10 yıl sonra dünya ekonomisi nereye varır?
Dr. Mustafa TURHAN / Okan Üniversitesi OKFRAM Yön. Kur. Üyesi.
Küreselleşme bütün hızıyla devam etse de, önümüzdeki dokuz yılda açlıkla sefaletle susuzlukla hastalıklarla savaşlarla uğraşan birçok ülkelerde büyük değişimler olacak mı sorusuna sanırım "hayır" cevabı vermekteyiz. Artık görülmüştür ki, küreselleşme olgusu geri kalmış ülkelerin ekonomilerini canlandırmaya yetmemekte, refahı sağlayamamaktadır. Çünkü, Asya ve Afrika ülkelerinden hiçbiri oyun kurucu ve kural belirleyici değillerdir. Küreselleşmenin kuralları ve oyunları kimler tarafından oluşturulmaktadır. Bugün önemli olan budur.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark gittikçe büyümektedir. Yeni teknolojilerin gelişmiş ülkelere refah katkısı büyük olmasına karşılık, gelişmekte olan ülkelerin gelir düşüklüğü sebebi ile katkı düşük kalmaktadır. Teknolojilerin güç'e veya başka ifadeyle askeri alanlara kaydırılması diğer ülkeler üzerinde mutlak baskı oluşturmaktadır. Teknolojinin paylaşımı değil doğal kaynakların ve hammaddelerin sahipliği üzerinde oyunlar sahnelenmektedir. İşte bu sebepledir ki, gelişmekte olan ülke yönetimlerinin ekonomideki rolleri ve uluslararası ilişkilerdeki beklentiler süreklilik arz etmemekte veya azalmaktadır.
Yöneticiler istemese de bankalarınız, limanlarınız, elektrik ve telekomünikasyon varlıklarınız satılabilmektedir. Siz istemeseniz de, komşularınızdaki olaylara sessiz kalmak zorunda bırakılabiliyorsunuz, başka grupların bölgenizle ilgili aldığı kararlara uymak zorunda kalabiliyorsunuz. Mesela göçmenlerle ilgili kararlara uyma gerekliliği gibi. Enerji kaynaklarına sahip ülkelerdeki insan hakları ihlalleri, siyasi istikrarsızlıklar, demokratik olmayan kuralların işletilmeye çalışılması gibi sebepler gelişmiş ülkeler için sorun olmaya devam edecektir. Bu sorunların devam etmesi demek, enerji kaynaklarına olan talebinin karşılanmaması demektir. Hatta bir gün durabileceği anlamındadır.
Öncelikle doğal kaynakların sahipliği sonrasında ise kaynakların arzı gelişmişmiş ülkelerin gündeminde ilk sıradadır. Acaba devletlerin geleneksel yönetim fonksiyonları dışında hangi kurul ve kurallar devreye sokulması için uğraşılmaktadır, hangi grup ve kişiler yönetim fonksiyonunda dolaylı olarak yer almak hesapları yapılmaktadır. Devlet ve şirket yönetimlerinde sistem dışı odakların nasıl konumlandırılması gerektiği üzerinde çalışılmaktadır. Mesela, siyasi İslam nasıl tür güç olmalıdır. Güç'ün sonuçları hangi değişiklikleri getirmelidir hesapları başkaları tarafından yapılmaktadır. Bugün görülen odur ki, Siyasi İslam ideolojisinin hayat bulması ve uygulamaya dönüşmesi, iktidar-muhalefet çekişmesini derinleştirip ülkelerde toplumsal kargaşaya sebep olup olmayacağı meselesi üzerinde görüş birliği sağlanmamıştır. "Birçok gelişmekte olan ülkelerin nükleer teknoloji ile ilgilenmesinin ileride nükleer güç'e dönüşeceği" acaba sadece bir kaygımıdır yoksa başka bir art niyetin kamufle edilmiş şeklimidir diye baktığımızda bulabileceğimiz cevaplar gelişmiş ülkelerin bir yanlış hareketinin başka yanlışları da beraberinde getirmesi muhtemel olduğudur. Gelişmiş ülkeler arasında doğal kaynaklara ulaşma rekabetinin bugün bittiğini söylemek mümkün değildir.
