2012-2014 dönemi Orta Vadeli Programın finans pazarları için söyledikleri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yavuz AKBULAK / SPK Başkanlık Danışmanı
Bilindiği üzere, 2012 - 2014 dönemi Orta Vadeli Programı (OVP), 13 Ekim 2011 tarihinde kamuya açıklanmıştır. Anılan programda, 2009'da krizin olumsuz etkilerini azaltma ve piyasalarda güveni yeniden sağlamaya yönelik olarak uygulamaya koyulan mali teşvik programları, para politikası önlemleri ve finans sektöründeki tıkanıklığı gidermeye yönelik tedbirlerin de etkisiyle, 2010'da küresel düzeyde bir toparlanma yaşandığı, 2009'da %0.7 daralan dünya ekonomisinin 2010'da %5.1 büyüdüğü, gelişmekte olan ülkelerin gelişmişlere göre daha hızlı toparlandığı, ancak 2010'da küresel düzeyde sağlanan toparlanmaya karşın, işsizlik oranlarında iyileşme sağlanamadığı, 2011'in ilk yarısında 
Amerikan (ABD) ekonomisinde beklenenden düşük gerçekleşen büyüme, istihdamdaki yetersizlik, borçlanma sınırına ulaşılması, yüksek kamu borçları ve bütçe açıkları, bankacılıkta yaşanan sıkıntılar, ABD tarihinde ilk kez kredi notunun düşürülmesi gibi etkenlerin güven ortamını zedelediği ve büyüme beklentilerini düşürdüğü vurgulanmaktadır. 
OVP'ye göre, bu dönemde ülkemizde politika araçlarının kararlı bir biçimde kullanıldığı, sermaye girişinin sürmesi, faiz oranlarının düşüklüğü ve kredi genişlemesi sonucunda ekonomimizin 2010 ve 2011'de yüksek bir büyüme yakaladığı, 2011'de Türkiye ekonomisinin %7.5 oranında büyümesinin beklendiği, ancak kamu tasarruflarındaki iyileşmeye karşın toplam tasarrufların düşme eğilimine girdiği, yurtiçi tasarruflardaki azalmanın da dış kaynağı, yani cari açığı artırdığı ifade edilmektedir.
Esasen OVP, refah seviyemizin artırılması hedefi doğrultusunda istikrarlı bir büyüme sürecinde istihdamı artırmayı, mali disiplini sürdürmeyi, yurt içi tasarrufları artırmayı, cari açığı azaltmayı ve makroekonomik istikrarı güçlendirmeyi amaçlamakta olup, söz konusu Program kapsamında cari işlemler açığına kalıcı olarak çözüm getirecek yapısal düzenlemelerin de hızlıca uygulamaya konulmasına öncelik verilecektir.
Bu meyanda, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kayıt dışılıkla mücadele, ihracata dönük üretim, girdi tedarik ve ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi stratejilerine ilişkin çalışmalar, İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması çalışmaları, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak adımlar, 
Ar-Ge ve yenilikçiliğin geliştirilmesine yönelik programlar önem kazanacaktır. Elbette, buna ulaşmada, iş ortamının rekabetçi bir yapıya kavuşturularak iyileştirilmesi ve finans kesiminde istikrar ortamının güçlendirilmesi özel bir öneme haizdir.
İş ortamının iyileştirilmesi bağlamında; bürokrasinin azaltılması, işlemlerin hızlandırılması ve işlem maliyetlerinin düşürülmesi konusundaki çalışmaların sürdürülmesi, yatırımların ve ihracatın artırılması, KOBİ'lerin, yeni girişimcilerin, esnaf ve sanatkarların rekabet güçlerinin geliştirilmesine yönelik destek mekanizmaların çeşitlendirilmesi, KOBİ'lerin finansmana erişimlerinin artırılması için sağlanan desteklerin etkinleştirilmesi, finansal araçların çeşitlendirilmesi ve KOBİ'lerin muhasebe ve finansal raporlama standartlarına uyum sağlamalarının temin edilmesi, yargı reformu stratejisiyle bağlantılı bir şekilde yatırımlar için belirsizliği azaltıcı adalet sisteminin etkinliğinin artırılması, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret 
Kanunu, 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu gibi temel kanunlarda getirilen yeniliklerin etkin bir şekilde yaşama geçirilmesi temel hedeflerdir. 
Finans kesiminde istikrar ortamının güçlendirilmesi bağlamında ise; bankaların ve özel kesimin güçlü bir sermaye yapısıyla çalışmasını sağlayacak araçların güçlendirilmesi, özel sektörün ve hane halkının borçluluk oranlarını makul düzeylerde tutmaları, daha uzun vadeyi ve para birimi olarak Türk 
Lirası'nı tercih etmelerinin yönlendirilmesi, finansal pazarların daha etkin izlenmesi, sistemik risk yönetiminin etkinliğinin artırılması ve yurt dışı ilgili mercilerle işbirliğinin artırılmasının sağlanması, finans sektöründeki tüketici ve yatırımcı haklarını gözeten saydam, adil ve teşvik edici uygulamaların güçlendirilmesi, finans sektörünün düzenleme ve denetimi, uluslararası standartlara, AB müktesebatına ve G-20 platformu öncülüğünde yürütülen yeni çalışmalara uyum gözetilerek geliştirilmesi, İstanbul Uluslararası Finans 
Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı (İFMSEP) kapsamında yapılacak çalışmaların hızlandırılması, finansal sistemin kapasitesi ve rekabet gücünün artırılmasına yönelik politikaların geliştirilmesi ve işlem ve aracılık maliyetlerinde etkinliğin düzenli olarak değerlendirilmesi, özel kesim tasarruflarının arttırılması ve yatırıma yönlendirilmesi için bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi ve özel sektör borçlanma araçlarının çeşitlendirilmesi, yurtiçi tasarrufların artırılmasında finansal piyasa ve araçlar etkin olarak 
kullanılması, finansal pazarların sağlıklı bir biçimde işlemesine, finansal ve ekonomik istikrara ve toplumun refahına katkısından dolayı finansal farkındalık ve eğitime öncelik verilmesi öncelikli hedefler olacaktır.
Küresel çapta yaşanan krizin ülkemize dönük etkilerinin en aza indirilmesinin, yukarıda sıralanan temel hedeflerin yasal düzenlemelerle (İFMSEP gibi) desteklenmesine ve uygulamanın da düzenlemeler doğrultusunda yönlendirilmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.