'Para karşılığında vatandaşlık mı satıyorsunuz?'
MHP'li Vural, hükümetin AB ile aldığı kararlara eleştiride bulunarak, 'Para karşılığı vatandaşlık mı satıyorsunuz?' dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, AB-Türkiye zirvesinde alınan kararların açıklanmasın istediklerini belirterek, "Duyduğumuz kadarıyla yapılan taahhütlerden biri de bunları mülteci pozisyonundan almak suretiyle Türk vatandaşı haline dönüştürecek adımların atılacağına yönelik. Para karşılığı vatandaşlık mı satıyorsunuz siz? Bunları açıklayın öğrenmek istiyoruz. Rıza Sarraf'a para karşılığında vatandaşlık satanları gördük" dedi.
Vural, TBMM'de yaptığı basın açıklamasında AB ile vize muafiyeti ve mülteci sorununa değindi. Oktay Vural, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Brüksel dönüşü AB ile yapılan anlaşmalar konusunda bazı açıklamalarda bulunduğunu anımsatarak henüz hangi eksende bir anlaşma önerildiğinin, bunların hangi taahhütleri içerdiği bilgisine sahip olmadıklarını söyledi. Başbakan Davutoğlu'nun milli bir politika takip edilmesini istediğini kaydeden Oktay Vural, "Bunun için öncelikle AB ile yaptığı pazarlığın detaylarını paylaşmak durumundadır. Bu konuda Kayseri pazarlığı deyip bizim irademizi de milletimizin iradesini de para karşılığında teslim alacak düşünceyi doğru görmemiz mümkün değil. MHP olarak Türkiye'nin milli menfaatlerini ilgilendiren bu konularda ne tür taahhütlerde bulunulduğu ve hangi konularda anlaşmaya varıldığı açıklanmalıdır. Bu konularla ilgili önce tutum açıklanmalı sonra destek aranmalıdır. Bugün MHP olarak vize muafiyetinin zaten mahkemeler tarafından tanınmış bir vize muafiyeti olduğunu ama AB'nin uygulamadığını biliyoruz. İş adamlarımızın çalışanlarımızın Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında ürettikleri mallar Avrupa'da serbest dolaşırken konsolosluk kapılarından öteye gidememesinin bu haklarını kullanamıyor olması yanlıştır. Mahkemeler vize muafiyeti konusunda Türkiye'nin lehine tutum sergilemiştir. AB'nin serbest giriş hakkını aday statüsünde olmayan ülkelere bile tanıyıp Türk vatandaşlarına vize uygulanmasının haksızlığının sadece hukuka ayrılığının değil eşit muamele ilkeleriyle zaten çelişmektedir. Bu bakımdan bu vize muafiyetinin tanınmasını rağmen önemli görüyoruz. Hakkımız olmasına rağmen Türkiye bu hakkımızı ilave bir takım taahhütlerle almak için çabalıyor buna da Kayseri pazarlığı diyor. Kayseri böyle pazarlık etmez. Kayserili ensarla dolar arasında pazarlık yapmaz zaten" diye konuştu.
'Bunları açıklayın, öğrenmek istiyoruz'
Türkiye'nin bir mülteci sorunu olduğunu vurgulayan Oktay Vural şunları söyledi: "AB'nin bu insani dramla ilgili yükünü taşımak için ne yaptırabildiniz? Bunu görmek istiyoruz biz. Mülteci akını devam ediyor. Bunu durduracak ne adım atıyorsunuz? AB ile sürekli mülteci gelecek biz bir mülteci deposu haline dönüşeceğiz adeta depo alanı döneşecek. Mülteci akınını durduracak AB ile hangi politikayı benimsediniz. Suriye'de Rusya'nın uyguladığı politikalar neticesinde Türkiye ile Rusya arasında bir pozisyonda AB hangi noktadadır. Suriye politikası konusunda AB Türkiye'nin yanında mıdır? Yani AB Rusya ile özel ilişkileri olan İtalya ve Yunanistan'ı korumak için tedbir alırken Türkiye'yi korumak için hangi tedbir alıyor? Peki AB'yi bu konuya getiremediyseniz bu uyguladığınız anlaşma hangi milli menfaatlerimizi ve güvenliğimiz temin ediyor. MHP olarak biz bunları görmek istiyoruz. Para filan meselesini ilişkilendirerek meseleye bakmak doğru değil. Bu kadar mülteci gelirken, mültecileri durduracak bir politika Suriye'de tahkim edilmezken sürekli Türkiye'de mülteci akınını devam ettirecek. Üstelik bu kadar işsizliğe rağmen mültecilere çalışma hakkı vermek bir de duyduğumuz kadarıyla yapılan taahhütlerden biri de bunları mülteci pozisyonundan almak suretiyle Türk vatandaşı haline dönüştürecek adımların atılacağına yönelik. Para karşılığı vatandaşlık mı satıyorsunuz siz. Bunları açıklayın, öğrenmek istiyoruz. Rıza Sarraf'a para karşılığında vatandaşlık satanları gördük. MHP olarak bu konudaki şerhlerimizi söyledik. Ama şimdi yeni taahhütlerle Türkiye'yi Avrupa'nın mültecilerinin geri kabul alanı, depo alanı gösterdiği gibi Türkiye'nin sürekli olarak mülteci akınına uğramasının da önünü açabilecek bir politika. O bakımdan AKP ve hükümet bu politikanın Türkiye'nin milli menfaatlerini ve güvenliğini nasıl temin edildiği konusunda aydınlatmalıdır."
