Babayiğitlik yapıp ilk yerli tramvayı üretti, şimdi ihaleleri bekliyor
ABD'de uzay roketlerinin yakıt deposu onun ürettiği makinalarla yapılıyor. Durmazlar, makinada artık global bir marka. Ama yetmiyor, neden olmasın deyip Türkiye'nin ilk yerli tramvayını üretiyor.
Birkaç ay önce ilk Türk tramvayı İpekböceği'ni Berlin'deki fuara götürüyor, rakipleri altına girip fotoğrafını çekiyor. Durmazlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz'ın bundan sonraki hedefi ise Türkiye'nin ilk yerli hızlı trenine imza atmak.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
İSTANBUL - Otomotiv üreticilerine ‘Türkiye'de yerli otomobil yapılmıyor' serzenişleri yapılırken, Bursalı bir makine üreticisi Türkiye'nin ilk yerli tramvayı ile ihaleye girememenin üzüntüsünü yaşıyor. Siemens, Bombardier ve Alstom gibi güçlü markalarla dünya çapında rekabet etmeye hazırlanan, dünyanın 7'nci tramvay markası olan İpekböceği'nin üreticisi Durmazlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz, "İçimiz buruk biraz, tramvaylarımız daha önce hiç kullanılmadığı için ihalelere girişte zorluk yaşıyoruz" diyor.
Almanya'da, İtalya'da bizim işimizi yapan firma kalmadı
Durmazlar, makina üretiminde Türkiye'nin lider şirketlerinden. Bursa'da 100 bin metrekare kapalı alanda 1.250 çalışanıyla lazer ışını ile çeliği şekillendiren, uçak kanadı, roket yakıt deposu yapan makinalar üretiyor.
Sektöründe ilk Ar-Ge merkezini kurmuş. 65 mühendis var merkezde bugün. Durmaz hesaplamış, bu yıldan itibaren her yıl yüzde 15 büyürse, 2023'te 500 milyon euro ihracat yapıyor olacaklar. Durmazlar'ın 80 ülkede bayisi var, Durma markalı makinaları 120 ülkede kullanılıyor. Makina üretiminde Türkiye'nin her şeyi tırnakları ile kazıya kazıya öğrendiğini vurguluyor Durmaz. "Ancak bugün Türk malı makina dediğinizde aslanlar gibi satıyoruz. Türk makinalarının kalitesi artık kanıtlandı. Göğsümüzü gere gere ihraç ediyoruz" diyor. Trinidad Tobago'da bile örneğin otellerde Türkiye'de yapılan Durma makineleri kullanılıyor. Durmaz, "İrlanda'da Bombardier fabrikasında uçak kanatları yapımında örneğin bizim makinalarımız kullanılıyor. Bizimle birlikte diğer firmalar da atak yaptılar. Onlar da global pazarlarda koşturuyorlar" diyor. Bu noktada çok önemli bir trendin altını çiziyor: "Almanya'da, İtalya'da bizim işimizi yapan firma kalmadı." Yani Türkiye belirli makinaların üretiminde Avrupa'nın imalat üssü olma noktasında. Şimdi Durmazlar işi bir adım ileriye götürüp hafif raylı sistemler üretimine giriyor. Durmaz, "Hafif raylı sistemlerde de 50 yıllık bir geçmişimiz olsaydı, dünyayı yerinden oynatırdık" diyor.
2 yıl önce gezdiği fuara 2 yıl sonra tramvayı götürdü
[PAGE]2 yıl önce gezdiği fuara 2 yıl sonra tramvayı götürdü
Durmazlar, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı'nın teşvikiyle Türkiye'nin ilk yerli tramvayı İpekböceği'ni üretmiş. Durmaz, "Baktılar Ar-Ge yapımız buna uygun. Biz de maliyetini hesapladık, böyle bir riske girilir mi dedik ve girdik" diyor. Tramvayın statik testleri tamamlanmış. Bugünlerde hareket halindeki testler yapılacak. Berlin'de Innotrans 2012'ye gitmiş İpekböceği ve büyük ilgi görmüş. İki yıl önce ilk kez fuara ziyaretçi olarak gittiklerini söylüyor Durmaz, iki yıl sonra ise fuara ürünlerini götürmüşler. Durmaz gördükleri ilgiyi anlatırken "Çok keyiflendik" diyerek başlıyor söze ve şöyle devam ediyor: "Bir kere rakiplerden büyük bir ilgi var. Çünkü dünyada çok üretici yok. Zor bir sektör. Fransızlar, Almanlar, Çinliler, Japonlar, Çekler, Polonyalılar var. Bizim gibi sonradan bu sektöre giren yok. Avrupa çok önce girmiş bu işe. Onların pazarına giriyorsun. Gelip altına yatıp fotoğrafını çektiler. İşler tersine döndü yani..."
