'İncelemeler faydalı olacaktır'

Cumhurbaşkanı Gül'ün DDK'dan 5 konuda inceleme istemesini Başbakan Yardımcısı Arınç, ülke için faydalı olacaktır dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) talimat vermesiyle ilgili "Sanıyorum olumlu, ülke için faydalı sonuçlar çıkacaktır" dedi. 

Arınç 600. yılında Türkiye Polonya İlişkileri Sempozyumu'nun açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün DDK'ya verdiği talimatın hatırlatılması üzerine Arınç, DDK'nın Anayasa gereğince Cumhurbaşkanı'na doğrudan bağlı olduğunu söyledi. 

Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı'nın bazı konularda kurula görev verebildiğini ve rapor hazırlanmasını istediğini belirterek, Cumhurbaşkanı Gül'ün bugüne kadar çok önemli konularda DDK'yı harekete geçirdiğini anımsattı. 

Arınç, "DDK'nın hazırladığı raporlar Türkiye'de önemli gündem oluşturmuştu. Sanıyorum üç konuda kendilerini görevlendirdi. Bunların sonuçlarını, raporlarını kamuoyuna yansıdığı zaman öğrenmiş olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın görev vermesidir. İlgili kurum da DDK'dır. Sanıyorum olumlu, ülke için faydalı sonuçlar çıkacaktır" diye konuştu. 

"Bir televizyon programında dershaneler konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tehdit edildiğini söylemiştiniz. İsim vermemiştiniz. Bununla ilgili suç duyurusunda bulundunuz mu?" sorusu üzerine de Arınç, pazar akşamı bir televizyonun canlı yayınında 2 saat boyunca gazetecilerin sorularını yanıtladığını, o akşamki konuşmalarına ilave edeceği herhangi bir husus bulunmadığını kaydetti.

Arınç, 600. Yılında Türkiye-Polonya İlişkileri Sempozyumu'nun açılışında konuştu. 

Türkiye ve Polonya'nın 6 yüzyıl sonra "Eski Dostlar, Yeni Liderler" konusuyla bir araya gelmesini, dünya ve bölge barışı adına anlamlı bulduğunu belirten Arınç, kadim dostların, bu buluşmasının tüm ülkelere örnek olmasını diledi. 

Osmanlı Devleti ile Lehistan arasında diplomatik ilişki kurulmasından bu yana 600 yıl geçtiğini ifade eden Arınç, "1414 yılında Lehistan Kralı Wladyslaw Jagiellon ile Çelebi Mehmet arasında ilk defa tesis edilen diplomatik ilişkiler, yıllar geçtikçe sarsılmadan ilerlemiş, birçok ticari ve dostluk anlaşmaları imzalanmıştır. Osmanlı Devleti'nin büyüyerek bir imparatorluk olmasıyla iki ülke komşu haline gelmiş, ancak ilişkilerdeki yakınlık ve dostluk hiçbir zaman bozulmamıştır. Bu dostluğun günümüz temsilcileri olan Türkiye ve Polonya Cumhuriyetleri ilişkileri aynı sıcaklıkla sürdürmektedir. Bu yönüyle tarihi ilişkilerimizi eşsiz olarak nitelemek mümkündür" diye konuştu. 

Tarihi ilişkilerdeki bir anekdotu, tarihin ötesinde simgesel anlamlar içerdiği için paylaşmak istediğini belirten Arınç, şunları anlattı: 

"Lehistan 1795'de Rusya, Prusya ve Avusturya tarafından paylaşılarak tarih sahnesinden silinmek istendi. Osmanlı İmparatorluğu bu paylaşımı hiçbir zaman tanımadı. Ve bu durumu her ortamda göstermiştir. Elçilerin kabulünde, Lehistan sefiri takdim edilmek üzere, yüksek sesle huzura çağrıldığında, bir süre beklendikten sonra da Sultana 'Lehistan sefiri yoldadır Hünkarım, ancak bir müşkülat nedeniyle gecikmiştir' şeklinde açıklamada bulunulması Osmanlı'nın Lehistan'a verdiği önemin en önemli göstergesidir. Bu davranış, ince politik manevra olduğu kadar Polonya'yla dostluğumuzun değişmez olduğunu göstermiştir." 

