'İş dünyası çözüm sürecine sahip çıkmalı'

Kalkınma Bakanı Yılmaz, iş dünyasının çözüm sürecini sahiplenip desteklemesi gerektiğini süreci bozmaya çalışanlara da karşı durulması gerektiğini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, çözüm sürecinin ülke refahıyla birebir bağlantılı bir süreç olduğunu belirterek, "Özellikle iş dünyasının çözüm sürecini sahiplenmesi ve destek olması lazım. Bunu bozanlara karşı da dik bir duruş sergilemek lazım" dedi. 

Yılmaz, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) 2014 Yılı "Güçlü Girişimcilik Mali Destek Programı" bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin önemli iddiaları olan bir ülke olduğunu söyledi. 

Bu iddiaların da Türkiye'nin 2023 hedefleri ile ifade edildiğini anlatan Yılmaz, son 10 yılda Türkiye'nin demokraside, ekonomide, ihracatta dünya ölçeğinde önemli yerlere gelme vizyonu olduğunu, bu vizyon doğrultusunda çalışıldığını kaydetti. 

Yılmaz, yaşanan gelişmelere rağmen, bunun yeterli olmadığını dile getirdi. 

Orta gelir tuzağına işaret eden Yılmaz, "Kendi başarınızın tuzağına düşme ihtimaliniz var. Buradan mutlaka çıkmamız lazım. Demokraside ilerledik ama 'Daha fazla demokrasi' dememiz gerekiyor. Sosyal politikalarda ilerledik ama daha güçlü bir sosyal devleti aramamız gerekiyor" dedi. 

Ekonomide, ihracatta, dış politikada Türkiye'nin geldiği noktalara da değinen Yılmaz, Türkiye'nin çok daha iyileri hedeflemesi gerektiğini belirtti. 

Bakan Yılmaz, "Türkiye'nin 2023 hedefleri var. Bu hedeflere sadece Ankara'nın, İstanbul'un enerjisiyle ulaşmak mümkün değil. Bütün illerin katkısına ihtiyacımız var. Biz buna 'kapsayıcı kalkınma' diyoruz. Türkiye'nin kalkınmasında herkesin bu sürece katılması lazım. Bütün yörelerin, bütün kesimlerin bu sürece katkıda bulunması gerekiyor. Nimetlerinden de bütün bölgelerimizin bütün kesimlerimizin istifade etmesi lazım. Bir taraftan dünyada Türkiye'yi büyütürken, çok daha iyi bir noktaya taşırken, diğer taraftan Türkiye içindeki dengesizlikleri gidermemiz ve Türkiye'nin bütün potansiyelini harekete geçirmemiz lazım" diye konuştu. 

Çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, "Çözüm sürecinin elbette siyasi ve başka boyutları var ama refahımızla birebir bağlantılı bir süreç. En büyük teşvik, huzur ortamı, en büyük teşvik güven ortamıdır. Dolayısıyla çözüm süreci Doğu ve Güneydoğu için en büyük teşviktir. Bunu diğer teşviklerle birleştirdiğinizde çok daha elverişli bir yatırım ortamı oluşuyor. Özellikle iş dünyasının çözüm sürecini sahiplenmesi ve destek olması lazım. Bunu bozanlara karşı da dik bir duruş sergilemek lazım. Son süreçlerde yaşanan olaylara bakın, Mayıs ayından sonra yaşanan olaylara bakın. 17 Aralık'tan sonra yaşananlara bakın. Türkiye'de bir çok şey hedeflendi. İstikrar, Türkiye'nin uluslararası alandaki inisiyatifleri. Başka bir takım şeyler hedefleniyor ama hedefteki en önemli şey sözüm süreci. Birileri çözüm sürecinin bitmesini istiyorlar. Birileri Türkiye kendi içinde kavga etsin, kardeş kavgası devam etsin, yine o eski çatışmacı günlere geri dönsün istiyor" ifadelerini kullandı. 

Her kesim tarafından çözüm sürecine sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, 30 yıl boyunca Türkiye'nin ciddi maliyetler ödediğini, en büyük maliyeti de o bölge insanının çektiğini anlattı. 

