Antalya'nın teknokent avantajı
Dr. İsmail KASAP / Antalya Teknokent AŞ Genel Müdürü
Turizm güzellikleri ve tesisleri ile marka bir bölge ve çekim merkezi olan Antalya, tekno bir kent olma yolunda gelişmesine devam ediyor. Ulaşım, enerji ve çevre yatırımlarıyla, sahip olduğu büyük turizmle ve tarım potansiyelinin marka ürün ve sistemler üretmesiyle Antalya, ülkemizin döviz matbaası olmaya devam edecek. Tarımdan gelen ekonomik alışkanlıklarla bir yıl vadeli düşünmeye alışmış iş dünyamız, kriz dönemlerinde avantaja sağlayabilir. Son krizde de bütün belirsizlik ve çizilen olumsuz tablolara rağmen 2009 yılında ekonomi büyüyecektir. Antalya, etkisinden kolayca kurtulmayı beklemediğimiz 2008 küresel krizin etkilerini fırsat tepkilerine dönüştürüp döviz basmanın faydasını görecektir. Bu dövizler şimdilerde Avrupa'da, Amerika'da buharlaşan paraların yerini alsın diye para matbaalarını 24 saat çalıştırarak basılan dövizlerden çok farklı inanın... Yüzde 100 gerçek döviz. Enflasyonun kuluçkası değil.
Krizin fırsat tepkileri dedik: Bunların başında yerel iş potansiyelinin, krizden kurtulmak isteyen dünyanın çabaları ile doğru orantılı olarak, daha uzun vadeli düşünme anlayışı kazanması geliyor. Başka bir fırsat da azalmasını beklediğimiz ulaşım ve enerji fiyatlarını değerlendirerek, ihtiyaç duyulan teknolojileri geliştirmek için yerel, ulusal ve uluslararası işbirlikleri yapmak. Bu anlamda kentimiz, turist çekmede gösterdiği başarıyı yabancı ve yerli teknoloji yatırımcılarını çekmede de gösterecektir kanaatimce. Marka bir şehre yakışan marka ürünler ve sistemler geliştirmek için ciddi bir zemin ve çevremiz var. İş dünyamızın Akdeniz Üniversitesi ile birlikte küresel krize aldırmadan düzenlediği Girişimcilik ve İnovasyon Haftası, Antalya'nın sunduğu pervasız bir fırsat gibi duruyor 2009'a girerken.
Üniversite büyüdükçe araştırma yönü ağırlık kazanıyor, bilim ve iş dünyasının işbirliği artıyor. Dünyadaki icatların büyük bir çoğunluğu bilimsel araştırmalardan çıkıyor artık. Bu demektir ki, turisti ağırlayıp döviz kazanmak için kullanacağımız teknolojileri, sistemleri, malzemeleri ve daha ne varsa bölgemize özgü geliştirme fırsatları bulacağız ve turistlerin dilinde küresel pazara sunacağız. Turist gelip turist gitmemeli insanlar bu şehirden. Cüzdanında döviz, çantasında proje getirip, teknolojik ürün götürmeli. Ev götürmeli, yat götürmeli, güneş götürmeli, rüzgar götürmeli, tohum götürmeli ve dahası Noel babaya gelip Yunus'u Mevlana'yı da götürmeli gönlünde.
4691 ve 5476 sayılı yasalarla Türkiye'de AR-GE yapanlara teşvik ötesi imkanlar sunuluyor. Bunu, yerli ve yabancı tanışlarımıza anlatmak gerek. Küresel de olsa krizin kime kazandırıp kime kaybettireceğini tartışmak yerine, 'Ben işimde ne yenilik yapabilirim, kiminle işbirliğine gidebilirim' demeliyiz. İşbirliği için kimler mi var? 10 milyon turist, 172 millet var. 5 bin işletme var. Büyük bir üniversite ve bünyesinde 2 milyon metrekare teknoloji geliştirme alanı var. Kişi başına düşen 2 metrekare var. Şu andaki kapalı alanı bin 500 metrekare olan Antalya Teknokenti'nden görünen manzara bu...