4 isim AK Parti'den ihraç edildi
Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış'ın da aralarında olduğu 4 kişi AK Parti'den ihraç edildi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Merkez Disiplin Kurulu'na sevk edilen ve aralarında partinin kurucu üyelerinden Yaşar Yakış'ın da bulunduğu AK Partili bazı isimlerin partiden ihracına karar verildiğini açıklayan Çelik, 'Merkez Disiplin Kurulu'na kesin ihraç talebiyle sevk edilen Adana Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, Kahramanmaraş Elbistan Belediye Başkanı Durmuş Küçük, Ankara Ayaş Belediye Başkanı Bülent Taşan, partimiz kurucu üyesi Yaşar Yakış'ın 22 Mart tarihli Merkez Disiplin Kurulu toplantısında alınan kararlar doğrultusunda bu şahısların AK Parti'den ihracına karar verilmiştir. Gerekçeli karar 28 Mart'ta ilgililere gönderilecektir. Bir kere daha AK Parti ilkeleri doğrultusunda AK Parti'de siyaset yapılması gerektiğini, AK Parti'de siyaset yapmakla AK Parti ilkeleri arasında bir mesafe ortaya çıktığı zaman AK Parti'nin yetkili kurullarının müdahale edeceğinin altını çizmek isterim' ifadelerini kullandı.
'Terör örgütlerine ilkesel bakıyoruz'
Belçika'nın başkenti Brüksel'de 22 Mart günü art arda yaşanan terör saldırıları üzerinden terörle mücadelede ortak hareket etme vurgusu yapan Çelik, 'Türkiye'yi anlamakta zorlanan terör konusunda çifte standartlı davranan ilkeler ve prensipler temelinde değil de birtakım çıkarlar temelinde bu olaya yaklaşanların geçmişte yapılan hatalardan daha vahim hatalar yaptıklarının da altını çizmek isteriz. Bu sadece Ankara, İstanbul meselesi değildir. En son Brüksel'de de gerçekleşti.
Bütün terör örgütlerine karşı topyekün tavır almalıyız. DAEŞ konusunda gösterilen hassasiyetin özellikle Avrupa'daki bazı dostlarımız tarafından PKK konusunda gösterilmemesi kuşkusuz açık bir çifte standarttır. DAEŞ'le gerçekten mücadele etmek istiyorsa birileri burada ilk önce prensipler konusunda bir karara varmalıdır. Başka terör örgütlerini görmezden gelerek bir başka terör örgütüyle mücadele etmek mümkün değildir. Biz PKK, DAİŞ ve diğer bütün terör örgütlerine ilkesel yaklaşıyoruz. Bunların ortaya çıkardığı tehdit karşısında bütün dostlarımızı tekrar dayanışmaya çağırıyoruz. Terör örgütlerinin tehdidi altındayken dünyanın çeşitli yerlerinde PKK'nın birtakım organizasyonlar yapmasına, propaganda çadırları kurmasına müsaade edilmesi bir çifte standarttır' diye konuştu.
'DAİŞ'le PYD'nin herhangi bir farkı yok'
IŞİD'le PYD arasında hiçbir fark olmadığını savunan Çelik, 'Hiçbir şekilde kuşku yoktur ki PYD, PKK'nın Suriye'deki simetrisidir, aynısıdır. Dolayısıyla birilerinin oradaki birtakım konjonktürel planlamalar çerçevesinde DAEŞ'e karşı PYD'yi kara gücü gibi kullanmak amacıyla PYD'yi maruz görmesi onların DAİŞ'le mücadelesine de zarar verecektir. Bütün bu terör örgütleri karşısında topyekün bir duruş gerekir. Suriye bağlamında baktığımızda da orada DAİŞ'le PYD'nin herhangi bir farkı yoktur. Bu ikisi arasında fark gözetenlerin kendi çifte standartlarını izah etme mecburiyetleri süregelecektir' açıklamasında bulundu.
'Operasyonlar kararlı bir şekilde sürecek'
Doğu ve güneydoğuda terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonların devam edeceğini vurgulayan Çelik, 'Bu operasyonlar kararlı bir şekilde sürecektir. Bu iş onlar açısından çıkmaz sokaktır. Görüldüğü gibi de birtakım basına yansıyan çeşitli değerlendirmelerde olduğu gibi de PKK'nın üst düzey savaş lortları bunları Cizre'de, Silopi'de, Yüksekova'da, Nusaybin'de ölüme sürerek aslında birtakım uluslararası denklemler içerisindeki kendi siyasi pozisyonlarını korumak amacıyla bu teröristleri kullanmaktadırlar. PKK yönetiminin hesaplarının bir parçası olarak bu teröristler bir hiç uğruna orada yok olacaktır. Bu şekilde Türkiye'de ulaşılacak herhangi bir siyasi amaç yoktur' dedi.
