Avantaj ve dezavantajlarıyla 'Büyükşehir' olmak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Doç. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi, İİBF, Maliye bölümü, Mali Hukuk Anabilimdalı Başkanı, www.ersanoz.com

Ülkemizdeki yerel yönetim kuruluşlarından birisi ve en önemlisi belediyelerdir. Belediyeler il, ilçe, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, su, toplu taşıma ve imar faaliyetleri gibi kamu hizmetlerini yerine getiren kamu tüzel kişilikleridir. Ancak son yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak, toplumun beklentilerinin artması ve ihtiyaçlarının çeşitlenmesi nedeniyle belediyeler; sportif ve kültürel faaliyetler, eğitim ve öğretim faaliyetleri gibi birçok alanda hizmet vermeye başlamıştır. Belediyelerin yapmış olduğu hizmetlerin bu denli çeşitlenmesi nedeniyle kaynak ihtiyaçları da artmıştır. Önceki yıllarda yaşanan köyden kente göç olgusu nedeniyle, bugün itibariyle Türkiye nüfusunun yaklaşık %80'i belediye teşkilatı bulunan yerleşim yerlerinde ikamet etmektedir.

Türkiye'de belediyeler, büyüklük ve kuruluş yerine göre büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri, ilçe belediyeleri, büyükşehir ilçe belediyeleri ve belde belediyeleri olarak adlandırılmaktadır. Nüfusun iş bulma, eğitim vb. nedenlerle belirli kentlerde yoğunlaşması ve il belediyelerinin bu ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalması nedeniyle büyükşehir belediyeleri kurulmuştur.

Belediyelerin gelirleri, öz gelirler, devlet yardımları, borçlanmalar, cezalar ve genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylardan oluşmaktadır. Toplam gelirleri içerisinde asıl önemli kalemi genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar oluşturmakta olup diğer gelirlerin oranı oldukça azdır. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2012 yılı bütçesine göre öngörülen tahmini gelir tutarı 6 milyon 600 bin TL olup, bunun 5 milyon 530 bin TL'sinin merkezi idare vergi gelirlerinden alınacak paylardan oluşacağı öngörülmüştür. Büyükşehir belediyeleri genel bütçe vergi gelirlerinden, il belediyelerine göre daha fazla pay almaktadırlar. Bu nedenle büyükşehir statüsünde bulunmayan il belediyeleri de büyükşehir belediyesi statüsüne geçmek istemektedir.
Bugün itibariyle Türkiye'de 16 adet büyükşehir belediyesi bulunmaktadır. Büyükşehir belediyesi olabilmek için 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 4'üncü maddesine göre, belediye sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10 bin metre uzaklıktaki yerleşim birimlerinin son nüfus sayımına göre toplam nüfusu 750 binden fazla olan il belediyeleri olmaları gerekmektedir. Ancak büyükşehir belediyesi statüsünde bulunmayan illerin hiçbirisi şu an itibariyle bu şarta sahip değildir.
Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi İç İşleri Komisyonu'nda kabul edilen kanun tasarısında Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin illerinin büyükşehir yapılmasına ilişkin hükümler bulunmaktadır. Öteden beri belirtilen iller ve diğer il belediyelerinin birçoğu da büyükşehir statüsüne geçmek için taleplerini dile getirmektedirler.

 

Büyükşehir olma talebinin altında yatan asıl neden, büyükşehir belediyelerinin genel bütçe vergi gelirlerinden aldıkları paya ilaveten büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamından %5 pay almasıdır. Söz konusu ilave gelir payı büyükşehir olmayı oldukça cazip kılmaktadır. Nitekim İç İşleri Komisyonu'nda kabul edilen kanun tasarısına göre bu oranın %6 olacağı öngörülmektedir.

İl özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden ayrılacak paylara ilişkin esas ve usuller 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'da düzenlenmiştir. Buna göre genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından normal il belediyeleri %2.85, büyükşehir belediyeleri %2.50 + büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamından %5 pay almaktadırlar. Normal illerin büyükşehir olmak istemelerinin en büyük nedeni de bu % 5'lik payı alabilmektir.

