Adil piyasalar adaletli ülkelerde olur
Yury FEDOTOV - UNODC İcra Direktörü
“Panama Belgeleri” nedeniyle ortaya çıkan infial, ilgiyi bir kez daha küresel finans sisteminin gelgitleri üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak, söz konusu belgelerde isimleri geçenlerin yasaları çiğneyip çiğnemediklerinin ötesinde bir durum söz konusu. Asıl olan finans deryasında çok büyük miktarlarda hazinenin saklanabileceği dehlizlerinin varlığı.
Söz konusu paranın bir kısmı muhakkak ki yasa dışı kaynaklardan geliyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Ofisi’nin (UNODC) beşinci kez yıllık olarak yayımlanan “Yasadışı Finans Hareketlerinin Hesaplanması” raporunda küresel kara para aklama işlemlerinin, mütevazı bir tahminle, yılda yaklaşık 1.5 trilyon ABD Doları seviyesine ulaştığı ifade ediliyor.
Ancak, finansal sistemimizden paraları süpürüp götüren gelişmeler sadece kara para aklama ile sınırlı kalmıyor, yolsuzluklar da hükümetlere olan inanca ve güvene zarar veriyor. Uzun bir süredir devam eden bu suç türü, toplumları, özellikle de en zayıf ve korunmasız kesimleri ölçülemeyecek oranda tahrip ediyor. Hükümetlerin kaynaklarının başka yönlere aktarılması okulların ve hastanelerin inşasına sekte vurulabiliyor, büyük ihtiyaç duyulan yol ve köprü inşaatlarını engelleyebiliyor.
İşte bu nedenle yolsuzluğun kimsenin kurban durumuna düşmediği bir suç olduğu yönündeki küresel yanlış inancın ortadan kalkması gerekiyor. Bu suçun kurbanlarını dünyanın dört bir yanında binlerce en korumasız konumdaki kadın, çocuk ve erkek teşkil ediyor; yolsuzluk nedeniyle temel hizmetlere ayrılan fonların buhar olmasından en büyük zararı bu kesim görüyor.
Yolsuzluk eski bir deyişin anlamının günümüzde de geçerli olduğunu ortaya koyuyor. “Bir mıh bir nalı kurtarır” sözünde önemsenmeyen olayların nasıl beklenmedik sonuçlar doğurabildiği vurgulanır. Bir diğer deyişle bir çivi eksikliğinden bir nalın düşebileceği, bunun da bir savaşın kaybedilmesine kadar gidebileceği ifade edilir. Yolsuzluk da benzer bir zincirleme etkiye sahiptir. Ancak, yolsuzluğun ölçütü kaybedilen savaşların sayısı değil, kuşaklar boyu yaşanacak kayıp fırsatlar ve boşa çıkarılan umutlardır.
Yolsuzluğun toplumları zayıflattığı, kalkınmayı sekteye uğrattığı, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin yolsuzluğun ve rüşvetin ciddi oranda azaltılmasını öngören 16. maddesinde de vurgulanıyor. Neyse ki, artık rüzgarın terse döndüğü yönünde işaretler görüyoruz. Bu işaretlerin en çarpıcılarından birini BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi (UNCAC) teşkil ediyor. Söz konusu sözleşme hem kamu hem de özel sektörü kapsayan yolsuzlukla mücadeleye yönelik yegane evrensel, yasal aracı oluşturuyor. Sözleşme aynı zamanda yolsuzlukla ilgili yaklaşımları ve insanların yaşamlarını da değiştirmeyi hedefliyor.
Özel sektörün sözleşmeye eklenmesi büyük önem taşıyor. Hükümetler böylesine bir yükü kendi başlarına taşıyamazlar. Yakın işbirliğine büyük ihtiyaç var.
Memnuniyet verici olan şu ki özel sektörün de bu yönde ilerlediği görülüyor. İş dünyası yolsuzlukla mücadelenin herkes için kazanç olduğunu anlamış bulunuyor. Şirketler yasaların açık bir şekilde belirlendiği ve adil olarak uygulandığı yerlerde büyüyebilir. Tüm bu gelişmelere destek olmak amacıyla dört ana konuda harekete geçilmesi çağrısında bulunuyorum.
Birinci olarak ülkeler yerel seviyede UNCAC’yi güçlü kılacak yasaları hayata geçirmeliler. İkinci olarak adalet kurumlarına yolsuzluk davalarını soruşturma, kovuşturma, yargılama ve hüküm verme konusunda yetki ve bağımsızlık mutlaka verilmeli. Üçüncü olarak ise işbirliği tüm çalışmalarımızın itici gücü olmalı. Sonuncu olarak ise suç işleyerek elde edilen kazancın belirlenmesi, el konması ve iadesi konusunda bir mekanizma oluşturulmasına ihtiyaç var. Hedefimiz şunlardan oluşmalı: Kalkınmakta olan bir ülkeden çalınan mali kaynaklar yabancı bir ülke ya da vergi cenneti bir yerin bankasında kalmamalıdır. Herşey iade edilmelidir.
Ancak bunu tek başımıza yapamayız. Özel sektör bu konuda destek sağlayabilir. Özel sektör uzun süredir arzulanan eşit şartlarda iş yapılması ortamını yasalara uygun ortamda iş yapılmasına dönüştürme çabalarına devam edebilir. UNCAC bu konuda yardımcı olabilir. Sözleşmenin kapsamı ve küresel seviyedeki güvenilirliği emsalsiz özellikleridir. Yakın geçmişte insanlar yolsuzluk ve rüşveti günlük hayatlarının bir parçası olarak kabul etmişlerdi. Günümüzde bunu reddediyorlar. Ancak, yolsuzluk henüz dizginlenebilmiş değil, eğer bırakırsak yeniden ve daha şiddetli bir şekilde geri dönebilir.
Birleşmiş Milletler daha iyi yaşamlar inşa edilmesine, eşitliklerin genişletilmesine yardımcı olmayı amaçlıyor, özel sektörde dürüstlük, hesap verebilirlik ve şeffafl ık peşinde koşuyor.
Gelin adil piyasaların adaletli ülkelerde olacağını garanti altına almak için çalışmalarımızı birleştirelim.