'İhracatı iki yılda iki kat artıracağız'

İMDER Başkanı Cüneyt Divriş, iş makineleri sektörünün, 2010'da satışlarda gerçekleştirdiği yüzde 93'lük artışla dünya ölçeğinde bir rekora imza attığını belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


 

Özüm ÖRS

ANKARA - Türkiye'nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefinden iş makineleri sektörüne 10 milyar dolar düştüğünü belirten Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) Başkanı Cüneyt Divriş, bu rakamı daha kısa sürede yakalamayı planladıklarını ifade ederek, "Ayrıca Türkiye'nin 2023 yılına kadar 1,2 trilyonluk yatırım projesi var. Bu rakamın en az yüzde 20'si bize düşüyor" dedi. Divriş, sektörün kalifiye eleman sorununa ilişkin çalışmaları olduğunu anlatarak "Biz diyoruz ki İMDER akredite kuruluş olarak yetkilensin. İş makineleri okullarını, kurslarını sahiplensin. Ve onları akredite kuruluş olarak tayin etsin. Bu doğrultuda bir çalışmamız var" dedi. Buna ek olarak yurtdışından Türkiye'ye ilgi olduğuna işaret eden Divriş, "Avrupa'nın durumu malum. Oradaki fabrikaların kapasiteleri tam anlamıyla çalışamıyor. Oradakiler 'Burada fabrika kuracağıma oradaki fabrikamı çalıştırıp üretim yaparım, buraya gönderirim' diye düşünüyorlar. Bizim sektörümüze özel olarak kısa vadede bu biraz daha devam edecek" dedi. İMDER Başkanı Cüneyt Divriş, arkadaşımız Özüm Örs ve Ankara Temsilcilimiz Ferit Barış Parlak'ın sorularını yanıtladı.

- İMDER'in gerçekleştirdiği faaliyetler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Birliğimiz bu sene 10'uncu yaşını kutluyor. Hatırlar mısınız, 1999 yılında serbest bölgelerde makineler kalmıştı, bir önceki yıl giren makineler model yılı uygulamasıyla eski, kullanılmış diye addedilerek ithalatına kısıtlama getirilmişti. İlk o tarihte bir araya geldi firmalar. 2001 krizini nasıl aşarız diye düşünürken dernek olalım dedik. Birkaç ay çalıştıktan sonra Mart 2002'de dernek olarak tescil olduk. 9 firmayla başladı yolculuğumuz. Bugün 32 firmaya çıkmış durumdayız. İş makineleri sektörünün önemli bir kısmını temsil ediyoruz. Daha da genişleyeceğiz, bu noktada adaylar geliyor. 10'uncu yılından sonra birliği, sektörün tek temsilcisi olarak yaşatmayı istiyoruz.

- Türkiye'de bu sektörde faaliyet gösteren kaç firma var?

Türkiye'de bu sektörde faaliyet gösteren yaklaşık 600 firma var. Yan sanayicileri, yedek parçacılar, küçük makine ekipman üreticileri, küçük makine distribütörleri, vinççiler şeklinde sıraladığımız zaman 600 firma var. Ama bunların üyemiz olabilecek nitelikte olan, yani iş makinesi anlamında faaliyet gösteren şeklinde baktığımızda yaklaşık 100 adet firma bulunuyor.

-İş makineleri sektörünün mevcut durumu ve izleyen dönemdeki büyüme potansiyelini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye'nin iddialı makro ekonomik hedeflere odaklandığı 2023'e giden yolda, büyüme potansiyeli ile öne çıkan stratejik sektörlerden biri de iş makineleriÖ Küresel krizin ardından son iki yılda rekor hızda büyüdük. İş makineleri sektörü, izleyen dönemde yıldızı parlayacak ve genel ekonomik büyümeye omuz verecek alanların başında geliyor.  
Kriz yılları olan 2008 ve 2009'daki hızlı küçülmenin ardından 2010'da satışlarda yüzde 93 artışla dünya rekoru kırdık.  2011'te de yüzde 44 artan iş makinesi satışları 11 bin 250 adede ulaştı. Pazar, son 9 yılda 5 kattan fazla büyüdü. Türkiye iş makineleri pazarının, 2008 ve 2009 dışarıda tutulursa son 8 yılda, Çin ve Hindistan'dan sonra dünyada en hızlı büyümeyi kaydettiği görülüyor.
Halen İngiltere, Almanya ve Fransa'dan sonra Avrupa'da   en büyük 4., dünyada ise 11. iş makineleri pazarı konumundayızÖ70 yıllık sektörde, 100'ü imalatçı olmak üzere toplam 600 firma, 220 yan sanayi firması faaliyet gösteriyor. Sektörde 7 bin 500'ü imalatta olmak üzere toplam 14 bin kişi çalışıyor. Türk iş makineleri sektörü bugün 25'i AB üyesi olmak üzere 127 ülkeye ihracat yapıyor. AB ve CE standartlarında üretim yapan sektör, Avrupa'ya göre ucuz iş gücü ve kaliteli istihdama sahipÖ

