Atalay: Terörü sona erdireceğiz

Bakan Atalay, demokratik açılım kapsamında yapılan çalışmalar ve bundan sonra atılacak adımlara ilişkin bilgi verdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, terörün sonlandırılmasına yönelik olarak ulusal ve uluslararası düzeyde sonuç alınacak kapsamlı çalışmalar yaptıklarını belirterek, "Türkiye bu terörü artık taşımayacak, bunun için çalışıyoruz" dedi.

Atalay, İçişleri Bakanlığı Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" kapsamında yapılan çalışmalar ve bundan sonra atılacak adımlara ilişkin bilgi verdi.

"Demokratik açılım" sürecinde yürütülen çalışmalarla ilgili bazen "içeriği bilinmiyor" gibi ifadeler kullanıldığını anlatan Atalay, çalışmaların birinci hedefinin "terörün sona erdirilmesi", ikincisinin de "demokratik standardın yükseltilmesi, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi" olduğunu söyledi.

Bu hedeflerin gerçekleşmesi sonunda tarih boyunca kader birliği yapmış milletin tüm fertleriyle daha huzurlu, güvenli, özgür bir ülkede yaşayacağının açık olduğunu kaydeden Atalay, bu hedeflerin gerçekleşmesi halinde herkesin refah, huzur içinde kardeşçe yaşayacağını belirtti.

"Hedefimiz terörü sonlandırmak, demokratik standartları yükseltmektir. Kardeşliği perçinleyecek bu hedeflere aklı başında ve vicdan sahibi hiç kimsenin karşı çıkacağına ihtimal vermiyoruz" diyen Atalay, bu projenin sadece partisinin değil, milletin, devletin meselesi olduğun, ve bu projenin devlet politikası olarak yürütüldüğünü söyledi.

Atalay, "Burada hedefimiz sonsuzca kardeşlik. Biz, milletimizin birliği ve dirliği için başlatılan kardeşlik projesini kararlı bir şekilde devam ettiriyoruz" dedi.

Terörün sonlandırılmasına yönelik olarak ulusal ve uluslararası düzeyde sonuç alınacak önemli ve kapsamlı çalışmalar yapıldığını ifade eden Atalay, yurt içinde ve yurt dışında bütün kurumların çok kapsamlı çalışmalar yaptığını, bu çalışmalardan olumlu sonuç alındığında bunların da kamuoyu ile paylaşılacağını vurguladı.

"Türkiye bu terörü artık taşımayacaktır"

"Terörün sona erdirilmesi için gereken ne varsa onu yapıyoruz, bütün en ileri adımları atıyoruz" diyen Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

"Çalışmalar ince ince dokunarak devam ediyor, bunun pek çok boyutları var bütün boyutlarıyla bu yürütülüyor. Türkiye'ye dönük terör daima, zaman zaman komşu ülkelerden, zaman zaman bazı Avrupa ülkelerinden, dışarıdan destek görmüştür. Şu anda, Türkiye eski Türkiye değil artık. Türkiye, güçlü bir ülke ve uluslararası alanda bu gücünü Türkiye'ye dönük terör desteklerini bitirmek için sonuna kadar kullandı, kullanıyor, kullanacak. Bu yönde de çok olumlu sonuçlar alıyoruz, uluslararası boyutta.

Son Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde bu ifade edilmiştir, Türkiye bu terörü artık taşımayacaktır, bunun için çalışıyoruz. Milletimizin bu konuda müsterih olmasını, desteğini devam ettirmesini talep ediyoruz. Milletimizin bize güven ve desteği bu mücadelede en önemli avantajımız ve gücümüz."

Proje kapsamında yapılan çalışmalar

Bakan Atalay, 13 Kasım 2009 tarihinde, Meclis'te tarihi bir oturum gerçekleştirildiğini ve "demokratik açılım"ın içeriyle ilgili kısa, uzun ve orta vadede hangi adımların atılacağına ilişkin bilgiler verildiğini anımsatarak, burada açıklanan programa uygun şekilde yapılan çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettirildiğini söyledi.

