Babacan: Türkiye Avrupa'da 'parlak nokta'
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin eskisinden farklı olarak artık bütün dünya ülkelerinden takdir gördüğünü söyledi.
WASHINGTON - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Washington'daki Dünya Bankası, IMF yıllık toplantıları sırasında katıldığı her ortamda Türkiye'nin büyük takdir gördüğünü belirterek, "Eskiden ağırlıklı olarak bize Türkiye'yi sorarlardı, şimdiyse daha çok dünyayı, Avrupa'yı, G20 gündemini soruyorlar. Avrupa'ya ve bölgeye bakıldığında 'karanlık' ama Türkiye orada 'parlak nokta'. Bu tabiri çok duydum ikili görüşmelerimde" dedi.
Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde düzenlediği basın toplantısında New York ve Washington'daki 9 gündür sürdürdüğü temaslarıyla ilgili bilgi veren Babacan, Dünya Bankası IMF yıllık toplantılarında çok sayıda muhatabıyla görüşme imkanı bulduğunu ve pek çok toplantıya katıldığını belirterek, görüşmeleri konusunda şu detayları verdi;
"Genel anlamda bakacak olursak, hem küresel ekonomi, özellikle ama Avrupa merkezli bakacak olursak, sıkıntılı bir tablo söz konusu. Bütün sorunlar tartışılırken, Türkiye'den konu açıldığı zaman, 'Türkiye çok farklı, sizin ciddi bir probleminiz yok. Burada yaşananların hiçbirisi sizde yok' gibi, gerçekten her ortamda Türkiye çok çok takdir ediliyor. Bir de dünyaya, G20'ye, Avrupa'ya nasıl baktığımız çok soruluyor. Eskiden ağırlıklı olarak bize Türkiye'yi sorarlardı. Şimdi bize daha çok dünyayı, Avrupa'yı, G20 gündemini soruyorlar. Yani artık Türkiye'ye sadece kendisine nasıl baktığı değil, dünyaya ve Avupa'ya nasıl baktığı, oradaki gelişmeleri nasıl değerlendirdiği soruluyor. Bir yandan karamsar bir tablo dünyayla, ama özellikle Avrupa'yla ilgili. Öte yandan, tüm bu karmaşık tablo içerisinde gerçekten ayrışan ve sık sık şu tabiri duydum; 'bright spot' (parlak nokta). Amerikalılar özellikle çok kullanıyor. Avrupa'ya ve bölgeye bakıldığında 'karanlık' ama Türkiye orada 'parlak nokta'. Bu tabiri çok duydum ikili görüşmelerimde".
Öte yandan olası olumsuz gelişmelere karşı da Türkiye olarak hazırlıklı olmaları gerektiğini kaydeden Babacan, "Biz zaten bu hazırlıkları, senaryo analizlerimizi, olası gelişmeler karşısında alternatif hangi stratejileri izleyeceğimizi zaten epeydir çalışıyoruz, bunları bir ölçüde zaten paylaştık da. Önümüzdeki haftalar içerisinde bizim artık bu Orta Vadeli Programımıza son şeklini verip, 2012 bütçesinde TBMM'ye gönderdikten sonra ağırlıklı olarak yapısal reformlara eğileceğiz" diye konuştu.
"Paradaki değer kaybı Türkiye'ye özel değil"
Babacan, bir soru üzerine, yeni programda tabii bir revize yapacaklarını belirtirken, "hangi kalemlerde revize olacak?" sorusuna da, "Bugünü yansıtan, dünya ve Avrupa konjonktürünü yansıtacak şekilde tahminlerimizi yenileyeceğiz. Maliye politikasındaki sıkı duruşumuz devam edecek. Bundan daha fazlasını söylemem mümkün değil, çünkü onları son birkaç hafta daha çalışıp, sonra zaten açıklamamızı yapacağız. Detaya inmem mümkün değil, çünkü devam ediyor çalışma" diye yanıtladı.
"Doların Türk lirası karşısında yükselmesinin muhtemel yansımalarına" dair bir soru üzerine Babacan, "Son günlerde, son bir iki haftada dünyadaki ve Avrupa'daki ekonomik konjonktürde bir miktar bozulma var ve bu bozulmanın bir etkisi de gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine oldu. Bu sadece Türkiye'de değil, Brezilya'ya, Kore'ye bakın durum aynı. Hatta hem Brezilya, hem Kore merkez bankası, onlara göre kendi dolar kurlarındaki artışa ciddi, sert tedbirler almak zorunda kaldılar. Yani gelişmekte olan ülkelerin parasındaki değer kaybı Türkiye'ye özel bir şey değil. Tüm gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bir genel trend, dünyadaki yeni konjonktürün getirdiği bir durum. Yani bize özel değil" diye konuştu.
"Yunanistan'ın temerrüde düşmesine izin verilmemeli"
Babacan, "Yunanistan'daki gelişmeler ve bu ülkenin olası iflasının Türkiye'yi nasıl etkileyebileceğine" ilişkin bir soru üzerine, "Yunanistan gibi bir ülkenin temerrüde düşmesinin dünyada bambaşka bir dönemi başlatacağını" belirterek, şöyle devam etti:
"Çok geri kalmış ülkelerde, zaten ekonomisi belli bir düzeye ulaşmamış ülkelerde zaman zaman temerrüt yaşanabiliyor. Ama şimdi ilk defa, AB'ye üye, sözümona istikrar açısından bütün sorunlarını çözmüş, Avro bölgesine girmiş, yani sağlamın sağlamı bir yapının içinde yer almış bir ülkeden bahsediyoruz. Şimdi böyle bir yapıdaki bir ülkenin temerrüde düşmesi yeni bir dönemi başlatacaktır ve durumu zayıf olan başka ülkelerin de temerrüdüne izin verilebileceğinin bir bakıma sinyali olacaktır.
Dolayısıyla Yunanistan'ın temerrüdünün etkisi sadece Yunanistan'ın kendi içinde kalmaz ya da Yunanistan'a sadece borç verenlerin işte o borcu zarar yazmalarıyla tamamlanmaz. Başka ülkelere bunun sıçrama olasılığı, Avrupa'nın finans sisteminin tümüne doğru yayılması olasılığı büyük. Aklı başında herkesin kanaati Yunanistan'ın temerrüde düşmesine kesinlikle izin verilmemesi gerektiği.
"Avrupa'ya ağırlık vermeliyiz"
Başbakan Yardımcısı Babacan, ağır borç yükü altındaki Avrupalıların, bu sıkıntıları, üzerlerinden yıllarca atamayabilecekleri ve bu yükün altından kalkmalarının kolay olmayacağını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bizim bundan sonraki dönemde artık Avrupa dışındaki pazarlara çok daha fazla ağırlık vermemiz gerekecek. Çünkü Avrupalılar bu sıkıntıları üzerlerinden yıllarca atamayabilirler. Bu ağır borç yükünün altından kalkmak kolay olmayacak. Muhtemelen vergileri yükseltecekler. Şimdi o yükselen vergiler Avrupa'nın zaten düşen rekabet gücünü iyice vuracak. Zaten toplum yaşlanıyor, nüfus daralıyor. Göç olmasa pek çok Avrupa ülkesinde bugün nüfus azalıyor artık. Sosyal güvenlik primi ödeyenlerin sayısı azalıyor, emekli maaşı alanların sayısı çoğalıyor. Şimdi sağlık için prim ödeyenlerin sayısı azalıyor, sağlık hizmetlerinden yararlananların sayısı çoğalıyor.