-Türkiye'nin iş makineleri ihracat ve ithalatının seyri hakkında bilgi verir misiniz?

İş makineleri sektörü, 2011 yılında 1 milyar 241 milyon doları ağır iş makinesi, 216 milyon doları da istif makinesi olmak üzere yaklaşık 1.5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu tutar, sektörün ihracatında son 9 yılda 9.3 kat arttığını gösteriyor. Sektör, yaptığı üretimin yüzde 40'ını ihraç ediyor.
Ancak geçen yıl sektörde yaklaşık 2.5 milyar dolarlık da ithalat yapıldı.  Türkiye, iş makineleri sektöründe net ithalatçı konumunda... Ülke talebinin yüzde 60'ı distribütör, yüzde 40'ı ise imalatçı firmalarca karşılanıyor. Sektörde son 9 yıldaki ithalat artışı ise 6.4 katla ihracattakine göre daha düşük oldu.

- Türkiye'nin en büyük 10 ekonomi arasına girme ve yıllık ihracat hacmini 500 milyar dolara çıkarma hedefine dayalı "2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı" uygulamaya girdi. 2023 vizyonu bağlamında sektör olarak hedefiniz nedir?

İş makineleri satış adedinin 2014'te 19 bin adede ulaşacağı, ithalatın 6 milyar dolar olması beklenirken, 3 milyar dolarlık ihracat hedefliyoruz. Sektörün 2011'de 5.5 milyar dolar olan cirosu, tahminlerimize göre 2014 yılında 12 milyar dolara ulaşacak. Yurt içi satışlarda yüzde 30'larda bulunan yerli tercihi, 2014'te yüzde 40-45'e çıkacak. Yapılan ihracatın üretim içindeki payı da yüzde 65'e yükselecek.
2023 yılında ise ihracat ve ithalatın 10'ar milyar dolarla eşitleneceğini bekliyoruz. Buna göre 2011-2023 döneminde sektörde ihracat 6.6 kat artarken, ithalat artışı 3 kat düzeyinde kalacak. Yani önümüzdeki dönemde Türkiye'nin bu sektördeki ihracatı ithalatına göre iki kat daha hızlı artacak ve dış ticarette denge sağlanacak, artık net ithalatçı olunmayacak.
2023 için hedeflenen ihracat hacminin beşte biri olan 100 milyar dolarlık bölümü, tek başına makine sektöründen bekleniyor. Bunun içinde 10 milyar dolarlık bölümü ise iş ve inşaat makinelerinin oluşturması öngörülüyor. Makine sektörü, yatırım malı ekipmanları temin etmesi nedeniyle bütün önemli sanayi kolları ile stratejik bir işbirliği içindeÖ
İş makineleri sektöründe toplam ticaret hacminin de 2023'te 30 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. İş makinelerinde Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın 6'ıncı, Avrupa'nın ise en büyük pazarı olmasını hedefliyoruz.

-Sektörünüzün, öngördüğünüz bu büyüme hedefine dayanak olan artılarınız nelerdir, bilgi verebilir misiniz?

Türk müteahhitlik hizmetleri Çin'den sonra dünyanın 2. en büyüğü konumunda bulunuyor. Türk müteahhitler iş aldıkları ülkelere Türk imalatı iş makineleri de götürüyor. İş makineleri sektörü, imalatta yarım asra yaklaşan bir deneyime sahip bulunuyor. Türkiye'de 48 yılda 111 bin adet ağır İş makinesi satışı gerçekleştirildi. Halen 7 yaş sınırında 59 bin 600 adet ağır iş makinesi kullanımda bulunuyor.

