'İş kazaları yüreğimi titretiyor, yerin altına geçmek istiyorum'

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Semineri'nde konuşan Bakan Çelik, "İş kazaları çalışma hayatından sorumlu bakan olarak yüreğimi titretiyor. Omuzlarıma öyle bir yük biniyor ki o gün yerin altına geçmek istiyorum" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Bir iş kazası meydana geliyor, meydana gelen iş kazası size samimiyetimle söylüyorum; Çalışma hayatından sorumlu bir bakan olarak yüreğimi titretiyor. Omuzlarıma öyle bir yük biniyor ki o gün yerin altına geçmek istiyorum" dedi.

TİSK tarafından düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Semineri'nde konuşan Çelik, göreve geldiği günden itibaren, çalışma hayatının önündeki sorunları çözmek için çalıştıklarını ve yoğun mesai harcadıklarını söyledi.

Bugüne kadar eczacılarla ilgili sorunu uzlaşarak çözdüklerini, asgari ücrette yüzde 12,37'lik artış sağladıklarını, intibak düzenlemesini çıkardıklarını anlatan Çelik, ayrıca memurlara toplu sözleşme hakkı tanıyan uyum yasasını da TBMM'den geçirdiklerini ifade etti.

Toplu İş İlişkileri Kanunu'nun TBMM gündeminde olduğunu hatırlatan Çelik, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı'nın TBMM alt komisyonunda görüşüldüğünü dile getirdi.

Çelik, "Çok hızlı bir şekilde çalışma hayatı açısından önem arz eden, bu yasal düzenlemeyi de 30 Haziran'dan önce Meclis tatile girmeden çıkarmak niyetindeyiz" dedi.

Siyasetçilerin topluma yön veren ve toplumu yöneten insanlar olduğunu belirten Çelik, böyle bir sorumluluğu üstlenen insanların gereğini yapmalarının önemine işaret etti.

Önlerinde çalışma hayatına ilişkin 8-10 önemli konu bulunduğuna dikkati çeken Çelik, "Burada eğer sendikacılık oynayacaksak, burada eğer bakancılık oynayacaksak, bunların bizim endüstriyel ilişkilerimize hiç katkısı yok" diye konuştu.

"Türkiye'nin müstakil bir iş sağlığı güvenliği yasası bulunmuyor"

Türkiye'nin müstakil bir iş sağlığı güvenliği yasasının bulunmadığını ifade eden Çelik, bunun büyük bir eksiklik olduğunu dile getirdi.

Yasa tasarısının bütün maddelerini konuşmaya, bu konuda katkı almaya hazır olduklarını anlatan Çelik, şöyle konuştu:
"Ama bu yasanın çıkmaması konusunda bir perde arkası gayret gösteriyorsanız bu ne işverenlerimize yakışan bir durumdur ne de sendikalarımıza yakışan bir durumdur. Bu ihtiyaç olarak ortaya konulmuşsa bunun gereği seri olarak yapılmadır. Bir iş kazası meydana geliyor, meydana gelen iş kazası size samimiyetimle söylüyorum; Çalışma hayatından sorumlu bir bakan olarak yüreğimi titretiyor. Omuzlarıma öyle bir yük biniyor ki o gün yerin altına geçmek istiyorum. Benim suçum mu bireysel olarak? Değil. Ama bu ülkede sorumluluk üstlenen insanlar olarak, üzerimize düşeni yapmak zorundayız."
Mevzuattaki eksiklikleri gidermek gibi bir sorumlulukları olduğunu anlatan Çelik, aksi takdirde bu sıkıntıların yaşanmaya devam edeceğini ve buna kayıtsız, duyarsız kalmalarının mümkün olmadığını söyledi.
Çelik, "Bunlar devam etsin, mevzuat eksikliğinden dolayı gerekli altyapı çalışmalarının gerçekleşmemesinden dolayı ölümler devam etsin, bakanlık da devam etsin gibi bir yaklaşım benim dünyamda yeri olmayan bir yaklaşımdır" dedi.

İhtilal döneminden kalan iş yasalarının savunulacak bir tarafı olmadığını belirten Çelik, işçi ve işverenlerin büyük oranda uzlaştığı Toplu İş İlişkileri Yasa tasarısının Meclis'te olduğunu hatırlattı.

"Memnuniyet varsa yasa niye çıkmıyor"

Düzenlemeyi bir an önce Meclis'ten çıkarmak istediklerini dile getiren Çelik, "Memnuniyet varsa yasa niye çıkmıyor. Eğer başka bir durum varsa, değiştirilecek bir durum varsa onu konuşmaya hazırız, bu işin bir an önce çözümünden yanayız ama tarafların açık ve şeffaf olmasını istediğimi belirtmek istiyorum" diye konuştu.

Türkiye'de her gün 3 kişinin, dünyada dakikada 4 kişinin iş kazaları nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkati çeken Bakan Çelik, son dönemde iş sağlığı ve güvenliği konusunda, işverenlerin ve çalışanların bilinçlenmesi ve kamunun aldığı önlemler nedeniyle iş kazalarında düşüşler olduğunu ama Türkiye'nin hala iyi bir noktada bulunmadığını söyledi.

1 milyon 406 bin iş yerinin sadece yüzde 2'sinde iş sağlığı güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu olduğunu belirten Çelik, iş kazalarının yüzde 57'sinin iş sağlığı güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu olmayan bu iş yerlerinde meydana geldiğini kaydetti.

Bu iş yerlerinin 50 kişinin altında personel çalıştırdığını dile getiren Çelik, "Bunu görmemezlikten gelebilir miyiz? Bu yasa tasarısının iki önemli özelliği var. Bütün çalışanlar kapsam altına alınıyor ve iyileştirici bir bakış açısı var" dedi.

