Akıncı Üssü davasında 28'inci celse tamamlandı

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanığın yargılandığı davanın 28'inci sona erdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanığın yargılandığı davanın 28'inci celsesi tamamlandı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ve gaziler ile şehit yakınları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski yüzbaşı Orhan Kahraman, 4. Ana Jet Üs Komutanlığında 9 yıldır uçak bakım teknisyeni olarak görev yaptığını, son iki yıldır Uçak Mühimmat ve Teçhizat Bakım Komutanlığı görevini yürüttüğünü belirtti.

Kahraman, darbe girişimi ve FETÖ ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, aksine haberdar olduktan sonra girişimin karşısında durduğunu ve bu yönde faaliyetlerde bulunduğunu öne sürdü.

Kendisine bağlı birimlerin, mühimmatı uçuş hattına göndermekten sorumlu olduğunu belirten Kahraman, "Mühimmat hazırlarken uçakların nereye, nasıl harekat düzenleyeceğini bilmeyiz. Sadece talepleri karşılarız. Uçuş hattına gönderdikten sonra mühimmatın sorumluluğu bizden çıkar." dedi.

15 Temmuz 2016 sabahı normal mesaisine başladığını aktaran Kahraman, cephanelik bölgesinde uçaklara mühimmat yükleme hazırlığı olduğunu gördüğünü, hazırlığın nedenini sorduğunda, davanın sanıklarından eski binbaşı Ersin Eryiğit'in 14 Temmuz 2016 günü gece saatlerinde bu emri verdiğini öğrendiğini söyledi.

Kahraman, mühimmat doldurma emrinin "terörle mücadele harekatı yapılacağı" gerekçesiyle verildiğini, Eryiğit'in de emri davanın sanıklarından eski Akıncı Üs Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim'den aldığını öğrendiğini belirtti. İddianamede belirtilenin aksine, emir doğrultusunda uçaklara mühimmat yüklenme işlemlerini takip ettiğini öne süren Kahraman, darbe girişimini Başbakan Binali Yıldırım'ın televizyonlardaki açıklamasıyla öğrendiğini, girişimi öğrendikten sonra uçaklara cephane vermeme kararı aldıklarını savundu.

Kahraman, emrindeki askerleri aradığını, mühimmat verilmemesi doğrultusunda uyarılarda bulunduğunu ileri sürerek, "Saat 22.30 sularında gazino bölümüne gittiğimde televizyon açıktı. Darbe teşebbüsü olduğunu burada öğrendim. Hemen bakım komutanı binbaşı Ersin Eryiğit'in yanına gittim. Ne yapacağımızı konuştuk. Bundan sonra uçaklara yükleme yapılmaması, cephane verilmemesi kararı aldık. Hüseyin Ünübol başçavuşu aradım ve bundan sonra kimseye mühimmat vermemesi, çok zorlarlarsa yazılı emir istemesi, silahla tehdit ederlerse canlarını korumalarını ancak hiç olmazsa işi yavaşlatmalarını talimat olarak verdim." dedi.

"Terörle mücadele harekatı denilerek kandırıldık"

Sanıklardan eski pilot yarbay Mustafa Azimetli'nin silahlı kişilerle sorumlu olduğu birime gelip yakıt talep ettiğini, ardından Diyarbakır'dan gelen uçakları hazırlamalarının istendiğini dile getiren Kahraman, bu talepleri çeşitli gerekçelerle yerine getirmediklerini öne sürdü.

