Avrupa Birliği

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

İhap SUBAŞI

Ekonomik bir birlik olan, Avrupa Birliği, kurulduğu gündem bugüne, üye ülkeler, aralarındaki, para ve ekonomik sorunlarda daima çatışma içine girmişlerdir. En son, Yunanistan'ı iflasa sürüklemişlerdir. Eğer bu birliğe, diğer ortak ülkelerinin durumları gözlemlenirse ortaklık içindeki ülkelerin, ekonomilerinin kavgalar, çıkarlar doğrultusunda, hiçte iç açıcı bir doğrultuda olmadığı görülür.
Demek ki, bu ortaklık içten içten ekonomik olarak, çatırdamktadır. Dünlerde, on iki devletin iştirak ettiği "Ortak Pazarı" vardı. bizde girmek için debelenirken bunun yanlış olduğunu, 1993 senesinde, bu birliğe katılmamızın yanlış olacağını gazetem dünyada tekrar tekrar yazmıştım. Bizim coğrafi durumumuza göre, bu günkü şeklimiz korunarak, bazı girişimlerimizle, Avrupa'nın ayağımıza geleceği varsayım değildir demiştik o tarihlerde. Bir dizi gerekçeli çözümler önererek, misalleriyle ortaya koymuştuk.

Ne anlayanımız oldu, ne duyanımız oldu. Çiller'in zamanında, "Gümrük Birliği" gibi, bir yakıştırmayla. Ortaklığa tam üye olmak sevdasıyla yürürlüğe sokmaktan çekinmedik. Acaba, "Gümrük Birliği"ne girmeden dış borcumuz, ne kadar idi, bir bakarsak, parasal olarak, 1 ise, bu birliğe üye olduktan sonra, doş borcuçmuz, ikiye ve hatta üçe katlanmıştır. Libere sistem ile her türlü, yiyicek, içecek, giyecek ithalatında ülkenin gümrük kapılarını ardına kadar açmıştır. Süper marketler, Türk malından çoklukta, ithal eşyalarıyla vitrinlerini, süsleyip doldurmuştur. Her cins ve marka yabancı malı müstehlikin emrine amade kılınmıştır. Ortak pazara hazırlık için bir gümrük birliğiuydurmacası ile ülke ithal cennetine çevrilmiştir. Bu gelişmeler öyle bir toplum yapısı oluşturmuştur ki, aç, obur tüketen bir topluluk olarak. Üretmeyen, yalnız tüketen bir insan topluluğu yaratmıştır.

Beni üzen yaralayan, büyük büyük holdingler, sanayi kurumları, fabrikalarında üreten değil, global ekonomi sistemini işleterek, marka ve patentlerini işleterek, dışta üretilen malları, yurda ithal etmekte sakınca görmemiştirler.

Gidiniz, buzdolabı, çamaşır makinesi, ütü ve diğer ev eşyaları satan bir bayiye, üstündü ithal eden firmanın patenti markası, eşyanın ardını çevirin, uzak şarkın ülkelerinden, herhangi birinin ismini görürsünüz. Oralarda işçi maliyeti ve diğer imalat maliyetlerin ucuza mal edilmesi ihraç ülkelerinde, bizim maliyetlerimizle kıyaslanamaz şekilde düşük olduğu aşikar ortadadır. Tabii ki bizdeki işçi istihdamın kim düşünür başka. Peki bu düşük maliyetlerle ithal edip, düşük satış fiyatı da, müstehlikin emrine sunuyormuyuz. Onu tanrı bilir derin konudur, yorum yapmak istemem.
Bu konuda, bizim işçi istihdamımız yerli üretim yan sanayimiz böylece güme gitmektedir.
Sendikalarımız desen, yazıklar olsun dedirtircesine, hak aramada sessiz ve sakin. Sokak gösterilerine gelince faal yoğunlukla ve iştiraklerle organize edilirler.

Bu hak aramanın bir yolu olmaması gerekir. Acaba Avrupa ülkelerinde sendikal yapı ne haldedir, bir bileniniz var mı?
Sonuç olarak, Avrupa Birliği'nin, ülkemize ekonomik olarak bir fayda sağlayacağını sanmıyorum. Aç ve obur bir toplum yaratmasından başka...