Dünyada "sıfır makine" satışlarının yıllık hacmi 70 milyar, iş makineleri ticaretinin hacmi ise 150 milyar dolar. Bu pazardan alınan payın artması için gerekli koşullara sahibiz. Türk iş makineleri pazarı ve sektöründe AB ile aynı standartlar yürürlükte bulunuyor. Yetenekli ve ucuz işgücümüz, gelişmiş bir yan sanayimiz var. Gelişen pazarlara yakınız. AB standart ve mevzuatlarına uygun üretim yeteneğine sahibiz. Ülke olarak yabancı sermaye yatırımlarına güçlü devlet teşvikleri sağlıyoruz. Güçlü bir bankacılık ve finans sistemimiz var. Bütün bunlar, sektöre yatırım yapacak yabancılar nezdinde Türkiye'nin artılarını oluşturuyor.

-Türkiye'nin iş makinesi parkı, gelişmiş ülkelerde kıyaslandığında ne durumda?

İnşaat ve iş makineleri sektörü, ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle orantılı bir büyüklüğe sahip bulunuyor. Gelişmiş Avrupa ülkeleri olan Almanya'da 400 bin, Fransa'da 300 bin, İtalya'da 290 bin olan iş ve inşaat makineleri parkı, Türkiye'de 60 bin dolayında... 
Bu veriler, Türkiye ekonomisinin genel dinamizmiyle birlikte düşünülünce, önümüzdeki dönemde sektörde hızlı bir büyüme potansiyeli olduğunu ortaya koyuyor. Dünyadaki gidişatın aksine Türkiye büyümeye devam ediyor. Ekonomideki büyüme ivmesi sektöre önemli ölçüde bir gelişme potansiyeli yaratıyor. Bir yandan da bu ivmenin sürmesi açısından sektörün önemi artıyor.
Türkiye'nin büyümesi paralelinde iş makineleri sektörünün üretimi, ihracatı ve makine parkı da büyüyecek. Sektördeki büyüme ile genel ekonomik büyüme karşılıklı birbirini besleyen bir etki yaratacak.

-Deprem riskine karşı büyük şehirlerdeki eskimiş konut stokunun yenilenmesine yönelik "Kentsel Dönüşüm" projeleri, sektörünüzü nasıl etkileyecek?

Özellikle İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde yürütülecek "Kentsel Dönüşüm" projeleriyle önümüzdeki 10 yılda 400 milyar dolarlık bir yatırım öngörülüyor. Bu da inşaat sektöründe önemli bir canlılık ve katma değer yaratacağı için, iş makineleri sektörünü büyütecek bir gelişme. Bu projelerle öngörülen yıllık ortalama 40 milyar dolarlık yatırım paralelinde, iş makineleri sektöründe de yıllık ortalama yüzde 15 büyüme bekliyoruz. 


- Markalaşma ve servis konusunda sektörün durumu nasıl?

Bizim devletten istediğimiz, öncelikle rekabette ve ticarette belli bir standardın ortaya konulması. Şu anda bir standart var. İş makinesi sektöründe eğer bir ithalatçı olacaksanız en az 50 coğrafi bölgede birer tane servis olmak üzere 15 tane servisinizin olması gerekiyor. Biz bu standartların daha da yükseltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar çok büyük paralarla imal edilen ve ticareti yapılan makineler. Bunun da böyle bir kasa bir masa anlamında servislerle yürütülmesinin çok yanlış bir şey olacağına inanıyoruz. Sektörün diğer oyuncular açısından haksız bir rekabet ortamı yaratacağını düşünüyoruz.

"Otomotivde markamız yokken iş makinelerinde markalar oluşmaya başladı"

Biz İMDER olarak, hem yerli imalatçıları, hem ithalatçıları aynı platformda buluşturabilen bir organizasyonuz. Bu anlamda da yerli imalatçıları da biz İMDER olarak yurtdışında tanıtıyor ve onların başarılı olmaları için çalışıyoruz. Bunu neler için yapıyoruz?  Otomotiv sektöründe bizim bir markamız yok, Türkiye'nin önemli bir marka sorunu vardı. Fakat iş makineleri alanında markalarımız oluşmaya başladı. Dünyada rekabet eden ölçekte firmalarımız oluşmaya başladı. Bu da bize gurur veriyor.

"Dünyadaki ilk iş makinesi tescili"

- Devletten beklentileriniz nelerdir?

