Adı, ekonomik durgunluk ama...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kayseri'den / Mahmut SABAH

kayseri@dunya.com

Her ne kadar "fazla etkilenmiyoruz" denilerek, morallerin bozulmasına fırsat verilmek istenmiyorsa da, ekonomik durgunluktan Kayseri iş çevrelerinin fazlasıyla etkilendiği bir gerçek. Örneğin; ticari sektörde hemen her gün kepenkler iniyor, dükkanlar, işyerleri kapanıyor.

Sinai üretimde aylardan beri kan kaybı var. Üretim azalıyor, istihdamdaki daralma, satışlardaki tıkanma günbegün artarak, sektörün ufkunu karartıyor. Önlem almalarına ve de adımlarını temkinli atmış olmalarına rağmen, kentteki çoğu sinai kuruluşun, özellikle de tekstil alanında üretim yapanların ayakta durmakta zorlandıkları bir gerçek. Üzücü olan ise sıkıntının artarak sürmesine karşın, ekonomi yönetimince hiçbir acil önlemin alınmamış olması...

Durgunluktan kaynaklanan en olumsuz yansıma, istihdamda gözleniyor. Birçok kuruluş çaresizliğe düşerek istihdamı kısmak zorunda kalmış. İşçi çıkarmasa bile çoğunun yeni işçi almaya eli varmıyor. Ocaktan bu yana işten çıkarılan işçi sayısının 15 bine yaklaştığını söylesek, gelinen olumsuzluğun boyutlarını acaba abartmış mı oluruz?

Yatırımlar da durgunluktan nasibini fazlasıyla almışa benziyor. Zira, aylar var ki, gerek organize sanayi bölgeleri, gerekse ilin yatırıma susamış kesimlerinde tek çivi bile çakılmamış. Sahi, yatırımlardaki toplam azalmanın son bir yılda yüzde 80'ler seviyesine çıkması ne demek? Belli ki; zora düşen sanayici ya üretimi kısma yoluna gidiyor ya da istihdamı daraltmak zorunda kalıyor.

Ekonomik krizlerin, durgunluk dönemlerinin, özellikle de siyasi istikrarsızlığın, işletmeleri olumsuz yönde etkilediği bir gerçek. Sanayiciye göre, sıkıntının kaynağında yine kısır siyasi çekişmeler ve de bitip tükenmek bilmeyen inatlaşmalar var.

Üzülerek söylemek gerekirse, kurtuluşu istihdamı daraltmakta arayanlar maalesef çoğunlukta. Adına ister "işçi  kıyımı" denilsin, ister zorunlu tezgah susturma olsun, sorun giderek büyüyeceğe ve de işsizlerin sayısını daha da artıracağa benziyor.

Dahası; işin içine bir de, "al gülüm-ver gülüm" türü, "kıvrak zeka" ürünü piyasa oyunlarının girdiğini düşünün... Ödenmeyen senetler, karşılığı olmayan çekler... Risk faktörünü başkalarının üzerine yıkarak para kazanma alışkanlığı...

Piyasa ekonomisinin doğallığından mıdır bilinmez, ticari ahlak kavramı, giderek "ticaret ahlaksızlığı" kavramına dönüşüyor; böyle olunca da işler daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. 

Dilerim; kafa karıştıran "durgunluk" daha fazla tahribat yapmaz.