AB ve Türkiye'nin menfaati tam üyelikte

Devlet Bakanı Bağış, "Stratejik Kavşak Türkiye" konulu "Türkiye-İtalya Medya ve Ekonomik Forumu"na katıldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, en büyük hedefinin, halkı Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde bölünmeyeceğine, tam aksine güçleneceğine, daha da demokratik, müreffeh bir ülke olacağına inandırmak olduğunu belirterek, "Ama aynı zamanda 490 milyon Avrupalıyı da Türkiye'nin AB'ye katılımıyla Birliğin zarar görmeyeceğine, tam aksine daha da güçleneceğine ve birçok sorunun çözümünü Türkiye'nin tam üyeliği ile elde edeceğine inandırmaktır" dedi.

Bağış, Türkiye-İtalya Dostluk Birliği'nce düzenlenen "Stratejik Kavşak Türkiye" konulu "Türkiye-İtalya Medya ve Ekonomik Forumu"na katıldı.

Forumun "Jeopolitik" başlıklı oturumunda konuşan Bağış, Türkiye ve İtalya arasındaki en önemli benzerliğin, ikisinin de Akdeniz ülkesi olması, yapılarının ve olaylara bakış açılarının çok benzerlik taşıması olduğunu söyledi.

İki ülkenin tarih boyunca birçok ortak proje yaptığını dile getiren Bağış, Türkiye'nin İtalya ile siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerinin giderek gelişmekte olduğunu belirtti.

Bağış, İtalya'nın, Türkiye'nin AB üyeliğini açıkça desteklediğini, aynı zamanda Türkiye'nin Dostları Grubu'nda da ön sıralarda yer aldığını vurgulayarak, 2008 yılı sonu itibariyle İtalya'nın, Türkiye'nin ithalatta üçüncü, ihracatta ise beşinci ortağı olduğunu kaydetti.

Avrupa'nın, 50 yıl önceki Avrupa, Türkiye'nin de 50 yıl önceki Türkiye olmadığına dikkati çeken Bağış, "Türkiye, 50 yıl önceki gibi askeri darbeler sonrasında başbakanların idam edildiği bir ülke değil, Avrupa da 50 yıl önceki gibi içine dönük kapalı bir birliktelik değil" dedi.

Türkiye'nin oynayacağı rol

Yeni süreçte küreselleşen Avrupa'nın, dünyanın karşı karşıya kaldığı birçok sorunun karşısında ortak çözüm arayışında olan bir değerler birliği haline geldiğini anlatan Bağış, bir yandan küresel ve mali ekonomik kriz, bir yandan iklim değişikliği, öte yandan sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyacın artışı gibi sorunlar göz önüne alındığında Türkiye'nin oynayacağı rolü herkesin gördüğünü söyledi.

Bağış, "Bugün AB önündeki en büyük 10 sorunu sıraladığımızda, bunun en az 8'inde Türkiye çözümün parçasıdır. Ama aynı şekilde Türkiye'nin önündeki başlıca 10 sorunu sıralamaya kalksak, AB'ye üyelik süreci ve tam üyelik en az 8'inin çaresini birlikte getirecek. Bu bir kazan-kazan formülü üzerine kurulmuş bir ilişkidir" şeklinde konuştu.

AB'ye üyelik sürecinde Türkiye'nin, diğer 27 ülke gibi güçleneceğini, daha demokratik ve çağdaş bir ülke olacağını, her açıdan daha aydınlık yarınlara koşacağını aktaran Bağış, dinamikliği, girişimcilik kültürü ve ticaret yaratma potansiyeli, Gümrük Birliği içerisinde yer alması ve G-20 üyesi olmasının, Türkiye'nin potansiyelini net şekilde ortaya koyduğuna işaret etti.

Bağış, "En büyük hedefim, 70 milyonu, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde bölünmeyeceğine, tam aksine güçleneceğine, daha da demokratik, müreffeh bir ülke olacağına inandırmak. Ama aynı zamanda 490 milyon Avrupalıyı da Türkiye'nin AB'ye katılımıyla Birliğin zarar görmeyeceğine, tam aksine daha da güçleneceğine ve birçok sorunun çözümünü Türkiye'nin tam üyeliği ile elde edeceğine inandırmaktır" dedi.

Enerji konusu

Türkiye'nin, iklim değişikliği konusunda da "Kyoto Protokolü"nü onaylamış bir ülke olarak çok önemli bir oyuncu olabileceğini ortaya koyduğunu ifade eden Bağış, enerji konusunda Türkiye'yi merkez yapma iddiasını gündeme getirdiklerinde bazılarının bunu inandırıcı bulmadığını söyledi.

"Türkiye'de hiçbir zaman kahve yetişmez. Ama dünyanın neresine giderseniz gidin Türk kahvesi servis edilir. Yemen'deki kahveyi getirdik, pişirme tekniğini uyguladık, markamızı verdik" diyen Bağış, bu yansımanın bir parçasının da enerjide yapılabileceğini gösterdiklerini söyledi.

Tarihte kahveyle ilgili çok komik anekdotlar bulunduğunu, bir dönem sarayda kahvenin yasaklandığını dile getiren Bağış, "Türkiye'nin tarihi boyunca saçma yasaklar olmuştur. Ama onları zaman içerisinde kaldırmıştır. Şu anda da öyle bir süreci yaşıyoruz" dedi.

Bağış, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı projelerinin dünya için çok önemli olduğunu ve yine Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinde barış güvencesi olan Türkiye-Yunanistan Bağlantısı Boru Hattı projesinin Avrupa için çok önemli bir enerji hattı projesi olduğunu söyledi.

Nabucco projesinin de Türkiye'nin katkısıyla yapılacağını ve bu projenin Türkiye'nin enerji konusunda çözüm ortağı olacağını ortaya koyduğunu dile getiren Bağış, "Biz dünyanın enerji kaynakları için bir merkez olma iddiamızı gerçekleştirme yolunda hızla ilerlerken, Akdeniz ortasında, Akdeniz'in güzel güneşini alan ve enerjiyle ilgili hiçbir sıkıntısı olmayan AB üyesi bir ülke, Türkiye'nin enerji faslının açılmasını engellemeye çalışıyor" diye konuştu. Bağış, diğer 26 ülkenin buna seyirci kalmaması gerektiğini belirtti.

Bugün kesinlikle avrupalıyız

AB'in, Türkiye'nin de paylaştığı çağdaş ve evrensel değerlerinin yayılması için çok önemli bir noktada bulunduğuna işaret eden Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz tarihimizin en kötü döneminde bile Avrupalıydık. İmparatorluğun çökme tehlikesi yaşadığı dönemde bize 'Avrupa'nın hasta adamı' denmişti. Kimse 'Asya'nın hasta adamı' dememişti. Eğer tarihimizin en kötü döneminde bile Avrupalı olduysak, bugün tarihimizin en iyi dönemini yaşıyoruz. En zengin, en müreffeh, en demokratik dönemini yaşıyoruz. Bugün kesinlikle Avrupalıyız. Ama Avrupalı olduğumuz kadar da Asyalıyız.

Hem bir Akdeniz ülkesi hem bir Karadeniz ülkesiyiz. Hem bir Balkan hem de Kafkas bölgesi ülkesiyiz. Bizi farklı kılan da bu. AB'ye belki de yapacağımız en büyük katkı, bu şehrin cami, kilise ve havraların birlikte insanlığa huzur verdiği yapısı, binalarda farklı din ve kültürlere sahip insanların çocuklarının birlikte büyüdüğü ortamların bize kattığı karşılıklı anlayıştır."

Bağış, "ABD Başkanı Obama'nın TBMM'de söylediği gibi, Batı ile Doğu'nun ayrıştığı noktada değil, birleştiği noktada olmamız, Doğu'nun en Batılı, Batı'nın da en Doğulu ülkesi olmamızın verdiği özelliklerle Avrupa'nın gerçekten medeniyetlerin buluştuğu bir nokta, bir barış kıtası olabilmesini sağlayabileceğimize inanıyorum" diye konuştu.