'Karbon elyaf, Türkiye'nin stratejik gücüne dönüşebilir'

Aksa'nın DÜNYA Gazetesi ile birlikte Yalova'da düzenlediği toplantıda kompozit ve karbon elyaf endüstrisinin Türk ekonomisi için barındırdığı fırsatlar masaya yatırıldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Esra ÖZARFAT

YALOVA - Özellikleri nedeniyle dünyada giderek çeliğin yerini almaya başlayan bir hammadde olan karbon elyafın Türkiye'nin önemli bir stratejik gücü olabileceği belirtildi. Dünyada Türkiye'nin dışında sadece Japonya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Çin ve Tayvan tarafından 35 bin ton üretilebilen karbon elyaf teknolojisi NASA'nın yanı sıra Boeing ve Airbus gibi havacılık firmalarının uçaklarında da kullanılıyor. Türkiye'nin, rüzgar türbin kanadı ve rüzgar enerjisinden elektrik enerjisi, yapı güçlendirme merkezi ve basınçlı kaplar alanında üretim üssü olma şansını artırdığı belirtilen karbon elyaf, Akkök Şirketler Grubu'na bağlı Aksa tarafından Yalova'daki tesislerinde üretiliyor. Aksa, 2006 yılında pilot üretimine başladığı karbon elyafta 2009 yılının ikinci yarısı itibariyle akrilik elyafta yılda bin 500 tonluk üretim kapasitesine ulaştı.  Aksaca markası ile Türkiye'nin tek,  dünyanın sayılı karbon elyafı üreticileri arasında bulunan Aksa, çevresinde ileri malzeme teknolojilerini kullanan sektörlerden ve bu ürünleri pazarlayacak şirketlerden oluşacak bir 'Karbon Elyaf Vadisi' projesinin oluşmasını da destekliyor.

Aksa ve DÜNYAGazetesi işbirliğiyle Yalova'da düzenlenen "Sıradaki Endüstri Devrimi ve Türkiye'nin Fırsatları: Kompozit & Karbon Elyaf" başlıklı toplantılar dizisinin ilkinde kompozit ve karbon elyaf endüstrisinin Türk ekonomisi için barındırdığı fırsatlar tartışıldı. DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın moderatörlüğünde düzenlenen panele AKSA Genel Müdürü Mustafa Yılmaz, DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt ve Kocaeli Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevket Özden katıldı.

Yılmaz: Dünya kapasitesinin  yüzde 12,5 Türkiye'de bulunuyor

Aksa Genel Müdürü Mustafa Yılmaz, dünyada giderek çeliğin yerini almaya başlayan bir hammadde olan karbon elyafın son kullanım alanlarının Türkiye'nin lokomotif endüstrileri arasında olması nedeniyle ülkemiz için önemli fırsatlar içerdiğini söyledi. Yalova'da 432 dönümlük bir arazide kurulu ve tek çatı altında dünyanın en büyük akrilik elyaf üretim tesisine sahip olan Aksa'nın, 2009 yılı itibariyle akrilik elyafın dünyadaki toplam üretim kapasitesinin yaklaşık yüzde 12,5'ini entegre tesislerinde gerçekleştirdiğine dikkat çeken Yılmaz, Aksa'nın 308 bin ton/ yıl üretim kapasitesiyle çalıştığını kaydetti. Akkök Şirketler Grubu bünyesinde 1971 yılında üretime başlayan Aksa'nın, 5 kıtada 50'den fazla ülke sanayisine hizmet sağladığını  belirten Yılmaz, "Esnek ve çevik üretim planlaması, hızlı sevkiyat olanakları ve pazara yakınlığıyla Türkiye'de olduğu gibi dünya çapında da tercih edilen bir tedarikçiyiz. Yüzde 42'si halka açık olan Aksa, 10 binden fazla ürün çeşidine sahip. 830 kişinin doğrudan istihdam edildiği Aksa'nın Ar-Ge biriminde 84 kişi çalışıyor. Bu özellikler bizi dünyanın tek çatı altında üretim yapan en büyük entegre tesisi yapıyor" diye konuştu. Akrilik bazlı tekstil ve teknik elyaf sektöründe ilk tercih edilen firma olmayı hedeflediklerini aktaran Yılmaz, Aksa'nın 2010 yılında Hall of Fame - Strateji Yönetimi Ödülü alan dünyadaki 133 şirketten biri olduğunu söyledi.