Devletten beklentilerimiz öncelikle bu standartları bir tesis etmek, yükseltmek. Aynı zamanda tüketiciyi koruma yasası çerçevesinde addediliyordu bizim makinelerimiz. Halbuki biz tüketim malı satmıyoruz. Şu anda biz haklı olarak bu yasanının dışına çıkartıldık. Fakat koruyucu bir masa yok. Sanayi Bakanlığı bu konuda çalışıyor, bir garanti belgesi verme konusunda. Bunun bir an önce standart haline getirilmesini istiyoruz. Ayrıca tescille ilgili birtakım çalışmalarımız yürüyor. O rayına girdi. İş makinesi tescili dünyada ilk defa yapılıyor. Bunun olması önemliydi; çünkü zayıf tescille, ticaret odalarının tesciliyle iş makinelerinin ticaretinde bir takım sıkıntılar olabiliyordu, çalınmalara karşı zayıf bir koruma kalkanı oluyordu, çalınmasından öte bir makine ülkeyi rahatlıkla terk edebiliyordu. Bu konuda belli bir yol kat edildi. Biz etik bildirgeleri imzalamış bir derneğiz. Bu etik rekabetin sürdürülmesiyle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Devletin bu konuda bize destek olmasını bekliyoruz.

- Kamu alımlarında yerli ürünlere yüzde 15 avantajı sizi memnun etti mi?

Bizim sektörün kamu satışı genellikle Devlet Malzeme Ofisi (DMO) kanalıyla yapılıyor. İhale kanunun o boyutuyla tabii değiliz. İhale çıktığı zaman orada bir yanlış anlaşılma oluyor. Bir makinede siz bir sebeple, bir özelliğini isteyebilirsiniz, hakikaten ciddi bir yakıt ekonomisi sağlıyor olabilir, ciddi bir performans sergiliyor olabilir. Makinenin o özelliği hususi isteyebilirsiniz. Kendi şahsi tercihlerinizi kullanmak ayrı. Eş değer ürünlerde ben yerli lehine bir takım avantajların getirilmesine, tamamen eş değer bir ürün ise taraftarım. Dünyada da birçok ülkede bunu görebiliyorsunuz. Eş değer olan ürünlerde kendi sanayisini tercih etme ile ilgili bir temayül var. Ama burada eş değer kavramı çok oturmayabiliyor veya yanlış yerlere çekilebiliyor.

"Protokol sistemine geri dönülmeli"

Zannederim orada firmalarla anlaşmalar yapıldıktan sonra bir protokol sistemi var idi. Protokol sisteminden toplu alıma geçildi ama zaten toplu alımla protokol sistemi aynı şeydi, bir anlaşma yapıyorsunuz, bir yıl boyunca satacağınız makineler için veriyorsunuz. Bu da bir toplu alımdı. Fakat her nedense DMO dedi ki biz protokolle değil, toplu alım yapacağız 3 ayda bir. Bu süreç uzadı. Eskiden her kamu kuruluşu zamanında makinesini tedarik edebilirken, 4 ay boyunca makine alamaz oldu. Özellikle bu sene kış çetin geçti. Birçok belediye karla mücadele için makine alımı noktasında kilitlendi. Bu anlamda biraz sıkıntı yaşandı. Bununla ilgili bizim itirazımız var, DMO nezdinde de girişimlerimiz oldu. Bu kamu yararına olmaktan çıkıp, kamu zararına oldu bize göre. O nedenle bir an önce protokol sistemine geri dönüş yapılması gerekir diye düşünüyoruz.

-Sektörün öne çıkan sorunları nelerdir?

Sorunların başında kalifiye eleman sıkıntısı var. Türkiye'de şu anda 7 yaş sınırında 60 bin adet ağır iş makinesi bulunuyor. Buna karşılık iş makinesi operatörü sayısı 14 bin kişi civarında... Ülkenin bu alanda büdüstri Meslek Lisesi'nde operatör yetiştiriyoruz. İMDER olarak ayrıca 20 meslek lisesi ile de eğitmen eğitimi konusunda işbirliği yapıyoruz. Operatör maaşları 1.500-5 bin lira arasında değişiyor. Bazı özel makinelerde bu rakam 10 bin liranın üzerine çıkıyor.

- Kalifiye eleman konusunda üniversitelerden, meslek yüksekokullarından memnun musunuz? Beklentileriniz neler?