Kısa vadeli olarak nitelenen ve daha çok idari tedbirler ve yönetmeliklerle gerçekleşen tedbirlerin büyük kısmının hayata geçirildiğini belirten Atalay, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlerin yakınlarıyla farklı dil ve lehçelerde görüşmesine imkan sağlayan, yerel dil ve lehçelerde, farklı dil ve lehçelerde TRT'nin yayına başladığını, özel televizyon ve radyoların da farklı dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapabilir şeklide yönetmeliğin değiştirildiğini bildirdi.

Atalay, üniversiteler bünyesinde farklı dil ve lehçelerde enstitü, araştırma merkezi kurulması yönünde YÖK'ün tasarruflarının bulunduğunu, Türkiye'de "Yaşayan Diller Enstitüsü" kurulduğunu söyledi.

Terörle mücadeleyi aksatmayacak şekilde, vatandaşlarımızın günlük yaşamın normalleşesini sağlayan adımların birbiri ardına atılmakta olduğunu anlatan Atalay, yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgari seviyeye indirilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan genelgelerin valiliklere ve yetkili makamlara gönderildiğini belirtti.

Bu genelgelerin ekonomik ve insan hakları boyutu bulunduğunu dile getiren Atalay, "Bunların dışında da günlük hayatta ülkemizin her köşesinde, insanımızın daha rahat edeceği demokratik süreçleri, uygulamaları devam ettiriyoruz. Bu konularda devletimizin farklı kurumları tarafından, büyük anlayış ve sorumluluk içinde ileri adımlar atılıyor" diye konuştu.

Atalay, valiliklerin, kaymakamlıkların ve yerel yöneticilerin bu konulara ilişkin ileri adımları bulunduğunu ve vatandaşa "daha fazla ilgi, sevgi esasına dayanan", uygulamaların her yerde yaygınlaştığını vurguladı.

İnsan hakları alanında yapılan çalışmalar

Bakan Atalay, orta vadeli olarak ifade edilen çalışmalar kapsamında da 18 yaş altındaki tüm çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmasına yönelik kanun tasarısının Meclis'e gönderildiğini, gündeme alınmayı beklediğini bildirdi.

@page@

İnsan haklarıyla ilgili yeni mekanizmaların kurulmasının bu sürecin en önemli sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Atalay, "İnsan haklarını, birey boyutunda daha da hücrelere kadar hissedilir şekle getirecek bazı tasarıların hazırlığı içindeyiz" diye konuştu.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu ve Bağımsız Kolluk Gözetim Komisyonu kurulması ile işkenceye karşı Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesinin ihtiyari protokolünün onaylanması ve öngördüğü ulusal mekanizmanın kurulması çalışmalarının, insan haklarıyla ilgili paket halinde ele alındığını ifade eden Atalay, bu kurumlarla ilgili kanun tasarısı çalışmalarının önemli ölçüde tamamlandığını bildirdi.

BM ihtiyari protokolünün onaylanmasıyla ilgili kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'nca onaylandığını ve tasarı olarak Meclis'e gönderildiğini belirten Atalay, bu konunun Meclis'teki öncelikleri arasında bulunduğunu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun kurulmasına yönelik tasarının da Bakanlar Kurulu'nda imzalandığını, gelecek hafta Meclis'e gönderileceğini söyledi.

Atalay, Bağımsız Kolluk Gözetim Komisyonu hakkındaki kanun taslağı üzerindeki çalışmanın İçişleri Bakanlığı'nca tamamlandığını ve görüşlerin alınması için ilgili kurumlara gönderildiğini ifade etti. Bakan Atalay, görüş alınması sürecinin kısa tutulacağını ve tasarının gecikmeden Bakanlar Kurulu'nun önüne getirileceğini vurguladı.

