Arınç'tan 'muhtıra' açıklaması
Bülent Arınç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in "Ulusal Mutabakat" önerisiyle ilgili yaptığı "muhtıra" yorumunun maksatlı yanlış değerlendirildiğini söyledi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in "Ulusal Mutabakat" önerisiyle ilgili yaptığı "muhtıra" değerlendirmesinin bazı siyasiler ve gazeteciler tarafından maksatlı yanlış değerlendirildiğini belirterek, "Ben sivil anlamında bir muhtıradan başka kelimeleri de yanına koymak suretiyle bahsediyorum. Bu kelime zenginliğini akla getirmek varken niçin bunun AK Parti dönemi öncesinde yaşanan 12 Mart gibi, bir başka zamandaki gibi Genelkurmay Başkanı'nın veya kuvvet komutanlarının 'ayağını denk al hükümet, istifa et' şeklindeki açıklamaları akla geliyor. Bunun bir de sivil anlamının olması gerekmez mi? Muhtıranın sivil anlamı da hatırlatmak demektir" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti Genel Merkezi'nden ayrılırken, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Arınç, pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in teröre karşı açıkladığı "Ulusal Mutabakat" metniyle ilgili "muhtıra" değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:
"Pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra açıklama yaparken arkadaşlar, o sabah sayın Meclis Başkanı'nın kamuoyuna açıkladığı bir mutabakat metninden bahsettiler ve bu konuda benim görüşümü istediler. Ben ne söylediysem zaten canlı yayında yayınlandı onu tekrar etmeyeceğim ama bu konu üzerinde cehalet kokan bazı açıklamalar yapıldı. Bazı yanlış anlamalar ortaya konuldu. Bu sebeple herhalde bugün bu konuda bir açıklama yapmama ihtiyaç oldu. O günkü konuşmama tekrar dikkat ettim. Sizler de herhalde hem canlı yayından hem de Ajans metninden bunları dikkatle okumuşsunuzdur."
Muhtırayı duyunca tüyleri diken diken oldu
Muhtırayı duyunca tüyleri diken diken oldu
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı değerlendirmede TBMM Başkanı Çiçek'in, "mutabakat açıklaması" şeklinde ortaya koyduğu konuya, 'bildiri', 'açıklama', 'mutabakat metni' ve bir kez de 'muhtıra' ifadelerini kullandığını hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Türkiye'de muhtıra denildiği zaman AK Parti iktidarı öncesinde askerlerin hükümete karşı verdiği o yazılı metin akla geliyor. Rus bilgini Pavlov, şartlı refleks isimli düşüncesinde ne kadar haklı olduğunu göstermek istese, Türkiye'de bu yaşadığımız olayı örnek gösterirdi. Çünkü benim o kadar kelime içinde bir defa 'muhtıra' kelimesini kullanmam adeta birilerine geçmişte yaşananları hatırlattı ve hemen bunun muhtıra olarak askeri anlamını ortaya koyacak açıklamalar yaptı. Adeta şu oldu... Şartlanmışlık o kadar kötü birşey ki benim muhtıra sözünü söylemem birilerini esas duruşa geçirdi. Türkiye'de bir kısım siyasetçiler, bir kısım gazeteciler, sizleri tenzih ediyorum. Sizler bu konuları bilecek kadar akıllı insanlarsınız. 'Muhtırayı duyunca tüyleri diken diken oldu. Duyunca esas duruşa geçtiler ve sağa bakarak selam vermeye başladılar."
Muhtıranın sivil anlamı da 'hatırlatmak' demektir
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben sivil anlamında bir muhtıradan başka kelimeleri de yanına koymak suretiyle bahsediyorum. Bu kelime zenginliğini akla getirmek varken niçin bunun AK Parti dönemi öncesinde yaşanan 12 Mart gibi, bir başka zamandaki gibi Genelkurmay Başkanı'nın veya kuvvet komutanlarının 'ayağını denk al hükümet, istifa et' şeklindeki açıklamaları akla geliyor. Türkiye artık demokratikleşti. Bunun bir de sivil anlamının olması gerekmez mi? Muhtıranın sivil anlamı da 'hatırlatmak' demektir. Nasıl bildiri Türkçeyse, nasıl açıklama Türkçeyse, nasıl mutabakat metni Türkçeyle muhtıra da hatırlatmak anlamında Türkçedir ama zihinlere öylesine yerleşmiş ki askeri anlamda verilen muhtıralar veya siyasi anlamda verilen muhtıralar, bizimkiler hazırola geçmek durumunda kendilerini mecbur hissettiler. Bu bir cehalettir. Bu cehaleti deşifre etmek istiyorum."