Yılmaz gelinen noktada o dönem yaşanan kayıpların telafisi için uğraşıldığını dile getirerek, şunları söyledi: 

"Çözüm sürecini hedefleyenler aslında bu bölgenin, ülkenin ve insanların geleceğini hedefliyor. Bunlara müsaade etmemeliyiz. Çözüm süreci güçlü hükümetlerle yürüyebilecek süreçtir. Başbakanımızın dediği gibi 'Gövdenizi taşın altına koymadan bu tür süreçleri yönetemezsiniz.' Geçmişte yaşananları biliyoruz. Güçlü yönetimi hedefleyenler, güçlü liderliği, Türkiye'nin istikrarını hedefleyenler, bunu zayıflatmaya çalışanlar, aslında çözüm sürecini de birebir hedefleyip, süreci aksatmak istiyorlar. Çok değişik çevrelerden bu tür saldırılar görüyoruz. Fakat halkımızda büyük bir sahiplenme var. Hangi partiye oy veriyor olursa olsun, bütün halkın bu süreci sahiplendiğini net şekilde görüyoruz. Farklı rant içinde olanlar, bulutlu havadan bir takım menfaatler elde etme peşinde olanlar bu sürece karşı dursa da halkın ezici çoğunluğu süreçten yana."

"Hükümet olarak Doğu ve Güneydoğu'ya pozitif ayrımcılık yaptık"

Geçen 30 yıl boyunca Doğu Anadolu ve Güneydoğu'nun potansiyelinin yeterince kullanılmadığını ifade eden Yılmaz, gelinen noktada durumun değiştiğini, son 10 yılda bu bölgelere hükümet olarak pozitif ayrımcılık yaptıklarını anlattı. 

Yılmaz yatırımların kamu ve özel olmak üzerek iki ayağı olduğunu belirterek, "Türkiye'nin toplam yatırımının yüzde 20'si kamudan, yüzde 80'i özel sektörden geliyor. Bunu iyi görmek lazım. Ama Doğu ve Güneydoğu'ya gittikçe bu dengenin kamuda yoğunlaştığını görüyoruz. Özel yatırımları artırmadan kamunun yaptığı yatırımları verimli hale getirmek mümkün değil. Sadece yol, okulla insanların karnını doyuramayız" dedi. 

Özel sektörün harekete geçirilmesinin gerekliliğine işaret eden Yılmaz, özel yatırımlarla kamunun birleşmesi halinde gelişimin daha net gözlemleneceğini kaydetti. 

Yılmaz, bölgede, yatırımlar için eksik olanın huzur ve güven ortamı olduğunu, gelinen noktada ise onun da tamamlandığını belirterek, şu an tek sorununun önyargılar olduğuna işaret etti. 

Bakan Yılmaz, Batı'da yaşayan insanların bölgeye ilişkin önyargıları olduğunu, bunların ise aşılması gerektiğini ifade ederek, bunun da ancak analizle, gidip incelenerek aşılacağını, kafalardaki imajın bir tarafa bırakılması halinde bölgedeki potansiyelin ve fırsatların fark edilebileceğini söyledi. 

Türkiye'nin artık, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da nadasa bırakılmış potansiyeli harekete geçirmesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Herkesi bu bölgelere yatırım yapmaya davet ediyorum. Emin olun kazanacaksınız. Tabi ki ticarette bazen zarar eden de olabilir ama genel olarak söylüyorum ki burada kazanacaksınız. Şirketleriniz gibi, ülkemiz de kazanacak" diye konuştu.

"Merkez Bankası'nın aldığı kararlar enflasyondaki belirsizliği bir miktar azalttı"

Toplantı sonunda soruları yanıtlayan Yılmaz, Merkez Bankası'nın kararlarını çok fazla tartışamadıklarını, Merkez Bankası'nın bağımsız bir kuruluş olduğunu ve kendi enstrümanları bulunduğunu belirterek, Merkez Bankası'nın dünyadaki gelişmelere bakarak kendi araçlarını kullandığını söyledi. 

Merkez Bankası'nın aldığı kararların etkisinin gelecek haftadan itibaren görülmeye başlanacağını ifade eden Yılmaz, "Döviz belli noktalardan geriye geldi aynı zamanda dünyada bir takım yeni gelişmeler var. Bu etkileri değerlendirirken şunu da dikkate almamız lazım. Bunlar yapılmasaydı döviz nereye giderdi? Merkez Bankası'nın kararları hakkında konuşurken bu değerlendirmeyi yapmakta fayda var. Bizim için büyüme kadar önemli olan bir diğer konu piyasa faizleri ve hazinenin borçlanma faizleri. Bunlarda olumluya doğru bir gidiş gördük son dönemlerde. Bu bizim için daha önemli" diye konuştu. 

Bakan Yılmaz, piyasadaki faizin düşmesinin yatırımcı, tüketici ve bütçe açısından daha önemli olduğunu dile getirerek, Merkez Bankası'nın aldığı kararların enflasyon anlamındaki belirsizliği bir miktar azalttığını, bunun da piyasa faizlerine olumlu yansıdığının görüldüğünü kaydetti.