”Anayasal kurumları şekillendirme mücadelesi başlatıldı”
CHP lideri Baykal, "Türkiye'nin tümüne kumanda edebileceklerini zannediyorlarsa bunun böyle olmadığını çok yakın bir gelecekte öğrenecekler'' dedi
TBMM - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, birilerinin 'meydan şimdi benim meydanım istediğimi yaparım' diye temel anayasal kurumları kendi kafasına göre şekillendirme mücadelesi başlattığını ileri sürerek, ''Bu gidişin sonunda birileri, amaçlarına ulaşabileceklerini ve Türkiye'nin tarihsel birikimini, Cumhuriyet kültürünü, hukuk devleti birikimini sindirebileceklerini, Türkiye'nin tümüne kumanda edebileceklerini zannediyorlarsa bunun böyle olmadığını çok yakın bir gelecekte öğrenecekler'' dedi.
Baykal, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'de, hiçbir demokratik hukuk devletinde görülmeyen olayların yaşandığını ve bunlara yönelik önlem alınmadığını savunan Baykal, ülkenin ''derin bir bunalıma doğru sürüklendiğini'' söyledi.
''Bu bunalımın temelinde hiç şüphe yok ki bir anayasal hazımsızlık, bir anayasal çatışma var'' diyen Baykal, ''Türkiye'nin bir korku toplumu haline dönüştürüldüğünü savundu.
Deniz Baykal, şöyle devam etti:
''Bütün bunların altında Türkiye'yi hazmedemeyen, Türkiye'nin anayasal kimliğini, Cumhuriyet birikimini, demokrasi ve hukuk devleti kazanımlarını içine sindirip onun gereğini yapamayan, yapmadığı bazen Anayasa Mahkemesi kararıyla ortaya çıkan ve her aşamada bu çelişkilerine tanık olduğumuz bir iktidarın iş başında oluşunun yol açtığı gerginlikler, çatışmalar, kopuşlar her gün önümüze geliyor. Bu böyle gitmez. Böyle bir ülke olmaz. Bu tablo kabul edilemez. Bu tablo karşısında kimsenin yapabileceği bir şey yok diye devam etmek,Türkiye'yi çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakma sonucunu doğurur.
Böyle bir tatsız gidiş var. Meydanı boş buldu birileri, daha doğrusu meydanı boşalttı... Medyadan boşalttı, yargıdan boşalttı, sivil toplum örgütlerinden, sendikalardan, üniversitelerden boşalttı, basını, televizyonu susturdu, 'meydan şimdi benim meydanım istediğimi yaparım' diye önünde kalan temel anayasal kurumlar hangileri ise onları da şimdi kendi kafasına göre şekillendirme mücadelesini resmen açtı. Yaşanan budur ama bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bu gidişten kimseye yarar çıkmaz. Bu gidişin sonunda birileri amaçlarına ulaşabileceklerini ve Türkiye'yi, Türkiye'nin tarihsel birikimin, Cumhuriyet kültürünü, hukuk devleti birikimini sindirebileceklerini, Türkiye'nin tümüne kumanda edebileceklerini zannediyorlarsa bunun böyle olmadığını çok yakın bir gelecekte öğrenecekler.''
Türkiye'nin, gelişen demokrasi birikimi ve kültürünün, böyle olaylar karşısında esnek davranma, hoşgörü gösterme düzeyini yükselttiğini ifade eden Baykal, ''Ama tolerans seviyesindeki bu yükseklik kimseyi yanıltmamalıdır'' dedi.
"Yasal da değil, hukuki de değil"
CHP Lideri Baykal, telefon dinleme krizinin de bundan bir farkının bulunmadığını ifade etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısını, başsavcı yardımcılarının dinlediğini kaydeden Baykal, bunların nereden güç aldığını sordu.
Dinlemelerin yasal olup olmadığı tartışmalarına işaret eden Baykal, "Yasal da değil, hukuki de değil. Çünkü yasal dinlemenin sınırları, şartları ve çerçevesi dinleme öncesi yapılması gerekenler ile dinleme sonrası yapılması gerekenlerin, hiçbir olayda uygulandığına dair elimizde tek bir örnek yok. Afaki 'mahkeme kararı' denilerek, yasal mı oluyor?" diye konuştu.
Baykal, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurulduğunu, Başkanı doğrudan Başbakanın atadığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Niye böyle bir sistem kuruldu? Bunun altında yatan ihtiyaç çok açık: Birileri devletin temel kurumlarıyla hesaplaşmanın dosyasını oluşturmaya çalışıyor. Aydınlarla ilgili yapıyor, Ergenekon davası budur. 70 bin kişi dinleyen, istediği 70 bin kişiyi de ona ekleyebilecek olan bir yetkiyi kullanan otorite, demokratik sayılabilir mi, böyle bir ülkede hukuk devletinin işlediği söylenebilir mi?
Bu büyük bir çatışmadır. Anayasa Mahkemesi, AKP, laikliğe karşı eylemlerin odağı diye karar aldı. Bu hüküm, anayasal sistemimizin özü, temeli. Laik bir anayasaya sahibiz. Yargımız da Silahlı Kuvvetlerimiz de laik. En azından öyleydi, öyle olması öngörülmüştü. Türkiye'de temel kurumların bu niteliğini ortadan kaldıracak, laik olmadığı Anayasa Mahkemesi hükmüne bağlanmış olan iktidara uygun yargı, Silahlı Kuvvetler oluşturmak, laiklik özelliğini unutmuş kurumlar haline dönüştürmek için altyapı hazırlandı. Bu yasa çıkarıldı, işletildi, bilgiler toparlandı, davalar açıldı. Şimdi bu süreç işliyor."