Zarfa koymaya, zarfın üzerine de adres yazmaya ihtiyaç var
Zarfa koymaya, zarfın üzerine de adres yazmaya ihtiyaç var
TBMM Başkanı Çiçek'in sivil bir şahsiyet olduğuna da dikkati çeken Başbakan Yardımcısı Arınç, açıklamasına şöyle devam etti:
"Millet iradesinin tecelli ettiği Parlamento'nun Başkanı'dır. Ona 'muhtıra' kelimesini kullanmanın elbette bir siyasi anlamı olmadığını kendileri bilir. Çünkü o da zengin bir Türkçeyle konuşur. Meclis Başkanı bizim yabancımız değil; partimizin kurucusu. Her hükümette kabinede görev almış bir arkadaşımız ve hak ederek TBMM Başkanlığı görevini de yapıyor. Şahsi yakınlıklarımızın ötesinde, düşünce, fikir, irade açıklaması bakımından birbirimizden çok farklı olduğumuzu kimse söyleyemez. Ancak sayın Meclis Başkanı şunu yapmış: Bir mutabakat açıklaması yapmış. Ben şuna benzettim. Bir mektup yazılmış ama bu mektup kime gönderilecek. Bunun için bir zarfa koymaya ihtiyaç var; zarfın üzerine de adres yazmaya ihtiyaç var."
Meclis Başkanı Çiçek'in kaleme aldığı metnin 10. maddesinin siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarını hedef aldığına işaret eden Arınç, "Ulusal Mutabakat Metni"nin hükümeti hedef alması halinde buna ayrıca cevap verme ihtiyacı duyabileceklerini söyledi.
Arınç, Çiçek'in çok iyi niyetli, gerçeklere dayalı, birçok insanın pek çok maddesine aynen katılabileceği bir açıklama yaptığını kaydetti.
Çok haklı yönler var, eksik, hatalı, değiştirilebilecek yönler de var
İstenmesi halinde Çiçek'in "Ulusal Mutabakat Metni"nde eksik, yanlış ve hata bulunabileceğine işaret eden Arınç, şöyle devam etti:
"Biz hükümetiz, yürütmeyiz. 10 yıldan bu yana Türkiye'yi yönetiyoruz, hem de çok iyi yönetiyoruz. Çok iyi yönettiğimiz için de her seçimde ve en son seçimde yüzde 50 oy alarak tek başımıza iktidarız. Bundan sonraki seçimlerde böyle olacak. Çünkü biz, Türkiye'yi iyi yöneten hükümetiz. Burada iki madde dikkatimi çekti. Diyor ki Sayın Meclis Başkanı; 'bölgeye ekonomik yatırımlar devam etmelidir'. Aslında buna eğer hükümet olarak muhatap olsaydık, şöyle düzeltmemiz gerekebilirdi; Cumhuriyet döneminin hiçbir zamanında yaşanmadık bir şekilde AK Parti hükümetleri bu bölgeye en büyük ekonomik yatırımları yapmıştır. Batı'da ne varsa aynısı hatta daha fazlası yol olarak, hastane olarak, okul olarak, havaalanı olarak, enerji yatırımları olarak... Bu bölgenin hiçbir eksiği yoktur, ama Sayın Meclis başkanı şunu da iyi biliyor veya bilmeli ki bu bölgedeki yatırımları, örgüt istemediği için, her gün şantiyeleri basıyor, müteahhitler ve işçileri kaçırıyor, her gün iş makinelerini yakıyor, biz de onlarla mücadele ediyoruz. Yüksekova Havaalanı, Silopi Havaalanı yakında açılmak üzere, bölünmüş yollar, hastaneler her türlü yatırımları oradaki vatandaşlara, yurttaşlara hizmet olarak götürdük.
