Ataşehir mi yoksa Emlakşehir mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ufuk GERGERLİOĞLU

Özellikle son on senede yerleşim ve yapılanma anlamında büyük gelişme gösteren İstanbul Ataşehir'de geçenlerde esnaflarımızın nabzını tuttum. Ataşehir birçoğumuzun kafasında yüksek gelire sahip kişilerin oturduğu bir yer olarak bilinmektedir veya en azından öyle algılanmaktadır. Gelin görün ki esnaflar bu durumun özellikle bugünlerde değiştiğinden bahsediyor. Ataşehir'in yüksek gelir grubuna sahip sakinleri yavaş yavaş daha modern daha sosyal aktiviteleri bünyesinde bulunduran bölgelere kaymaya başlamışlar. Bu bölgede bir süredir büyük bir değişim yaşanmakta.

Burada dikkatimi çeken en önemli husus sayıları 60'ı bulan emlakçılar. En ünlü emlakçılardan küçük yerel emlakçılara kadar herkes bu bölgede. Emlakçı sayısı artık talebin üzerine çıkmış durumda. Özellikle Century 21, Realty World, Remax gibi gerçekten kurumsallaşmış emlak devleri bu bölgedeki pazar paylarını günden güne arttırmaktadır. Bu devler diğer emlakçılardan hem prosedür hem de bedel olarak farklılık göstermesine rağmen bir hayli rağbet görmektedir. Bunun sebebi her şeyin belge ve sözleşmeye dayalı olması ve insanlara bu yolla güven verilmesi.

Bu bölgedeki emlakçıların yüzde sekseni ile görüşme imkanım oldu. Onlarda bu kadar çok sayıdaki emlakçı esnafın burada bir arada olmasının problem olduğunu vurgulamakta. Çoğunluğu oluşturan küçük yerel emlakçılar kendi piyasalarına giren devlerden çok istikrarsızlık ortamından şikayetçi. Piyasada hareket olduğu zaman herkesin bir şekilde ayakta durabileceğini söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Fakat bugünlerde dünyayı kasıp kavuran küresel krizin etkilerini özellikle 2009'da ensemizde hissetmeye başlayacağımızı varsayarsak bir süre daha sıkıntının devam edebileceğini söyleyebiliriz. Hele ki reel sektördeki kilitlenme mali sektördeki krizi tetiklediğinde özellikle emlakçılar büyük bir krizle karşı karşıya kalabilirler.

Ziyaret ettiğimiz esnaflarımıza kendilerinin nasıl bir önlem aldıklarını sorduğumuzda pek fazla bir şey söyleyememektedirler. Her zaman her yerde bir çıkış noktası olarak gördüğüm "birleşme" kavramını küçük emlakçı esnaflarımızla paylaştığımda bunun mümkün olamayacağını bana açık bir dille söylemektedirler.

Mümkün değil veya olamaz gibi yaklaşımlar tamamen kafalarımızda oluşturduğumuz sabit fikirlerden kaynaklanmaktadır. Stratejiler üretmek kafalarımızdaki sabit fikirleri kırmakla eş değerdedir. Mutlaka iki veya üç küçük işletme bir araya gelirse özellikle böyle bir dönemde büyük menfaatler sağlar. Her şeyi bir kenara bırakın aynı çatı altında faaliyet gösteren üç işleme faaliyet giderlerini aralarında paylaşmış olacaklar. Elbette ki zorluklar vardır ama bu birleşmenin getireceği artılar eksilerden daha fazladır. Şunu da vurgulamak gerekir ki birleşmenin hakkını verebilmek için mutlaka kurumsallaşma çerçevesinde bir araya gelmek gerekiyor. Aksi takdirde suiistimaller kaçınılmazdır.

Esnaflarımız bugünlerde birleşmeyi aralarında konuşmaya başlamalıdırlar en azından bir araya geldiklerinde bunu hayal etmelidirler. Konuyu Anthony HOPKİNS'in güzel sözü ile bağlamak yerinde olacaktır. "Hayallerinizi gerçekleştirmek için size sihirli gücü verecek aslan her birinizin içinde yatıyor. Onu salıvermenin şimdi tam zamanıdır."