Polonya'nın parçalandığı dönemde bağımsızlık mücadelesinden kaçan Polonyalılara Osmanlı tarafından bir yer gösterildiğini belirten Arınç, böylece bugün ilişkilerin sembolik kasabası haline gelen Polonezköy'ün doğduğunu anlattı. 

Arınç, İstanbul'un Beykoz ilçesinde bulunan Polonezköy'ün yeşiliyle, festivalleriyle 600 yıllık dostluğun sembolü olarak "Polonezköy wita was (Polonezköy'e hoş geldiniz)" tabelasıyla konuklarını karşıladığını söyledi. 

Bu örnekleri çoğaltmanın mümkün olduğunu dile getiren Arınç, "Polonya-Türkiye ilişkileri bizlere atalarımızın bıraktığı en değerli mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak da bizlerin görevidir. Bu emanetin bir göstergesi olarak, Türkiye-Polonya ilişkilerinin 600. yılını hep birlikte kutluyoruz" dedi.

"İlişkilerimiz İkinci Dünya Savaşı sonrasında fetret dönemini yaşadı"

Osmanlı'nın fetret döneminde başlayan ilişkilerin, İkinci Dünya Savaşı sonrasında fetret dönemini yaşadığını ifade eden Arınç, şunları söyledi: 

"Polonya'nın Varşova Paktı, bizim de NATO üyesi olmamızla soğuk savaş dönemi, ilişkilerimizi de soğutmuştur. Ancak bu vesileyle şunu da vurgulamak isterim ki, Polonya Dayanışma Sendikası'nın başlattığı hareket doğu blokunun çöküşünde tarihi bir rol oynamıştır. Varşova Paktı'nın dağılmasının ardından Batı dünyasında hak ettiği yeri yeniden alan Polonya'nın, 1999 yılındaki NATO üyeliğini Türkiye desteklemiş, böylece ülkelerimiz eski günlerde olduğu gibi müttefik haline gelmiştir." 

Arınç, 2004 yılında Avrupa Birliği üyesi olan Polonya'nın, üye olma sürecinde yaşadığı zorlukları bildiğini belirterek, Polonya'nın nüfus, ekonomik durum, işgücü transferi gibi konuları başarıyla aştığını ve bugün birçok AB üyesinden daha iyi bir konuma geldiğini kaydetti. 

AB'nin genişleme sürecinde Polonya örneğinin, Türkiye'nin AB üyelik serüveni için de önemli bir örnek olduğunu dile getiren Arınç, şu ifadeleri kullandı: 

"AB'li dostlarımızın ülkemize karşı önyargılı tutumlarının anlamsız olduğunu Polonya örneğinde görüyoruz. Polonya'ya karşı yapılan tartışmalar bugün için anlamını yitirmiştir. Türkiye'nin de üyeliğe kabulü ile birçok tartışma bitecek ve daha güçlü bir Avrupa Birliği'ni konuşuyor olacağız. 

Türkiye, AB üyesi olmadan birçok Maastricht kriterlerini tamamlamış bir ülke olarak, hem ekonomik hem de siyasi istikrarın merkezi konumundadır. Polonya'nın Avrupa Birliği üyeliğini destekleyenlerin, Türkiye'nin üyeliğini de hazmetmesini ve desteklemesini bekliyoruz. Ayrıca Polonya'nın ülkemizin Birliğe üyeliğine verdiği desteği de takdirle izliyoruz. Polonya gibi Türkiye'nin de Avrupa Birliği üyesi olması durumunda, Birlik büyük bir gücü yanına almış olacak ve bölgedeki gelişmelere karşı daha etkin politikalar üretme fırsatı bulacaktır."

"Yeni fırsatlar ve yatırım alanları konuşulacak"

Sempozyumda, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin de ele alınacağını belirten Arınç, yeni fırsatlar ve yatırım alanlarının konuşulacağını söyledi. 

Polonya'nın 1989 sonrasında, ekonomik açıdan gösterdiği gelişimle, bugün AB'nin 6. büyük ekonomisi konumunda olduğunu ifade eden Arınç, bu dönemde Polonya'nın özellikle ülkesine çektiği 280 milyar dolarlık doğrudan yatırımla büyük bir başarı gösterdiğini, Türkiye'nin de doğrudan yatırım konusunda iddialı bir ülke olduğunu kaydetti. 

