekleştirmek için zaman ne zamandır? Hangi şartlar bunu gerçekleştirmeye müsaittir? Merkez Bankası bu seviyelerdeki indirimleri hangi şartlar altında gerçekleştirebilecektir? Bu bir hesaba kitaba dayanır, bir duygusal yaklaşıma dayanmaz ya da birisi böyle arzu ediyor diye Merkez Bankası böyle bir karar alamaz. Alırsanız, alırsınız ama bir gün bu kararı uygulama fırsatınız olur, ertesi gün 3 kat, 5 kat, 10 kat birden artırmak durumunda kalırsınız ki bu ne hükümete güven bırakır ne Merkez Bankasına güven bırakır."
Ergün, bugün itibariyle 1,75'lik dolar kurunun piyasanın satın aldığı bir rakam gibi göründüğünü, kurda büyük kırılmaların kimse tarafından beklenmemesi gerektiğini ve gereken tedbirlerin zamanında alındığını vurguladı.
Teşvik paketiyle ilgili çalışmaların tamamlandığını kaydeden Ergün, paketin 10 güne kadar açıklanacağını ifade etti.
Koç ve Oyak teşviği bekliyor
Yerli otomobil konusuna da değinen Ergün, Koç grubuyla henüz bir araya gelmediklerini, fakat hem Koç grubunun hem de Oyak grubunun teşvik sistemini beklediğini söyledi.
Ergün, şöyle devam etti:
"Yani hem Oyak hem de Koç Grubu, ister Ford'a, ister Fiat'a, isterse Renault'a şunu söyleyebilmesi lazım; 'şimdiye kadar yaptığımız işlerde siz bir numaraydınız, marka, teknoloji, tasarım, karar hepsi size aitti, biz partner olarak bulunduk. Şimdi yeni bir şey yapacağız, bu yeni şeyde tasarım, teknoloji, karar, marka bize ait olacak, siz partner olacaksınız'. Bu teklifi yapabilmesi lazım. Yoksa biz otomobille ilgili birçok parçayı zaten üretiyoruz, tasarım da yapabiliriz, markalaşma da yapabiliriz, ama ana sanayinin bu adımı atabilmesi icap eder. Ortaklarına bunu rahatça söylemeliler, başarılı da olacaklardır."
TÜSİAD çekingenliklerini atmış görünüyor
TÜSİAD'ın 4 4 4 konusundaki açıklamalarını değerlendiren Ergün, "TÜSİAD görüş bildirme konusunda demek ki bazı çekingenliklerini atmış görünüyor. Çünkü Anayasa ile ilgili referandum sürecinde biraz daha farklı bir yaklaşım sergilemişlerdi, yani 'biz tarafsız bir kuruluşuz, böyle konularda görüş bildirmeyiz' diye" dedi.
Hükümetin buradaki temel yaklaşımının eğitim süresini 12 yıla çıkarmak olduğunu, bunun gözden kaçırılmaması gerektiğini vurgulayan Ergün, "Türkiye'de eğitim süresi 12 yıla çıkarılıyor, zorunlu eğitimin süresi 12 yıla çıkarılıyor. Herkes bundan sonra 12 yıllık bir eğitimden geçecek" diye konuştu.
Bu konularda ilginizi çekebilir