Amasra'da yapılacak termik santral için ÇED dosyası hazırlandı
Hattat Holding tarafından yapılması düşünülen 1 milyar 407 milyon euroluk termik santral projesi için ÇED başvuru dosyası hazırlandı
AMASRA - Bartın'ın Amasra ilçesinde Hattat Holding tarafından yapılması düşünülen 1 milyar 407 milyon euroluk termik santral projesi için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvuru dosyası hazırlandı.
Liman ile santrale yakıt sağlayan maden ve kireç taşı sahalarının da yer aldığı proje doğrultusunda, pülverize kazan teknolojisiyle Gömü ve Tarlaağzı köylerini kapsayan alana 660x4 megavat kurulu güçte santral yapılması planlanıyor.
Bartın Valiliği'nin internet sitesinde yayımlanan Termik Santral Entegre Projesi ÇED Başvuru Dosyası'nda, Amasra'daki Gömü ve Tarlaağzı köyü sınırları içerisinde bölgenin kömür rezervleri kullanılarak 660x4 megavat kurulu güçte termik santral inşa edilmesinin planlandığı belirtildi.
Türkiye'de kişi başına düşen elektrik enerjisi tüketiminin oldukça düşük seviyede olduğunun gözlendiği anlatılan dosyada, şunlar kaydedildi:
"Ülkenin genel enerji talebi 90 milyon ton petrol eşdeğeridir. Türkiye başta petrol ve doğal gaz olmak üzere yüzde 72 oranında dışa bağımlıdır. 2005'te enerji ithalatı faturası 18 milyar dolardır. Ülkemizde elektrik enerjisi üretiminde kullanılan kömürü ve doğal gazı mukayese ettiğimizde bir ton kömürün değeri 50,02 dolarken, bu rakamın doğal gazdaki eş değeri 128,8 dolardır. Kömürü kullanarak elektrik enerjisi üretiminde dünya standartlarını yakalayabilmek için yüzde 235 üretim artışı yapılması gerekmektedir. Kurulacak santralde kullanılacak kömür miktarı saatte 932 ton, kireç taşı da saatte 65 ton olacaktır. Santralin çalışma süresi yılda 7 bin saat, lisans süresi olarak da 49 yıl öngörülmektedir. Tesiste üretilecek enerji, dış kaynaklara bağımlılığı da azaltacaktır."
Dosyada, santralın işletilmesi sırasında yakma sonucunda oluşan küllerin, piyasada mevcut hazır beton üretim tesislerine, çimento fabrikalarına, alçı taşının ise susuzlaştırılarak alçıpan üretimi yapan tesislere satılacağı kaydedildi.
Kireç taşı sahasında 400, santralde 800 kişiye istihdam
Proje kapsamında 60 bin DWT kapasitesindeki gemilere hizmet verebilecek korunaklı liman yapılacağı belirtilen ÇED Başvuru Dosyası'nda, şu bilgilere yer verildi:
"ÇED sürecinde yapılacak araştırmalar sonucunda santral alanı, destek üniteleri, kül depolama tesisi ve liman alanı yerlerine net karar verilecektir. Proje bölgesinde özel mülkiyet tarım arazileri, maliye hazinesi, kadastro harici (orman) alanlar yer almaktadır. Termik santral arazi hazırlık ve inşaat aşamasında; hafriyat ve saha hazırla işlemlerinde 150, ünitelerin inşaatında (liman dahil) 1000, makine ve ekipmanların montajında 1000 ve maden sahaları için 350 kişi çalışacaktır. Projenin işletme aşamasında ise kömür yer altı işletme ve kireç taşı sahasında 400, santralde de 800 kişinin istihdamı öngörülmektedir."
Yer seçimi
Dosyada, herhangi enerji santrali için yer seçimi yapılırken yatırımın fizibilitesi açısından seçilecek yerin ham madde kaynaklarına mesafesinin önem taşıdığı anlatılarak, şöyle devam edildi:
"Enerji santralinde kullanılacak ham maddenin nakliyesi en önemli işletme maliyetlerinin başında gelmektedir. Projede ana yakıt olarak Batı Karadeniz Bölge kömürleri kullanılacaktır. Yer seçiminde ham madde kaynağına ve ulaşım sistemine göre konum, hakim rüzgar yönü, topoğrafik koşullar, ham su temini imkanı, kül depolama sahası olanakları, arazi mülkiyet durumu ve enerji iletim sistemine bağlanma durumu gibi unsurlar dikkate alınmıştır."
Çevresel etkiler konusunda "en kötü hal senaryoları" göz önünde bulundurularak ÇED raporu hazırlanacağı belirtilen dosyada, şunlar kaydedildi:
"Halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenecek tarihte halkın katılım toplantısı yapılacaktır. Toplantılar, projeden en çok etkilenecekler ile tüm vatandaşların kolayca ulaşabileceği yerleşim yerinde yapılacaktır."
Dosyada, projeden kaynaklanan özellikle çevresel kirlilik yaratacak hava, gürültü, su ve toprak kirliliklerinin ilgili yönetmelikte belirlenen sınır değerlerinin altında kalmasının taahhüt edildiği bildirildi.