Kahraman, saat 02.00 sıralarında o dönemde albay rütbesinde olan daha sonra tuğgeneral rütbesine terfi eden Murat Islıoğlu'nun görev yaptığı birimi telefonla arayarak, "Kimden emir alıyorsunuz?" diye sorduğunu anlatan Kahraman, şöyle devam etti:

"Ben de 'Komutanım kimseden emir almıyoruz, bekliyoruz.' dedim. 'Oğlum, ben sizinle aynı taraftayım, devletin tarafındayım, dostum, düşman değilim.' deyince kendisine inandım ve can güvenliğimizin tehlikede olduğunu söyledim. Ona 'Filo'yu arayın, bu uçuşları durdursunlar.' dedim. Filo'nun numarasını bilip bilmediğimi sordu. Numarayı ona ilettim. Bir müddet sonra beni aradı ve 'Filo uçmuş, hiçbir şeyi dinlemiyorlar' dedi. Ben de buradan kurtulmak istediğimizi, eve gitmek istediğimizi söyledim. Bana, 'Tamam oğlum, dayanın oraya operasyon yapılacak.' dedi."

15 Temmuz darbe girişimi gecesi sadece sicil amirinden emir aldığını savunan Kahraman, "Kendi işimden başka da bir emir almadım, bir iş yapmadım. Terörle mücadele harekatı denilerek kandırıldık. Terörle mücadele harekatı olmadığını anladığım andan itibaren bunun karşısında oldum. FETÖ ile hiçbir ilgim, alakam yoktur. ByLock kullanmadım, kimseye himmet vermedim, kazandığım zaten anca bana yetiyor. FETÖ'cü değilim, aksine FETÖ mağduruyum. Halkımızı şehit eden FETÖ mensuplarının en ağır cezalar almalarını yürekten istiyorum. Suçsuzum, tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

Çapraz sorgu

Savunmanın ardından çapraz sorguya alınan Kahraman, uçaklara havadan havaya atılan füzelerin yüklenmesine ilişkin bir soru üzerine, "Bu füzeler uçaklar kalkmadan istendi. Silahçılar istemiştir. '143. hat 2 füze istiyor' dediler. Komutana sordum. 'Verin' dedi. Bu füzeler arıza için istendi. Füzeler normal bombalar gibi değildir. Bazen füzeyi takarsın sistemi kontrol edersin. Bu füzelerin bu amaçla kullanıldığını düşünüyorum." dedi.

Kahraman, "Terörle mücadele harekatı için hazırlık yaptığınızı söylemiştiniz. Uçaklara havadan havaya füze yüklenmesi böyle bir harekat için normal mi? Bundan şüphe duymadınız mı?" sorusuna karşılık, "Hayır, ben uçakların nereye gideceğini bilemem. Bu uçaklar yurt dışına gidecekmiş gibi hazırlandı. Bir uçak harekata giderken nasıl hazırlanması gerekiyorsa o şekilde hazırlandı." diye konuştu.

Silahları zorla taşıtmışlar

15 Temmuz'da Akıncı 4. Ana Jet Üs komutanlığında ikmal tabur komutanlığında depo astsubay çavuş olarak görevli olan Cemal Tazesavaş da savunmasında suçlamaları kabul etmedi.

Darbe girişiminin olduğu gün henüz 5 aylık sözleşmeli bir astsubay olduğunu ifade eden Tazesavaş, o gece nöbetçi olduğu için Akıncı Üssü'nde bulunduğunu söyledi.

İkmal Tabur Komutanlığında Astsubay Melih Yılmaz ile birlikte nöbetçiyken yanlarına gelen kursiyer teğmenlerin zoruyla 143. filoya bir grup silah ve mühimmat taşıdıklarını iddia eden Tazesavaş, daha sonra nöbet yerine geçip beklediklerini, sabah olduğunda da nizamiyeden çıktıklarını anlattı.

Tazesavaş, içinde Melih Yılmaz'ın bulunduğu aracıyla çıkış yaptığını, polisin durdurduğunu, arama yapıp bıraktığını belirterek, 1 Ağustos'ta gözaltına alınıp tutuklandığını anlattı.

FETÖ ile bir bağının bulunmadığını savunan Tazesavaş, hiçbir toplantısına da katılmadığını iddia etti.

Tazesavaş, tahliye talebinde bulundu.