5779 sayılı yeni Yasa öncesinde özel tüketim vergisi ve özel iletişim vergisi genel bütçe vergi gelirleri toplamına dahil edilmemekteydi. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'un 8'inci maddesinin 1-c bendi ile yapılan düzenleme ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 8'inci maddesinin 1-d bendi ile yapılan düzenlemede ise özel iletişim vergisinin, genel bütçe vergi gelirleri toplamına dahil edilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Özel tüketim vergisi ve özel iletişim vergisinin genel bütçe vergi gelirlerine dahil edilmesi nedeniyle vergi gelirleri toplamı önemli miktarlarda artmış olacaktır. Böylece il özel idareleri ve belediyelere pay tahsisi esnasında dikkate alınacak rakam büyüyecektir. Ancak yasal düzenleme gereği büyükşehir belediyelerinin payı hesaplanırken, 2013 yılına kadar, özel tüketim vergisi, genel bütçe vergi gelirleri içerisinde dikkate alınmayacaktır. 2013 yılından itibaren, büyükşehir belediyelerinin payı hesaplanırken, özel tüketim vergisinin, genel bütçe vergi gelirleri içerisinde dikkate alınacak olması, büyükşehir belediyelerinin vergi gelirleri tahsilatından alacağı payı daha da artıracak olması, il belediyelerinin büyükşehir belediyesine dönüşme isteklerini daha da artırmaktadır.
Bu durum yeni büyükşehir olacak il belediyelerinin önemini ve sahip olacağı kaynakları daha da artırmaktadır. Çünkü çok küçük olan ve personel maaşlarını bile ödemekte zorlanan belediyelere aktarılan kaynaklar büyükşehir belediyesi bütçesinde toplanacaktır. Tüm il sınırları büyükşehir belediye sınırı kabul edileceğinden, tüm ilde toplanan vergi gelirleri üzerinden %6'lık pay alınacaktır. 2013 yılından itibaren özel tüketim vergisi ve özel iletişim vergisi üzerinden de Büyükşehir belediyelerine %6 pay aktarılacaktır.



TBMM İç İşleri Komisyonu'nda kabul edilen kanun tasarısına göre, büyükşehir statüsünde olacak olan 29 ilin, büyükşehir belediye sınırları içerisinde tahsil edilen genel bütçe vergi gelirleri toplamı üzerinden alacak oldukları paylar 2011 yılında gerçekleşen vergi tahsilatı tutarları dikkate alındığında aşağıdaki gibi hesaplanacaktır (toplam doğru olmakla birlikte, yayımlanacak sayfa problemi nedeniyle bazı illerin ayrıntısı yansıtılmamıştır).

(Tasarıya göre, büyükşehir belediye sınırları içerisinde tahsil edilen genel bütçe vergi gelirleri tahsilatının % 6'sı büyükşehir belediye payı olarak ayrılacaktır. Ayrılan tutarın % 60' ı doğrudan ilgili büyükşehir belediyesine aktarılacak, kalan % 40'ın % 70'i nüfusa göre, % 30'u ise yüzölçümüne göre büyükşehir belediyeleri arasında paylaştırılacaktır.)

Tasarıya göre, Türkiye genelinde toplanan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatının %4.5'i büyükşehir statüsünde olacak olan 29 ilin ilçe belediyelerine ayrılacaktır.

(Ayrılan tutarın %90'ı ilçe nüfusuna göre, %10'u ise ilçe yüzölçümüne göre büyükşehir ilçe belediyeleri arasında paylaştırılacaktır. Ancak ilçe belediyesinin payına düşen tutarın %30'u büyükşehir belediye payı olarak ayrılacak ve ilçe belediyesinin bağlı olduğu büyükşehir belediyesine aktarılacaktır)
Büyükşehir statüsünde olacak olan 29 ilin ilçelerinin nüfusları ve yüzölçümleri toplamı, bağlı oldukları büyükşehirin toplamını vereceğinden, il bazında büyükşehir belediyelerinin ilçelerine düşecek paylar 2011 yılında gerçekleşen vergi tahsilatı tutarları dikkate alındığında aşağıdaki gibi hesaplanacaktır (toplam doğru olmakla birlikte, yayımlanacak sayfa problemi nedeniyle bazı illerin ayrıntısı yansıtılmamıştır).

