Babacan'dan 'hukuk ve demokrasi' vurgusu
Babacan, "Yargı alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz ve ekonomimiz o kadar güçlenecek. Eğer bu zayıf tablo devam ederse hem demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile gün gelir mumla arar duruma düşebiliriz" dedi
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, özellikle kalkınma ve refah açısından Türkiye'nin önündeki en önemli konunun siyasi istikrar olduğunu belirterek, siyasi istikrar zemini zayıf, siyaset tablosu karmaşık bir ülkede kalkınma ve refahın sağlanmasının çok zor olduğunu söyledi.
Babacan, İstanbul'da katıldığı bir toplantıda, küresel ekonominin 2008-2009 krizinin etkilerini hala atlatamadığını belirterek, dünya genelinde büyümenin hala zayıf ve dengesiz olduğunu ve ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini ifade etti.
ABD ve İngiltere'de büyümenin güçlendiğini ancak Euro Bölgesi'nde ve Japonya'da hala sıkıntılı bir tablo olduğuna değinen Babacan, son 6-7 ayda ABD Merkez Bankası'nın (Fed) parasal sıkılaştırma, Avrupa Merkez Bankası'nın da parasal genişleme döneminin çakışmasıyla euro-dolar paritesinde ciddi oynaklıklar meydana geldiğini dile getirdi.
Geçen yıl 1,40 civarında olan euro-dolar çapraz kurunun, bu yıl içerisinde 1,05'e kadar gerilediğini, bugünlerde ise 1,12 seviyelerinde bulunduğunu aktaran Babacan, "Dünyada böylesine yaygın kullanılan iki para birimi arasında bu kadar şiddetli oynaklık, hem ülke ekonomilerinin yönetimi açısından hem de şirketler açısından tüm dünyada zor bir konu" diye konuştu.
Babacan, gelişmekte olan ülkelerde gelecek 10 yılın büyüme hızının geçen 10 yıldan daha düşük olacağına işaret ederek, şunları söyledi:
"Gelişmekte olan ülkeler açısından birbirinden çok farklı tablolar göreceğiz ama özellikle Afrika'nın önümüzdeki dönemde yine büyük bir potansiyeli var. İş yaparken Afrika'da hiçbir zaman tek bir ülkeye bağlı kalmamak, mutlaka bir ülke sepeti yapmak lazım. Tek bir ülkeye bağlı kalındığında inişler çıkışlar olabilir ama Afrika ülkelerinden oluşmuş bir sepette iş yapan şirketlerimizin önümüzdeki dönemde gerçekten güzel sonuçlar alacağına inanıyoruz. Özellikle teknoloji bu ülkelerin kalkınma açıklarının çok çabuk kapanabileceğini bize gösteriyor."
"Kalkınma ve refah açısından en önemli konu siyasi istikrar"
Böylesine hızlı değişen küresel konjonktürde Türkiye'nin kendi içinde uyguladığı politikaların çok önemli olacağını vurgulayan Babacan, gelecek dönemde özellikle kalkınma ve refah açısından Türkiye'nin önündeki en önemli konunun siyasi istikrar olduğunu söyledi.
Siyasi istikrar zemini zayıf, siyaset tablosu karmaşık bir ülkede kalkınmanın ve refahın sağlanmasının çok zor olduğuna dikkati çeken Babacan, "Dolayısıyla siyasi istikrar olmazsa olmaz bir şart. Siyasi istikrar zeminin mutlaka sağlam ve güçlü olması gerekiyor. Siyasi istikrar olmayınca başımıza neler gelebileceğini hem yakın tarihimizde yaşadık hem de pek çok ülkede görüyoruz" dedi.
