Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ekonomik bütünleşme yeni fırsat pencereleri yaratıyor!
Doç. DR. Esra Lagro - AB ve Yatırım Uzmanı, CIRP Başkan Yardımcısı
Doç. DR. Esra Lagro - AB ve Yatırım Uzmanı, CIRP Başkan Yardımcısı
AB Türkiye Delegasyonu, geçtiğimiz günlerde ekonomik krizden etkilenen AB üye devletlerinin de dahil olduğu bir grup AB ülkesiyle Türkiye arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini Türkiye’nin uluslararası değer zincirlerine katılımı perspektifiyle irdeleyen bir çalışma yayınladı(1). Aralarında benim de yer aldığım uzmanlar tarafından hazırlanan bu çalışmayla, AB-Türkiye ekonomik ilişkilerinin nasıl ve ne ölçüde entegre olduğunu ve karşılıklı faydalar taşıdığını, krizden çıkmakta olan AB için Türkiye’nin önemli bir ortak olduğunu ve Türkiye’nin sınai gelişimi ve küresel değer zincirlerine katılımı için AB ile bütünleşmesine devam etmesinin gerekliliğini bir kez daha gördük. Türkiye ve çalışmanın odağı olarak seçilen sekiz Avrupa Birliği üyesi ülke (İtalya, İspanya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan) arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerine dair gerçekleştirilen kapsamlı araştırmanın sonuçlarına göre, Avrupa’daki kriz Türk yatırımcılar için önemli fırsatlar yaratırken, söz konusu ülkelerin Türkiye ile olan ticaretine de ivme kazandırdı.( 2)
Değerlendirmelerimize göre, çalışmanın odak noktasında yer alan sekiz ülke ve Türkiye’nin ticaret ve yatırım ilişkileri farklı açılardan ve farklı hızlarda gelişme potansiyeli gösteriyor. Son yıllarda AB’yi etkileyen kriz ortamı Türk yatırımcılar için bir fırsat penceresi yaratmış gibi gözüküyor. Sadece 2013 yılının ilk çeyreğinde, Türk firmaları yurtdışında 730 milyon dolar değerinde yatırım yapıp 26 firma satın almışlar. Bu satın almaların hedefinde olan ülkeler ise İtalya ve Yunanistan; ilgili sektörlerse imalat, taşımacılık, yiyecek, enerji, bilişim, hizmetler ve otomotiv. Yukarıda belirtilen araştırma çerçevesinde iş dünyası ile çok sayıda mülakat gerçekleştirildi ve elde edilen sonuçlar ilginç bulgular ortaya koydu.
Türkiye ve İtalya arasındaki karşılıklı doğrudan yatırımlar büyük bir ivme ile devam ediyor
İtalya Türkiye’deki en önemli AB yatırımcı ülkelerden biri. İtalyan firmalar Türkiye’ye yalnız yatırım yapmakla kalmayıp istihdam yaratmakta ve teknoloji transferi gerçekleştirmekteler. Bunun en son örneklerinden biri Eylül 2013’te Manisa’da fabrika açan dünyanın 4. çikolata üreticisi Ferrero. Ferrero Nutella ve diğer çikolata ürünleriyle Türk pazarına girerken, 2013 yılında Toksöz Grubu 150 yıllık İtalyan firması olan Pernigiotti’yi İtalyan Fratelli Averna frmasından satın alarak Avrupa’da benzer ürünler pazarındaki payını yükseltti. 2012’de yine bir Türk firması olan Ziylan Grubu İtalyan Lumberjack ayakkabı firmasını alarak ürün ve marka portfoyünü genişletti. Bu satın alma İtalyan ve Türk basınında da büyük yankı buldu.
İspanya, Türk insanın günlük yaşamının önemli bir parçası!
