Avrupa Birliği’nde neler oluyor?
Ahmet COŞKUNAYDIN
Yaşı artık yarım yüzyıldan çok çok fazla olan ve günümüze kadar birkaç kez ad değiştiren Avrupa Birliği’nin önünde çok zor günler var. Tarihte uygulanan en mükemmel gümrük birliğini hayata geçiren Avrupa Birliği, henüz Türkiye’nin de dahil olduğu bir çok ülke tarafından atlatılamayan 2008 krizinin etkisi altında. Türkiye’nin de son yıllarda adeta gündemine almadığı ve unutulmaya yüz tutan tam üyelik bir yana, birliğin içinden de çatlak sesler giderek artıyor.
Öyle ki, yorumcular özellikle Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi birlik üyelerinde yaşanan ekonomik krizlerin, topluluğu çok yorduğunu ve bunun yavaş yavaş artık siyasal gerginliğe dönüşmesinden korkulduğuna dikkat çekiyorlar. Hatta içlerinde İngiltere’nin de bulunduğu kimi ülkelerin, birlikten ayrılabileceği bile artık kimi çevrelerde tartışılmaya başlandı. Zaten hatırlanacağı gibi, İngiltere ne vize birliğine (Schengen) ve para birliğine (Euro- Avro) girmeyerek, tam bütünleşmenin de gereklerini yerine getirmemişti. Buna bir de Norveç’i eklersek ki, Norveç birliğe giriş kararını almış olmasına karşın, bu kararı uygulamamayla dikkat çekmeyi sürdürmektedir. AB’de (Avrupa Birliği’nde), bir dönemler ekonomiden bile öncelik taşıyan ve birlik altındaki tüm ülkelerce benimsenmesi hedeflenen değerler de neredeyse gündemden düşme noktasında.
AB konusunda ciddi çalışmalar yapan kuruluşlar, özellikle bu yıl birçok Avrupa ülkesinde yapılacak genel seçimlerin topluluğu ciddi şekilde yıpratacağı ve sarsacağı konusunda hemfikirler. Bu ülkeler arasında da özellikle İngiltere, Portekiz, Estonya ve İspanya’da seçimlerde değişen ya da değişecek dengelerin, nasıl yansıyacağı, birliğin kaderinde rol oynayacak. Tabii, burada meydana gelecek olumsuzluklar ve politika ayrılıkları, en azından topluluğa girmek için kapıda 1963 Ankara anlaşmasından bu yana umut taşıyan ülkemizi de etkileyecek. Hele hele, iç politikada yaşanan uzaklaşma eğilimiyle de birleşince, Türkiye’nin hayali ‘çifte’ darbe yemiş olacak. Kendi derdine hem ekonomik, hem de siyasal olarak düşecek olan Avrupa Birliği (AB) topluluğunun, dışarıya bakması artık imkansız olacak…
Özellikle artık sağa kaymaya başlayan Avrupalı seçmenlerin bize bakışlarını da hatırlarsak, orada hem içte hem de dışta yeni anlayışlar ve yaklaşımlarla karşılaşmak şaşırtıcı olmayacak. Sonuçta 2015 yılı AB için zor ve sancılı bir yıl olacak…