İki ülkenin yükselen ekonomi olarak geleceğin yeni liderleri olacağına inancını vurgulayan Arınç, şöyle konuştu: 

"Gelişen bu iki ekonomi ikili ticarette de artan bir ivme içerisindedir. 2002 yılında sadece 600 milyon dolar olan ticaret hacmimiz 2013 yılında 5,2 milyar dolara yükselmiştir. İki ülkenin doğrudan yatırımları halen küçük miktarlardadır; ancak bu konuda doğrudan yatırım çelen iki ülke olarak aramızda tatlı bir rekabet olduğunu da unutmamak gerekiyor. Türk müteahhitlerin Polonya'da üstlendikleri işlerin tutarı 1,2 milyar dolardır. Bu rakamların yakın zamanda daha da yükseleceğine inanıyorum. Zira iki ülkede gelişmektedir ve  büyük potansiyelleriyle cazip fırsatlar sunmaktadırlar." 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mayıs 2009'da  Polonya'ya yaptığı resmi ziyaretin, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Polonya'ya Başbakan düzeyinde gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret olduğunu anımsatan Arınç, ziyaret sırasında imzalanan bildiriyle ilişkilerin "stratejik ortaklık" statüsüne yükseldiğini aktardı. Bu bağlamda ilişkilerin her alanda geliştiğini ifade eden Arınç, sadece siyasi, ekonomik ve ticari alanda değil askeri, savunma sanayi, kültürel ve diğer alanlarda da ilişkilerin seyrinden duyulan mutluluğu dile getirdi. 

600. yıl dönümü vesilesiyle hazırlanan kutlama programının ilişkileri gözden geçirme, canlandırma ve geleceğe taşıma adına önemli bir fırsat sunduğunu dile getiren Arınç, sempozyum boyunca, kültür, sanat, ekonomi, tarih, siyaset, medya ve spor alanlarında, Türkiye'de yaklaşık 70, Polonya tarafınca ise yaklaşık 75 etkinlik gerçekleştirilmesinin öngörüldüğünü söyledi. 

 Arınç, bu etkinliklerden iyi istifade ederek, nice yüzyıllarda bu dostluğun konuşulmasını arzuladıklarını belirtti. 

Kendi görev alanına giren medya konusunda da ilişkilerin ve temasların artırılması gerektiğini ifade eden Arınç, "Bu konuda biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız ve kararlıyız. Bunun bir örneği olarak, bugün Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğümüz 600. Yılında Türkiye-Polonya İlişkileri Sempozyumu'nu tertipliyor. Polonya ve Türkiye'nin medya alanında geliştireceği ilişkilerin toplumları daha fazla yakınlaştıracağına inanıyorum" dedi. 

Arınç, iki ülkenin, tarihten gelen yakın ilişkilerini gelecek dönemde daha da geliştirerek küresel siyasete yön veren, ekonomik yapılarıyla dünya çapında etkili olan ülkeler haline gelmesini arzuladıklarını kaydetti.

"Tarihsel dostluk konuşulacak"

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya da sempozyumda uzun bir geçmişin, tarihsel dostluğun konuşulacağını, yüzyıllardır canlılığını koruyan ilişkilerin, tarihi, siyasi, kültürel açılardan değerlendileceğini söyledi. 

Etkinliklerle ilişkilerin 600 yıllık kazanımlarının ve iki ülkenin kapasitesinin ortaya konulacağını belirten Karakaya, AB ile ilişki sürecine de büyük katkı sağlanacağını ifade etti. 

BYEGM'nin pek çok uluslararası organizasyona ev sahipliği yaptığını belirten Karakaya, bu buluşmalarda medya mensuplarının, akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının, siyaset uzmanlarının, kanaat önderlerinin bir araya geldiğini, bölgesel ve küresel düzeydeki gelişmelerin tartışılmasını sağladığını anlattı.  

Karakaya, bu buluşmaların ortak bir gelecek tasarımının da temelini oluşturduğunu kaydetti. 

Prof. Dr. Halil İnalcık da iki ülke ilişkilerinin tarihsel boyutunu değerlendiren bir sunum yaptı. 

Daha sonra sempozyum kapsamındaki oturumlara geçildi.