Aksaray oto yedek parça bölgesi servis hizmetine yöneliyor

Ufuk GERGERLİOĞLU

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Geçen hafta, TOBB'un öncülüğünde başlatılan "kriz varsa çare de var" çağrısı ile ilgili genel bir değerlendirmeyi sizlerle paylaşmıştım. O yazımda, yapılan bu çağrının, bir milat olabileceğine dikkat çekmiş ve çağrının başarısı için görüşlerimi ifade etmiştim. Bu süreçte, bölge ziyaretlerini de aksatmadan sürdürmeye devam ettim. Yaptığım ziyaretlerde, çağrının olumlu etkilerini gördüğümü pek söyleyemem. Fakat bu kadar kısa zamanda da iyi bir sonuç beklemek yanıltıcı olur. Önümüzdeki haftalarda, sizlere, seferberliğin etkileriyle ilgili daha net bir şeyler söyleyebileceğimi tahmin ediyorum. 

Üretici olmadan, güçlü olunamıyor

Bu hafta ki yazımda sizleri, otomotiv yedek parça sektörünün lokomotifi olan bir bölgeye götürmek istiyorum. Aksaray ile Yenikapı arasına sıkışmış olan bu bölge, bugünlerde büyük değişimlere sahne oluyor. Özellikle Metro'nun varlığı, bu değişimin en önemli ayağını oluşturmakta. Aksaray-Yenikapı hattında meydana gelen büyük değişimden olumsuz etkilenen bölge esnafı, kendine yeni bir yer arıyor ve bir takım girişimlerde bulunuyor. 

Bölge esnaflarından olan Melek Filtre AŞ'nin sahibi Ekrem Gürler, kendi piyasalarında büyük bir değişimin yaşandığının altını çiziyor ve ekliyor: "Buradaki işletmelerimizin çoğu, yakın zamana kadar dünyanın çeşitli ülkelerine önemli ölçüde ihracat yapmaktaydılar. Fakat küresel krize paralel olarak işlerde önemli ölçüde düşmeler yaşandı. Bu inişin en büyük sebebi ise bölgemizde tamamen Çin mallarına dayalı bir modelinin benimsenmiş olmasıdır. Örneğin; birçok işletme, üç sene öncesine kadar, ihraç ürünlerini Konya'daki üretim tesislerinde ürettiriyordu. Şimdi ise her şey Çin'den geliyor. İlk bakışta, Çin'den mal getirilmesi karlı gibi görünüyor. Fakat böyle bir durumda, hiçbir şeye hiçbir şekilde müdahale etme şansınız kalmıyor. Üretici olmadan, güçlü olunamıyor."

Ekrem Gürler'in ifadeleri, ülkemizin son dönemde yaşadığı en önemli problemlerden birini ortaya koyuyor. Sadece bu sektörde değil hemen hemen tüm sektörlerde Çin'e yöneliş söz konusu. İSTOÇ'ta bir oyuncak imalatçısını ziyaret etmiştim. Kendisi bana, üretimde yaşadıkları sıkıntıları ve Çin tehdidini somut örneklerle tek tek izah etmiş ve Oyuncakçılar Odası'na bağlı yüzlerce oyuncakçının üretimi bırakarak ithalata yöneldiğini belirtmişti. Bu üretici esnafımız, ayakta durabilmek adına çok büyük mücadeleler verdiğini ve dayanma güçlerinin de artık kalmadığını üzülerek ifade etmişti.  

Ülke gelişiminin en önemli göstergesi "üretim"dir. Tabii ki üretim denilince sadece mal üretimi akla gelmemelidir. Hizmet üretimi de bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir. Hatta bugün için hizmet üretimi, mal üretiminden daha önemli hale gelmeye başladı. Bunun en basit örneğini, General Motors-Microsoft ilişkisinde görebiliriz. Bundan 20 sene öncesine kadar şirket değerleri sıralamasında ilk sıralarda bulunan General Motors bugünlerde çok zor günler yaşıyor. Hizmet sektöründe bir dev olan Microsoft ise her geçen gün değerleniyor. Eğer mal üretiminde bazı sektörlerde daralma ve problem yaşanıyorsa mutlaka bu sektörlerde hizmet faaliyetleri ön plana çıkarılmalıdır. Dolayısıyla her alanda hizmet sektörü teşvik edilmelidir. Bunun yanında mal üretimi yapanlar da "Ben bu işin hizmet ayağında hangi stratejileri üretebilirim" diye düşünmelidir. Böylece, Çin tehdit ve baskısının kısmen önüne geçilmiş olur.  

Otomotiv yedek parça sektöründe de hizmet olgusu pekala ön plana çıkartılabilir. Bölgedeki bir çok esnaf, sektörde kârların azaldığının ve sektörün birtakım sebeplerden dolayı daraldığının farkında. Servis sistemlerini güçlendirmeye çalışan esnaf sayısı da az değil. Servis sistemlerini güçlendirmek ve desteklemek elbette ki  önemli bir yatırım işi. Fakat bu yatırımın karşılığında, mal ticaretinden daha istikrarlı bir getiri elde edilebilir.