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu'na ilişkin kanun çalışmalarının da tamamlanmak üzere olduğunu ve önümüzdeki hafta sivil toplum kuruluşlarının görüşüne sunulacağını belirten Atalay, "Bütün bu kanun tasarılarının hazırlanası sürecinde biz katılımcı yöntemi mümkün olduğunca uygulamaya çalıştık. Akademisyenlerle, hukukçularla, insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleriyle toplantılar yaptık. Onların önerilerin aldık, sivil katılımı da mümkün olduğunca daha ileri seviyede yürütüyoruz. İnsan haklarıyla ilgili çalışlarda sivil toplum kuruluşlarının görüşleri önemlidir" diye konuştu.

Kurulacak bağımsız dört mekanizma

Demokratik açılım sürecinde kurulacak bağımsız dört mekanizmanın ayrıntıları hakkında bilgi veren Atalay, bu mekanizmaların etnik kökeni, inancı, cinsiyeti, siyasi tercihi ne olursa olsun ülke sınırları içinde yaşayan herkesin temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçladığını belirtti.

Mekanizmaların vatandaşların bütünü kapsadığının altını çizen Atalay, "Biz bu adımlarla herkes için daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz" dedi.

Kurulacak dörtlü mekanizmanın "ileri adım" olduğunu belirten Atalay, bunların uluslararası hukuka uygun adımlar olduğunu ve bu tür değişikliklerin, iç hukuku Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu hale getirmek için gerekli olduğunu kaydetti.

Atalay, mekanizmaların ortak özelliklerini, öznesi insan olan hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasına yönelik olması, bağımsız olması ve kendiliğinden çalışacak olması şeklinde sıraladı.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu

Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun, her demokratik ülkede bulunan bir kurum olarak kurulacağını anlatan Atalay, Başbakanlık bünyesindeki İnsan Hakları Başkanlığı'nın Paris Prensipleri'ndeki "bağımsızlık" ve "tarafsızlık" gibi kriterleri sağlamadığı gerekçesiyle eleştirildiğini anımsattı. Atalay, bu eleştirileri dikkate alarak, bağımsız ve tarafsız çalışacak, bireylerin insan haklarına ilişkin şikayetlerini inceleyecek, tüzel kişiliği olan yeni bir kurum oluşturduklarını söyledi.

Bu kurumun karar organının İnsan Hakları Kurulu olacağını ifade eden Atalay, insan hakları alanındaki çalışmalarıyla bilinen kişilerden oluşacak kurulun her türlü hak ihlali iddialarını inceleyeceğini ve sonuçlandıracağını kaydetti.

Atalay, kurulun, ihlalleri gidermenin ötesinde toplumda hak arama bilincinin geliştirilmesine ve farkındalığın artırılması yönelik önleyici nitelikte görevleri olacağını anlattı. 

Atalay, "Bu kurumlar sayesinde AİHM nezdinde Türkiye aleyhine yapılan şikayetlerin ciddi oranda azalmasını bekliyoruz" dedi. 

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu

Atalay, kurulacak ikinci mekanizmanın Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu olduğunu belirtti. Anayasa'nın 10. maddesinin her türlü ayrımcılığı yasakladığına işaret eden Atalay, kurulun Anayasanın bu hükmünün uygulanmasını izleyeceğini söyledi.

Atalay, bu kurulun oluşturulmasının, Türkiye'de insan hakları ve demokrasi standardının yükseltilmesi bakımından çok ileri bir adım olduğunu vurguladı.

Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu'nun, hem her türlü ayrımcılığın önlenmesi için hem de ihlal durumunda ihlalin kaldırılması için görev yapacağını anlatan Atalay, kurul kararlarının tüm devlet organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı nitelikte olacağını bildirdi. Atalay, kurulun, idari para cezası verme yetkisi olacağını ve kararlarının mahkemeler tarafından bilirkişi raporu olarak kabul edileceğini belirterek, "Etkin, kararlarının uygulanabilirliği olan, yaptırımlarla donatılmış bir kurum öngörüyoruz" diye konuştu.