Babacan, siyasi istikrar zemininin üzerinde mutlaka iyi kurgulanmış bir makro ekonomik istikrar olması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Makro ekonomik istikrar için sağlam bir kamu maliyesi, sağlam bir bankacılık ve sağlam bir para politikası çerçevesi gerekiyor. Türkiye'nin kamu maliyesi artık çok olumlu ve sağlam bir tablo gösteriyor. Bankacılıkta da son derece iyi durumdayız. 2008-2009 krizinden hızla çıkmamızın en önemli sebeplerinden biri bankalarımızın tek tek bünyesinin sağlam oluşudur. Aksi halde tek bir bankada dahi olabilecek bir zafiyet bütün sisteme, öyle haftalar aylar gibi sürede değil, bir gecede sirayet edebilir. Onun için bankacılık çok ihtiyatlı olunması gereken ve hem regülasyonu hem de denetimi iyi yapılması gereken bir sektör. O noktada çok şükür bu sütun sağlam ve büyümemizi finanse edecek bir yapımız var."
Merkez bankalarının sorumluluk alanındaki konuları kapsayan para politikaları ayağında da herhangi bir zafiyet, belirsizlik ya da güvensizliğin tüm sistemi hızlı bir şekilde etkileyebileceğinin altını çizen Babacan, para politikalarının da son derece dikkatli yürütülmesi gerektiğini ifade etti.
"Yargı alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz ve ekonomimiz o kadar güçlenecek"
Türkiye'de yapısal reform alanında yaptıkları çalışmaları anlatan Babacan, detaylı bir çalışmayla 25 ayrı başlıktan oluşan dönüşüm programları kapsamında 1.248 eylem açıkladıklarını ifade etti.
Bu 25 reformdan ayrı olarak açıkladıkları yargı reformu stratejisinin önemine değinen Babacan, şunları kaydetti:
"Biz ekonomi alanında ne yaparsak yapalım, eğer Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olup olmadığıyla ilgili ciddi soru işaretleri oluştuysa bu başlı başına bir problem. Bu ekonomimiz açısından da demokrasimizin işleyişi açısından da bir problem. Demokrasi ancak hemen yanı başında sağlam bir hukuk devletiyle anlam kazanıyor. Eğer bir ülkede hukuk konusunda sorunlar varsa o ülkede demokrasinin sağlıklı işlemesi bir süre sonra mümkün olmaz. Eğer kurallar açık ve şeffaf değilse, eğer bu kurallara uymayanlarla alakalı yaptırımlar yeterince güçlü değilse, eğer ülkenin yargısı iyi işlemiyorsa burada demokrasi de zaafa uğrayabilir.
Ekonomi üzerindeki etkilerini zaten iş dünyamız günlük işlerinde hissediyor. Eğer davalar çok uzun sürüyorsa, eğer bilir kişilik müessesesiyle ilgili ciddi sıkıntılar oluştuysa, eğer kararlar tutarlı değilse, alt mahkeme ile üst mahkeme birbirinden tamamen farklı sonuçlar alabiliyorsa, bu iş dünyası ve ekonomi açısından son derece sıkıntılı bir tablo oluşturuyor. Yargının mutlaka ve mutlaka öncelikle evresel hukuk ilkeleri çerçevesinde, anayasa, yasalar ve belki de daha önemlisi vicdan ile hareket etmesi gerekiyor."
Babacan, Türkiye'de dünyada kabul edilmiş evrensel hukuk normlarını baz alan bir sistem arzu ettiklerini belirterek, "Yine anayasamızın sade, kolay anlaşılır bir anayasa olmasını arzu ediyoruz. Yasalarımızın kısa, öz, kolay, anlaşılır olmasını arzu ediyoruz. Bunun yanında yargı sistemimizin de hem bağımsız ama bağımsız olduğu kadar da mutlaka ve mutlaka tarafsız işlemesi gerektiğini söylüyoruz. İşte bu açıkladığımız yargı reformu stratejisinin özünde bunlar var. Yargı alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz ve ekonomimiz o kadar güçlenecek. Eğer bu zayıf tablo devam ederse hem demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile gün gelir mumla arar duruma düşebiliriz. Bu kadar önemli. Hukuk ve demokrasi ekmek ve su gibi bir ihtiyaç" yorumunu yaptı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'deki büyük genç nüfus iyi eğitildiği takdirde ekonomi açısından iyi sonuçlar alınabileceğini ifade ederek, eğitimle ilgili yaptıkları hazırlıkları ve strateji belgelerini, ideolojik ve siyasi tartışmaların ortasında kalmaması için seçim sonrasında açıklayacaklarını sözlerine ekledi.