Az da olsa perakende satış yapanlara seyyar POS kullanma yasağı ve tereddütler
Hakan ŞİRİN / YMM
Vergi Usul Kanunu (VUK) 426 Sıra Nolu Genel Tebliği ile hayatımıza giren EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC (ödeme kaydedici cihaz, nam-ı diğer yazarkasa) yine 451 Sıra Nolu VUK tebliği ile ciddi değişikliğe uğradı. Bu tebliğler ile perakende satış yapan işletmelerin seyyar POS cihazı kullanılması yasaklanarak yerine EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC kullanma zorunluluğu getirildi. Vergi kayıp ve kaçaklarını önleme adına güzel bir adım atıldı denilebilir. Giderek yaygınlaşan POS cihazları ile ödeme sistemi, bu düzenleme sonucunda beyan edilmeyen hasılatları da ciddi ölçüde kontrol altına alacağı kesin görünüyor. Özellikle perakende satış yapıp hasılatını doğru ve eksiksiz beyan etmeyen baz işletmeleri etkin bir şekilde markaja alıyor. Ama madalyonun bir de görünmeyen tarafı var.
451 Sıra Nolu VUK. tebliği, perakende satış yapan tüm vergi mükelleflerini kapsıyor. Dolayısı ile sadece toptan mal satanlar bu düzenleme kapsamında olmadıkları için seyyar pos cihazı kullanmalarında bir engel yok. Ama burada ince bir nokta var. İşletmelerin 1 TL dahi olsa perakende mal satmaları durumunda seyyar pos yerine EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC. kullanmak zorundalar. Toptan satışları çok yoğun olsa bile vergi kanunlarına göre sadece toptan mal satan statüsünde sayılmadıklarından seyyar pos cihazı kullanmalarının önü kapatılmış durumda. Seyyar POS cihazlarının sadece tahsilat amaçlı kullanıyor olması veya bu cihazların toptan mal satışı yapılan mükelleflerin tahsilatında kullanılıyor olması işletmeyi toptan satış yapan konumunda tutmadığı için seyyar pos cihazı kullanmalarının önü tamamen kapatılmış durumda. Konuyu örnekleyecek olursak, süt ve süt ürünlerini satan bir mandıra işletmesi düşünelim. İşletmenin ayda toplam 10 milyon cirosunun olduğu, bu cironun 9 milyon 999 bin TL’sinin marketler ve fabrikalara yaptığı toptan satıştan, kalan bin TL’sini de imalat yaptığı yerin zemin katındaki 10m2 yerde mahallede yaşayan nihai tüketiciye yaptığı perakende satıştan elde ediyor olsun. Vergi kanunlarına göre perakende satış “satışı yapılan madde veya malzemenin aynen veya işlendikten sonra satışı yapan kimseler dışındakilere (nihai tüketicilere) satılmasıdır.” Şeklinde tanımlandığından dolayı bu işletme vergi kanunlarına göre hem toptan hem perakende satış yapmaktadır. Perakende satışın ciro içerisindeki oranının çok düşük olması işletmeyi perakende satış yapan işletme vasfından kurtarmayacağı için bu işletmenin seyyar pos cihazı kullanması mümkün olmayıp, bu pos cihazlarını EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC ile değiştirmesi mecburiyetindedir. Bu vasıfta olan işletmeler seyyar tahsilat için ihtiyaçları kadar EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC satın almak ve bunun finansal maliyetine katlanmak zorunluluğu da bulunmakta.
Gelelim bir başka uygulama problemine. Yine aynı işletmenin önceden faturalandırdığı satışının tahsilatını seyyar POS cihazı yerine aldığı EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC ile tahsil edecek olsun. Bu durumda kart cihazdan geçtiği anda hem fiş hem de banka slipini çıkarıyor. Fakat bu cihazlarda fatura seri ve sıra bilgisi girilmesi durumunda fiş çıkarmadan sadece banka slipini çıkarıyor yani sadece tahsilat yapmış oluyor. Fakat cari hesap uygulaması fatura bazında yapılması mümkün değildir. Örneğin işletme toptan satış yaptığı bir müşterisine 01.2016 döneminde 40 adet fatura karşılığında 40 bin TL alacaklı olsun. İki ay vade ile çalışan bu işletme 31.03.2016 tarihinde EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC ile sadece tahsilat yapmak için kartı geçtiğinde 40 adet faturanın bilgilerini girmesi mümkün değildir. Malın dağıtımını ve EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC ile tahsilatını yapan personele böyle bir liste verilip bu bilgilerin girilmesinin istenmesi bu personellerin verimliliğini ciddi ölçüde düşürecektir.
Yine başka bir problem ise EFT-POS özellikli yeni nesil ÖKC ile avans alınması mümkün bulunmamaktadır. Banka kartının cihazdan geçmesinden sonra fatura seri ve sıra bilgisi girilmediği takdirde fiş çıkarmakta olup avans olarak yapılacak tahsilatın teslim varmış gibi hasılata girilmesi sorununu getirmektedir.
Sonuç olarak vergi kayıp kaçakları konusunda bazı sektörleri ciddi kontrol altına alan bu uygulama az da olsa perakende satışı olan toptancılar için hem finansal hem verim düşüklüğü hem de personellerin eğitimi gibi meşakkatli bir dizi maliyetle karşı karşıya bırakacaktır. Umarım bu tür köklü değişiklikler yapılmadan önce sivil toplum kuruluşları ile tam istişare edilir ve bu tür aksaklıklar “kervan yolda düzelir” mantığından uzaklaşılarak çözülür.