'Reklam filmimiz yasaklanmış'

Başbakan Erdoğan, "MHP, Yüksek Seçim Kurulu'na itiraz ediyor. Yüksek Seçim Kurulu da 6'ya 4 oy çokluğuyla onların isteği istikametinde karar veriyor. Reklam filmimiz yasaklanmış. Bunlar ezandan rahatsız oluyor" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

AYDIN - Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası kapsamında Aydın Adnan Menderes Bulvarı'nda düzenlenen mitingde, vatandaşlara hitap etti.

Aydın'ın tüm ilçelerini ve tüm Aydınlıları selamlayarak konuşmasına başlayan Erdoğan, "Merhum Adnan Menderes'i doğduğu, büyüdüğü özellikle de Yassıada zindanlarında hasretini çektiği, kendi şehri Aydın'da bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Adnan Menderes'in vermiş olduğu o büyük mücadele Türkiye'yi ve demokrasimizi bugünlere taşıdı. Allah ondan razı olsun, mekanı inşallah cennet olsun" dedi. 

CHP zihniyetinin Menderes'e çektirdiklerini anlatmaya gerek duymadığını, Aydınlıların bunları çok iyi bildiğini dile getiren Erdoğan, Aydınlıların pazar günü gereğini yapacağına inandığını söyledi.  

Menderes'in, Aydın'dan yola çıkarak kutlu bir mücadele başlattığını, çok kısa sürede milletin sevgilisi olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu CHP, İnönü, 'Adnan Menderes'i alt etmek için öyle bir profil bulayım ki' dedi, aynen bugünkü CHP'nin yaptığı gibi, 'Dindar olsun, profesör olsun, bir kaç yabancı dil bilen olsun'. Kim? Şemsettin Günaltay olsun. Şemsettin Günaltay'ı o zaman Menderes'in karşısına çıkardılar. Aynen sıfatlar bugünkü Sayın Ekmel'in sıfatları gibi. Menderes açık ara seçimi kazandı. Yani Şemsettin Günaltay'ın profluğu, üç dil bilmesi, dindar olması filan Menderes'in karşısında tutmadı. Niye? Halkın iradesi, milli iradesi farklıydı.

Halk istismara gelmez, halka yalan söylemeyeceksin, dürüst olacaksın. Tabii bilmiyorum bugün arkadaşlar sizlere, çakma Kemal'in genel müdür olduğu zaman SSK Genel Müdürüyken, Okmeydanı ve Samatya SSK Hastanesi'nde olanları izlediniz mi? Başarılı genel müdür değil mi? Benim vatandaşım, 92-98 arasında ne çileler çekti, kuyruklarda nasıl bekletildi? Sağlam girseniz hasta çıkarsınız. Ama artık o günün hastaneleri yok, artık biz modern dünyanın sahip olduğu hastanelere sahibiz."

"Bunlar darbeci"

"Millet kendi değerlerine düşman yöneticiler elinde adeta bıktı, öyle bir dönemdi o zamanlar" diyen Erdoğan, Aydınlı Adnan Menderes ve arkadaşlarının millete bir umut ışığı, kurtarıcı, CHP'ye itiraz ve isyan olarak siyaset sahnesine çıktığını kaydetti.

Menderes'in iktidarda bulunduğu 10 yıl boyunca Türkiye'ye ve millete çok büyük hizmetler kazandırdığını belirten Erdoğan, Demokrat Parti'yi sandıkta yenemeyeceğini, milletin gözünden düşüremeyeceğini gören CHP ve yandaşlarının 27 Mayıs'ta darbe yaptığını, DP'yi iktidardan uzaklaştırdığını söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlar darbeci. Şimdi yine bir araya geldiler. CHP, MHP, Pensilvanya. O zaman düzmece mahkemeler kurdular, yargılayıp idam ettiler. Biliyor musunuz Gezi olaylarında da aynı şeyi yapacaklardı. 17 Aralık'ta, 25 Aralık'ta aynı şeyi yapacaklardı. Yine düzmece bir paralel yargı çıktı ortaya. Benimle ilgili ne diyorlar tutanaklarda, 'Dönemin başbakanı' diyorlar. 'Dönemin başbakanı'... Kararı vermişler, işi bitirmişler, yargısız infaz. Aynen Menderes ile ilgili yaptıkları gibi. Darağacı hazır. Öbür tarafta güya yargı. Ama ne oldu? Milli irade sağlam çıktı, milli irade müsaade etmedi."

