'Krizden İstikrara Türkiye Tecrübesi'nin 3. baskısı çıktı

Tebliğde, 2000-2001 krizlerinin kökeni, kriz yönetim süreci, finansal istikrara yönelik reform çalışmaları ve bu süreçte edilen deneyimler anlatılıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun koordinasyonunda, Merkez Bankası, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve Hazine Müsteşarlığı'nın katılımıyla oluşturulan teknik çalışma grubu tarafından hazırlanan Krizden İstikrara Türkiye Tecrübesi çalışma tebliğinin gözden geçirilmiş üçüncü baskısı yayımlandı.

BDDK'dan yapılan duyuruya göre, G-20 faaliyetleri kapsamında söz konusu çalışma grubu tarafından hazırlanan tebliğ, 2009 yılı Nisan ayında, gözden geçirilmiş ikinci baskısı da 2009 Aralık ayında tarihinde yayımlanmıştı.

Tebliğde, 2000-2001 krizlerinin kökeni, kriz yönetim süreci, finansal istikrara yönelik reform çalışmaları ve bu süreçte edilen deneyimler anlatılıyor.

2000 ve 2001 krizinin Türkiye'ye maliyeti 53,6 milyar dolar

Tebliğ özetinde verilen bilgiye göre, bankacılık sektöründeki yapısal sorunlar, 2000 Kasım ve 2001 yılı Şubat ayında yaşanan krizlerin derinleşmesine ve nihayetinde sistemik bankacılık krizine dönüşmesine yol açtı. 2000 yılının Kasım ayının ikinci yarısında faiz oranları önemli ölçüde yükseldi, yurtdışına hızlı sermaye çıkışı yaşandı, hisse senedi fiyatlarında keskin bir düşüş gözlendi ve orta ölçekte bir banka sistem dışına alındı.

Krizin daha da derinleşmesini önlemek amacıyla kısa vadede bir dizi önlem uygulamaya kondu ve piyasalarda göreli bir iyileşme sağlandı. Ancak, 2001 yılı Şubat ayında programa olan güven tamamen kayboldu ve Türk Lirası'na karşı bir spekülatif atak meydana geldi, 3 ay içerisinde ikinci bir kriz yaşandı.

Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin etkisiyle, mali bünyeleri ve karlılık performansları kötüleşen bankaları sağlıklı bir yapıya kavuşturabilmek amacıyla, 2001 yılı Mayıs ayında Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı uygulamaya kondu. Program ile kamu bankalarının yeniden yapılandırılması, TMSF'ye devredilen bankaların çözümlenmesi, özel bankacılık sisteminin rehabilitasyonu, gözetim ve denetim çerçevesinin güçlendirilmesi ile sektörde rekabet ve etkinliğin artırılması amaçlandı.

Program kapsamında kamu sermayeli bankaların sermaye yapıları güçlendirildi, görev zararı alacakları ödendi ve yeni görev zararlarının doğmasına imkan veren düzenlemeler kaldırıldı, kısa vadeli yükümlülükleri tasfiye edildi. Bu bankalar operasyonel olarak yeniden yapılandırıldı, yönetimlerinde profesyonel bir kadro oluşturuldu, şube ve personel sayısı rasyonel seviyelere düşürüldü.

Söz konusu krizler neticesinde, 22 adet banka TMSF'ye devredilirken, bu bankaların ve kamu sermayeli bankaların yeniden yapılandırılması, milli gelirin yaklaşık üçte birine karşılık gelen 53,6 milyar dolar tutarında bir maliyet ortaya çıktı. TMSF'ye devredilen bankalar birleştirme, satış veya doğrudan tasfiye gibi yöntemlerle kısa sürelerde çözümlendi. Bankacılık Kanununun ve 6183 sayılı Kanunun Fona tanımış olduğu yetkiler çerçevesinde yapılan takipler, tahsilat gelirlerinde 2005 yılından itibaren önemli artışlar sağlanmasında etkili oldu.

Yaşanan finansal krizler sonrası uygulamaya konulan reformlar ve 2002 yılı sonrasında sağlanan siyasal istikrarın, temel göstergelerde belirgin bir iyileşme yaşanmasına yol açtığı belirtilen tebliğde, Türkiye deneyiminin, sektörü krize götüren problemlerin niteliği ve boyutlarının doğru teşhis edilerek, tüm güncel ve yapısal sorunların çözümüne yönelik kapsamlı bir yaklaşımın kurumlararası eşgüdüm içerisinde ödünsüz uygulanmasının önemini ortaya koyduğu vurgulandı.

Tüm uygulamalarda şeffaflığın ve tarafsızlığın sağlanmasının, Türkiye örneğinin başarılı olmasına yardımcı olduğu kaydedildi.

Bu konularda ilginizi çekebilir