İhaleye girmek istediğimizde 'Tecrüben var mı' diyorlar
1977 yılından beri ihracat yaptıklarını, "babadan ihracatçı" olduklarını söyleyen Durmaz, ürettikleri tramvayla yurtiçinde ve özellikle de yurtdışındaki ihaleleri kovalayacaklarını anlatıyor. "Yabancılarla mesaiye, mal satmaya çok alışığız. Bütün sistemimiz alışık. Dolayısıyla bu raylı sistemler de ihracata göre dizayn edildi. Dinamik testlerini bitirirsek dünyanın her yerinde ihalelere girebileceğiz. Almanya da olsa gireriz, Kazakistan olsa da." Rusya'yı gözlerine kestirmişler, bölgedeki eskimiş tramvaylar iştah kabartıyor. Peki ya Türkiye? "Toplu taşımacılığa bütün şehirlerimizde ivedilikle girmeliyiz. Bizim global pazarda güç kazanmamız için önce Türkiye'deki ihalelere girebilmemiz lazım. Konya alacak, İstanbul alacak, Bursa alacak ki yurtdışındaki ihalelerde de elimiz güçlü olsun... Hiç korkumuz yok, ürünümüz 4-8'lik oldu. Türkiye'deki ihalelere girmek istediğinizde ‘tecrüben var mı' diyorlar. Tecrübem sen benden alırsan var. Neden yerli firmamız olmasın, desteklemek lazım... Ülkesinde ihale alamamış firma yurtdışında ihale alabilir mi? Yabancıları çağırıp bir kendi ülkemizdeki tramvayımıza bindirebilmeliyiz."
İlk prototipin tamamı yerli yan sanayici belge alacak
Durmaz, "Otobüsçülükle birlikte Bursa'da otomotiv yan sanayii oluştu. Güleryüz şimdi otobüs üretiyor Bursa'da. Bizim tramvay üretimimizle raylı sistemlerin de yan sanayii gelişecek" diyor. İlk prototip yüzde 100 yerli. Yani tüm yedek parçalar da Bursalı üreticilerden tedarik edilmiş. Bu üreticilerin gerekli kuruluşlardan kalite belgesi bulunmadığı için üretilen ilk tramvayda yerlilik oranı yüzde 50'lere gerilemiş. Ancak Durmaz bu oranın yakında hızla artacağından umutlu, "Seri üretime başlayınca Bursa'daki üreticiler de gerekli belgeleri alacak. O zaman kimse bana bu kapıyı
neden Bursa'dan aldın diye soramayacak. Belgesini göstereceğim, bitecek. Böylece bir yan sanayii gelişecek" diyor.
Bundan sonraki hedef metro ve hızlı tren üretmek
[PAGE]Bundan sonraki hedef metro ve hızlı tren üretmek
Durmaz önce bizim Türk malına güven endeksimizin yükselmesi gerektiğini vurguluyor. Onun güveni çok yüksek, bundan sonraki hedefinin metro ve hızlı tren üretmek olduğunu anlatıyor. "Bir hızlı tren projesine bakıyorsunuz 2 milyar dolar. Potansiyeli siz tahayyül edin. Biz tramvayla sektöre giriş yaptık, hedeflerimiz çok yüksek. Metro üretmek için testleri yaptık, projeler bitti. Tramvaylar alçak, yürütme sistemini yerleştirmek zor. Onun için fuarda altına girip resmini çekiyorlar. Biz zorundan başladık, bundan sonrası kolay. Yeter ki destek verilsin, arkamızda durulsun. Türkiye yerli hızlı trenini üretemez mi? Yok mu bir deli? Çok..."
