2009'da Çin çalkalanacak; Türkiye için fırsat

CİHAN UĞUR / Şanghay Fudan Üniversitesichinacihan@yahoo.com

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Çin, haftada 1 milyar doların üzerinde yabancı yatırım alan ve son 15 yılın en hızlı büyüyen ülkesi. Çok uzun sayılabilecek bir süredir hızlı ve stabil yükselişini sürdüren Çin'de, global krizin etkileri ise açıktan görülmeye başlandı. 2008 yılında doğrudan gelen dış yatırımı 92 milyar dolar olarak açıklayan Çin için Dünya Bankası'nın 2009 yılı büyüme tahmini ise yüzde 7-7,5 arasında. yüzde6,5'un altında büyüme hızı resesyon sayılan Çin'de, ekonomik krizle birlikte düşen ihracat oranıyla tehlike çanları çalmaya başladı. Olimpiyatlar öncesi ve sonrasında sosyal ve siyasi problemlerle karşılaşan Çin'in tadını hiçbir şey ekonomideki durgunluk kadar kaçırmıyor. Ekonomide ardı ardına gelen kötü gelişmeler Çin yönetimini tedirgin ediyor. Zira 1,4 milyarda 700 milyonluk bir köylü nüfusu ve gelir dağılımındaki dengesizlik sebebiyle sosyal patlamaların önüne geçen tek şey olan ekonomik istikrarın kayboluyor oluşu Çin'in sosyal yapısı adına ciddi tehdit ifade ediyor.

Çin'de borsa yatırımcısı da 2008'de çok gülemedi. Krizle birlikte 2003'ten itibaren en düşük seviyelere 20 bin puanın altına gerileyen Şanghay Borsası, yıl sonunda kendini toparlıyor gibi olsa da 2009 başı ve Çin yeni yılına girilecek şu günlerde yeniden 20 bin puanın altlarında seyrediyor. Bu, finans dünyasına ve borsaya yeni alışan Çin yatırımcıları için çok ürküten bir süreç oldu. Bu süreçten sonra Çin yatırımcısının borsaya adapte olması biraz zaman alacağa benzer.

Borsada görülen dalgalanmalar 2008 sonu itibariyle reel sektörde de kendini göstermeye başladı. Süt kriziyle sarsılan gıda sektörü, yumurta krizi ile sallanmaya devam etti; en son 18 Ocak'ta Çin Sağlık Bakanlığı'nın 30 kişide kuş gribi görüldüğüne dair açıklaması ile canlı kanatlı hayvan yetiştiricilerinde de panik başladı. Son yıllarda hızlı bir şekilde canlanan "çay piyasası" Çin'de orta kesimin yatırım yollarından biriydi. Yurtiçinde çok tüketilen ve yurtdışına da alternatif tıp ürünü olarak ihraç edilen çayların yıllanmışı makbul. Bu çaylara yatırım yapanlar 5-10 yıllık sürelerle banka faizlerinden ve borsadan çok daha fazla para kazanabiliyorlardı. Küresel krizle çay piyasası yüzde 90'a yakın değer kaybetti ve birçok yatırımcı mağdur oldu.

Çin'in "dongnan yanhai" denilen güneydoğu sahil şeridi ve orta bölgelerinde toplam 60 binin üzerinde irili-ufaklı fabrikanın kapatılması ile 6 milyona yakın kişinin işsiz kaldığı tahmin ediliyor. Guangdong ve Fujian eyaletlerinde kapanan ayakkabı, tekstil ve oyuncak fabrikalarının işçilerinin ise yapabilecekleri hiçbir şey yok. 2008 yılı sonu zaman zaman bu işçilerin protestoları ve tepkileri medyaya yansımıştı. Bununla ilgili olarak Çin Hükümeti yetkilileri hep arabulucu bir yol izlemiş, mağdurların çoğuna maddi manevi yardımcı olmaya çalışmışsa da çok büyük rakamlara ulaşan kapanmaların önüne geçememiştir. İşçilerin çıkarıldığı bölgelere ve hassas noktalar sayılan köylere Başkan Hu ve Başbakan Wen defaatle ziyaretlerde bulunmuş, halkın dertlerini dinleyerek bir nebze de olsun onları rahatlatmaya çalışmıştır.