"Meclis'in iradesini her seferinde tehdit ettiler"

27 Mayıs darbesini yapanların sadece Adnan Menderes'i, Hasan Polatkan'ı ve Fatin Rüştü Zorlu'yu değil dönemin cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı da idama mahkum ettiğini dile getiren Erdoğan, Celal Bayar'ın yaşlı olduğu için idam edilmediğini hatırlattı. Bayar'ın müebbet hapse mahkum edildiğini, 4,5 yıl hapis yattığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"27 Mayıs darbesinden sonra Türkiye Cumhurbaşkanlığı makamını kökten değiştirdiler. Cumhurbaşkanlığı makamının, cumhurbaşkanının yetkilerini kökten değiştirdiler. Celal Bayar gibi halkın teveccüh ettiği, itibar ettiği, halkın sevdiği, milletin sevgilisi bir cumhurbaşkanı olmasın diyerek anayasayı o istikamette yazdılar. Ne yaptılar? 'Devlet ayrı, millet ayrı' dediler. 'Hükümet ayrı, cumhurbaşkanı ayrı' dediler. 'Hükümet milletindir, cumhurbaşkanı devletindir' dediler. Devletle milletin arasını açtılar. Cumhurbaşkanlığı makamını bir vesayet makamı haline getirdiler. Türkiye'de 1960'dan itibaren TBMM cumhurbaşkanı seçerken Meclis'in iradesini her seferinde tehdit ettiler. Merhum Menderes'e, merhum Celal Bayar'a darbe yapılırken CHP başroldeydi. Menderes ve arkadaşları asılırken CHP başroldeydi, cumhurbaşkanları seçilirken Meclis'i, Meclis iradesini tehdit edenler arasında CHP en ön sıradaydı. 

Başörtüsü sorunu mu var? Yine CHP ön sıralardaydı. Merve Kavakçı milletvekili seçildi, başörtülü diye ne yazık ki Meclis'te yemin dahi ettirmediler. CHP zihniyeti bu. O zamanın Başbakanı konumunda olan ne diyordu, 'Atın bu kadını dışarı' diyordu. Şimdi bakın aynı zihniyetin devamı olanlar beraberler. Şu anda CHP, DSP hepsi bir aradalar. Niye? Kafa aynı kafa, zihniyet aynı zihniyet. Bunların düşünce, inanç özgürlüğüne tahammülleri yok."

Erdoğan, 2007 cumhurbaşkanı seçiminde CHP'nin yine tarihi rolünü üstlendiğini ve cumhurbaşkanı seçtirmemek için her türlü çirkinliği yaptığını ifade etti. 

Turgut Özal ve Süleyman Demirel seçilirken ne uygulandıysa onun uygulanması gerektiğini söylediklerini kaydeden Erdoğan, ''Hayır, dediler. Biz de ne yaptık? Cumhurbaşkanını artık millet kendisi seçecek dedik. Cumhurbaşkanını kendisi, kendi hür iradesiyle seçecek dedik. Vekiller vasıtasıyla değil dedik. Hatırlayın. Millete gittik mi? Millet ne dedi? Yüzde 69 ile 'Evet ben seçeceğim' dedi. İşte şimdi o referandumun uygulamasını pazar günü yapıyoruz'' diye konuştu. 

