AB Lizbon Antlaşması neler getiriyor?
Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ / Hacettepe Üniversitesi, Maliye Bölümü Öğretim Üyesi
AB üyesi 15 ülke 2001 yılı Aralık ayında yapılan Laeken Zirvesi'nde, hazırlanacak Anayasal Antlaşmanın hedeflerini şu şekilde belirlemişlerdi:
· Mevzuatın sadeleştirilmesi: O tarihte yürürlükte olan dört ayrı antlaşmanın (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması -AKÇTA-, Avrupa Topluluğu Antlaşması -ATA-, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu Antlaşması -AAET-, Avrupa Birliği Antlaşması -ABA-) tek bir metinde birleştirilmesi.
Mevcut üç sütunlu yapının (Ekonomik ve parasal birlik, ortak dış politika ve güvenlik politikası, Adalet ve içişleri) ortadan kaldırılarak tüm sütunların Avrupa Birliği adı altında birleştirilmesi,
· Daha güçlü bir Brüksel: Bu şekilde özellikle dış işlerinde AB'nin tek ses olarak hareket edebilmesi.
· Birliğin insan hakları anayasasının oluşturulması (Demokrasi açığının kapatılması),
· AB içinde yer alan bölgelerin AB yetki paylaşımında daha fazla söz sahibi olması (Bu şekilde seçmenlere yakınlaşmanın sağlanması).
· Karar alma mekanizmasının daha etkin hale getirilmesi (2001 yılında 15 olan üye sayısının yakın gelecekte 27'ye çıkacağı biliniyordu. Nitekim AB üye sayısı 2004'de 25'e, 2007'de ise 27'ye çıkmıştır.),
Bu amaçları içerecek şekilde hazırlanan Avrupa Anayasası çoğu AB üyesi ülke tarafından onaylanmasına rağmen, Fransa ve Hollanda'daki referandumlarda (Mayıs 2005) kabul görmemiş, reddedilmiştir.
Bu gelişme üzerine AB içinde yeni bir çalışma başlatılmış ve tüm AB üyesi ülkelerin kabul edebileceği bir metin arayışına girilmiştir.
Anayasa Yerine Lizbon Antlaşması
Yeni süreçte Anayasal Antlaşmada duraksama yaratan hususlar ayıklanmış ve bir reform antlaşması olarak nitelendirebileceğimiz Lizbon Antlaşması'nın bugünkü hali ortaya çıkmıştır. Lizbon Antlaşması, 13 Aralık 2007 tarihinde Portekiz'in başkenti Lizbon'da imzalanmış, üye ülkelerdeki onay sürecinin tamamlanmasının ardından 1 Aralık 2009 tarihinde de yürürlüğe girmiştir.
Lizbon Antlaşması'nın getirdiği yenilikler, Anayasal Antlaşma ile hedeflenenlerin bir hayli gerisinde kalmıştır:
· Sadeleştirme Hedefi: Yeni Antlaşma diğer mevcut antlaşmaları (AB -Maastricht- Antlaşması ve Roma Antlaşmaları -ATA ve AAETA-) yürürlükten kaldırmamış, sadece önemli değişiklikler yapmakla yetinmiştir. Üç sütunlu yapı da sürmektedir. Diğer taraftan yeni Antlaşma, Anayasa'da olduğu gibi AB Marşı, AB Sloganına da atıf yapmamaktadır.
· Güçlü Brüksel Hedefi: AB'nin içerde ve dışarıda tek sesle hareket etmesini sağlamak amacıyla üç üst düzey görev tesis edilmiştir. Bu görevler aşağıdakilerdir:
-Tam Zamanlı Bir AB Başkanı: AB Konseyi Başkanı: Bu göreve, AB'yi ortak dış ve güvenlik politikası alanında, Dış İşleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ile birlikte temsil etmek üzere 2,5 yıllığına Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy atanmıştır.
-Dış İşleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi: Bu göreve, AB Komisyonu'nun ticaretten sorumlu üyesi İngiliz Komiser Catherine Ashton atanmıştır. Ashton aynı zamanda AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Yardımcısı da olmuştur. AB'nin üçüncü ülkelerdeki ve uluslararası örgütler nezdindeki temsilcilikleri bu makama bağlı olarak çalışacaktır.
-AB Konseyi'nin idari işleyişinden sorumlu olmak üzere, AB Konseyi Genel Sekreterliği görevine Fransız Pierre de Boissieu getirildi.
· Seçmenlere Yakınlaşma Hedefi: Avrupa Parlamentosu'nun yasama yetkisi daha da güçlendirilerek Konsey'e yakın seviyeye çıkarılmıştır.
· Demokrasi-İnsan Hakları Açığının Kapatılması: Uzun süredir tartışma konusu olan 55 maddelik "Temel Haklar Sözleşmesi" Lizbon Antlaşması'na eklenerek üye ülkeleri bağlayıcı metin haline dönüştürülmüştür. Sözleşme ile Avrupa Birliği vatandaşlarının ekonomik, sosyal ve siyasal hakları tespit edilmektedir. Bunların arasında; serbest dolaşım, iyileştirilmiş çalışma koşulları (işyerinde sağlık ve güvenlik), sosyal korunma, adil ücret, eşit işe eşit ücret, kadın ve erkeklere eşit muamele, çocukların-yaşlıların ve engellilerin korunması, dernek kurma ve toplu sözleşme yapma hakkı gibi ilkeler yer almaktadır.
· Karar Almanın Kolaylaştırılması: AB Bakanlar Konseyi'nde oy birliği yerine çifte çoğunluk sistemine göre karar alınacak konuların sayısı daha da artırılmaktadır. Dış politika, savunma, vergi, sosyal güvenlik ve yeni üye kabulü konularında ise, kararların oy birliği ile alınması ilkesi devam etmektedir.
Ancak bu son değişikliklerin yürürlüğe girişi, özellikle Polonya'nın itirazları yüzünden 1.1.2014 tarihine kalmıştır.