Çin'in 2008'deki dış ticaret fazlası 295,4 milyar dolara çıkmış olmasına rağmen gelir dağılımdaki dengesizlik ve krizle birlikte Çin ekonomisinin lokomotifi olan ihracatın düşmesi ekonomide dengelerin değişmesine ve bir panik havasına sebep olmuştur. Çin, ekonomisini daha sağlam temellere oturtmak ve istihdam doğurmak için merkez hükümet aracılığıyla 580 milyar, yerel hükümetler aracılığıyla 1,4 trilyon doları piyasalara süreceğini açıklasa da, bunun ekonomide nasıl bir hareketlilik ve ne ölçüde bir istihdam doğuracağı henüz çok bulanık. Böyle olunca istikrarlı ekonomi beklentilerine göre ihracata yönelik yapılmış dev işletmeler ya iflas ilan ediyor veya ciddi küçülmelere gidiyor. İşte tam bu noktada Türkiye'nin avantajı başlıyor.

1. Türk ithalatçısı, zor durumdaki Çin üreticisinden her zamankine göre çok daha ucuza alımlar yapabilir. Bu alımlar emek yoğun ürünlerden ziyade hammadde ve az işlenmiş ürünler bazında olursa Türkiye'ye ciddi avantajlar sağlayacaktır. Zira Çinli firmalar sadece "işin dönmesi, fabrikanın işler devam etmesi" için devletten alacağı vergi iadesini hesaba katarak zarar edeceği fiyatlar bile vermektedir.

2. Türk yatırımcısı, ekonomik sarsıntıyla atıl ya da yarı atıl duruma düşmüş Çin'deki işletmeleri satın alabilir veya uzun çaplı anlaşmalar imzalayabilir.

3. Türk ihracatçısı, hareket kabiliyetini yitiren Çin'in dev işletmelerine nazaran daha fazla işçilik ücreti vermesine rağmen daha iyi verim aldığı küçük ve orta ölçekli Türk işletmelerinde daha hızlı üretilen ve kaliteli ürünlerle Avrupa ve ABD'de Çin'in kaybettiği pazar paylarını elde edebilir.

4. Türk yatırımcısı, Çin'in iç piyasayı canlandırmaya yönelik çabalarından ve teşviklerinden istifade ederek giderek artan hayat standardının olduğu ve toplam nüfusu 100 milyonun üzerindeki büyük şehirlerde başta "gıda ve hazır giyim" olmak üzere bir çok sektörde yatırımlar yaparak dev Çin pazarında yerini alabilir.

Şu veya bu şekilde 2009 Çin için hem ekonomik hem de sosyal yönden çalkantılı geçeceğe benziyor. Dışa açılımların 30., 89 olaylarının 20. yıl dönümünde birçok sosyal olayın ve çalkantının yaşanacağı da tahmin edilen Çin'de, çalkantıların en temelinde ise ekonomik sorunlar olacaktır. Çok uzun zamandır çalkantılı sosyal ve ekonomik olaylardan geçen Türk halkı olarak, Çin'in tahmin edildiği üzere geçireceği zor yılında Çin Devleti'ne ve halkına kolaylıklar diliyoruz. "Fırsattan istifade" diyerek değil, var olan fırsatları değerlendirerek kendi ekonomik sorunlarımıza çareler bulma, Çin'le daha iyi, gelişmiş ve sağlam ilişkiler kurma adına 2009 yılını Çin'den alımlar ve Çin'e yatırımlar noktasında iyi değerlendirmemiz gerektiği kanaatindeyim.

Krizleri fırsata dönüştürmek basiretli insanların işidir. Günümüzde ise bu global bir basiret gerektirmektedir…