AİHM'den Türkiye'ye orantısız güç cezası

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi polisin gösterilerde uyguladığı orantısız güç nedeniyle tazminata mahkum etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi polisin gösterilerde uyguladığı orantısız güç nedeniyle tazminata mahkum etti. AİHM, kötü muamele iddiaları karşısında etkin bir soruşturma yapılmamasının ve sorumluların cezalandırılmamasının, işkencenin, aşağılayıcı veya insanlık dışı muamelelerin tamamen yasaklanmamasının fiili olarak etkisiz kalacağı uyarısında bulundu. 
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) orantısız güç nedeniyle Türkiye'yi haksız buldu. 28 Mart 2004'te yapılan yerel seçimlerde Diyarbakır'da DEHAP'lılar polisleri oy pusulalarını çalmakla suçlayarak, durumu protesto etti. Sosyal Demokrat Halkçı Parti adına sandık görevlisi olarak çalışan Mehmet Hida Gülaydın ise gösteri sırasında çıkan olaylarda polis ile göstericiler arasında kaldı. Olaylar sırasında polis tarafından dövüldüğünü ileri süren Gülaydın, bilincini kaybedince, Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Gülaydın'a göğüs ve baş üst kısmında ödem, kaburgada kırık, sol el 4. ve 5. tarak kemiğinde kırık olduğunu belirten rapor verildi. Kötü muamele nedeniyle 21 Eylül 2004 tarihinde polisler hakkında şikayetçi olan Gülaydın'ın ifadesi, 19 Kasım'da Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı tarafından alındı. 19 Eylül 2007 tarihine kadar soruşturmadan yanıt alamayan Gülaydın'ın avukatı savcılıktan ceza soruşturmasının durumu hakkında bilgi talep etti. Savcılık, avukata soruşturmanın devam ettiğini bildirdi. Orantısız güç uygulamakla suçlanan 22 polis hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturma sonunda polisler hakkında, somut delil bulunmadığına ve olaylardan sorumlu tutulamayacaklarına karar verildi. 16 Mart 2012 tarihinde Cumhuriyet Savcısı da soruşturma dosyasında zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verdi. 
 
İnsanlık onuruna saldırı
Gülaydın'ın takipsizlik kararına yaptığı itiraz da Siverek Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Gülaydın, polislerin kötü muamelesine maruz kaldığı ve iç hukukta etkin bir başvuru yolundan yararlanamadığı gerekçesiyle davayı AİHM'in gündemine taşıdı. Davayı kabuledilebilir bulan AİHM, bir kişinin özgürlüğünden yoksun kaldığı veya daha genel olarak güvenlik güçleriyle karşı karşıya kaldığı durumlarda, fiziksel güç kullanılmasının insanlık onuruna karşı bir saldırı olduğunu belirtti. AİHM, Gülaydın'ın tıbbi muayenesi sırasında tespit edilen yaralanmalarının 28 Mart 2004 tarihinde yaşanan olaylar sırasında meydana geldiğine itiraz edilmediğini anımsattı. AİHM, kararında, “Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından da onaylanan tıbbi rapor ve olayın koşulları dikkate alındığında, kullanılan güç aşırı ve yersizdir. Bu güç kullanımı, devletin sorumluluğunu taşıdığı ve insanlık dışı bir muamele olarak değerlendirilmesi gereken nitelikte ve başvurana tartışmasız bir şekilde acı veren bir yaralanma ortaya çıkarmıştır” dedi. 
 
Şiddet uygulayan polislere dokunulmazlık kazandırıldı
Polis memurlarınca veya benzer hizmetlerdeki diğer devlet görevlilerince kötü muamelelere maruz kaldığını belirten kişiler karşısında hükümetlerin etkin bir şekilde soruşturma yapması gerektiğini belirten AİHM'in kararında, söz konusu soruşturmanın sonucunda da sorumluların tespit edilmesi ve cezalandırılması gerektiği kaydedildi. AİHM, kötü muamele iddiaları karşısında etkin bir soruşturma yapılmaması ve sorumluların cezalandırılmamasının, işkencenin, aşağılayıcı veya insanlık dışı muamelelerin tamamen yasaklanmasını fiili olarak etkisiz bırakacağı uyarısında bulundu. Ceza verilmemesinin işkence veya kötü muamele yapan devlet görevlilerine, neredeyse tam bir dokunulmazlık içine sokacağına dikkat çeken AİHM, bu durumun kamuoyunun güveninin sağlanması ve hukuk devletine inanması konusunda önemli olduğunu vurguladı. AİHM, somut olayda soruşturmanın yürütülmesinde gerektiği gibi hızlı davranılmadığını ve özen gösterilmediğini ifade ederek Gülaydın'a şiddet uygulayan polislere tam bir dokunulmazlık kazandırıldığını belirtti. AİHM, Gülaydın'a manevi tazminat olarak 15 bin Euro, yaptığı masraf ve giderler için de 500 Euro ödenmesinin uygun olduğuna karar verdi.