İnsan saçından 10 kat daha ince

Karbon elyafı ve kompozitle ilgili bilgi veren Yılmaz, karbon elyafının 21. yüzyılın en stratejik hammaddelerinden biri olduğunun altını çizdi. Çelikten 3 kat daha kuvvetli, 5 kat daha hafif olması ve üstün özellikleri nedeniyle dünyada giderek çeliğin yerini aldığını belirten Yılmaz, Türkiye'de kompozit sektörünün bugüne kadar cam elyafına bağlı olarak geliştiğini, oysa karbon elyafın son kullanım alanlarının Türkiye'nin lokomotif endüstrileri arasında olmasının ülke ekonomisi için önemli fırsatlar içerdiğini söyledi. Otomotiv, denizcilik, bina güçlendirmesi, rüzgar türbini kanatlarının üretimi ve basınçlı kap endüstrisinin, Türkiye'de karbon elyaf takviyeli kompozit endüstrisinde öncelikli olarak gelişeceğini öngördüklerini vurgulayan Yılmaz; "Son yıllarda özel ürünler geliştirmeye yöneldik ve 2009 Mayıs ayında bin 500 ton/yıl kapasiteli karbon elyaf üretimimize başladık. Karbon elyafın kalınlığı 5-7 mikron, insan saçından 10 kat daha ince. İçinde yüzde 95 karbon atomu var. Nihai olarak içinde 3 bin, 6-12-24 bin filament olan bantlar şeklinde üretiliyor. Yüksek çekme mukavemetine sahip, darbe dayanımı yüksek, yoğunluğu görece olarak çok hafif, atmosfer koşullarından etkilenmediğinden korozyana dayanıklı.. Karbon elyaf dünyada Japonya, ABD, Tayvan, Almanya, Çin'in yanı sıra 2009 yılında bu yana Türkiye-Yalova'da üretiliyor" diye konuştu.

Yalova rüzgar enerjisi üretim üssü olabilir

Karbon elyafın endüstride, havacılık ve spor malzemelerinde kullanıldığına değinen Yılmaz, endüstriyel alanda rüzgar türbinlerinde, basınçlı kaplarda, otomotivde, altyapıda, yapı güçlendirme, petrol platformlarında ve denizcilikte kullanıldığını belirtti. Tersaneler bölgesine sahip Yalova için denizcilik sektörünün önemli ve gelişmeye açık bir sektör olduğunu vurgulayan Yılmaz, havacılık ve savunma sanayinin kısa zamanda girilebilecek pazarlar olmadığını ancak spor malzemeleri üretiminde kısa zamanda yol kat edilebileceğini ifade etti. Karbon elyafın rüzgar enerjisini elektrik enerjisine çevirmede kullanıldığını dile getiren Yılmaz şunları söyledi; "Az rüzgar alan ya da rüzgar hızı 7 metre/saniyenin altında yerlerde elektrik üretilmeye çalışıldığında 50 metre üzerindeki yarı çaplar düşünülmeli. Buralarda da dayanıklı, esnek olmayan malzemeler önemli. Bu özellikte rüzgar türbin kanatları da ancak karbon elyafıyla mümkün. Hükümet 2021-22 itibariyle 20 bin megavata lisans verdi. Yalova Türkiye'nin ve yakın çevrenin rüzgar türbin kanadı ya da rüzgardan elektrik enerjisi üretme üssü olabilir. Ayrıca bina güçlendirmeyi bir endüstriye çevirmiş illerden olabilir. İlin gelişim planlarında bunlar olmalı.. Türkiye  rüzgar enerjisi payını artırmayı bir ülke politikası olarak benimsemiş ise türbinin Türkiye'de yapılması konusu da desteklenmelidir. Bu tarz bir üretimin varlığı, diğer ara kademe üreticilerin de değer zincirine katılımını sağlar" şeklinde konuştu.

Kompozit sektörünün kurulmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz

Dünyada 1.5 milyar ton çelik kullanıldığı bilgisini veren Yılmaz, "Artık yeni malzemeler, ileri malzemeler metal çağını reddediyor. Çelik, alüminyum, bakır giderek daha az kullanılacak. Onların yerine ise kompozitler kullanılacak. Otomobillerde de artık kompozitler kullanılıyor. Kompozit olarak bakıldığında 2009 itibarıyla dünyada 40 bin ton olan karbon elyafı tüketimi 2020 itibariyle 130 - 200 bin ton olacak. Bu endüstrinin altyapısının oluşmasına bağlı olarak endüstri de çok gelişecek. Türkiye'nin rüzgar türbinlerinde, bina güçlendirmelerinde, basınçlı kaplarda üretim üssü olma şansı var. Aksa kapasitesi itibariyle dünyayı karbon elyafına doyurabilecek büyüklükte. Biz kalitesiyle akla ilk gelen, güvenilir tedarikçi olan, kendi teknolojisiyle yeni ürün geliştiren, ürün yelpazesiyle etkin olduğu sektör sayısını artırabilen, akrilik elyafta ulaştığı pazar seviyesini karbon elyafta da yakalayabilen bir şirket olmak istiyoruz. Bunun için de Türkiye'de kompozit sektörünün kurulmasında katkıda bulunmak istiyoruz. Hedefimiz standart ürünlerle pazara girmek ve kalıcı olmak, pazarda payı artırmak istiyoruz" diye konuştu. Yılmaz ayrıca karbon elyafında geri dönüşüm sağlandığını, karbon elyafın yeniden şekillendirilerek farklı alanlarda kullanıldığını kaydetti.