'Başbakan'ı tahsildar durumuna düşürdü'
Milletin menfaatini gerektiren konularda nelerin yapıldığını görmek istediklerini kaydeden Oktay Vural şöyle konuştu: "Bu bakımdan bu konuda içimizi acıtan ifadelerin kullandığı bir pazarlık konusu. Yani Cumhurbaşkanı, Başbakanı adeta tahsildara benzeterek '3 milyar avroyu almadan geri dönmesin' diyor. E dönmedi alamadı. Ne oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı ile Davutoğlu arasındaki çekişmeye kurban edilemez. Başbakan parlamentoya karşı sorumludur hükümetin başıdır. Bu şekilde küçültülmesi, tahsildar konumuna düşürülmesi Türkiye'nin dış politikasını paraya indirgemesi hayretler verici. 'Biz IMF'ye 5 milyar dolar borç veriyoruz' diyenler şimdi 3 milyar avro karşısında ensardan vazgeçecek konumuna gelmişler. Davutoğlu adeta parlamentoya talimat verecek noktaya gelmiştir. Bizim pusulamız milletin menfaatidir. Avro mavro değil ya. Sen avro peşinde oltaya takılabilirsin ama biz milletin vatandaşlığını, çalışma hakkını, güvenliğini ve bütünlüğünü düşünerek meseleye bakarız. Bu çerçevede AB'nin kazanılmış haklarımızı temin edilmesi noktasında AB'nin bu konuda adım atması konusuna bakarız. İvedilikle bu anlaşmanın milli menfaatlerimizle ilişkisi ortaya koymalıdır. Dolar karşısında ticaret yapacağımız irademiz olmayacağı çok açık. Bu konuda kendi irademizi top yekün sana teslim edecek değiliz. Sen Avrupa'ya teslim etmiş olabilirsin. Kendimizi AB'ye yarandırmak için onların yükünü alacak değiliz. Bize gelince ensar onlara gelince dolar, avro."
'Ne olduğunu yargı süreci belirler'
Oktay Vural gazetecilerin dokunulmazlıklarla ilgili sorularına şu yanıtı verdi: "Terörün bu kadar tehdidi açıkken bunu siyasi alanda terör örgütüne yardım yataklık ve üye olmakla destekleyenlerle ilgili yargı çalışsın diyoruz. Sonra yargı ne yapacak? İyi, talimat verin beraat etsin bari. Böyle bir hukuk devleti olur mu? Belki bu dokunulmazlıklar ilgili konu sadece bir ifade almaya yöneliktir. Ne olduğunu yargı süreci belirler. BU konuda MHP öncelikli olan bir tehdit karşısında bu adım atılması gerekiyor. Tutuklama olmasın diyorsa nasıl bir anlayıştır. Bu çerçevede MHP öncelikli olan bir tehdit karşısında bu adım atılması gerekiyor. Yargıya talimat verme noktasında değiliz. Yargının çalışmasını istiyoruz sadece. Oyunda oynaşta değilsiniz. Şimdi bunlarla ilgili dokun ama tutuklama. E nereye gidiyoruz. Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimiz aynı zamanda siyasi iradenin de mücadelesini görmek istiyor. Biz burada yapalım onlar oynasınlar oynaşta olsunlar. Böyle kirli bir pazarlık olmaz. Dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili sınırlandırmaları istiyoruz ama mevzu bahis vatan ise gerisi teferruattır."