Bu sektörde makine parkı 25- 30 binler civarındayken bugün 60 binin üzerine çıktı, Fakat 5-6 sene gibi bir süre içinde parkın 2 katına katlanmasına aynı hızda eleman yetişemiyor. Ben hep şunu savunurum, parayı bastırdığınız zaman fabrikayı da kurarsınız, teçhizatı da alırsınız. Fakat yetişmiş eleman içine koyamadığınız zaman o fabrikayı işletemezsiniz. O makineyi yürütemezsiniz. Sektörde bu anlamda ciddi bir sorun var. Biz bu sorunun geleceğini biliyorduk. Bu doğrultuda öncelikle meslek liselerinden başlayarak bir eğitim programını başlattık. Dernek olarak Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi'nde 2 milyon liralık bir yatırımla iş makineleri okulu kurduk. İstanbul Ticaret Odası ana sponsorlarımızdan birisi oldu. Bunun yanı sıra, Anadolu'daki çeşitli okullarda ki, İstanbul'da bir de Şişli'de şu anda bir proje yürütmeye çalışıyoruz. Meslek liselerinde iş makineleri bölümünü yaygınlaştırmak üzerine çalışıyoruz. Peki, bu meslek liselerinden mezun olan öğrenciler ne olacak? Hem teknik anlamda hem de operatör anlamında yetkin birer insan olarak yetişecekler. Üniversite tahsiline devam edenlerse bu dalı seçtiklerinde daha yetkin bir mühendis olarak ilerlemelerini istiyoruz. Bunun yanında bazı üniversitelerle girişimlerimiz oldu. İş makinelerini bir dal olarak oluşturmak adına girişimlerimiz oldu. En azından makine mühendisliğinin son sınıfında bir dal oluşturabilir miyiz diye çalıştık. Buna öncelikle sıcak yaklaşan Sakarya Üniversitesi oldu. Orada işe bir ders koyarak başladık. İş makineleri dersi.

- Gençlerin sektöre ilgisi nasıl?

Tabii sektörü tanıtmak ve sevdirmek gerekiyor. Gelişen çağda bu biraz eski teknoloji gibi kalıyor ama bu eski teknoloji olmazsa da bugün 3'üncü köprü de yapılmaz, İstanbul - İzmir Otoyolu da yapılmaz, hızlı demiryolu da yapılmaz. Her şey internetle çözülmüyor.  Her şey Twitter da değil, her şey bilgisayar da değil. Belki yeni çağın meslekleri biraz bunlar olmaya başladı ama bizim de İMDER olarak kendimize belirlediğimiz hedef, bu sektörü genç nesillere iyi tanıtmamız lazım ki, ilgi uyansın.

"İMDER akredite kuruluş olsun"

Bu tabii ciddi bir sorun. Biz operatör yetiştirme anlamında da bir inisiyatif alabilirdik. Bizim gibi distribütör veya üretici firmalar operatör kursları açıyor. Bazı sürücü kursları operatör yetiştiriyor. Bunların çoğu çıraklıktan yetişme. Yetenekli operatörler var, makinelere taklalar attırabiliyorlar. Neler neler yaptırabiliyorlar. Ama ehliyetli yok. Bu birçok soruna yol açıyor. Biz diyoruz ki İMDER akredite kuruluş olarak yetkilensin. İş makineleri okullarını, kurslarını sahiplensin. Ve onları akredite kuruluş olarak tayin etsin. Bu doğrultuda bir çalışmamız var.

CÜNEYT DİVRİŞ'İN DİKKAT ÇEKTİKLERİ

Ferit B.Parlak

İş makinelerinde 2014 yılı ihracat hedefi 3 milyar dolar...(2011- 1.3 milyar dolar)
İthalat hedefi ise 6 milyar dolar... (2011-3.3 milyar dolar)
Aynı yıl yurt içi satışların yüzde 4'ini yerli üretimden karşılama hedefi de var...( 2010 - yüzde 30)
2023 yılında ise 10 milyar dolarlık ihracat 10 milyar dolarlık da ithalat hedefleniyor.
Aynı yıl sektörde ticaret hacminin 30 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
İMDER Başkanı Cüneyt Divriş tahmini bir rakam verdi: "Yatırım programına göre 2023 yılına kadar 1.2 trilyon dolarlık yatırım yapılacak. Bu yatırımlar için yaklaşık 200-250 milyar dolarlık 'makine' parkuru gerekecek."
Bu kadar makineyi yerli üretimle karşılayabilecek miyiz?
Tek kelimeyle yanıtladı Divriş, "Zor..."
Kısacası, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek sektörün, bu kadar yoğun talebe cevap verebilmesi için makine üreticilerinin sesine kulak verilmeli ve her türlü yol denenmeli.