Kolluk Gözetim Komisyonu

İktidara geldiklerinden bu yana işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikasını başarıyla uyguladıklarını dile getiren Atalay, bu doğrultuda Kolluk Gözetim Çalışması yasası çalışması yaptıklarını belirtti.

@page@

Atalay, komisyonun, kolluğun görevi sırasında yaptığı ileri sürülen ihlal iddialarının etkili bir şekilde soruşturulması ve sonuçlandırılmasından sorumlu olacağını söyledi. Komisyonda, kamu kurumlarından, üniversitelerden, barolar birliği ve insan hakları kurullarından temsilcilerin yer alacağını bildirdi.

İçişleri Bakanı Atalay, komisyonun bir yandan kolluk kuvvetleri hakkında ihlal iddialarıyla başlatılan idari soruşturmaların etkili biçimde yürütülmesini izleyeceğini, kolluk hakkında idari soruşturma başlatılmasını isteyebileceğini kaydetti. Beşir Atalay, komisyonun hem vatandaşları hem de haksız ithamlara karşı kolluk kuvvetlerini koruyacağını söyledi.

Kötü muamelenin önlenmesi için 2009 yılında karakollarda yapılan yenilikleri anlatan Atalay, komisyonun daha ileri bir mekanizma olduğunu ifade etti.

İşkence karşıtı protokolün onaylanması

Dördüncü mekanizmanın, İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi'nin İhtiyari Protokolünün Onaylanmasına Dair Kanun Tasarısı olduğunu ve bunun da vatandaşlara ve kamu görevlilerine önemli güvenceler getirdiğini anlatan Atalay, böylece işkence ve kötü muameleyle mücadelenin uluslararası denetim boyutunun pekişeceğini kaydetti.

Türkiye'nin bununla kendini uluslararası denetime daha fazla açacağını belirten Atalay, ihtiyari protokolün TBMM'de onaylanmasını takiben en geç bir yıl içinde Ulusal Önleme Mekanizması'nın kurulacağını bildirdi.

Tüm bu mekanizmaların herkes için daha fazla hak ve özgürlük anlayışlarını hayata geçireceğini ifade eden Atalay, şunları söyledi:

"Bunlar baştan beri kararlılıkla sürdürdüğümüz demokratikleşme sürecinin önemli parçalarıdır. Demokratikleşme süreci, aslında özünde bir ülkenin normalleşmesi sürecidir. Biz partimizin kurulduğunda bu hedefleri programımıza koyduk. 2002'de kurduğumuz 58. hükümetten itibaren çok ileri adımlar attık ve şu anda da kararlı bir şekilde bunları sürdürüyoruz. Bu dörtlü mekanizma, demokratikleşme alanında çok ileri, çok rafine tedbirlerdir, çok ince ayarlardır. Bireyi koruyacak, bireyin hakkını aramasına imkan verecek çok ileri gelişmelerdir. Bunun çok iyi algılanmasını ve üzerinde titizlikle durulmasını önemli görüyorum.

Milli iradeye dayanan demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kurumlarıyla işlemesi için şu ana kadar pek çok adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz. Demokratik açılım aslında AK Parti'nin kurulmasıyla başlamıştır. Partimizin varlık sebeplerinden biri ve belki de en önemlisi, ülkemizin demokrasi açığını kapatmaktır. AK Parti, büyük oranda demokrasi açığını kapatmıştır, buna devam ediyoruz. AK Parti iktidarı, bir yandan halkın iradesinin gerçek anlamda yönetime yansıması, diğer yandan da bireysel hak ve özgürlükler alanının alabildiğine genişlemesi için büyük gayret göstermiştir ve göstermeye devam edecektir."