6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre belirsiz alacak davası
Av.Özge Hakdan ÖZTÜRK
[email protected]
Bilindiği üzere 01 Ekim 2011 tarihinde Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanun bir çok değişiklik içerdiği gibi hukukumuza yeni kavramlar da katmıştır. Hiç şüphesiz 6100 sayılı bu yeni kanunun getirdiği en büyük yenilik Belirsiz Alacak Davası'dır. Bu yazıda kısaca bu yeni kavramın niteliğinden ve uygulanma şartlarından bahsedeceğim.
Belirsiz alacak davası, alacaklının alacağının miktarını tam olarak belirleyemediği yada alacağın belirlenmesinin imkansız olduğu durumlarda alacaklının başvuracağı bir dava yoludur. Eski kanuna göre, talep sonucunun belirlenemediği durumlarda önce bir kısmi dava açılır; sonrasında alacağın geri kalan kısmı karşı tarafın muvafakati veya ıslah yolu ile aynı dava içinde ileri sürülürdü. Böyle bir durumda karşı taraf talep sonucunun arttırılması için muvafakat etmez ise, alacaklı ıslah yoluna başvurmak zorunda kalır ve bunun için de ayrıca ıslah masraflarını ödemek zorunda kalırdı. Bu uygulama hiç şüphesiz davacı için zor bir durum oluşturmakta idi.
6100 sayılı Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107'nci maddesi ile belirsiz alacak davası düzenlenerek bu durum ortadan kaldırılmış ve " davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir." Hükmü getirilmiştir. Bu uygulama ile artık önceden olduğu gibi davacı dilekçesinde iddialarını belirtip sonuç kısmında da fazlaya dair haklarımı saklı tutarım diyerek dava açamayacaktır.
Kanun metninden de açıkça anlaşıldığı üzere belirsiz alacak davasının açılabilmesi için davacının alacak miktarını belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyecek olması ya da alacak miktarının belirlenmesinin imkansız olması şartları aranmaktadır. Bununla birlikte davacı ile davalı arasında alacak miktarı konusunda bir ihtilaf bulunması alacağın belirlenememesi anlamında yorumlanmamalıdır.
Davacı, belirsiz alacak davası açarken asgari bir tutar belirtir, kesin talep sonucunu da tahkikat aşamasının sonuna kadar bildirmek zorundadır. Tahkikat aşamasının sonuna kadar kesin talep sonucu bildirilmediğinde hakim, asgari tutar üzerinden karar verecektir. Burada belirtilmesi gereken diğer bir konu ise, asgari tutarın neye göre belirleneceğidir. Davacı belirsiz alacak davasını açarken dava açma tarihinde belirleyebildiği alacak üzerinden davasını açmalıdır. Yoksa, daha az mahkeme masrafı ödemek için sembolik bir miktar göstererek dava açması mümkün değildir.
Davacı alacak miktarını sadece bir kereye mahsus arttırabilecektir. Dosyada birden fazla bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise her incelemeden sonra davacının talep sonucunu arttırması gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle de belirsiz alacak davalarında kesin talep sonucunun belirlenmesinde bilirkişi incelemelerinin sonucunu beklemek davacı açısından faydalı olacaktır.
Bununla birlikte, davacı erken davranıp talep sonucunu belirledikten sonra aslında alacağının daha fazla olduğuna kanaat getirirse bu durumda yapması gereken ya karşı tarafın muvafakatini almak ya da hiç şüphesiz ki ıslah yoluna başvurmaktır.
Belirsiz alacak davası açarken geçici talep ile dava açan davacının hangi mahkemede dava açacağı konusunda da Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2'nci maddesi ile sulh ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki parasal sınırın kaldırılması nedeniyle herhangi bir karışıklık doğmayacaktır. Yeni HMK m.2 uyarınca "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." Elbetteki açılacak olan belirsiz alacak davası ticari bir dava ise bu Ticaret Mahkemesinde ya da bu dava için özel görevli bir mahkeme var ise dava o mahkemede açılacaktır.
Alacağını kesin olarak belirleyemeyen alacaklı sadece belirsiz alacak davası değil bunun yerine eskiden olduğu gibi eda davası, kısmi dava ya da tespit davası da açabilecektir.
Belirsiz alacak davası konusunda uygulamada sorun çıkan alanlardan birisi iş hukuku talepleridir. Kıdem, ihbar, yıllık ücretli izin alacağı gibi alacaklar için belirsiz alacak davası açmak kural olarak mümkün değildir. Çünkü bu tür bir alacağı olan davacı, kaç yıl çalıştığını, son ücretinin ne kadar olduğunu, kaç yıldır izin kullanmadığını, ne kadar fazla çalıştığını belirleyebilir. Bu veriler belirlenebilir olduğundan bu konuda davacı kısmi dava açamayacağı gibi belirsiz alacak davası da açamayacaktır.
******
1 Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez- Belirsiz Alacak Davası