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Size sesleniyorum milletin tercihine 'hayır' diyen bu CHP, bu MHP, bu HDP sizin karşınıza hangi yüzle gelecekler soruyorum. Bunlara pazar günü sandıkta ders vermek, on yılların aslında bir hesaplaşması değil mi? Ablalar, buna hazır mıyız? Üç gün kaldı, üç gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Abiler, buna hazır mıyız? Üç gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Öyle bir dolaşalım, öyle bir dolaşalım ki inşallah pazar günü sandıklardan tarihi bir dersi bu CHP, bu MHP, bu HDP alsınlar. Hazır mıyız buna? Sağolasınız.''

10 Ağustos'un sıradan bir tarih olmadığını belirten Erdoğan, ''10 Ağustos, 27 Mayıs'ın son izlerinden birinin daha silineceği tarihtir, altını çiziyorum. 10 Ağustos, Aydınlı merhum Menderes'in, merhum Celal Bayar'ın ruhlarının şad olacağı tarihtir. 10 Ağustos, tıpkı Menderes ve Bayar döneminde olduğu gibi devletle milletin kucaklaşacağı bir tarihtir'' diye konuştu.

''Cumhur ile halk ve başkan kucaklaşıyor''

Halka, ''Bizim yeni reklam filmimizi izlediniz mi?'' diye soran Erdoğan, ''Nasıl buldunuz? Güzel mi? Cumhurbaşkanlığı forsunu kim inşa ediyor? Millet. Millet, devletin yıldızlarını getiriyor. 16 yıldız. Tarihimizde 16 devlet inşa etmişiz. O emanetleri sandığından, çekmecesinden çıkarıyor, artık ehline teslim ediyor. Cumhur ile halk ve başkan kucaklaşıyor. Devlet ile millet artık bir oluyor, iri oluyor, diri oluyor, kardeş oluyor ve hep birlikte Türkiye oluyor'' dedi.

Tıpkı Selçuklu'da, tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi ''insanı yaşat ki, devlet yaşasın'' ilkesinin artık tam manasıyla hayata geçtiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Allah'ın izniyle 10 Ağustos'ta millet, Türkiye'nin gücüne güç katıyor. MHP, filmdeki ezan sesinden, seccadeden, duadan rahatsız olmuş. Belge yanımda, akşam biliyorsunuz televizyon programında da gösterdim. Ezandan rahatsız oluyor. Seccadedeki o hanım kardeşimin namaz kılmasından rahatsız oluyor. Bununla ilgili Yüksek Seçim Kurulu'na müracaat ederek 'bunu yapamazsın' diyor. Yüksek Seçim Kurulu da 6'ya 4 oy çokluğuyla onların isteği istikametinde karar veriyor. Reklam filmimiz yasaklanmış.''

Seçim süreci başladığı günden beri milletin içinde değil, YSK'nın, Anayasa Mahkemesinin önünde olduklarını belirten Erdoğan, ''Oralardan ayrılmıyorlar. Bizim adaylığımızı iptal ettirme girişimiyle başladılar. Şimdi reklam filmini yasaklatmaya kadar düştüler. O güzel reklam filmi inşallah yeni şekliyle de ekranlarda olmaya devam ediyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, cumhurun cumhurbaşkanıyla kucaklaşmasını engelleyemeyecekler'' diye konuştu.

''Oy kullanma süresi 44 gümrük kapısında devam ediyor''

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Aydın 10 Ağustos'a hazır mıyız? Efeler diyarı Aydın, 10 Ağustos'a hazır mıyız? Merhum Menderes'in şehri Aydın, 10 Ağustos'a hazır mıyız? 27 Mayıs'ın hesabını soruyor muyuz Aydın? Devlet ile milleti kucaklaştırıyor muyuz Aydın? Türkiye'nin yıldızını parlatıyor muyuz Aydın? Türkiye'nin gücüne güç katıyor muyuz Aydın? Yeni Türkiye'yi inşa ediyor muyuz Aydın? Milletin adayına oy veriyor muyuz Aydın? Kim o aday? Kim o aday? Maşallah, barekallah. Aydın bugün kabına sığmıyor, bugün çok farklı. Aydın demokrasinin bir kez daha heyecanını yaşıyor. Artık şurada sadece üç günümüz var. Üç gün gece, gündüz inşallah çalışıyoruz. Kapı kapı dolaşıyoruz, anlaştık di mi? Burada herhangi bir sıkıntı yok. İnşallah Aydın'dan farklı bir netice bekliyoruz.''