Son dönemde reklamlarda sıkça rastladığımız İspanyol Mapfre Sigorta, 2007’de Genel Sigorta’nın hisselerini alarak Türk pazarına girdi. Yine İspanyol Essentium Grubu enerji ve çimento sektörlerindeki faaliyetleri ile dikkat çekiyor. Türkiye’deki İspanyol yatırımlarının belki de en çok dikkat çekenlerinden biri Inditex Grubu, ya da grubun en bilinen markalarından birinin adıyla Zara. Zara, Türk tekstil sektöründe kısa sürede önemli bir aktör haline geldiği gibi sektörün bütün kurallarını da yeniden belirledi. Inditex’in çok fazla bilinmeyen başka bir özelliği de Türkiye’den İspanya’ya gerçekleştirdiği yıllık bazda yaklaşık 1.5 milyar dolar- tutarındaki ihracat. Yine İnditex dünyanın önemli tekstil firmalarından biri olarak toplam alımlarının %20 ’sini Türkiye’den gerçekleştirmekte. Türkiye’den İspanya’ya da son dönemde önemli yatırımlar yapılmakta. Örneğin, 2013 yılında Toksöz Grubu İspanyol Zumos Palma’yı Pascual Grup’tan satın aldı. Zumos Palma sadece İspanya’nın en önemli meyve suyu üreticisi değil, aynı zamanda Avrupa’nın üçüncü büyük üreticisi ve yılda 200 milyon litre üretim kapasitesine sahip. İlginç olan her iki grubun da aile şirketleri olması ve bu satın almanın temelinde benzer profesyonel değerlere ve iş anlayışlarına sahip olması. Bunun gibi başka örnekler vermek de mümkün.
Portekiz, Türkiye’ye düşünüldüğünden daha yakın bir AB üyesi ülke
Her ne kadar Türk firmaları henüz Portekiz’de fazla aktif olmasalar da Portekizli firmalar Türkiye’de aktif durumdalar. Portekizli ambalaj ve karton üreticisi Inapa, Ağustos 2013’te Türk Korda’nın %100 hissesini satın alarak Türkiye pazarına girdi. Aralık 2013’te yine bir başka Portekizli firma, Grupo Onyria, İzmir’de bir otelin %57 hissesini satın alarak turizm pazarına girdi. Bu örnekler hızla artarken Sonae Sierra gibi Portekizli firmalar Türkiye’ye yatırım yaptıkları gibi diğer firmalara da yatırım yapmaları için çağrı yapıyor. Buna karşılık Portekiz’deki Türk yatırımları son derece az ancak bu durumun önümüzdeki yıllarda değişmesi beklenir. Portekiz’in özellikle Güney Amerika pazarlarına erişimde önemli bir ülke olduğu unutulmamalı.
Sessiz bir yatırımcı, İrlanda!
Türkiye ile İrlanda arasındaki ikili doğrudan yatırımlar genel olarak oldukça kısıtlı olmakla birlikte, son dönemde İrlanda’nın Türkiye’deki yatırımlarında belirli bir ivme gözlemlemek mümkün. Örneğin, Eylül 2013’te İrlandalı enerji firması San Leon Energy Alpay Enerji’nin %75 hissesini alarak Türk piyasasına giriş yaptı. Yine 2013 yılında İrlandalı ESB International diğer bir Türk enerji firması olan Unit Grup ile yarı yarıya ortaklık kurarak Türk pazarına girdi. Esas itibarıyla enerji sektörü İrlanda’dan Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımlarda önemli bir yere sahip. Diğer yandan AB’de yaşanan kriz Türkiye’den İrlanda’ya yapılan yatırımların duraklamasına neden oldu ancak bunun geçici bir eğilim olduğu değerlendirilmekte.