'Cemevleri'ne hukuki statü son aşamada'
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ömer Çelik, 64'üncü Hükümet'in vaatleri üzerinden Alevi ve Roman vatandaşlara yönelik çalışmaların ne durumda olduğu sorusu için 'Geleneksel İrfan Merkezleri'ne ve Cemevleri'ne hukuki statü verilmesi konusundaki çalışmalar son aşamaya gelmiş durumdadır. Gereken değerlendirmeler yapılıyor' ifadelerini kullandı.
'Parlamentoda nefret suçu savunulamaz'
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Meclis'teki dokunulmazlık dosyalarının tamamının ayırt edilmeden kaldırılmasına yönelik muhalefet partilerine sunduğu teklif ve bundan sonraki süreçte AK Parti'nin tavrının ne olacağı sorulan Çelik, 'Bu siyaset üzerinde bir yüktür. Siyasetin bu yükü biz taşımaması gerektiğini düşünüyoruz. Parlamentoda nefret suçu savunulamaz. Sistematik bir şekilde en büyük insanlık suçu olan teröre destek verilemez. Bu ortaya çıktığı andan itibaren kürsü dokunulmazlığının dışında da bunlar gündeme geliyorsa buna karşı kuşkusuz parlamentonun onurunun kirletilmesine karşı bir tavır alınması gerekir. Parlamentonun saygınlığı dışarıya karşı korunmuşken bizzat parlamentonun içinden lekeleniyorsa kuşkusuz Meclis'in buna karşı bir tedbir geliştirmesi gerekir. Bunun arkasına sığınarak parlamentonun saygınlığını lekelemeye çalışanlara karşı da parlamento gereğini yapacaktır' diye yanıt verdi.
'Yeni taleplerle işi yokuşa sürmeye gerek yok'
AK Parti Sözcüsü Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 'İlgili arkadaşlarımız da kendisi hakkında fezleke bulunan AK Partili milletvekili arkadaşlarımız da hemen bizim bu konudaki dokunulmazlığımızı kaldırın, fezlekelerin önünü açın dediler. Bu kadar birikmiş fezlekeyle ilgili siyasetin daha fazla bu yükü taşımasına gerek yok. Siyaset bu yükten kurtulmaya karar vermiştir. Yeni teklifler geldi. Bunları arkadaşlarımız değerlendirecek. Müzakere edilecekler vardır, edilmeyecekler vardır. Her seferinde birtakım yeni talep paketleri gündeme getirerek işi yokuşa sürmeye gerek yok'
'Belçika'yı uyardık'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Brüksel'deki terör saldırılarını gerçekleştiren saldırganlardan birinin geçen yıl haziran ayında Gaziantep'te yakalanıp sınır dışı edildiği yönündeki bilgi sorulan Çelik, 'Sayın Cumhurbaşkanı'mızın dün(önceki gün) basın toplantısında açıkladığı ifade resmi bilgi. Bu saldırganın Türkiye tarafından iade edildiği ve karşı tarafın uyarıldığı nettir. Biz bu saldırganı yakalamışız, Suriye'ye geçmesine müsaade etmemişiz. Bunlara iade etmişiz hem Belçika'yı hem Hollanda'yı uyarmışız. Hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında 'Türkiye DAEŞ saldırganlarını koruyor' gibisinden yalan propagandanın bir kere daha boş olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle HDP'ye söylüyorum propaganda yapanların utanması gerekir. Öbür tarafın Türkiye'nin iade gerekçesini dikkate alması gerekirdi' diye konuştu.
'Rıza Sarraf soruşturması Türkiye'ye uzamaz'
İş adamı Rıza Sarraf'ın ABD'de tutuklanması hatırlatılarak söz konusu soruşturmanın Türkiye'ye uzayabileceği yönündeki yorumlar sorulan Çelik, 'Amerika'daki savcının bir tasarrufu. Fakat ibretle izlediğim şudur. ABD'deki tasarruf üzerinden Türkiye'nin iç siyasetinin nasıl dizayn edileceğine, Sayın Cumhurbaşkanı'mıza ve bazı arkadaşlarımıza karşı nasıl karşıtlık üretilebileceğine dair hastalıklı bir faaliyet var. ABD'de bir savcı böyle bir tasarrufta bulunmuş. Bununla ilgili yapacağım bir değerlendirme yok benim. Türkiye'nin içiyle ilgili söylenen şeylerin hiçbir şekilde gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Bu olaydan da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın ya da AK Parti'nin herhangi bir şekilde yan yana alınması dahi söz konusu olamaz' ifadelerini kullandı.