'TSK'ya düşman hukuku uygulandı'
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne komplo kurulduğunu söyledi ve TBMM’yi göreve çağırdı. "Türk Silahlı Kuvvetleri personeline düşman hukuku uygulandı" diyen Başbuğ, kendisinin de darbe mağduru olduğunu söyledi
ANTALYA - Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "Türk Silahlı Kuvvetleri personeline düşman hukuku uygulandı, kendi ülkesinde sizlerin adına Türk Milleti adına yargılama yaptığını iddia eden mahkemeler tarafından düşman hukuku uygulandı" dedi.
Başbuğ, Konyaaltı Belediyesi tarafından Cam Piramit'te düzenlenen 5. Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı'na katıldı. Düzenlediği söyleşide "Suçlamalara karşı gerçekler" adlı kitabını tanıtan Başbuğ, gençlere bol bol okumalarını ancak okurken sorgulamalarını önerdi.
"Suçlamalara karşı gerçekler" adlı kitabının 6 Ocak'ta yayınlandığını ve yaklaşık 10 aydır büyük ilgi gördüğünü anlatan Başbuğ, kitabın 100 binin üzerinde basıldığını dile getirdi. Başbuğ, kitabında yazılanların roman ya da hikaye değil, gerçekler olduğunu belirtti.
Son yıllarda Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri personeline yönelik akıl almaz, vicdanların kabul edemeyeceği iftiralara dayalı bir yığın suçlamaların yapıldığını ileri süren Başbuğ, bu iftiralar çerçevesinde yüzlerce Türk subayının, generalin, albayın tutuklandığını söyledi.
Kısa sürede Türk Milletinin büyük bir çoğunluğunun haksızlıkları gördüğünü ve her gittiği ortamlarda insanların kendisine "Yüreğimiz yandı, ağladık, kabul edemedik" diye haykırdığını belirten Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kitabın bu kadar ilgi görmesinin ana nedeni sizlerin bu yaşananlara ilişkin gerçekleri, doğruları öğrenmek isteme arzunuz. Bu kitap ufak bir katkıda bulunduysa büyük mutluluk duyarım. Ayrıca ileride bu süreçler objektif gözle tarihçiler tarafından yazılacak, yalnız benim kitabım değil, bir yığın değişik cezaevlerinde yatan silah arkadaşlarımın sayısız kitapları da objektif gözle, tarihsel bakış açısıyla değerlendirilecek."
"Düşman hukuku uygulandı"
İlker Başbuğ, Türk Milletinin büyük çoğunluğunun ordusunu sevdiğini, kitabına olan ilginin artmasında da bunun etken rol üstlendiğini ifade etti. Bu ordunun Türk Milletinin ordusu olduğunu, herhangi bir sınıf ya da grubun ordusu olmadığını vurgulayan Başbuğ, ne olursa olsun Türk Milleti ile ordunun arasındaki tarihsel bağı kimsenin çözemeyeceğini, alçaltamayacağını, aşağı seviyelere çekemeyeceğini kaydetti.
Türk Silahlı Kuvvetleri personeline haksız bir tutum sergilendiğini öne süren Başbuğ, şunları söyledi:
"Türk Silahlı Kuvvetleri personeline düşman hukuku uygulandı, kendi ülkesinde sizlerin adına Türk Milleti adına yargılama yaptığını iddia eden mahkemeler tarafından düşman hukuku uygulandı. İnanın bir gün kendi ülkemizde bize karşı düşman hukukuna benzer bir uygulamanın yaşatılabileceği aklımızın ucundan geçmezdi, hayal etmek bile mümkün değildi ama yaşanılanlar bir noktada düşman hukukudur. Nedir düşman hukuku, düşman tespit edeceksiniz, düşman diyemediler o zaman ne dediler, terörist dediler."
Mahkemelerde savunmaların kısıtlandığını, yapılan savunmaların ise dikkate alınmadığını iddia eden Başbuğ, gizli tanıklar, dijital veriler ortaya atıldığını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde belirli bir kadronun tasfiye edilmesinin amaçlandığını belirtti.
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, bu süreçte insanların haksız yere cezaevinde tutulduğunu, ailelerin eziyet gördüğünü, bazılarının hayatını kaybettiğini, 3 kişinin de kendilerine yönelik atılan iftiraların ağır olması nedeniyle intihar ettiğini anlattı.
Yaşananların bedelini kimin ödeyeceğini soran Başbuğ, "Elbette intikam, kin, nefret duyguları taşımıyoruz ama bu intikam duygularını taşımamamız yapılanların hesabının sorulmasını takip etmeyeceğiz anlamına gelmez. Herkes takipçisi olacak, siz de olmalısınız" diye konuştu.
"Komployu kuranlar yargılanmalı"
Ortada büyük bir komplo olduğunu ve komplonun ortaya çıkarılması noktasında sorumluluğun TBMM'de olduğunu söyleyen Başbuğ, sorumlularının bulunması için TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi.
Başbuğ, kendilerinin de bir darbe mağduru olduklarına işaret etti. Yeniden yargılama konusuna değinen Başbuğ, "Yeniden yargılama yapacaksınız, biz yargılanacağız peki bize karşı komployu kuranlar yargılanacak mı? Asıl onların yargılanması lazım. Yeni yargılama süreci de açın, adil bir şekilde. Bize yapılanlar onlara yapılmasın, adalet işlesin ama komployu, kumpası kuranlar da hesap versin. Yeniden yargılanmanın yanında yeniden yargılama da istiyoruz" diye konuştu.
HSYK'daki seçim
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) hukuki açıdan yargı süreçlerinde usul hataları yaşanmış ise olaya müdahale edebilecekken etmediğini iddia eden Başbuğ, HSYK'nın üzerine düşeni yerine getirmediğini, yaşananları izlediğini bilakis destek verdiğini öne sürdü.
HSYK'nın 12 Ekim'de seçimi olacağını hatırlatan Başbuğ, 22 hakim ve savcının yeniden seçileceğini bildirdi. Bu seçimin önemini anlatan Başbuğ, şunları söyledi:
"Yargıya güven yüzde 20'lerde. Acı değil, vahim bir durum. Bu durumun düzeltilmesi lazım. İlk basamağı da HSYK'nın seçiminden geçiyor. Bu seçimde 14 bin hakimimiz ve savcımız oy kullanacak, 14 bin hakim ve savcımızın büyük bir bölümü yürekleri temiz, adalet duygusuna sahip. Bir vatandaş olarak isteğim, öyle oyunuzu kullanın ki yargı artık hiç kimsenin arka bahçesi olmasın. 14 bin hakim ve savcının yargıyı bu düştüğü noktadan kurtaracak şekilde akılları ve vicdanlarıyla oy vermelerine inanmak istiyorum. Aksi takdirde zor günler bizi bekler."
Başbuğ, geleceğe ümitle bakmak, iyimser olmak istediğini kaydetti.
İlker Başbuğ, daha sonra kitabının imza törenine katıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da fuara katılarak, Başbuğ'u imza töreninde ziyaret etti.