Çelik, yasanın eksiklikleri olabileceğini ve her türlü katkıya hazır olduklarını belirtti.

 

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, Konfederasyonun, iş sağlığı ve güvenliğinin Türkiye'deki gelişiminin en büyük destekçisi olarak çalışanların sağlık ve güvenliğine her zaman en büyük önceliği verdiğini bildirdi.

Kudatgobilik, TİSK tarafından Ankara Hilton Otel'de düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Semineri'nin açılışında yaptığı konuşmada, iş sağlığı ve güvenliği alanında yeni bir yasal düzenleme yapılmasına yönelik çalışmaların 2006 yılından bu yana devam ettiğini ve artık son dönemece ulaşıldığını söyledi.

TİSK Başkanı Kudatgobilik, 3 Nisan 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan İş Sağlığı ve Güvenliği Tasarısı'nın, bu alanda milat oluşturma iddiası ile hazırlandığına dikkati çekerek, buna karşın tasarıyla ilgili ciddi endişelerinin bulunduğunu ifade etti.

Meclise sevk edilen metnin, birçok sorunu da beraberinde getireceğini savunan Kudatgobilik, Konfederasyonun, iş sağlığı ve güvenliğinin Türkiye'deki gelişiminin en büyük destekçisi olarak çalışanların sağlık ve güvenliğine her zaman en büyük önceliği verdiğini kaydetti.

Tasarıya belirli konularda itirazları olduğunu dile getiren Kudatgobilik, bu itirazlarını şöyle sıraladı:
"Tasarının geneli itibariyle Türkiye'deki mevcut altyapı dikkate alınmadan ve uygulanabilir olup olmadığı değerlendirilmeden Meclis'e sunulduğunu belirtmek gerekir. Bu durum özellikle tasarının iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili bölümlerinde açıkça ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan, süreç içerisinde Danıştay'ca iptal edilen ve tasarının hazırlanmasında önemli ölçüde yararlanılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği ile yine Danıştay tarafından iade edilen İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzük Taslağı ile ilgili hukuki eleştirilerin yeterince dikkate alınmadığı görülmektedir. İş sağlığı ve güvenliği gibi teknik ve karmaşık bir alanda yeterli altyapı olmadan, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdamındaki 50 işçi sınırının kaldırılması, uygulamada büyük sorunlara yol açacaktır."

"Ekonomi genelinde olumsuz vakaları önleme kapasitesi azalacak"

Tasarıda, "işletmelerin sahip olduğu insan kaynağının vasıfları hesaba katılmadan, iş güvenliği uzmanları için bazı olumsuz koşulların getirilmek istenmesinin de" fevkalade hatalı olacağını ifade eden Kudatgobilik, herhangi bir işletmede 10 yıldır iş güvenliği konusunda görev yapan bir çalışma ekonomistinin iş güvenliği uzmanlığı belgesi alabilmesine tasarıda olanak tanınmamasının, anlaşılır olmadığını kaydetti. Bu personelin, tasarı yasalaştıktan sonra iş güvenliği biriminde çalıştırılması konusunda sorun yaşanacağının kesin olduğunu savunan Kudatgobilik, şöyle devam etti:
"İşletmelerin tüm risklerini en iyi şekilde bilen bu tür çalışanlar, işletmelerdeki koşulları dikkate almadan hazırlanan bir yasal düzenleme nedeniyle işini yürütme imkanından yoksun bırakılmaktadır. Kayıp bununla kalmayacak, ekonomi genelinde olumsuz vakaları önleme kapasitesi azalacaktır. Tasarının, işveren yükümlülükleri ve cezai yaptırımlar konusunda çok gelişkin oluşu, buna karşılık Konfederasyonumuzun yıllardır dile getirdiği teşvik ve rehberlik mekanizmalarına yer vermemesi de büyük bir çelişkidir. TİSK camiası, iş sağlığı ve güvenliği alanında elini taşın altına koyan ve yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getiren işletmeleri kapsamaktadır. Bu alanda gösterdiğimiz hassasiyete rağmen, başarımızı değerlendiren anlamlı ödül ve teşvik mekanizmalarından yoksun durumdayız. Söz konusu destek ve teşvikler ile iş sağlığı ve güvenliğinde görece geri kalmış işyerleri de özendirilebilir."

"Tasarı, Meclis'e sunulan hali ile kanunlaşırsa sorunu çözmez"

Tuğrul Kudatgobilik, tasarının, günümüzde iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesinde en temel unsur olan güvenlik kültürünün geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik mekanizmalara da yer vermediğini ileri sürerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tasarı, Yüce Meclis safhasında uygulanabilirlik ilkesi yönünden gözden geçirilmelidir. Tasarı, Meclise sunulan hali ile kanunlaştığı takdirde, Türkiye'nin iş sağlığı ve güvenliği sorununun çözümüne herhangi bir katkısı olmayacaktır. Gerçekçi ve ülkemizin ihtiyaçlarına uygun bir yapı hedeflenmelidir.
Son olarak, Tasarının özellikle kapsam açısından daha önce iş sağlığı ve güvenliği ile ilgisi bulunmayan birçok sektörü derinden etkileyeceği muhakkaktır. Başta Bakanlık olmak üzere ilgili tüm kuruluşların rehberlik ve bilgilendirme çalışmalarında bulunmaları gerekli olacaktır. Konfederasyonumuz da bugüne kadar olduğu gibi yeni yasal düzenleme konusunda da işletmeleri ve kamuoyunu bilgilendirme faaliyetlerini sürdürecektir."

(AA)