g1.jpg

Kanun tasarısının 4'üncü maddesi ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde "yatırım izleme ve koordinasyon merkezleri" kurulacaktır.
Genel bütçe vergi gelirleri tahsilatının %0.25?i, büyükşehir belediyesi olan illerdeki yatırım izleme ve koordinasyon merkezlerine, bu kanun ve diğer kanunlarla verilmiş olan görev ve hizmetlerin yürütülmesi amacıyla ayrılacaktır. Ayrılan bu pay, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamından, vergi iadeleri düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden hesaplanacaktır. Maliye Bakanlığı tahsil edilen payın %60?ını eşit olarak doğrudan, %40?ını ise yatırm izleme ve koordinasyon merkezleri arasında nüfus esasına göre dağıtacaktır.
Tasarıya göre, büyükşehir belediyesi bulunan illerde kurulacak olan "yatırım izleme ve koordinasyon merkezlerine" ayrılacak olan ödenekler 2011 yılında gerçekleşen vergi tahsilatı tutarları dikkate alındığında aşağıdaki gibi hesaplanacaktır (toplam doğru olmakla birlikte, yayımlanacak sayfa problemi nedeniyle bazı illerin ayrıntısı yansıtılmamıştır).

g2.jpg

Yapılan hesaplamalardan da görüleceği üzere, büyükşehir statüsüne kavuşacak olan iller, eski statülerine göre çok yüksek tutarda kaynağa kavuşacaklardır. Bu kaynakların büyükşehir belediyeleri tarafından etkin ve verimli bir şekilde kullanılması durumunda, bu illerde yerel yönetim hizmetlerinin kalitesinin artacağı, büyük altyapı yatırımlarının yapılabileceği, hizmetlerin il genelinde en ücra yerlere kadar götürülebileceği düşünülmektedir.

Dezavantajlar neler?

95/6430 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, normal il belediye sınırları içerisinde, diğer şartları taşımaları kaydı ile basit usulden faydalanmakta olan bazı mükellefler, sınırları içerisinde faaliyet gösterdikleri il belediyesinin, büyükşehir belediyesine dönüşmesi ile birlikte basit usulden faydalanma haklarını kaybedecekler ve ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Yine belirtilen işleri yapmak amacıyla ilk defa mükellefiyet tesis ettirecek olan mükellefler de basit usulden faydalanamayacaklar ve gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Büyükşehir belediyesine dönüştürülecek il belediyesi sınırları içerisinde, 95/6430 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nda belirtilen faaliyetlerde (Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar, her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar, inşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar, motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar, eğlence ve istirahat yerlerini işletenler) bulunan mükellefler açısından, il belediyesinin büyükşehire dönüşmesi dezavantaj oluşturmaktadır.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun uygulandığı büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanları içinde yer alan bina, arsa ve arazilerden alınan emlak vergisi oranları, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 8 ve 18'inci maddelerine göre, diğer yerlerde bulunan bina, arsa ve arazilerden alınan emlak vergisi oranlarına göre yüzde 100 artırımlı uygulanmaktadır. Bu nedenle, büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan bina, arsa ve arazilerden, diğer yerlerde bulunan bina, arsa ve arazilere göre iki kat emlak vergisi alınmaktadır. Bu durum, il belediyesinden büyükşehir belediyesine dönüşen yerlerin, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde gayrimenkulü bulunan mükellefler açısından ek bir yük getirecektir. Yeni durumda, eskiden ödedikleri emlak vergilerinin yüzde 100 fazlasını ödeyeceklerdir. Örneğin, daha önce konutu için binde 1 oranında emlak vergisi ödeyen bir kişi, konutunun yeni kurulacak büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalması durumunda, binde 2 oranında emlak vergisi ödeyecektir.

Büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan gayrimenkullerden alınan emlak vergisi oranlarının yüzde 100 fazla olmasının ardından, bu gayrimenkullerden alınan, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı da iki katına çıkmakta, büyükşehir belediyesine dönüştürülecek il belediyesi sınırları içerisinde gayrimenkulü bulunan mükellefler, eski duruma göre iki kat Emlak Vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı ödeyeceklerinden, bu yönüyle il belediyesinin büyükşehire dönüşmesi bunlar açısından dezavantaj oluşturmaktadır.
Görüldüğü üzere, tüm büyükşehir adayı illerin, büyükşehir olduklarında karşılaşacağı ek mali yükümlülükler olduğu gibi, büyükşehir statüsünün kazandıracağı ek mali kazançlar da bulunmaktadır. Görünen o ki, il sayısı 81, ilçe sayısı 892, belde sayısı 1.976 ve köy sayısı 34.391 olan Türkiye yakın zamanda 29 büyükşehirli büyük bir ülke olacaktır.