Herkes 1 tane, Alman Ali 2 tane tornalardı, hafta içi hastalanmamıza kızardı
Hüseyin Durmaz, Durmazlar'ın kurucusu, Bursa'nın çok sevilen duayen ismi Ali Durmaz'ın kendilerine bıraktığı en büyük mirasın çalışkanlık olduğunu anlatıyor: "Çalışkanlığından, disiplininden dolayı babama Alman Ali derlerdi. Babam, 1960'larda Kamil Koç otobüslerinin kampanalarını tornalarmış. Babam 2 tane tornalarmış, yanındaki 1 tane... Çok çalışkanmış babam." Durmazlar Makina Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatma Durmaz Yılbirlik bu noktada söze giriyor; "Babam hafta içi hasta olmamıza çok kızardı, ‘Haftasonu hastalanın' derdi. Dün hastaydım örneğin, bugün (Pazartesi) sapasağlam uyandım, iliklerimize kadar işlemiş babamızın uyarıları." Fatma Durmaz iş felsefeleri ile ilgili şu bilgileri veriyor; "Bize babamız hep önce ülke, önce vatan dedi. Bizim için kârlılık öncelik olmadı hiç, hep ülkeye millete faydalı işler yapmaya, kaliteli üretim yapmaya odaklandık. Dünya krizle sarsılırken biz Uludağ Üniversitesi'ne mühendislik fakültesi yaptık, diğer Bursalı sanayiciler de sonrasında bizi takip etti. Bundan gurur duyuyoruz."
Hüseyin Durmaz, Bursa'da açtıkları Hilton otelleri ile de öncülük yaptıklarını, dünyada ilk kez 3 yıldızlı ve 5 yıldızlı iki Hilton'u yan yana açtıklarını anlatıyor. Durmaz, "Bizim ardımızdan Bursa'ya diğer büyük otel markaları da geliyor. Bunlar bir sinerji yaratıyor. Michelin yıldızlı bir şef getiriyoruz otele. Otelin en üst katındaki yarış arabaları ile kurumlara şirketlere takım çalışmaları yapma, ekipleri ile pit stopa girip yarışma imkanı sunuyoruz. Bunlar Bursa'nıngelişmesi açısından önemli örnekler" diyor.
"Türk malı tramvay 100 yıl geç kalan bir proje bana göre. Saraybosna'ya gidin bakın. 70 yıllık tramvaylar var. 100 yıl geç kalınmış bir sistemden bahsediyorum. Babam bana ‘bir genç olsam araba fabrikası açardım' demişti. 15 sene önce ben bu tramvayı
üretseydim, bugün uçak üretiyor olurdum."
Tüm makinaların KDV'si leasingde %1 olmalı
[PAGE]Tüm makinaların KDV'si leasingde %1 olmalı
"1 MAKİNA 1 vardiyada 1 istihdam demek" diyor Hüseyin Durmaz. Bu nedenle makine sektörünün satışının artmasının istihdamı hızla artıracağını vurguluyor. Bir sıkıntısı var sektörün. Durmaz, bunun altını önemle çiziyor. Torna ve frezeye leasingde KDV yüzde 1. Ancak diğer tezgahlara KDV'nin yüzde 18 uygulandığını anlatıyor. Durmaz, "Tüm makinelerde leasingde KDV yüzde 1'e düşürülüp yatırıma döndürülmesi lazım. Üretici gelsin yatırım malı makinalarını alsın. İstihdam artsın" diyor. Dünyada işlerin en hızlı olduğu 2008'de dünya ticaretinin 31 trilyon dolar olduğunu, bunun 14 trilyon dolarının makinadan geldiğini anlatıyor Durmaz. Sektörün dünya ticaretinde petrol ve türevlerinin ardından ikinci sırada yer aldığını söylüyor. Çin'in sadece makina ihracatının 1990'lı yılların başında 3 milyar dolar, 2000'li yılların başında ise 300 milyar dolar olduğunu vurguluyor.
KKDF ödememek için paraları peşin ödüyoruz
MEKANİĞİN artık elektronik ile büyüdüğünün altını çiziyor Durmaz. "Artık mekatronik çok önemli hale geldi" diyor. İmalat sanayiinin elektrik ve elektronikle paralel büyüdüğünü vurguluyor. Bu noktada "Çok arzu ediyorum memleketimizin bir Siemens'i olsa" diyor. Arçelik ve Vestel'in böyle bir potansiyeli olduğunu belirtiyor ve ekliyor; "Hep ithalata bağımlı kalıyoruz. KKDF ödememek için yabancılara paraları peşin peşin ödüyoruz, biz ürettiğimizi satarken vadeli satmak durumunda
kalıyoruz. Vadeden kaybettiğimizi hesaplasak herhalde milyar dolarlar olur. Tersini yapmak, vadeli alıp peşin satmamız lazım. Dünyada yapılan bu."