Sayın Meclis Başkanı bu açıklamanın bir maddesinde diyor ki; 'şehitler, gaziler, dullar, yetimler için yeni düzenlemeler yapılmalı'. Sayın Meclis Başkanımız o tarihte yurtdışında mıydı bilemiyorum, ama Meclis tatile girmeden bir gün önce bütün partiler, BDP'yi dışta tutmak lazım, onların bu işlerle hiç ilgisi yok, ama MHP ve CHP'nin de büyük desteğiyle 30 maddelik yeni bir kanun geçti. Bu kanunla şehit ailelerine ikinci iş imkanına tutun, TOKİ'den daire alma imkanına kadar, bugüne kadar hiç akla gelmemiş sivil mağdurların da maaşa bağlanmasından tutunuz diğer imkanlara kadar, bütçemizi zorlasa bile şehitler, gaziler, dul ve yetimler için çok önemli çalışmalar yaptık. Her maddesini ayrı ayrı incelediğimizde her maddesinde çok haklı yönler var, eksik, hatalı, değiştirilebilecek yönler de var."
Muhtıra duyduğunuz zaman şartlanmışlık refleksiyle tepkiler vermeyin
Muhtıra duyduğunuz zaman şartlanmışlık refleksiyle tepkiler vermeyin
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis Başkanı Çiçek'e saygılarını ileterek, Ulusal Mutabakat Metni'nin muhatabının doğrudan hükümet olması halinde söyleyeceklerinin bunlarla sınırlı kalacağına işaret etti.
Çiçek'in "Ulusal Mutabakat Metni"ne siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve gazetecilerin katkıda bulunabileceklerini vurgulayan ve bunu isteyen Arınç, "Yine gazetecilerden, siyasetçilerden ricam 'muhtıra' kelimesini duyduğunuz zaman tüyleriniz diken diken olmasın, şartlanmışlık refleksiyle böylesine saçma sapan tepkiler de vermeyin, gazeteci arkadaşlarımdan rica ediyorum" diye konuştu.
Arınç, bir gazetecinin "Çiçek ile karşı karşıya gelmeniz CHP tarafından 'danışıklı dövüş' olarak nitelendirildi, bu konuda ne düşünüyorsunuz" sorusuna da "Bunlar hiç olacak şeyler değil, ama kürsüye çıkan bir insan bir şeyler söylemek ihtiyacı duyuyor. Danışıklı dövüş yapacak, iyi polis, kötü polis rolü oynayacak insanlar değiliz biz. Buna ihtiyacımız da yok. Ağzımızdan çıkan her sözün ya yanlış olduğunu ifade eder özür dileriz veya doğru olduğunu söyler arkasında dururuz" yanıtını verdi.
Meclis Başkanı Çiçek ile her yerde, her zaman görüşebileceklerini, Çiçek'in ailesiyle de görüştüğünü anlatan Arınç, "Eşleri, çocukları bizim eşlerimiz, çocuklarımız gibidir. Biz, bugün yolda tesadüfen tanışmadık, şu kadar yıldan beri omuz omuza siyaset yaptık. Bugün de Meclis'in en şerefli makamına oylarımızla seçildi, bundan da gurur duyuyoruz" dedi.
Milli Güvenlik Kurulu nedeniyle dün, Bakanlar Kurulu toplantısı nedeniyle de pazartesi günü, bugün de AK Parti MKYK toplantısı nedeniyle Çiçek ile görüşemediğini vurgulayan Arınç, "Her zaman görüşürüz. En son beni, bayramda aramış ve tebrik etmişti, daha önce rahatsızlığım sebebiyle aramıştı. Umarım şimdi öncelikle torunumu tebrik etmek için arayacaktır, bu konuyu da soracaksa esasen cevapları buradan vermiş oluyorum, ama tekrar ben de ziyaretine giderim. O Meclisimizin başkanıdır, kendisini seviyoruz, kendilerine selamlarımızı iletiyoruz" diye konuştu.
Bir gazetecinin "Muhalefet, Köşk için saflar belirleniyor şeklinde değerlendirmeler"olduğunu anımsatması üzerine de Arınç, "Muhalefet söyler, her şeyi söyler. Köşk için saflar belirleniyor falan, daha 2 sene varken bu sözlerin sarf edilmesi çok gereksizdir. Bir takım senaryolar olabilir. Muhalefet daha ciddi, tutarlı şeyler söylerse biz de karşılığını her zaman veririz, bundan siyaset kazanır" değerlendirmesinde bulundu.