''Tatilde olanları çağırıyoruz, yaylalarda olanları çağırıyoruz. Bu tarihi günde, ilk kez tecrübe edeceği günde inşallah herkesi sandık başında topluyoruz'' diyen Erdoğan, Aydın'dan hem buradaki hem Türkiye genelindeki tatilini yapmaya gelmiş gurbetçilere uyarıda bulundu.

Erdoğan, yurt dışında oy kullanma süresinin sona erdiğini anımsatarak, ''Ancak 44 gümrük kapısında 10 Ağustos'a kadar devam ediyor. Üstelik artık sadece giriş çıkışta değil, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız istedikleri zaman gidip gümrüklerde oylarını kullanabilirler. Aydın ve civar illerde tatil yapan kardeşlerimiz de gitsinler gümrük kapılarında oylarını kullansınlar. Anlaştık'' diye konuştu.

"O dersi Pensilvanya'daki hocasına versin"

Erdoğan, "Bu monşer aday birkaç gündür kendince bize uslüp dersi vermeye kalkıyor, kendince nezaketten falan bahsediyor, ancak kendisini piyasaya sürenlerin yani efendilerinin diline, uslübüna, edep, adap dışı konuşmalarına bakmıyor" dedi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Pensilivanya. Bu Ekmel'i tezgaha sürenlerin başında o var. Aylardır sesi, soluğu kesilmişti. 30 Mart'ta milletin kendisinden nasıl nefret ettiğini görünce dizlerinin bağı çözüldü, dili kilitlendi. Önceki gün çıkmış bir kez daha beddua etmiş. Ağıza alınmayacak ifadeler, denge bozulmuş. Hocayım iddiasındaki bir kişinin, bunların bırakın insanım iddiasındaki birisine yakışmayacak edep dışı, adap dışı hezeyanlar... Bize kendince üslup dersi veren Ekmel, gitsin o dersi Pensilvanya'daki hocasına versin."

"CHP Genel Müdürüne uslup dersi versin"

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek, ''Bir genel başkana, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı'na küfretmek yakışır mı? Bununla kalmıyor, millete de küfrediyor. Bunlarda seviye diye bir şey yok. Kendi dar muhayyilesi ile yerlerde dolaşan edebiyle, milletin adayına, milletin adayı kavramına, aslında bizzat milletin kendisine hakaret ediyor. Eğer Ekmel de ders verecek kapasite varsa gitsin ikinci efendisi CHP Genel Müdürüne uslup dersi, edep dersi versin'' dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştiren Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Matematikten çaktı, ardından kendisini geometriye verdi. Üçgenler çizmeye, üçgenlerin iç açılarını toplamaya başladı. Fakat geometriden de çaktı. Şimdilerde kendisini edebiyata, şiire vermiş. Siyasette, matematikte, geometride başarılı olamadı. Şiir yazmaya başladı. Orada da çok kötü. Şiirinde ölçü yok, kafiye yok, ruh yok, insicam yok. 10 Ağustos'tan sonra çok vakti olacak. Artık roman yazmaya, hikaye yazmaya, masal yazmaya başlar" dedi.

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam ett:

"MHP'nin Genel Başkanı diyor ki, 'sen bizimle nereden kardeş oluyorsun'. Ey Bahçeli, sen kardeş olarak kabul etmeyebilirsin, ayrı bir konu, ama ben MHP'nin tabanında kardeş olarak görebileceğim insanlar olduğuna inanıyorum, CHP'nin tabanında kardeş olabileceğim insanların olduğuna inanıyorum. Sen zaten bu işlerden nasibini almamış bir genel başkansın. Çünkü bu ülkenin başbakanı 3 kez, ülkenin meselelerini görüşmek için senden randevu istedi randevu vermedin, sen bu kadar insanlıktan nasibini almamış birisisin."