Hırvatistan’nın stratejik vizyonu
Hırvatistan Avrupa Birliği’nin en yeni üye ülkesi ve Türk yatırımcılarının son dönemde gözdesi olan bir ülke. Ülkenin büyüklüğüne oranlandığında Türkiye’den Hırvatistan’a yönelik yatırımların hatırı sayılır bir hacime sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede - Doğuş Grubu Hırvatistan’da marina ve turizm sektörüne yatırım yaparken, Süzer Grubu Hırvatistan’nın önemli bankalarından biri olan Banka Brod’un %87 hissesini satın alıp adını Kentbank olarak değiştirerek finans sektörüne giriş yaptı. Son gelişmeler Hırvatistan’ın Türk yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam ettiğini göstermekte. Hırvatistan’dan Türkiye’ye yapılan yatırımların hacmi oldukça küçük, ancak tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren BC Institut Zagreb Türk pazarında %10’la önemli sayılabilecek bir paya sahip.
Yunanistan Türkiye’deki yeni yatırım olanaklarına demir attı
İtalya ve İspanya gibi Yunanistan da Türkiye’ye doğrudan yatırım yapan önemli AB üyesi ülkeler arasında. Yunanistan’ın Türk bankacılık sektöründeki önemli yatırımlarının yanı sıra çok sayıda Yunanlı firma da Türkiye’ye şirket evlilikleri, ortak girişimler gibi değişik biçimlerde ya da %100 yatırım yaptılar. Son dönemde Yunanistan’nın Türkiye’de yeni açıklanan teşvik sistemi kapsamında Anadolu’nun değişik bölgelerine yatırımlar yaptığı gözlemleniyor. İlginç örneklerden biri plastik boya üreticisi Yunanlı Plastika Kritis S.A.’nın 2010 yılında Gaziantep’e yatırım kararı alıp, 2011 yılında orada bir fabrika açması. Türkiye’den Yunanistan’a yapılan doğrudan yatırımlar da aynı şekilde hızla ivme kazanıyor. Buna dair önemli örnekler arasında Doğuş Grubu’nun Yunanistan’daki turizm sektörüne yaptığı yatırım, Pak Holding’in Macedonian Paper Mills’i satın alarak kağıt sektörüne girişi ve Polisan’ın kimya sektörüne yaptığı yatırımlar var.
Komşu Bulgaristan
Türkiye’deki Bulgar yatırımlarının hacmi oldukça kısıtlı olsa da Türkiye’den Bulgaristan’a yapılan yatırımlar devam etmekte. Bulgaristan’ın yakın geçmişteki AB üyeliği ve coğrafi yakınlığı Türk yatırımcıları için önemli faktörler olarak düşünülebilir. Romanya da Bulgaristan gibi Türk yatırımcılar için bir cazibe merkezi. Örneğin, 2013 yılı itibarıyla Romanya’da kayıtlı yaklaşık 13 bin Türk firması ve toplam 5.5 milyar dolarlık bir iş hacmi bulunmakta ve öne çıkan sektörler arasında finansal hizmetler, turizm, imalat, lojistik ve medya sektörleri bulunuyor.
Sonuç olarak gerek ticaret gerekse yatırımlar bakımından Türkiye ile AB üyesi ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin analiz sonuçlarına göre; AB, Türkiye’nin modernleşmesi ve iktisadi temelde uluslararası değer zincirlerine dahil olabilmesi için çok önemli ve yadsınamaz bir çözüm ortağı. Çeşitli sektörlerde ilham veren ikili doğrudan yatırımlar ve ticaret temelinde AB ile Türkiye’nin bütünleşmesinin hız kesmeden devam ettiğini ve her iki taraf için açılan yeni ve önemli fırsat pencerelerini açıkça gözlemlememiz mümkün.
(1) Çalışmaya olan katkılarından
dolayı özellikle DEIK’e teşekkürü bir
borç biliriz.
(2) Daha detaylı bilgi için araştırma
raporuna bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
http://www.avrupa.info.
tr/fileadmin/Content/Files/DelegationDocuments/
en/2014/Final_
Report_19.02.2014.pdf.