Haziran ayında ABD Hazine Bakanı Timothy Geithneri "Dünyanın geçmişte olduğu kadar ABD'ye bel bağlamaması gerektiği" açıklamasından sonra, 11 Kasım 2010 Seul-G.Kore'de G20 Toplantısı'nda ABD Başkanı Obama ile Çin Devlet Başkanı Hu Cintao'nun "ortak çalışma yapmak kararı" acaba yuanın değerini düşük tutan Çin'in ikna edilmesine mi yöneliktir yoksa, 2008-2010 döneminde piyasaya sürülen 1.75 trilyon dolara ilaveten 2011 Temmuz başına kadar piyasaya çıkaracağı 600 milyar doların tüketimi arttıracağına duyulan kuşku ile Obama'nın Seul'de yaptığı konuşmada da belirttiği gibi "ailelerin tasarruf yapmayı bırakması ve harcama yapmaya başlaması sürekli toparlanmayı engelleyecektir" endişesi midir. Başka bir varsayım ise, Çin'in para politikalarının bütün olarak ele alınıp şekillendirilmesi içindir.
ABD'nin 4.2 trilyon dolardan fazla tahvili yabancı ülkelerin elindedir. Bu tahvillerden, 2010 Agustos itibariye 868.4 milyar dolara yakını Çin'in, 836.6 milyar dolarlık tahvil Japonya'nın, 448.4 milyar dolarlık tahvil İngiltere'nin, 226.6 milyar dolarlık tahvil petrol ihraç eden ülkelerin, 165 milyar dolarlık tahvil Brezilya'nın, 159.1 milyar dolarlık tahvil Karayip finans merkezlerinin elindedir (1.). Gelişmiş ülkeler arasında süren para politikaları gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine ne derece pozitif etki yapacaktır.
Almanya'nın dış ticaret fazlası vermesi ama bu fazlanın gelişmekte olan ekonomilere katkı sağlamaması da önemli ve konuşulur hale gelmiştir. Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz İnacio Lula da Silva "Dünya ekonomisi iflasa gitmektedir" açıklamaları (2.), Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick'in ""ülkeler arasında gerilimler olduğunun doğru olduğu" ifadeleri gelecek on yıllar için kaygı verici hususlardır.
Gelişmiş ekonomilerin liderlerinin, "rekabetçi devalüasyondan kaçınacakları", "ticarette görülen dengesizliklerle mücadele için ilke belirlemeye çalışacakları", "önümüzdeki yıl küresel çapta bir ticaret anlaşmasına için çaba harcayacakları" hususlarında görüş birliğine varmaları gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir. Eğer Almanya ve Çin, G20 Seul-Kasım 2010 toplantısında ABD'nin istediği "ülkelerin ticaret açıkları ve ticaret fazlalıklarının GSYH'nin yüzde 4'ünden fazla olmaması" yaklaşımı kabul görseydi acaba diğer ülkeler bu uygulamalara geçişlerden ne derece zarar veya kar edeceklerdi matematiği henüz kurulmamıştır.
"Dünya ekonomisinin oldukça riskli bir dönemden geçtiği" tezi gelişmiş ülkelerin liderleri tarafından sadece kabul edilmekle kalmamış artık net olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Ekonomi politikalarında yeni düzenlemeler sağlanmaz, uyumlu kararlar alınmaz ve işbirliği yapılmazsa 2020 yılına gelindiğinde gelişmiş ülkelerin insanlarının da fakirleştiğini gelişmekte olan ülkelerin insanlarının refahının ise daha kötüye gittiğine şahit olacağız. Bizim acilen yapmamız gerekenler iş, uluslararası arenada alınmakta olan kararlara ve gelişmelere göre ekonomi ve sosyal hayat için alternatifler ve modellemeler ortaya koymamızdır.
(1.) Department of the Treasury / Federal Reserve Board. (http://www.ustreas.gov/tic/mfh.txt)
(2.) 11 Kasım 2010, BBC Ekonomi haberleri, TS:13.31