”Azerbaycanlılardan Başbakanın fitne sözü için özür diliyorum”
CHP Genel Başkanı Baykal, Azerbaycan milletvekiline 'fitne' unsuru demesinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakışmadığını belirtti
ANKARA - CHP Genel Başkanı Baykal, AKP iktidarının yürüttüğü “yanlış” politika nedeniyle Azerbaycan ile ilişkilerin bozulduğunu ifade ederek, “Bu suçlayıcı, karalayıcı fitne diye başlayan suçlamalar Türkiye Başbakanı'na yakışmıyor ve Azerbaycanlılardan başbakanın bu sözü için özür diliyorum” dedi.
Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, BM'nin, soykırımı tarif ettiğini, Almanya'da Nürnberg ile Ruanda ve Uganda'da uluslararası ceza mahkemeleri kurulduğunu ve soykırım suçlularının tespit edildiğini, bunların, BM Güvenlik Konseyi kararıyla kurulmuş geçici nitelikte mahkemeler olduğunu söyledi.
Baykal, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine ilişkin "yol haritası" açıklamasının, Obama'nın konuşmasını etkilemek için yapıldığını, ancak bunun başarılamadığını ifade ederek, "Bir yıl önce böyle bir tablo yoktu. Bu kadar ağır bir konuşmada yoktu. Şimdi en büyük ödünleri vermeye başladık. Konuşma daha da ağırlaştı. Bu süreç böyledir. Taviz vererek, karşı tarafı idare etmeye mecbur olduğunuz izlenimini verdiğiniz anda, artık vereceğiniz tavizlerin sınırı yoktur. Ne yazık ki Türkiye, bu sürecin içine sokulmuştur" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, bu tablo karşısında takındığı tavrı eleştiren Baykal, şöyle konuştu:
"Bu gelişmeler sonucunda ortaya çıkan temel gerçek, Türkiye Ermenistan ilişkilerinin daha rahatlaması, rayına oturması gibi bir sonuç vermeden, Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinin bozulmaya başlandığı bir noktaya bizi getirmiştir. Ermenistan'la ilişkilerimiz düzelmemiştir, soykırım konusunda ABD'nin ve dünyanın Türkiye'ye bakışı düzelmemiştir ama bizim, Azerbaycan ile ilişkimiz bozulmaya başlamıştır. Azerbaycan'ın bu tablo karşısında bir kırgınlık içine girmiş olmasını yadırgamamak lazımdır... Azerbaycan'da, Türkiye'nin açılımları hayal kırıklığı yaratmıştır. Azerbaycanlılar, bu tepkiyi kardeşçe, dostça sorumluluk duygusu içinde ifade etmişlerdir. Başbakan, bu tepkinin ortaya çıkmasına da kızgın. Bu tepkinin ortaya çıkması karşısında, suçlayıcı, itham edici, emredici bir üslubun içine girmiştir... Başbakan 'fitne' diyor. Buraya gelip büyük samimiyetle Türkiye ile Azerbaycan'ın dostluğuna inanan, dost kalmasını isteyen, Ermenistan ile ilişkilerimiz konusunda tedirginlik taşıyan ve bunu içtenlikle aktaran Azerbaycan milletvekiline 'fitne' unsuru demek, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakışmaz. Çok üzüntü vericidir. Bunu anlamak, saygı göstermek lazımdır. Ben, çok uzun süredir 'Cumhurbaşkanı, Azerbaycan'a gitsin' diyorum. Orta Doğu şeyhliklerine gösterdiğimiz ilgiyi, niye Azerbaycan'dan esirgiyoruz. Azerbaycan'daki tedirginliği anlayalım. Onlara güven verelim, onları kucaklayalım. Ben, Azerbaycanlılar'dan Başbakan'ın sözü için özür diliyorum. Onların, herhangi bir fitne içinde olmadığını çok iyi biliyoruz. Gönül kırıklığı, üzüntü içindedirler. Bunu abartmamalarını istiyoruz.
Çünkü bilmeleri gerekir ki Tayyip Erdoğan, AKP, bugün var, yarın yok, geçicidir. Ama Türkiye ile Azerbaycan dostluğu ise ebedidir. Bunu, unutmamalıdırlar. Bugünkü iktidara kızıp yorganı yakmayalım. Türk-Azeri dostluğu, bu bölgenin en temel istikrar ve barış unsurudur ve ebediyen var olacaktır. Bugünlerin geçeceği hesaba katılmalıdır. Türk-Azeri ilişkisine zarar vermemek gerektiğini, Azerbaycanlılar'ın da Türkler'in de unutmaması gerekir."
"Şaka gibi bir şey"
Deniz Feneriyle ilgili yayın yapmanın yasak ancak Ergenekon ile ilgili yayının serbest olduğuna işaret eden Baykal, "Bu ne biçim adalet?" diye sordu.
CHP Genel Başkanı Baykal, 70 bin kişinin dinlendiğinin söylendiğini, bunun, memnuniyet verici bir olay gibi gözüktüğünü kaydederek, "Böyle bir şey nasıl tasavvur edilebilir? Türkiye'de 70 milyonu dinlemeye imkan veren, hukuki ve teknik altyapıyı kurmuşsunuz, bunu, başbakanın şahsına bağlamışsınız. Elde ettiğiniz çok özel bilgileri, basında, insanları mahkum etmek, onurunu çiğnemek için kullanıyorsunuz, ondan sonra da adalet, hukuk, hukuka güven diyoruz" diye konuştu.
Deniz Feneri davasının Almanya'da görüldüğünü, aylarca dosyanın gelmesini, daha sonra tercümesinin beklendiğini dile getiren Baykal, Frankurt Basın Sözcüsünün, "Tek dosya var, Türkçe yollandı" dediğini kaydetti.
Baykal, yargılama yapılırken, tercümenin de yapıldığını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Tercüme edilmiş metni göndermişler, iyi mi? Türkiye, şimdi aylardır neyi bekliyordu, tercüme edilmesini, kim söylüyordu Adalet Bakanı. Böyle bir manzara olur mu, şaka gibi bir şey. Türkiye'ye yakışıyor mu? Derhal o Adalet Bakanı'nın oradan ayrılması lazım. 70 milyonu aldatmaya çalışacaksınız, metnin Türkiye'ye geldiği Almanya'dan yapılan açıklamayla ortaya çıkacak. Tasavvur edilecek şey değil. Siz Deniz Feneri'ni himaye edeceksiniz, o sanıkları koruyacaksınız diye Türk halkına bu kadar kaba yalan söylenmesine, nasıl göz yumarsınız. O yalan ortaya çıktıktan sonra, o insanın Adalet Bakanı diye dolaşması, Türk halkına hakaret değil midir? Derhal gereği yapılmalıdır."
Baykal, Alman mahkemesinin aranan 16 kişiyle ilgili bilgi istediğini ifade ederek, bu kişilerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde "ballı ihaleler" almaya devam ettiğini ileri sürdü.
"Niye bukadar telaş içindeler"
Baykal, Deniz Feneri olayının, iktidar için dokunulmaz, ele alınmaz, araştırılmaz bir konu olduğunu iddia ederek, "Niye bu kadar telaş içindeler anlayamıyorum. Altından ne çıkar diye kaygı duyuyorlar, ne gibi bağlantılar kendisini gösterecek, bir ülkenin, dünya çapında bu kadar önem kazanmış, Almanya'da yargılanmış bir konuyu kendi ülkesinde bu kadar talep ortaya çıktığı halde yargılamaktan kaçınması, hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir" görüşünü dile getirdi.