Bozkurt: Karbon elyafta gelirimiz 17 milyar dolar olabilir

DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt da , Türkiye'nin önündeki avantajları doğru değerlendirmesi gerektiğini belirterek, "Bir ülke tamamen yeni Ar-Ge'ler yaparak ve buluşları sanayiye aktararak zengin olamıyor. Tam tersine ülkeler zenginliğini hızlandırmak için mevcut alanlarda fiyat maliyet dengelerini bulup, ucuz alımlara yöneliyor. Türkiye'de de kompozit malzemeler bunun için önemli. Türkiye karbon elyafı üreterek yeni bir alan buldu. Ancak karbon elyafını, boraks gibi yapmadan, işleyerek satarsak, kompozit maddeler geliştirirsek, hammadde üretimi sağlarsak, çok daha fazla katma değer elde ederiz. Karbon elyaf üretimini işleyerek çok daha ileriye götürmemiz mümkün. Sadece karbon elyafta Türkiye'nin geliri 17 milyar dolar olabilir. Karbon elyaf üretiminden kompozit ürünler geliştiremezsek, geleneksel ihracat ürünlerimizi ileri boyutlara taşıyamazsak Türkiye 2023'te 500 milyar dolarlık ihracatı gerekleştiremez" açıklamasını yaptı.

"Aksa'nın ürettiği karbon elyafı geliştirmek, Yalova'daki umutları realize edebilmek için mekana ihtiyaç vardır" diyen Bozkurt sözlerini şöyle sürdürdü; "Bunun için ihtisas OSB'ler kurulmalı Türkiye'de artık bir kuruşu yanlış harcama şansına sahip değiliz. Ülkemizde futbol sahaları büyüklüğünde iplik fabrikaları boş.  Türkiye hiçbir zaman 17 milyon ton buğday üretmemiş ama 38 milyon ton kapasiteli un fabrikası var. 3'te 1 kapasite ile çalışılıyor ve zarar ediyor. Bunların hepsi zamanında teşviklerle yapılmış.

Bunu tek başına girişimciden ya da devletten beklemek olmaz. Bu hepimizin ortak inisiyatifi olursa anlamlı olur. Yalova, Doğu Marmara bölgesinde mevcut altyapısı, konumu, çevresel bağlantılarıyla büyük zenginlik yaratacak konumda. Yeni projeler üretilmeli."

Özden: Karbon elyaflı binalar deprem hasarını azaltıyor

Karbon elyafın inşaat sektöründe kullanımını anlatan Kocaeli Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevket Özden ise, karbon elyafın inşaatta kullanılan demirler ile aynı elastikliğe, ancak çok daha yüksek dayanıma sahip olduğunu vurguladı. Karbon elyafın yüksek dayanımından dolayı tercih edildiğini belirten Özden, "Karbon elyaf korozyona ve çevresel etkilere dayanıklı, çeliğin 6'da 1'i kadar hafif, işlenebilirliği ve uygulanması kolay. Binaların sistem yapılarının, kiriş ve kolonlarının güçlendirilmesinde, tarihi yapıların onarımında, tuğla duvarların, yol, köprülerin güçlendirilmelerinde kullanılıyor ve deprem esnasında binaların mukavemetini arttırıyor. Bina hasar görse dahi insanların hasar görmeden binadan çıkmasını sağlayacak önemli detaylardandır. Belki diğer güçlendirme yöntemlerine göre birim maliyeti olarak daha yüksek görünebilir ama uzun vadede, deprem riski altında çok daha avantajlı. Lamine plakalar ve örülmüş halde betonarme yapılara yapıştırılarak uygulanıyor. Metal yorulmasına maruz kalan ve göçen malzemeler yerine karbon elyafta yüksek yük çevrimleri var. O nedenle karayolu yapımında da kullanılacak önemli bir materyaldir" ifadesini kullandı. Özden, kolon kullanılmadan geniş alanlar inşa edilmesinde karbon elyafın kullanışlı bir materyal olduğunu kaydetti.

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir