ABD'deki yeni vergi yasasının getirdikleri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Orhan AKIŞIK

Obama tarafından geçen hafta onaylanarak yürürlüğe giren vergi yasası, iki partinin üzerinde uzlaşma sağladıkları ender konulardan biri olarak ABD tarihine geçecek. Kasım ayında yapılan ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu ele geçirmesi, vergi indirimlerinin üst gelir sınıfına mensup Amerikalıları da kapsayacak biçimde yaygınlaştırılması fikrine karşı çıkan Obama'ya zaten uzlaşmaktan başka bir seçenek de bırakmamıştı. Obama'yı Demokratların muhalefetiyle karşı karşıya getiren 858 milyar dolar tutarındaki vergi paketinin, daha önce Bush döneminde tanınan vergi indirimleri ve bu yıl sona erecek olan işsizlik yardımlarını uzatması dışında getirdiği en önemli yeniliklerden biri istihdam üzerindeki vergileri azaltması. Ayrıca, sabit sermaye yatırım harcamalarının 2011'de tamamı, 2012'de ise yüzde ellisi üzerinden amortisman ayrılmasına ilişkin düzenleme yatırımlarda artışa yol açması beklenen diğer yeniliklerden. Sosyal güvenlik harcamalarını finanse etmek için işveren ve işçiler üzerine salınan istihdam vergilerinin oranlarındaki azalmanın işsizliği geriletmesi yönetim ve muhalefetin vergi paketinden en büyük beklentisi.

Vergilerde geniş çaplı indirime yol açan yeni yasanın bütçe açığını daha da arttırarak kamu finansman dengesini zorlayacağı açık. AB ülkelerindeki kemer sıkma politikalarının aksine ABD yönetimini, bütçe ve kamu açıklarını arttırma pahasına da olsa ekonomiyi canlandırmak için genişletici maliye politikaları uygulamaya iten en önemli etken halen yüzde on seviyelerinde seyreden yüksek işsizlik. 2001'de Bush tarafından yürürlüğe konulan vergi yasasının büyük ölçüde devamı niteliğinde olan yeni vergi paketini esasen Keynesyen ve Klasik iktisadi görüşün bir kombinasyonu olarak görmek de mümkün.

ABD tarihinde vergi indirimleri sadece Cumhuriyetçi iktidarların savundukları bir politika değil. Demokrat politikacıların da zaman zaman vergi indirimlerine başvurdukları görülüyor. 1961'de iktidara gelen Kennedy de vergi oranlarını düşürerek işsizliği azaltmayı amaçlıyordu. Ancak, Kennedy'nin politikası bugünkünden farklı olarak tamamen Keynesyen iktisadi görüşten ilham almıştı. Vergileri azaltarak toplam talep ve geliri arttırmayı amaçlayan bu politikaya bütçe açığını arttıracağı gerekçesiyle o zamanlar karşı çıkanlar ise, bugünkünün aksine Cumhuriyetçilerdi. Daha sonra Cumhuriyetçi Reagan ve Bush iktidarları döneminde de vergi politikası ekonomi politikasının önemli araçları arasındaki yerini korudu.

İktisadi büyümeye süreklilik kazandırmak için üretimin, yani toplam arzın arttırılması gerektiği ideolojik eğilimi bir yana tüm iktisatçılarca paylaşılan bir görüş. Bu doğru; zira, büyüme uzun vadede üretim kapasitesinin arttırılmasını gerektiriyor. Üretim kapasitesinin arttırılması ise, eğitim kalitesi ve teknolojinin iyileştirilmesinin yanında, üretim önünde engel teşkil eden gereksiz düzenlemelerin kaldırılmasına da bağlı. Ancak arz yanlısı ekonomi politikalarından Cumhuriyetçiler'in anladığı daha çok vergilerin azaltılması. Vergilerin azaltılmasının arz üzerinde genişletici etki yaratacağı ileri sürülüyor. Bu görüş vergi oranlarının optimum seviye üzerindeki artışının, insanların çalışma konusundaki isteklerini azaltarak üretim ve üretkenlikte gerilemeye neden olacağı varsayımına dayanıyor. Vergi gelirlerinin, vergi oranlarındaki artışa bağlı olarak mutlaka artmayacağı, bilakis azalacağı iktisat literatüründe uzun süreden beri tartışılan bir konu.

Gelir vergisi oranlarıyla devlet gelirleri arasındaki ilişki Başkan Reagan'ın ekonomi danışmanlarından iktisatçı Laffer'e izafeten Laffer eğrisi olarak biliniyor. Ancak Laffer'in argümanı vergi indirimlerinin toplam talep üzerine olan etkisini açıklamaktan ziyade, vergi indirimlerinin insanları daha çok çalışmaya teşvik edeceği varsayımına dayalı.

Cumhuriyetçiler'in Ocak ayında Temsilciler Meclisi'nde yönetimi devralmasıyla harcamalarda kısıntıların da gündeme gelmesi bekleniyor. ABD'nin yakın tarihine bakıldığında, vergilerde indirimin ilk başlarda gelirde önemli artışlara neden olsa da, orta dönemde gelir arttırıcı etkisinin giderek azaldığı, buna karşılık toplam vergi gelirlerinde azalma sonucu bütçe açığı ve enflasyonun arttığı görülüyor. Vergilerde indirim öngören yeni yasanın 2005 yılında yarım kalan vergi reformunun tamamlanmasını beraberinde getirmesi muhtemel bir gelişme. Vergi yasalarının basit ve anlaşılır olmasının yanında tasarruf ve yatırımlara da olumlu etki yapacak biçimde değiştirilmesi konusunda atılacak adımın uzun vadede istikrarlı büyüme dışında bütçe açıklarının azaltılmasında da etkili olacağı açıktır. Obama'nın şahıs ve kurumlar vergilerinin oranlarında azalmayı amaçlayan bir vergi düzenlemesinin ABD'nin kronikleşen bütçe ve cari işlemler açıklarına orta vadede çözüm getirmesi küresel dengesizliğin giderilmesine de yardımcı olabilir.