Bölgedeki diğer bir ziyaret noktamız ise Met-Part Automotive Equipment işletmesi oldu. Firma yetkili Metin Dursun, durgunluğu aşmak adına hep kendilerinin bir şeyler yapmaya çalıştığını, yetkililerin, ellerini taşın altına sokmak istemediklerini açık bir dille ifade etti ve ekledi: "Bu piyasanın ilk oluşum noktası bavul ticaretine dayanır. Uzunca bir süre ilişkiler, bu ticaret anlayışı içinde devam etti. Derken mal temin ettiğimiz ülkeler, ticaret alanında yeni kural ve sistemler oluşturdular. Böylece bizim ihracatımız da resmi bir hal almaya başladı. Resmi ilişkilerin başladığı ilk dönemlerde, yetkililerimiz bizim önümüzü açmak için büyük çaba sarf etti. Ama aynı çaba istikrarlı bir biçimde sürmedi. Sonraları hep kendi çabalarımızla bir şeyler yapma gayretine girdik. Böyle olmamalıydı. Bunun yanında esnafımızın yüklendiği ağır sorumluluklar da var. Bir şanzıman yağından ÖTV diye bir vergi alınır mı? Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir uygulama var, sorarım size. Ciddi anlamda sermayelerimizin azaldığı ve cepten yediğimiz bir dönemdeyiz. Yetkililerimizden hem yer anlamında hem de diğer konularda destek bekliyoruz."

Devlet "Tahsili yapılamayan çekler,  KDV alacağımdan düşse"

Metin Dursun gibi yüz binlerce işletmemiz, yetkililerden birçok konuda yardım beklemekte. Aslında esnaflarımız kendi işlerinin sağlıklı bir biçimde yürüyebileceği bir ortam arzuluyor. Geçen hafta sonu Tahtakale piyasasındaydım. Tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir firmamızı ziyaret ettim. Firma sahibi, sohbet sırasında bana: "Sattığım her ürüne fatura kesiyorum. Aldığım ürün ve hizmetler, kumaş dışında yüzde 18 KDV'ye tabii. Her ürüne fatura kesmeme rağmen, sürekli olarak devletten alacağım KDV yükseliyor. Devletimiz, tahsilini yapamadığım çekleri,  KDV alacağımdan düşse ne iyi olur" dedi. 

Özellikle bugünlerde devletimiz, işletmeler lehine birtakım farklı kararlar verebilir. Böyle bir girişim esnafa hem moral hem de kolaylık sağlar. Türk Ticaret Kanunu'nda mağdur esnaf ve işletmeler lehine bir çok madde yeniden düzenlendi. Çalışmalar hali hazırda devam ediyor. Bir takım çabaların olmadığını söylemek elbette yanlış olur. Fakat bir takım kural ve yönetmelikler, ticaret hayatına daha hızlı geçse çok iyi olacak.

"Dur bakalım! fiyatlar nereye kadar düşecek"

Diğer bir ziyaret noktamız da Bonzai Tekeler Oto Aksesuarları işletmesi oldu. Firma yetkilisi Mustafa Teke, perakende sektöründe bir aya yakın bir süredir iyimser bir havanın hakim olduğunu ifade etti ve ekledi: "Toptan ve yurtdışı piyasalarda bir durulmanın olduğu doğru. Fakat perakendede bir süredir hareket gözleniyor. Perakende sektöründeki hareket, işletme masraflarının karşılanması anlamında önemli. Müşteriler, özellikle Ucuz ve kaliteli mal satanları tercih ediyor. Bu noktadaki tek sorun, serbest piyasa varlığının kötüye kullanılması. Bakıyorsunuz bir esnaf, yarın kirayı yatıracağım diye malı maliyetine veriyor. Tabii ki bir şey diyemiyorsunuz. Böyle olunca da piyasa alt üst oluyor."

Mustafa Teke'nin ifade ettiği sorun, bugün Türkiye'nin tüm bölgelerinde yaşanıyor. Herkes istediği ürünü istediği fiyattan satıyor. Böyle bir ortamda tüketiciler de hangi fiyatın doğru olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Özellikle bugün, müşterilerin "Dur bakalım! fiyatlar nereye kadar düşecek" demesi de bundan kaynaklanıyor. Aslında çoğu sektörde fiyatlar dibe vurdu. Ama müşteri buna inanmıyor ve deyim yerindeyse yoğurdu üfleyerek yiyiyor. Devlet, tüketici ve esnafın korunması adına, geçici de olsa, fiyatlara bir sınırlandırma getirmelidir. 

Bir başka ziyaret noktamız ise Japon ve Alman oto yedek parçası satan Karakaşlar Ltd. Şti. oldu. Firma yetkilisi Kamuran Karakaş, geçen sene %70 dış piyasa, %30 iç piyasaya mal temin ettiklerini, bu sene ise bu rakamların neredeyse tam tersine döndüğünü ifade etti. Özellikle iç piyasada hareketlenmenin devam etmesinin şart olduğunu vurgulayan Karakaş, bölgede acilen otopark konusunun çözüme kavuşturulması gerektiğini de belirtti.